31 Aralık 2020 Perşembe

Issız Ada Radyosu Arşivi (Aralık 2020)

Mise En Scene - Winnipeg, California
Yıl: 2020 Kanada
Tür: Indie Rock, Garage Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Unsolicited Advice"



VA - Greatest Ever! New Wave Hits
Yıl: 2006 ABD, İngiltere
Tür: New Wave, Post-Punk
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Psychedelic Furs - "Pretty in Pink"

Chris Cornell - No One Sings Like You Anymore
Yıl: 2020 ABD
Tür: Alternative Rock, Cover
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Patience"
Riz Ahmed - The Long Goodbye
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Hip-Hop, Rap
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Karma"
Taylor Swift - Evermore
Yıl: 2020 ABD
Tür: Indie Folk, Folk Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Coney Island (feat. The National)

Larkin Poe - Kindred Spirits
Yıl: 2020 ABD
Tür: Folk Rock, Cover
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Nights in White Satin"
Paris Jackson - Wilted
Yıl: 2020 ABD
Tür: Indie Folk, Dream Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Let Down"
Jessie Ware - What's Your Pleasure?
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Pop, Nu-Disco, Synthpop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "What's Your Pleasure?"
Sven Wunder - Wabi Sabi
Yıl: 2020 Türkiye
Tür: Electronic, Downtempo
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Onsen"
Rosie Carney - The Bends
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Indie Folk, Cover
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "High and Dry"
Bdrmm - Bedroom
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Shoegaze, Post-Punk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Happy"
American Honey OST
Yıl: 2016 ABD
Tür: Hip-Hop, R&B, Indie Folk
"F" Rate: 4/10
I.A.R. tavsiyesi: Mazzy Star - "Fade Into You"
Osmosis - Countdown
Yıl: 2020 Fransa
Tür: Psychedelic Rock, Hard Rock, Blues Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Praised Be the Shroom God"
Kacey Johansing - No Better Time
Yıl: 2020 ABD
Tür: Indie Pop, Indie Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "No Better Time"
Låpsley - Through Water
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Art Pop, Ambient Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Womxn"


The Giving Moon - BLOOM
Yıl: 2020 ABD
Tür: Indie Rock, Indie Pop
"F" Rare: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Before the World Ends"

Run the Jewels - RTJ4
Yıl: 2020 ABD
Tür: Hardcore Hip-Hop, Rap
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "JU$T (feat. Pharrell Williams & Zack de la Rocha)
Sault - Untitled (Rise)
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Neo-Soul, Alternative R&B
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Strong"

Aesop Rock - Spirit World Field Guide
Yıl: 2020 ABD
Tür: Abstract Hip-Hop, Rap
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Kodokushi"


King Gizzard & The Lizard Wizard - K.G.
Yıl: 2020 Avustralya
Tür: Psychedelic Rock, Anatolian Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Automation"

27 Aralık 2020 Pazar

Bafang - Elektrik Makossa


Fransız anne ile Kamerunlu babanın iki oğlu olan Lancelot ve Enguerran Harre'dan oluşan Bafang, çok kötü geçen 2020'nin son günlerinde tanıştığım harikulade bir rock duosu. Kamerun şehri Bafang kökenli olup Évreux/Fransa da büyüyen kardeşler, buradaki Afrika ve batı kültürüyle iç içe bir hayat yaşamaya başladılar. Bu hayatın içinde Manu Dibango, Francis Bebey, Toto Guillaume, Charlotte Dipanda gibi isimlerin plakları, ayrıca aileyi bir arada tutan "bikutsi" ve "makossa" adlı yerel Kamerun müzikleri de önemli yere sahipti. İki kardeşin şu aralar Londra'daki Voice Of Africa programının yapımcılığını yapan büyük ağabeyleri zamanında onları Fela Kuti'nin isyankar müziğiyle tanıştırdı. 13 Ekim 1966'da Jimi Hendrix'in konser için Évreux'ya gelmesi, bu şehrin tarihinde unutulmaz bir yer tuttuğu için Harre kardeşlere kadar ulaşan bu efsanevi olay onları rock müziğe daha da yaklaştırdı. Hayatlarında tek tutku olan basketbol, Voodoo Child CD'sini dinlemelerinden sonra yerini müziğe bıraktı. Kafa dengi iki kardeş için Jimi Hendrix tam bir dönüm noktasıydı.

Ergenlik çağlarında Enguerran'ın davul, Lancelot'un gitar çaldığı, bir arkadaşlarının da bas gitarla eşlik ettiği bir gup kurup mini konserler vermeye başladılar. Kendi kendilerine Led Zeppelin ve Deep Purple'ı referans belirleyerek hard rock yapıyorlardı. Evlerine 500 metre mesafedeki prova odalarında 10 yıl boyunca her gün buluşup çaldılar. Etrafları çok kalabalık değildi ama o masum özgüvenleri yerindeydi ve aileleri hep destek oldu onlara. Ailecek ara sıra memleketleri Kamerun'a giderlerdi. Lezzetli yerel yemekleri kadar müzikleriyle de yakından ilgiliydiler. Bikutsi ve makossa kültürünü, içlerinde yanıp tutuşan rock ateşiyle buluşturma fikri de bu Évreux - Bafang hattında gidip geldikçe oluştu. Kökleriyle daha sağlam bağlar oluşturdular. Kamerun diyasporası dünyanın her yerine, Kanada, İngiltere hatta Rusya'ya kadar yayılmıştı. Onlara da bu geniş ailenin nimetlerinden faydalanmaya çalıştılar. Enguerran, Sahra, Fas, İstanbul diye sürekli gezerken, Lancelot Norveçli bir kıza aşık oldu. İki kardeş, gezmeyi bırakıp bir araya geldiklerinde kendilerini saatlerce bir odaya kilitleyip müzikal fikirlerini paylaşıyor, bunları müzik yaparak pratiğe döküyorlardı. Jam seansları sırasında ortaya çıkan parçaları bütün hale getirmek, lirikleri Fransızca yazıp sonra çevirmek, ortaya çıkacak farklılıkları dengelemek iki kardeş için tutkulu bir yaşam biçimi haline gelmeye başladı.


2017'de Fransa'nın Caen şehrinde düzenlenen bir organizasyonda ilk ödüllerini aldıktan ve sahnede gerçekleştirdikleri performanstan sonra daha terleri bile kurumadan önlerini bir adam kesti. Bu adam, 1979'da kurulan, her yıl Aralık ayında Rennes kentinde 3-4 gün süren müzik festivali Rencontres Trans Musicales'in kurucu ortağı Jean-Louis Brossard'dı... Brossard onları tebrik etmekle kalmadı, tam bir organizasyon desteği sağlayarak daha geniş kitlelere ulaşmaları için gerekli çalışmaları başlattı. Ben de olsam aynısını yapardım. Zira 2020 Kasım sonlarında çıkardıkları ilk albümleri Elektrik Makossa'yı kaynak alırsak ortada o kadar güçlü bir müzik var ki, bu müziği Edirne'den Kars'a, Jüpiter'den Mars'a cümle alem duysun diye yapımcı musluklarını açmak çok doğru bir hareket olurdu. Albümde yer alan 10 şarkının 10'u da müthiş bir enerjinin, zeka ve duygu dolu bir doğu-batı sentezi rock ruhunun eseri olarak göz kamaştırıyor. Yamela ile başlayan albüm, bu şarkının vereceği fikir üzerine batı yönü bir miktar daha ağır basmış rock algısı yaratabilir. Bu algının orijinal dil kullanımı ile dengelenmeye çalışıldığı da söylenebilir. Lakin o harika Yamela'nın da açıkça ifade ettiği gibi önümüzde ne doğuyu, ne de batıyı amaç edinmiş, bunları sadece araç olarak kullanıp Bafang olmuş kendine has bir müzikten söz etmek hiç de yanlış olmaz.

Afrobeat kültürünün rock ile buluşmasından, bikutsi ve makossa türlerinin öncelikle bir dans müziği oluşlarından en iyi versiyonlarla faydalanmaları Bafang'ın en belirgin özelliği. Hemen her şarkıda dans edilebilen bir rock ritmine kaptırabildiğimiz gibi, hemen her şarkıda oturup dinlenebilecek kalitede etnik rock lezzetleri de duyuluyor. Özellikle International MakossaBamileke NationNjounjou Dance şarkılarında bir gıdım daha hissedilen bu dans tadı aslında her şarkıda türlü şekillerde önümüze çıkıyor, hatta önümüzden hiç çekilmiyor. Yine bir gıdım olmak suretiyle Mbasso ve Ngo Mee'de Brezilya rock (latin rock'tan bazı ayrıksı yönleri olduğu için Brezilya rock) baharatlığı genzime bayram ettirdi. Sabaha karşı 3-4 arasında yazdıkları muhteşem Ibabemba, eğer Red Hot Chili Peppers Kamerun'da doğsaydı nasıl olurdu sorusunun cevaplarından biri sanki. Bitmiyor! Vokal tasarımlarının da en az müzikleri kadar özenli ve catchy olduğunu hatırlatan Mounaye, içinde western ve blues sosları barındıran, içten içe şahane bir gerilim taşıyan, sinematik yoğunluğuyla olağanüstü bir progressive afrorock olan Sifa, albümün diğer yıldızları. Elbet diğerlerinden bir adım öne çıkan şarkılar var. Ama günün sonunda Elektrik Makossa içinde 10 adet yıldızın olduğu bir albüm. Bittikten sonra bile kafada dönüp duruyor. Harikulade bir yaratıcılık, emek, enerji, coşku ürünü ve belki de bu yüzden hiç bir yıl sonu en iyiler listesinde yer almayacak.

1. Yamela
2. International Makossa
3. Mbasso
4. Ngo Mee
5. Bamileke Nation
6. Ibabemba
7. Njounjou Dance
8. Sifa
9. Mounaye
10. Zanga

16 Aralık 2020 Çarşamba

Benee - Hey U X

 
2000 Auckland, Yeni Zelanda doğumlu Stella Rose Bennett'in klasik bir hikayesi var. Müziğe çok düşkün ailesi sayesinde Radiohead, Björk ve Groove Armada müziğiyle tanışmış, ilkokul boyunca gitar, lisede saksafon dersleri almış. Araya su topu girmiş. O alanda kariyer yapmak istemediğinden 17 yaşında kendi şarkılarını yazmaya başlamış. Bu defa araya Katolik Okulu girmiş. Birkaç yıl sonra SoundCloud ve TikTok'a yüklediği müzikal içerikler yapımcı ve müzisyen Josh Fountain'in dikkatini çekince 2019 yılındaki iki EP'nin, bi sürü teklinin önü açılmış. Tabii tüm bunların başında kendisine "Benee" ismini takmış ki, herkesin söyleyip hatırlaması kolay olsun. Artık ne kadar sevildiyse Jimmy Fallon, Ellen DeGeneres, Seth Myers şovlarına davet edilmiş. Çıkardığı bazı singlelar adı pek duyulmamış mecralarca ödüllendirilmiş. 2020 bu kadar çileli olmasaydı onu çok başka yerlerde görebilirdik belki ama şu halde bile çok iyi bir debut albüme adını yazdırmış olması büyük başarı. O albümün adı ise Hey U X...

