Fransız anne ile Kamerunlu babanın iki oğlu olan Lancelot ve Enguerran Harre'dan oluşan Bafang, çok kötü geçen 2020'nin son günlerinde tanıştığım harikulade bir rock duosu. Kamerun şehri Bafang kökenli olup Évreux/Fransa da büyüyen kardeşler, buradaki Afrika ve batı kültürüyle iç içe bir hayat yaşamaya başladılar. Bu hayatın içinde Manu Dibango, Francis Bebey, Toto Guillaume, Charlotte Dipanda gibi isimlerin plakları, ayrıca aileyi bir arada tutan "bikutsi" ve "makossa" adlı yerel Kamerun müzikleri de önemli yere sahipti. İki kardeşin şu aralar Londra'daki Voice Of Africa programının yapımcılığını yapan büyük ağabeyleri zamanında onları Fela Kuti'nin isyankar müziğiyle tanıştırdı. 13 Ekim 1966'da Jimi Hendrix'in konser için Évreux'ya gelmesi, bu şehrin tarihinde unutulmaz bir yer tuttuğu için Harre kardeşlere kadar ulaşan bu efsanevi olay onları rock müziğe daha da yaklaştırdı. Hayatlarında tek tutku olan basketbol, Voodoo Child CD'sini dinlemelerinden sonra yerini müziğe bıraktı. Kafa dengi iki kardeş için Jimi Hendrix tam bir dönüm noktasıydı.
Ergenlik çağlarında Enguerran'ın davul, Lancelot'un gitar çaldığı, bir arkadaşlarının da bas gitarla eşlik ettiği bir gup kurup mini konserler vermeye başladılar. Kendi kendilerine Led Zeppelin ve Deep Purple'ı referans belirleyerek hard rock yapıyorlardı. Evlerine 500 metre mesafedeki prova odalarında 10 yıl boyunca her gün buluşup çaldılar. Etrafları çok kalabalık değildi ama o masum özgüvenleri yerindeydi ve aileleri hep destek oldu onlara. Ailecek ara sıra memleketleri Kamerun'a giderlerdi. Lezzetli yerel yemekleri kadar müzikleriyle de yakından ilgiliydiler. Bikutsi ve makossa kültürünü, içlerinde yanıp tutuşan rock ateşiyle buluşturma fikri de bu Évreux - Bafang hattında gidip geldikçe oluştu. Kökleriyle daha sağlam bağlar oluşturdular. Kamerun diyasporası dünyanın her yerine, Kanada, İngiltere hatta Rusya'ya kadar yayılmıştı. Onlara da bu geniş ailenin nimetlerinden faydalanmaya çalıştılar. Enguerran, Sahra, Fas, İstanbul diye sürekli gezerken, Lancelot Norveçli bir kıza aşık oldu. İki kardeş, gezmeyi bırakıp bir araya geldiklerinde kendilerini saatlerce bir odaya kilitleyip müzikal fikirlerini paylaşıyor, bunları müzik yaparak pratiğe döküyorlardı. Jam seansları sırasında ortaya çıkan parçaları bütün hale getirmek, lirikleri Fransızca yazıp sonra çevirmek, ortaya çıkacak farklılıkları dengelemek iki kardeş için tutkulu bir yaşam biçimi haline gelmeye başladı.
2017'de Fransa'nın Caen şehrinde düzenlenen bir organizasyonda ilk ödüllerini aldıktan ve sahnede gerçekleştirdikleri performanstan sonra daha terleri bile kurumadan önlerini bir adam kesti. Bu adam, 1979'da kurulan, her yıl Aralık ayında Rennes kentinde 3-4 gün süren müzik festivali Rencontres Trans Musicales'in kurucu ortağı Jean-Louis Brossard'dı... Brossard onları tebrik etmekle kalmadı, tam bir organizasyon desteği sağlayarak daha geniş kitlelere ulaşmaları için gerekli çalışmaları başlattı. Ben de olsam aynısını yapardım. Zira 2020 Kasım sonlarında çıkardıkları ilk albümleri Elektrik Makossa'yı kaynak alırsak ortada o kadar güçlü bir müzik var ki, bu müziği Edirne'den Kars'a, Jüpiter'den Mars'a cümle alem duysun diye yapımcı musluklarını açmak çok doğru bir hareket olurdu. Albümde yer alan 10 şarkının 10'u da müthiş bir enerjinin, zeka ve duygu dolu bir doğu-batı sentezi rock ruhunun eseri olarak göz kamaştırıyor. Yamela ile başlayan albüm, bu şarkının vereceği fikir üzerine batı yönü bir miktar daha ağır basmış rock algısı yaratabilir. Bu algının orijinal dil kullanımı ile dengelenmeye çalışıldığı da söylenebilir. Lakin o harika Yamela'nın da açıkça ifade ettiği gibi önümüzde ne doğuyu, ne de batıyı amaç edinmiş, bunları sadece araç olarak kullanıp Bafang olmuş kendine has bir müzikten söz etmek hiç de yanlış olmaz.
Afrobeat kültürünün rock ile buluşmasından, bikutsi ve makossa türlerinin öncelikle bir dans müziği oluşlarından en iyi versiyonlarla faydalanmaları Bafang'ın en belirgin özelliği. Hemen her şarkıda dans edilebilen bir rock ritmine kaptırabildiğimiz gibi, hemen her şarkıda oturup dinlenebilecek kalitede etnik rock lezzetleri de duyuluyor. Özellikle International Makossa, Bamileke Nation, Njounjou Dance şarkılarında bir gıdım daha hissedilen bu dans tadı aslında her şarkıda türlü şekillerde önümüze çıkıyor, hatta önümüzden hiç çekilmiyor. Yine bir gıdım olmak suretiyle Mbasso ve Ngo Mee'de Brezilya rock (latin rock'tan bazı ayrıksı yönleri olduğu için Brezilya rock) baharatlığı genzime bayram ettirdi. Sabaha karşı 3-4 arasında yazdıkları muhteşem Ibabemba, eğer Red Hot Chili Peppers Kamerun'da doğsaydı nasıl olurdu sorusunun cevaplarından biri sanki. Bitmiyor! Vokal tasarımlarının da en az müzikleri kadar özenli ve catchy olduğunu hatırlatan Mounaye, içinde western ve blues sosları barındıran, içten içe şahane bir gerilim taşıyan, sinematik yoğunluğuyla olağanüstü bir progressive afrorock olan Sifa, albümün diğer yıldızları. Elbet diğerlerinden bir adım öne çıkan şarkılar var. Ama günün sonunda Elektrik Makossa içinde 10 adet yıldızın olduğu bir albüm. Bittikten sonra bile kafada dönüp duruyor. Harikulade bir yaratıcılık, emek, enerji, coşku ürünü ve belki de bu yüzden hiç bir yıl sonu en iyiler listesinde yer almayacak.
1. Yamela
2. International Makossa
3. Mbasso
4. Ngo Mee
5. Bamileke Nation
6. Ibabemba
7. Njounjou Dance
8. Sifa
9. Mounaye
10. Zanga
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder