Meshuggah, İsveçli 5 sert insandan oluşan bir Heavy / Death / Black artık hangisi ise kestiremediğim bir metal grubuydu. Yaptıkları müziği tarif eden onca kelime ve tamlama arasında en çok ilgimi çeken “Math Metal” oldu ki, araştırdığım vakit içinde heavy metal müziğin bileşenleri yanında progressive ve hatta jazz etkileşimler barındıran modern bir kategoriye rastladım. Math Metal, gerçekten çok şık bir tanımlama. Dinlemeden önce ne olduğu hakkında en ufak bir fikrimin olmadığı bu türün en fazla adı geçenlerinden biri olarak, en taze albümüne kulak kabarttığım Meshuggah, obZen ismini layık gördükleri 9 şarkılık (şarkı deyince de bir tuhaf oldum şimdi!) bu albümlerinde, tanımlardan benim çıkardığım ölçülerde metalin neden en sıkı isimlerinden biri olduğunu taş gibi bir müzikle anlatmış.
Çeşit çeşit kategorilere ayrılmış metal müziğin, hangi ayrıntılara göre bölünmüş olduğunu tam manasıyla anlayamasam da, ben kulaklarımdan aklıma ulaşan rotada duyduğum şeye bakarım ki, işte tam o noktada müthiş bir müzik icra ediyor bu insanlar. Özellikle caz ile ilişkilendirilmeleri noktasında kafam karışsa da, meseleyi metal kulvarlarda emprovize açılımlara yatkın oluşlarına bağlamak gerek. Enstruman hakimiyetlerine olumsuz tek kelime etmek mümkün değil. Vokal zaten olmazsa olmaz bir öfkenin dışavurumu sanki. Özellikle death metal adına son dönemde duyduğum pek çok uğultu veya naif yakarışların yerine böylesi bir efora tanık olmak çok pozitif bir tecrübeydi kendi adıma. Progressive Metal olarak bu tür bulamacına son noktayı koymak en iyisi. Çünkü progressive rock dahilinde yazılan ve çalınan bestelerin ulaştığı daha sert noktalara temas eden bir müzikten söz ediyoruz bir yerde.
Lafı uzatmadan grubun 6., benim ise dinlediğim 1. albümleri olan obZen hakkında söyleyeceklerime gelirsek, gerek sertlik, gerekse o sertliğe zenginlik katmasını beklediğim “math” unsurlara rastladığım için çok beğendiğim bir albüm oldu diyebilirim. Resmi sitelerine şöyle bir göz attığım vakit rastladığım yorumlarda “vokalist bağırırken “aaaa”ları iyi uzatamıyor” gibisinden tümden yabancı olduğum yorumlara bile şahit olduğumda ne yazsam diye tereddüt etmedim değil. Azılı bir metal fanatiği olmamama rağmen benim gördüğüm, özellikle kusur bulamadığım açılıştaki Combustion’ın yarattığı doludizgin gerilimin, Bleed’in adeta bir metal zekası oluşunun, Pravus’un grup elemanlarınca kaydedilirken oluşturdukları kolektif enerjinin, kapanıştaki Dancers To A Discordant System’da yer alan progressive gitar solonun Meshuggah’ın benim gözümdeki karakterini tayin edişiydi. İlk albümlerini 1995’te çıkarmalarına rağmen kökleri on yıl öncesine, 1985’te Metallien isimli oluşuma dayanan, zaman içinde çeşitli bölünmelere, katılımlara ev sahipliği yapan Meshuggah, metalin sertliğine matematiksel çözümler üretme yolunda elindeki her şeyi tutkulu bir sertlikle ifade eden gruplardan.
1. Combustion
2. Electric Red
3. Bleed
4. Lethargica
5. Obzen
6. This Spiteful Snake
7. Pineal Gland Optics
8. Pravus
9. Dancers to a Discordant System