Josh Fountain ile birlikte yazdığı 13 şarkıya başka isimler de gerek yazım, gerekse ses olarak konuk olmuşlar. Lily Allen ve Grimes gibi tecrübeli isimleri saymazsak Flo Milli, Gus Dapperton, Mallrat, Bakar adlarındaki yeni nesil pop ve rap müzisyenleri de Benee'ye destek çıkmışlar. Yeni nesil diye boşuna demiyoruz. Yapılan pop da gayet yeni nesil işi modernlikler, yaratıcılıklar, tutkular taşıyor. Hit kelimesinin hakkını verenler, dinledikçe kazanılanlar ve birkaç tane de ne yazık ki olmasa da olurmuş dedirtenler olmak üzere üç bölüme ayırabileceğimiz Hey U X, daha açılışta klasını hissettiren Happen To Me'de nasıl bir pop anlayışının, nasıl şirin ve alttan alta hüzünlü bir vokalin bizi beklediğini göstererek oturduğumuz yere daha bir yerleşmemizi sağlıyor. Süper bir alternatif dans hiti olan Sheesh şarkısına, 2020'nin en iyi pop albümlerinden biri olan Miss Anthropocene'e imza atan, aynı zamanda Elon Musk ile olan birlikteliğinden X Æ A-Xii adında bir bebek dünyaya getiren Grimes konuk oluyor. Kendi halinde sevimli bir pop kariyeri bulunan İngiliz şarkıcı Lily Allen ve ilk kez burada duyduğum Amerikalı pop rap ismi Flo Milli'nin misafir olduğu Plain de albümün lezzetlerinden biri.

Sheesh'den sonra en sevdiğim şarkı, Mallrat mahlası taşıyan, henüz albümü olmayan Avustralyalı şarkıcı kızımız Grace Kathleen Elizabeth Shaw'un featuring yaptığı Winter oldu. Albümün tam orta yerinde bu da yapılır mı kabilinden şahane bi beste. Yine çok güzel ve funky bir disko şarkısı olan Kool ve kapanışa damgasını vuran, Benee'nin akustik gitarın yarenliğinde söylediği olağanüstü C U, albümün gücüne güç, kalitesine kalite katan şarkılar. İsmini saymadıklarımdan da saydıklarım kadar olmasa da zamanla verim almaya başlarım belki. 2-3 şarkı hiç albüme konmasa, daha iyi bir albüm kapağı olsa gibi keşkeleri bir kenara bırakıp Benee'yi kendi orijinalliğinde kabul edip sevmek de güzel. Öğrendiğime göre, normal zeka düzeyinde olmasına rağmen okuma ve yazma becerilerinde sorunlar yaratan bir özel öğrenme bozukluğu olan disleksiye sahipmiş. Kimileri de ses rengi ve şarkılarıyla Billie Eilish'e benzetiyorlarmış. Ne disleksi, ne de Eilish'e benzetilmek (arada fark göremiyorum) Benee'nin bana aşıladığı pop duygusuna gölge düşüremez. Olsa olsa bir sonraki albümü kötü çıkar, o gölgeyi kendi düşürür.

1. Happen to Me
2. Same Effect
3. Sheesh (feat. Grimes)
4. Supalonely (feat. Gus Dapperton)
5. Snail
6. Plain (feat. Lily Allen & Flo Milli)
7. Kool
8. Winter (feat. Mallrat)
9. A Little While
10. Night Garden (feat. Kenny Beats & Bakar)
11. All the Time (feat. Muroki)
12. If I Get to Meet You
13. C U

11 Aralık 2020 Cuma

Miljardid - Ma luban, et ma muutun

 
Tallinn, Estonya'dan çıkma Miljardid dörtlüsü, Ma luban, et ma muutun (I promise I'll change) adlı ikinci albümleriyle yine tesadüfen radarıma giren gruplardan biri oldu. Estonya dilinin neye benzediğini bilmediğim için albüm ismi bende İskandinav bir grup olabileceği, hatta doğrudan Finlandiyalı oldukları hissi verdi. Bu hissi 2019 tarihli  Tõde ja õigus (Truth and Justice) adlı Estonya filmini izlerken de yaşamıştım. Fince ve Estonca'nın yakınlığına bir ara bakmak lazım. Konumuza dönecek olursak, ilk albümleri Kunagi Läänes (2017), Estonya Müzik Ödüllerini silip süpürmüş, yılın albümü seçilmiş. Ama bence Ma luban, et ma muutun'un yanına bile yaklaşamaz. Yılın albümü olmasa da yılın en iyilerinden biri bana göre. Miljardid'in olayını tarif ederken pop üzerinden çeşitlemeler yapmak gerek. Genelde İskandinav pop gruplarında görülen art-pop, rock soslu alternative pop veya kemikli tarafından dream pop olarak yansımalara sahip. Mesela çok beğendiğim Danimarkalı grup Blaue Blume'a az da olsa yakınlık gösterdiği söylenebilir. Jonas Smith gibi olağanüstü bir solisti yok belki ama Marten Kuningas da hiç yabana atılır gibi değil.

