11 Aralık 2020 Cuma

Miljardid - Ma luban, et ma muutun

 
Tallinn, Estonya'dan çıkma Miljardid dörtlüsü, Ma luban, et ma muutun (I promise I'll change) adlı ikinci albümleriyle yine tesadüfen radarıma giren gruplardan biri oldu. Estonya dilinin neye benzediğini bilmediğim için albüm ismi bende İskandinav bir grup olabileceği, hatta doğrudan Finlandiyalı oldukları hissi verdi. Bu hissi 2019 tarihli  Tõde ja õigus (Truth and Justice) adlı Estonya filmini izlerken de yaşamıştım. Fince ve Estonca'nın yakınlığına bir ara bakmak lazım. Konumuza dönecek olursak, ilk albümleri Kunagi Läänes (2017), Estonya Müzik Ödüllerini silip süpürmüş, yılın albümü seçilmiş. Ama bence Ma luban, et ma muutun'un yanına bile yaklaşamaz. Yılın albümü olmasa da yılın en iyilerinden biri bana göre. Miljardid'in olayını tarif ederken pop üzerinden çeşitlemeler yapmak gerek. Genelde İskandinav pop gruplarında görülen art-pop, rock soslu alternative pop veya kemikli tarafından dream pop olarak yansımalara sahip. Mesela çok beğendiğim Danimarkalı grup Blaue Blume'a az da olsa yakınlık gösterdiği söylenebilir. Jonas Smith gibi olağanüstü bir solisti yok belki ama Marten Kuningas da hiç yabana atılır gibi değil.

Sisemine samurai, Savi ve Surra gibi dinler dinlemez cepte olan, dinledikçe de üzerine koyan şarkılar zaten Miljardid'in ne kadar kaliteli olduğunu, ilk albümden bu yana ne kadar geliştiğinin ispatı. S ile başlayan bu üçlünün taşıdığı pop ruhu o kadar lezzetli ki, eğer illa ki "future pop" diye bir şeyden söz edilecekse o uçuk kaçık dijital melodilerle örülü trance/house sıkıcılıklarından değil, bu üçlü gibi şarkılardan medet umulmalı. Tabii üçlü üçlü diyerek öteki Miljardid şarkılarını ötekileştirmeyelim. Açılıştaki albümün isim şarkısı Ma luban, et ma muutun, keyif veren bir synthrock olan Skorpion, Anna Kaneelina adlı bir hanımefendinin vokali ve şarkıya hüzün yayan gitar melodisiyle Kuldsõrmus, sertliğin gruba çok yakıştığının ifadesi olan Kivinugis ve yumuşaklığın gruba çok yakıştığının ifadesi olan kapanıştaki Vajun art-pop namına sevdiğimiz hareketler. Tabii gerçek art-pop buna deniyorsa, ki denmeli de. Özellikle tuşlulardaki becerileri harika. İşin sertliğini de yumuşaklığını da onlar belirliyor. Bazen canlı, bazen canlı hissi yaratan davul ve gitarlarla kurdukları denge sayesinde tümüyle sentetik olmaktan kurtuluyor, özgürleşiyorlar. Vokal duyguları da aynı derecede gelişmiş olunca ortaya paket halinde müthiş bir albüm çıkıyor. İlk ve ikinci albüm arasındaki farka bakınca, şayet olursa üçüncü albüm hakkında hissettiğim tek duygu heyecan olurdu muhtemelen.

1. Ma luban, et ma muutun
2. Savi
3. Surra
4. Skorpion
5. Kuldsõrmus
6. Kivinugis
7. P.S.O
8. Sisemine samurai
9. Vajun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder