Def Leppard'ın 1989 tarihli 6. albümü
Hysteria daha piyasaya çıkmadan
Animal ve
Pour Some Sugar On Me şarkılarının videoları aklımı başımdan almıştı. Yanlış anlaşılmasın, videolar çok kötüydü. Hatta zamanın hard rock gruplarına nazaran görünüm olarak hiç de karizmatik gelmemişlerdi. O dönemde ekran karşısında beni kilitleyen müziğin kendisinden bahsediyorum. Bu öyle bir hard rock tonuydu ki,
Bon Jovi,
Cinderella veya daha sert kanattan
Judas Priest ve
AC/DC soundlarındaki çiğ yoğunluktan çok başka bir atmosfere sahipti. Farklı stüdyo teknikleri, hiçbir enstrümanı geri planda bırakmayan mükemmel kurgusu, gitar ve vokal zenginlikleri, çok iyi yazılmış şarkılarla biraraya gelince ortaya zamansız bir albüm çıktı. Bunda grubun yapımcı olarak Zambia asıllı İngiliz prodüktör
Robert John "Mutt" Lange ile çalışmalarının da etkisi büyüktü. Zaten bana göre grubun en iyi albümlerinin altında hep onun imzası vardı. (Hatta severek dinlediğim ve
Hysteria soundundan yoğun izler taşıyan
Bryan Adams'ın
Waking Up The Neighbours albümünün yapımcısı da kendisidir.)
Bu soundun oluşmasındaki bir diğer etken de, 1984'te geçirdiği trafik kazası sonucu sol kolunu kaybeden davulcu
Rick Allen için tasarlanan özel davul setinden elde edilen güçlü neticeydi.
Allen kazadan sonra bir daha davul çalamayacağını düşünse de grup arkadaşları onu devam etmesi için cesaretlendirdiler. Birkaç mühendis,
Status Quo davulcusu
Jeff Rich ve elektronik davul kitleri imalatçısı Simmons şirketinin ortak çabalarıyla
Allen belki de iki kollu günlerinden daha yüksek bir performans elde etti. İlk kez 86'daki Monsters Of Rock konserinde sahneye çıkan
Allen,
Hysteria ile muhteşem bir kişisel dönüşe imza attı. İmkansızı mümkün kılan bu işbirliği ve teknoloji 80'lere sığmadığı gibi, 90'ların çiğ grunge yaylım ateşine karşı dokunulmazlık, 2000'lerin arayış içindeki başıboşluğuna karşı bağışıklık kazanmış bir başyapıttı.
Tabii
Hysteria sadece
Rick Allen'ın kişisel dönüşü değil,
Def Leppard adının tüm dünyaya ilanıydı. Öncesinde beş albümleri daha olmasına rağmen, 80'lerde Amerikan egemenliğinde olan hard rock artık İngiltere'de ne kadar ünlüyse o kadar ünlü olan
Def Leppard,
Hysteria sayesinde aralarında benim de katıldığim hayran kitlesini katladı. Olabilecek en şahane tanışma albümlerinden biriydi. Kaseti walkmenime takıp dinledikten ve bitirdikten sonra kabına koyup elime alarak ona baktığımı çok iyi hatırlıyorum. Bir ansiklopedi tutuyormuş gibi hissetmiştim. Artık hiçbir şey aynı olmayacaktı. Zaten o dönemlerde günde bir defa dinlediğim albümün her dakikası keşfedilecek yeni şeyler içerdiğinden, hem hard rock köklerinden, hem de zamanının ötesinde bir modernlikten beslenen bu müzik, zamanla klasikleşeceğini belli ediyordu. Çıtayı öyle bir yere asmıştı ki, gelecekte karşılaşacağım pekçok albümü onunla karşılaştıracak, bu albümleri zavallı görecek, ona hergün yeniden aşık olacaktım.