Sisemine samurai, Savi ve Surra gibi dinler dinlemez cepte olan, dinledikçe de üzerine koyan şarkılar zaten Miljardid'in ne kadar kaliteli olduğunu, ilk albümden bu yana ne kadar geliştiğinin ispatı. S ile başlayan bu üçlünün taşıdığı pop ruhu o kadar lezzetli ki, eğer illa ki "future pop" diye bir şeyden söz edilecekse o uçuk kaçık dijital melodilerle örülü trance/house sıkıcılıklarından değil, bu üçlü gibi şarkılardan medet umulmalı. Tabii üçlü üçlü diyerek öteki Miljardid şarkılarını ötekileştirmeyelim. Açılıştaki albümün isim şarkısı Ma luban, et ma muutun, keyif veren bir synthrock olan Skorpion, Anna Kaneelina adlı bir hanımefendinin vokali ve şarkıya hüzün yayan gitar melodisiyle Kuldsõrmus, sertliğin gruba çok yakıştığının ifadesi olan Kivinugis ve yumuşaklığın gruba çok yakıştığının ifadesi olan kapanıştaki Vajun art-pop namına sevdiğimiz hareketler. Tabii gerçek art-pop buna deniyorsa, ki denmeli de. Özellikle tuşlulardaki becerileri harika. İşin sertliğini de yumuşaklığını da onlar belirliyor. Bazen canlı, bazen canlı hissi yaratan davul ve gitarlarla kurdukları denge sayesinde tümüyle sentetik olmaktan kurtuluyor, özgürleşiyorlar. Vokal duyguları da aynı derecede gelişmiş olunca ortaya paket halinde müthiş bir albüm çıkıyor. İlk ve ikinci albüm arasındaki farka bakınca, şayet olursa üçüncü albüm hakkında hissettiğim tek duygu heyecan olurdu muhtemelen.

1. Ma luban, et ma muutun
2. Savi
3. Surra
4. Skorpion
5. Kuldsõrmus
6. Kivinugis
7. P.S.O
8. Sisemine samurai
9. Vajun

5 Aralık 2020 Cumartesi

Cruyff In The Bedroom - Ukiyogunjou


1998'de kurulan Japon shoegaze dörtlüsü Cruyff In The Bedroom, 4. albümleri Ukiyogunjou'u çıkarmış bulunuyor. Kendilerini sanki 4 albümdür tanıyormuş gibi konuşuyor olabiliriz ama işin aslı öyle değil. Böyle tuhaf isimli grupları öyle müzik marketlerde veya popüler internet sitelerinde bulamıyorsunuz. Kulakları tesadüflere emanet etmekte her zaman fayda vardır. İsmin bıraktığı imajlara istinaden kendilerini daha önce rastlamış ve dinlemiş olduğum  Someone Still Loves You Boris Yeltsin, Clap Your Hands Say Yeah, ...And You Will Know Us by the Trail of Dead, Natalie Portman's Shaved Head, The Tony Danza Tapdance Extravaganza, Breakdancing Ronald Reagan, I Was a Teenage Satan Worshipper gibi ucube isimlere sahip kıytırık ötesi gruplardan sanmamın özürü yok. Keşke daha derinlikli bir isim bulsalarmış kendilerine. Neyse ki kaliteli shoegaze, önyargıları yerle bir etmeye birebirdir. Cruyff In The Bedroom da o güce sahip kaliteli bir grup anladığım kadarıyla. Zira ilk üç albümü dinlemeden konuşuyorum.

Albüme adını veren Ukiyogunjou ile açılış yapan albüm, şayet bu şarkıyla bir mağaza açılışı yapsaydı değil müşteri, çevrede beleş suşi yemek için bekleyen ahaliyi bile kilometrelerce öteye kaçırabilirdi. Ama ardından gelen Cry durumu düzelttiği gibi, shoegaze yoğunluğundan dolayı Japon olduğunu anlayamadığım bir vokal tarafından seslendirilen bu şarkı yüzünden Cruyff In The Bedroom'u başka bir memleketten sanmama yol açtı. Hatta birtakım önyargılarımdan ötürü (ki bunlar çok fazla saçma sapan Japon bayraklı rock örneği dinlemiş olmamdan kaynaklı istem dışı önyargılardır) Sasasihikari gibi tempolu, yoğunluklu ve tutkulu bir şarkıyı Japon bir gruba yakıştıramama durumu yarattı. Lâkin shoegaze'de fonetik aranmaz. Arada ömür törpüsü şarkılara rağmen, yer yer trash metal aşinalığı yaratan sert gitarların fonuna sürekli tekrarlardan ötürü hipnotik etkiler yaratan yumuşak gitar melodilerini dantel misali işleyen grup, shoegaze'in en nitelikli örneklerinden birine adını yazdırmış görünüyor.

Adı geçen Cry ve Sasasihikari yanında, Mirawii Carnaval, Sadness Madness, I See The Moonlight, Loves and Lights hem bu özellikleri taşıyan, hem de albümün en iyileri olarak gördüğüm ve hiç beklemediğim yoğunluğa sahip şarkılar. Öyle ki, Mirawii Carnaval'ın tekdüze vokalinin ve sürekli yinelenen gitar melodisinin bir süre sonra ne zaman yön değiştireceğini beklemenin sıkıntısına rağmen, asıl meselenin bunun yön değiştirmeyecek olduğunu anlamak bile bir deneyim. Melodik pop rock kılığına girmiş bir shoegaze şarkısının nasıl olduğu da yaşayarak öğreniliyormuş. Gerçi benim aklım hâlâ Sasasihikari'de! Japon yapmış geyiği yapmak istemiyorum derken, aslında yapmış olacağım. İyisi mi yapmış olayım da kurtulayım. Yaklaşık 6 dakika olup da bana bir çırpıda bitmiş gibi gelen şarkılardan biri ki, böylelerine taparım. Bazı kaynaklarda dört kişi olarak görünmelerine rağmen fotoğraflarda neden üç kişi göründüklerini anlayamadım. Dinlerken uzun bir süre Japon olduklarını anlamamışken, kaç kişi oldukları kimin umurunda!

1. Ukiyogunjou
2. Cry
3. Yasasihikari
4. Loves and Lights
5. Quruttacekaij
6. The Colour Is Blue
7. Sadness Madness
8. I See the Moonlight
9. Mirawii Carnaval
10. Rain Me
11. Last Night in Antwerp

30 Kasım 2020 Pazartesi

Issız Ada Radyosu Arşivi (Kasım 2020)

Amy Macdonald - The Human Demands
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Statues"

Wolfheart - Tyhjyys
Yıl: 2017 Finlandiya
Tür: Melodic Death Metal
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Flood"
Thunder Jackson - Thunder Jackson
Yıl: 2020 ABD
Tür: Indie Rock, Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Love Sick Doctor"
3Phaz - Three Phase
Yıl: 2020 Mısır
Tür: Electronic, UK Bass, Mahraganat
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Exploit"


Fallulah - All My Eyes Are Open
Yıl: 2020 Danimarka
Tür: Indie Pop, Art Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "All These Daydreams"

Emma Donovan & The PutBacks - Crossover
Yıl: 2019 Avustralya
Tür: Blues, Funk, Soul
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Leftovers"
Christopher Drake - Batman: The Dark Knight Returns
Yıl: 2013 ABD
Tür: Film Score
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Dark Knight Returns"
Collapse Under The Empire - Everything We Will Leave Beyond Us
Yıl: 2020 Almanya
Tür: Post-Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Red Rain"

Rosetta Stone - Cryptology
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Gothic Rock, Post-Punk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Shock"
Clutch - The Weathermaker Vault Series Vol. I
Yıl: 2020 ABD
Tür: Stoner Rock, Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Passive Restraints"

The Double Happiness - Surfgazing
Yıl: 2020 Avustralya
Tür: Indie Rock, Surf Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Wild Bikini"
Chico Mann - Double Life
Yıl: 2020 ABD
Tür: Afrobeat, Psychedelic Rock, Funk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Fighting"
Animal Ghosts - Wail
Yıl: 2020 ABD
Tür: Shoegaze
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Moonbeam"

Shamir - Ratchet
Yıl: 2015 ABD
Tür: Electropop, Synthpop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "On the Regular"



Kate Miller-Heidke - Child in Reverse
Yıl: 2020 Avustralya
Tür: Pop, Indie Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Simpatico (feat. Mallrat)

Novo Amor - Cannot Be, Whatsoever
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Indie Folk, Singer/Songwriter
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Opaline"
Detroit Rock City OST
Yıl: 1999 ABD
Tür: Hard Rock, Glam Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: David Bowie - "Rebel Rebel"

Ghost Town Shindig - GTS
Yıl: 2020 ABD
Tür: Instrümental Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hot Rails"

Schrödinger - Last Days on Earth
Yıl: 2020 İsviçre
Tür: Post-Punk, Gothic Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Phantom"



The Bongolian - Harlem Hipshake
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Funk
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "Soul Drums on 110th Street"




25 Kasım 2020 Çarşamba

Second Sun - Kampen Går Vidare

 
Önce Hopp/Förtvivlan (2015), ardından Eländes Elände (2018), Kasım 2020'de de Kampen Går Vidare... Stockholm kökenli dörtlü Second Sun bu albümüyle 3'te 3 yaparak her seferinde gönlümdeki yerini sağlamlaştırıyor. İlk iki albümle ilgili duygu ve düşüncelerimin üzerine daha ne ekleyebilirim derken fark ettim ki, Second Sun hakkında yeni bir şeyler söylemesem bile konuşmayı/yazmayı seviyorum. Çünkü bana rock nostaljisinin görüş alanları kadar kör noktalarını da gösteren şahane bir havası var. Her ne kadar Hopp/Förtvivlan'ın yeri bir başka olsa da, sonrakiler de içimde bir Second Sun evreni oluştuğunu gösterdi. Jakob Ljungberg ve üç kişilik tayfası yepyeni 9 şarkıyla o evreni iyice genişletti. Sanırım her yeni Second Sun albümünde aynı şeyleri yaşayacağım ve bu nadide grubu öveceğim. Büyük konuşmak istemem. Ama beslendikleri geniş retro yelpaze ve onların bu yelpazeyi ele alış biçimindeki klasik ve yenilikçi tavır düşünülürse bence sessiz ve derinden kendilerine çok güçlü bir kariyer inşa ettiklerini söylemek mümkün. Teşbihte hata olmaz derler. Bu inşa, depremde yıkılmayacak binalardan biri olmalarını sağlıyor.

Artık klişe ötesi oldu ama şu "bütün şarkılar birbirine benziyor" cümlesini her önümüze gelen grup için kullanmamanın yolu, o grubun yolculuğuna ortak olmaktan geçiyor. Bu cümlenin akıllara ilk getirdiği isim olarak AC/DC gibi yıllarca üç akorla kariyer yapmış gruplardan farklı olarak o sözde birbirine benzeyen şarkıların içine, değeri yıllandıkça, işlendikçe, demlendikçe anlaşılacak kenarlar, köşeler, ekmek kırıntıları yerleştiren Second Sun, aslında bir benzemezliğin, kendi nüfus kağıdına sahip şarkıların varlığına inandıran gruplardan biri. Mesela Kampen Går Vidare (The Fight Goes On), bir bireyin psikolojik/politik yolculuğunu anlatan şarkılardan oluşan bir konsept albümmüş. Kendi dillerinde söyledikleri şarkıları oturup Google Translate çevirisiyle anlamaya çalışmak için enerjim yok. Zaten ben işin orasında değilim. Müziğin gücü bana birçok şeyi anlatıyor, anlatmadıklarını da ustalıkla saklayıp bir sonraki seanslara saklıyor. Bugüne kadar Deep Purple, Thin Lizzy, Blue Öyster Cult ve 70'lerde fırtınalar estirmiş nice gruba benzetilmesi boşuna değil. Ben işin orasında da değilim. Bu zamansız hard rock, günümüze o kadar güzel taşınıyor ki, bir süre sonra tüm bu benzetmelerden, farklı referanslardan arınıyorsunuz. Aranızdaki ilişki kişiselleşip aşka dönüşüyor.