Joe Elliott (vokal),
Rick Savage (bas),
Rick Allen (davul),
Steve Clark (gitar),
Phil Collen (gitar) efsane kadrosunun gerçekleştirdiği
Hysteria, öncesinde ve sonrasında bazı mevkilerde değişikliğe gitmişti. En önemlisi de,
Hysteria'ya karakterini veren en önemli unsurlardan biri olan ve 1991'de alkol zehirlenmesi sonucu hayatını kaybeden gitarist
Steve Clark'ın emek verdiği son albüm olması. Albümün teknik detaylarında gizli inanılmaz bir mühendislik var ki, dinlemeye doyamadığımız bu şarkıların yazım ve kayıt aşamaları, aynı zamanda şarkı yazımına da grubun bir üyesi gibi katkı sağlayan
Lange'in kontrolünde geliştirilmiş bir konsepti işaret ediyor. İlginçtir,
Lange'in amacı
Michael Jackson'ın efsane
Thriller albümünün hard rock versiyonunu yaratmaktı. Yani her şarkısı hit potansiyeline sahip bir albüm. Öyle ki,
Lange'in bir country baladı olarak stüdyoya getirdiği
Love Bites'ın nasıl unutulmaz bir hard rock baladına dönüştüğü bu konsept bünyesinde belli oluyor.
Ama bu nitelikli teknik çalışma, albümün zaman dinamiklerini de farklı biçimlerde etkilemiş. Örneğin albümün en son yazılan şarkısı
Pour Some Sugar On Me sadece iki haftada biterken,
Animal'a son halini vermek neredeyse üç yıl sürmüş.
Rocket,
Gods Of War,
Women,
Excitable şarkılarında bir tık daha fazla hissedilen dönemin sonik teknolojisiyle önceki
Def Leppard albümlerindeki geleneksel hard'n heavy tarz bir kenara konmuş.
Thriller mantığı hedeflerken bu şekilde gelenekselden uzak durmaya çalışmanın riskini de alarak yapılan
Hysteria, hedeflediği herşeyi gerçekleştirmiş. Dünya çapında 25 milyon kopyadan fazla satarak ve ABD, İngiltere, Avustralya listelerinde zirveye çıkarak bestseller olmuş. Her biri için paragraflar dolusu şey söylenebilecek bu 12 harika rock şarkısı, hedeflediği
Thriller konseptinin hakkını verdiği üzere zamansız bir deneyim sunuyor. Bazen tek, bazen içiçe geçmiş muhteşem gitar riffleri birbirini izliyor. Bazen bir şarkıda kullanılan 8-10 riffin her birinden ayrı bir şarkı bile çıkarılabileceğini anlıyorsunuz. Bunlardan birinin kapanıştaki
Love and Affection olması, bu bir saatlik baş döndürücü destansı tecrübenin epik finaline adını yazdırıyor.
Hani eski filmlerin bazı özel efektlerini günümüzde yavan buluruz ya, ironik biçimde teknik açıdan
Hysteria'nın 80'lerin sonunda ortaya koyduğu müziğin ötesine geçen bir rock albümüne henüz rastlamadım. Bu yüzden benim gözümde klasik olmuş bir bilim kurgu eserinden aşağı kalır yanı yok. Özellikle 2000'li yıllarda abartılı biçimde yüceltilen o kadar çok albüm oldu ki, artık nasıl bir yokluk içindelerse bu insanların
Hysteria'dan haberleri bile olmadığını düşünmeye başladım. Belki benim de haberim olmasaydı onlara başka gözle bakabilirdim. Bir dinleyici olarak onu duymadan şekillendireceğim rock kültürü nasıl olurdu diye zaman zaman düşünmedim değil. Benim için kendi öncesini ve sonrasını bile silmiş bir albüm olarak
Hysteria,
Def Leppard tarihinde bir kez çıkabilecek bir albümdü. Tıpkı
OK Computer,
Nevermind veya
Mezzanine gibi kendi tarihlerinde bir defaya mahsus telakki ettiğim albümler kadar değerli, özel ve sonu olmayan...
1. Women
2. Rocket
3. Animal
4. Love Bites
5. Pour Some Sugar on Me
6. Armageddon It
7. Gods of War
8. Don't Shoot Shotgun
9. Run Riot
10. Hysteria
11. Excitable
12. Love and Affection