Hangi şarkısını övsem, kime benzeterek bunu yapsam diye düşünmeyi bıraktım. Zira bu evrende 1-2 orta karar dediğim şarkıda bile dinledikçe yeni şeyler ortaya çıkıyor hep. Hatta bu albümde daha öncekilerde fark etmediğim veya tam olarak adını koyamadığım farklı türlere bile uyanıyorum. Mesela NWOBHM'deki coşkuyu daha inceltilmiş 70'ler hard rock kıvamıyla dengelemeleri veya narin folk şarkılarındaki inceliği aynı 70'ler kıvamıyla bu kez kalınlaştırmaları, ancak 3. albümde anlamaya başladığım bir şey. Tabii böyle şeylerin emarelerine rastlamıyor değilsiniz. Ama kendi bakış açınıza dayanarak kendi kendinize bunun adını koymak zaman alabiliyor. Ve işin bu kısmı çok heyecan verici. Sång om våren gibi mükemmel bir hard rock ile açılan, Gör alltid ditt bästa för de du älskar gibi şık bir blues rock ile kapanan 3. Second Sun albümü Kampen Går Vidare, 32 dakika süren 9 şarkısıyla kendi kurduğu evrende "usta" diyebileceğimiz kim varsa hepsinden irili ufaklı izler taşıyan, geçmişe dair o izleri nasıl günümüze kadar getirebileceğine, hatta nasıl daha ileri taşıyabileceğine hakim Second Sun'ın hayranlık veren enerjisine tekrar ortak ediyor dinleyicisini. Bir sonraki Second Sun albümünde övecek yeni şeyler bulmak üzere.

1. Sång om våren
2. Du är allt du har
3. Slå tillbaks
4. Attack
5. Kampen går vidare
6. Hatar det ändå
7. Vem ska bry sig
8. Om alla bara var mer som jag
9. Gör alltid ditt bästa för de du älskar

12 Kasım 2020 Perşembe

Neil Young - Mirror Ball

 
Kanadalı rock çınarı Neil Young, 80'lerin sonlarında adını duymaya başladığım bir müzisyendi. Ama o yoklukta nasıl duyabildiğimi tam bilmesem de muhtemelen az sayıdaki müzik dergisinde  haberlerine denk gelmişimdir. Kendisiyle resmi tanışmamız Crosby, Stills, Nash & Young'ın 1988 tarihli American Dream albümüyle oldu. Yani onun şarkıcı/şarkı yazarı özelliğini bir solo albümünde değil, grup çalışmasında anlayabilmiştim. Young'ın 70'lerden 2010'lara kadar ara ara takıldığı Crazy Horse adlı dört kişilik bir grubu daha vardı. Bu süre zarfında Neil Young & Crazy Horse adı altında 6 stüdyo albümü bile çıkarmışlardı. Ama en bilineni Buffalo Springfield olmak üzere Young'ın grup kariyerinin solo kariyeri kadar yoğun oluşu, beni vuran bir albümünün veya bestesinin olmayışı gibi nedenlerden dolayı kendisine uzaktan saygı duyan bir dinleyiciydim. Zaten 90'lardan itibaren esmeye başlayan grunge fırtınasıyla birlikte Neil Young gibi adamlarla ilişkim istisnalar dışında mesafeliydi. Takvimler 1995 yılını gösterdiğinde Young'ın 21. stüdyo albümü Mirror Ball'un çıkacağı haberi, her zamanki Young haberlerinden daha cafcaflı çıkmaya başlayınca anlaşıldı ki, Young bu defa grup olarak yanına grunge devlerinden Pearl Jam'i almıştı.

Neil Young ve Pearl Jam'in yolları, 95 sentesinde Washington'da düzenlenen kürtaj hakları etkinliğinde kesişti. Bundan sadece 11 gün sonra stüdyoya girip sadece 4 günde albümü canlı olarak kaydettiler. Tabii öncesindeki provalar Ocak ve Şubat aylarındaydı. Ocak seansına 7 şarkı ile gelen Young, Şubat seansına ise 2 şarkı artı 2 adet de kısa akustik ile geldi. Aralarında Song X ve Act Of Love'ın da yer aldığı 4 şarkı, Young tarafından albümün kayıt süreci olan 4 gün içinde yazılmıştı. Albümün yapımcılığını üstlenen, arada eline elektrik gitar alan, geri vokal bile yapan Brendan O'Brien aynı zamanda Pearl Jam albümleri Vs ve Vitalogy'nin de yapımcısıydı. Kulağa her şeyiyle aceleye gelmiş gibi duran Mirror Ball süreci, başkalarının aylarca özene bezene hazırlayıp bir halta benzemeyen albümlerinden kat kat güçlü bir albüm doğurdu. Artık bu adamlar işlerinde o kadar ustaydılar ki, Young'ın rahatlıkla folk perspektifiyle çalıp söyleyebileceği şarkıları Pearl Jam dokunuşlarının getirdiği alternative/hard/grunge rock evrenine uyarlamak onlar için basit bir refleksten ibaretti.


Pearl Jam vokalisti Eddie Vedder'ın Young ile beraber yazdığı, vokal ve geri vokal yaptığı Peace and Love dışında bütün şarkılar Neil Young'a ait. Aslında albüm kaydedilirken Vedder bazı ailevi sebeplerden ötürü pek ortalarda olmuyor. Young'ın Pearl Jam performansından çok memnun olduğunu söylemeye gerek yok. Özellikle o dönem davulcu olan Jack Irons'ın performansı için "inanılmaz" kelimesini kullanıyor. Gossard, McCready, Ament üçlüsünün süper uyumu, iş disiplinleri ve doğaçlama profesyonellikleri zaten malum. Lirikler ise idealizm ve gerçeklikle yoğrulmuş toplumsal meselelerden inşa edilen tipik Neil Young muhaliflikleri içermekte. X kuşağına yazılmış bir grunge marşı kalibresindeki Song X ile Act Of Love kürtaj hakkında mesela. Ama asıl büyü, canlı çalındığını hissettiren, gitar yoğunluğunun ve çiğliğin ustalıkla dizginlendiği, coşkulu, kederli ama hep dimdik ayakta duran rock soundunda. İlk single Downtown, Neil Young kariyerinde en fazla ticari başarı ve beğeni kazanan şarkılardan biri oldu. Jimmy Hendrix'in kuliste pratik yaptığı, Led Zeppelin'in sahne aldığı, tüm hippilerin uğrak yeri olan Downtown adlı fantastik bir mekandan bahseden şarkı, bu kariyerde eşine az rastlanır bir Young bestesiydi. Hiçbiri gözükmese de videosu bile çekildi ve MTV'de dönüp durdu.

I'm the Ocean, Big Green Country, Throw Your Hatred Down gibi tempolu şarkıların klasik rock ve grunge karışımlı yoğunlukları, Song X ve Peace and Love gibi orta tempolularda da aynı. 9:50 dakikalık nakaratsız Scenery, nakaratsız bile olsa bu yoğunluğun nasıl kapıp götürebildiğinin en güçlü kanıtlarından biri. Kendilerine ait bir tempo ve şablon üzerinden ilerleyen şarkılar, sanki belli bir süre kısıtlaması olmaksızın, doğaçlamalara da elverişli yollardan gidiyorlar. Herkes ne yapacağını, nerede durup nerede coşacağını bildiği için sarıp sarmalandığınızı hissediyorsunuz. Albümün canlı kaydedilişinin yarattığı çiğlik, aynı zamanda güçlü bir konser atmosferi de oluşturuyor. Böylece Amerika, Avrupa ve bazı Ortadoğu yörelerini kapsayan Mirror Ball Tour'un nasıl coşkulu olduğunu tahmin edebiliyoruz. Eddie Vedder'ın çoğunlukla katılmadığı ama diğer Pearl Jam üyelerinin Neil Young'ın arkasında çalma şerefini her fırsatta dile getirdikleri bu konserler herkesi ziyadesiyle memnun etti. Mirror Ball haricinde sadece 1-2 albümüne indiğim Neil Young ile, neredeyse 20 yıldır iyi bir albümünü duymadığım Pearl Jam arasındaki bu ortaklık, tıpkı Temple Of The Dog projesi gibi tek seferlik olduğu için müzik tarihinde ve özellikle X kuşağının gönlünde çok önemli bir yere sahip olacak. Zira o kuşak da çok çekti zamanında. Mirror Ball da bir şekilde hep oradaydı.

1. Song X
2. Act of Love
3. I'm the Ocean
4. Big Green Country
5. Truth Be Known
6. Downtown
7. What Happened Yesterday
8. Peace and Love
9. Throw Your Hatred Down
10. Scenery
11. Fallen Angel

3 Kasım 2020 Salı

Shamir - Shamir

 
1994 Las Vegas doğumlu Shamir Bailey çok ilginç ve ilginç olmanın renkliliğini üzerinde taşıyan bir müzisyen. 2020 tarihli Shamir adlı albümünün kapağını gördüğümde r&b, hip-hop, neo-soul, belki biraz da funk titreşimleri aldım. Sonuçta albüm kapağı mühim bir mesele. Ama albümü dinleyince o ilginçlik ve renklilik hemen kendini gösteriyor. Oraya birazdan geleceğiz. Shamir'in müzikal geçmişinde kardeşiyle birlikte yaşadığı müzisyen teyzesi var. Eve girip çıkan çeşitli müzisyenlerden etkilenerek r&b, soul, hip-hop aşinalığı sağlamış, Billie Holiday, Nina Simone, Janis Joplin gibi divaları keşfetmiş. Epiphone marka gitar edinerek kendi şarkılarını yazmaya başlamış. 16 yaşında bir arkadaşıyla birlikte başarısız bir punk grubu kurmuş. Lise yıllarında ilk EP'sinde yer alan şarkılarını kaydedip mezun olduktan sonra demosunu New York'ta bulunan Godmode şirketine yollamış. Şirketin sahibi Nick Sylvester da onu kaçırmak istemeyip anlaşmayı imzalatmış. 2014 tarihli Northtown adlı bu EP ve bir yıl sonra çıkan debut albüm Ratchet ile gelen olumlu yorumlar Shamir dostumuzun yolunu açmış.

Kadın tonlarına eşit tona sahip erkek ses tonu anlamına gelen kontrtenor bir sese sahip olan Shamir, vokal gücünü buradan almakta. Yani duyduğunuzda onu bir kadın sanmanız normal. Öte yandan erkek olabilir mi acaba diye de düşündürmüyor değil. Bu durumun zenginliği şarkılarda kolayca seziliyor. Üstelik bu çift cinsiyetlilik onun sadece sesinden kaynaklı değil. Her ne kadar erkek olarak doğmuş olsa ve genel anlamda öyle tanımlanmayı tercih etse de, kendisini kadın, erkek veya gey olarak da sabitlemek istemiyor. Cinsiyet kimliklerinin maskülen veya feminen olmayan, yani ikili cinsiyet sınıflandırmasının dışındaki kimliklerini kapsayan bir spektrumu olan, bu yüzden çeşitli cinsel yönelimlere sahip "non-binary" denilen yerde konumlandırılmak istiyor. Bitmedi. Müslüman olarak büyümesine rağmen kendini dindarlıktan bağımsız ruhani bir pozisyonda görüyor. Tanrıya inanmadığı gibi, bizzat kendisini tanrı gibi hissettiğini söylüyor. Ama bunu narsist bir tonda değil, sadece evrende kapladığı yer hakkında daha geniş bir bakış açısıyla düşündüğü için bu şekilde dile getiriyor. 2017 tarihli ikinci albüm Hope'dan sonra müziği bırakmaya karar verip bipolar bozukluk nedeniyle hastaneye yatıyor. Oradan güçlü çıkarak yine aynı yıl üçüncü albümü Revelations'ı yazıp kaydediyor.

Her sene bir albüm çıkararak 2020'ye kendi adını taşıyan albümüyle giren Shamir, bana göre öncekilerden farklı bir özen, tutku, coşku ve ruh yüklenmiş rock şarkılarıyla gelmiş. Alternative rock, pop rock, indie rock ve eser miktarda pop unsurlarıyla şekillendirdiği, malum sesiyle bu rock konseptini sağalttığı müziği ortaya On My Own, Running, Diet gibi çok iyi şarkılar çıkarıyor. Sağladığı bu denge alternatif pop rock diye nihai bir varış noktası belirlese de, Other Side gibi hoş bir country pop, Paranoid gibi bir noise rock, Pretty When I'm Sad gibi bir post-punk ile şık bir vizyon ortaya koyuyor. Kapanışı da bir art pop ilahisine benzetebileceğimiz In This Hole ile yaparak perdeyi kapatıyor. Şarkı yazarken ilham kaynağı olarak Taylor Swift'i göstermesi, pek analiz edebileceğim bir durum değil. Sözler genel olarak muğlak ve güzel ama Swift benzerliği tam olarak nerelerde kendini gösteriyor bilemiyorum. Zaten en başta Shamir'in dış görünümü ile müziği arasındaki tezatı aştıktan sonra her türlü muğlaklığa, çılgınlığa ve ilginç bilgiye hazırlıklı hale geliyorsunuz. Hastaneden çıktıktan sonra verdiği bir demeçte söyledikleri de aslında nasıl biri olduğunu, ne amaçladığını özetler nitelikte. "Birçok insan benim deli olduğumu düşünüyor. Aslında biraz öyleyim. Ama kendim için neyin en iyisi olduğunu biliyorum ki, bu bana göre para ve şöhretten çok daha önemli."

1. On My Own
2. "Junglepussy Juice"
3. Paranoia
4. Running
5. "River Is About to Die in This Garage"
6. Other Side
7. Pretty When I'm Sad
8. "There We Go"
9. Diet
10. I Wonder
11. In This Hole

31 Ekim 2020 Cumartesi

Issız Ada Radyosu Arşivi (Ekim 2020)

Sidonie - El regreso de Abba
Yıl: 2020 İspanya
Tür: Indie Pop, Pop Rock, Psychedelic Pop
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mi vida es la Música" (feat. Delaporte)

Mickey M. - Tem Algo Lá Fora
Yıl: 2020 Brezilya
Tür: Indie Rock, Garage Rock, Psychedelic Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Só o Trabalho Pode Produzir Riqueza"
BIG Something - Escape
Yıl: 2020 ABD
Tür: Funk Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Dangerous"
Twister OST
Yıl: 1996 ABD
Tür: Pop Rock, Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: Mark Knopfler - "Darling Pretty"
GoldMinds - Signals
Yıl: 2020 Avustralya
Tür: Garage Rock, Alternative Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Deadwood"
Frankie & The Witch Fingers - Monsters Eating People Eating Monsters
Yıl: 2020 ABD
Tür: Garage Rock, Psychedelic Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Activate"
Benediction - Scriptures
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Death Metal
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "In Our Hands, the Scars"


Mother's Cake - Creation's Finest
Yıl: 2012 Avusturya
Tür: Funk Rock, Alternative Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Road"
Penza Penza - Beware of Penza Penza
Yıl: 2020 Estonya
Tür: Funk, Psychedelic Rock, Lo-Fi
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Fiasco"
Emel - The Tunis Diaries
Yıl: 2020 Tunus/Fransa
Tür: Folk, Pop, World, Cover
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Every You Every Me"
The Art of Noise - In Visible Silence
Yıl: 1986 İngiltere
Tür: Art Pop, Electronic, Synthpop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Paranoimia"

The Luxemburg Signal - The Long Now
Yıl: 2020 ABD
Tür: Shoegaze, Dream Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mourning Moon"
Songhoy Blues - Bon Bon
Yıl: 2020 Mali
Tür: Songhoi Music, Blues Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Barre"

Tia Gostelow - Chrysalis
Yıl: 2020 Avustralya
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Always (feat. Holy Holy)
Van Halen - 1984
Yıl: 1984 ABD
Tür: Hard Rock, Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Jump"
Los Surfistas Muertos - Psycho Surf From Hell
Yıl: 2020 Irlanda
Tür: Surf Rock, Stoner Rock, Punk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Snake Island"

The Werewolfs Muse - Songs For the Apocalypse
Yıl: 2020 ABD
Tür: Ameicana, Electronic
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "All the Way West"


Andy Bell - The Wiev From Halfway Down
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Neo-Psychedelia, Dream Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Skywalker"
Trevor Hall - The Fruitful Darkness
Yıl: 2018 ABD
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Moon / Sun"


Joe Bonamassa - Royal Tea
Yıl: 2020 ABD
Tür: Hard Rock, Blues Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Beyond the Silence"