Frantic (1988),
Bitter Moon (1992),
The Ninth Gate (1999),
The Diving Bell and The Butterfly (2007) gibi filmlerin modellikten gelme Fransız oyuncusu
Emmanuelle Seigner, 1989'dan beri evli olduğu
Roman Polanski'nin karısı imajından nadiren kurtulduğu anlarda kendini müziğe veren bir şarkıcı aynı zamanda. Kendisiyle olan nadir karşılaşmalarım, tesadüf eseri 2010'da dinlediğim ilk albümü
Dingue ve
The Diving Bell and The Butterfly filminde seslendirdiği
Don't Kiss Me Goodbye olmak üzere ikiye ayrılır. Tamamı Fransızca olan
Dingue kanımca son derece vasat bir albümdü. Ama
Don't Kiss Me Goodbye sonrası dedektifliğe sarıp kendisinin müzikal kariyerine biraz daha daldığımda
Pierre Emery ve
Gil Lesage ikilisine dahil olmak suretiyle 2007'de aynı isimli albüme sahip
Ultra Orange & Emmanuelle adlı indie pop / indie rock grubunu keşif haneme eklemiştim.
2010'dan itibaren sinema adına
Essential Killing (2010) ve
In The House (2010) gibi iki mühim filmin parçası olurken, müzik adına sadece Polonyalı art pop / trip hop grubu
Smolik'in dördüncü albümündeki
Forget Me Not bestesine ve şanson duayeni
Brigitte Fontaine'in 2011 tarihli
L'un n'empêche pas l'autre albümündeki
Dressing parçasına konuk olmuş.
Roman Polanski'yi takip ediyor olmamdan dolayı
Venus In Fur'de oynayacağının haberini almıştım. Ama hemen hemen aynı dönemde yeni bir albüm çıkarması tam sürpriz oldu. Normalde kıytırık
Dingue'e bakarak kendisinden bu kulvarda şahane bir iş beklemiyordum doğrusu. Fakat
Distant Lover adındaki 11 şarkılık yeni albüm bildiğin şahane olmuş.
İlk albüm
Dingue, turistik otel varyetesi veya Eurovision banalliği kıvamındaki şarkılarıyla üzerimde en ufak bir etki bırakmamıştı. Ama
Distant Lover baştan ayağa güçlü bir indie rock, pop rock ve roll'unu unutmamış güçlü bir rock olarak tam bir olgunluk dönemi eseri. Bu cümle yazıldığı anda 48 yaşına az bir zaman kala
Emmanuelle Seigner için "olgun" ifadesini kullanmak biraz ayıp kaçmış olabilir. Bu ifade, kendisinin iki albümü arasındaki dağlar kadar farkı betimlemek için kullanılan müzikal bir iltifat.
Bore Me To Tears,
Distant Lover,
You Did This To Me,
Ever Together,
Such A Hard Time grubuna dahil edeceğim zımba gibi rock şarkıları, son dönemlerde indie, garage, veya blues takviyeli rock'n roll yapıyorum diye ortalarda gezinen eski-yeni birçok ismi çil sürüsü dağıtırcasına dağıtmaya muktedir örnekler bana göre. Abartmış olabilme ihtimalim, o son dönemlerde dinlemiş olduğum onlarca ucuz rock albümüyle de doğru orantılı. Saydığım bu türler sınırı dahilinde kendimce uzun sayabileceğim bir süre boyunca bu kadar coşkun ama mesafesini muhafaza ederek karizmasını güçlendiren bir rock albümü dinlemedim. Ya da bana bu süreyi uzun gösteren direk albümün kendisiydi.
Adını saydığım şarkılar dışında albümde işe yarar malzeme olmadığını sananlar fena halde yanılırlar. Adını saydıklarım (hele de her dinleyişte beni ablukaya alan
Bore Me To Tears), dinleyicisi üzerinde bıraktığı izlenimi ufak oynamalarla zenginleştirecek rock versiyonları içeriyor.
Cold Outside,
You Think You're A Man ve albümün belki de hüzün miktarı en yüksek şarkısı olan akustik
Let's Do Some Damage, ilk başta öyle gözükmeseler de albümün sağlam altyapısına destek veren kaliteli şarkılar. Tüm bunların üstüne bir de electropop yoğunluğuna haiz synth rock diyebileceğimiz
Venus In Furs eklenince yeni
Polanski filmine olan merakımın üzerine bir kat daha çıkıyorum adeta.
Seigner, Fransız aksanının pozitif bir çeşni yarattığı, bu kez tamamı İngilizce olan albümüyle müthiş bir geri dönüş yaşıyor. Keramet fonetikte değil, bu şarkıları farklı versiyonlarla günümüze kadar taşıyan geleneksel genetikte.
Distant Lover hiç beklemediğim, ama çok bekleyip umduğumu bulamadığım bazı albümlerden daha dirayetli bir albüm.
1. Distant Lover
2. Bore Me To Tears
3. Cold Outside
4. You Did This To Me
5. Venus in Furs
6. Ever Together
7. You Think You're A Man
8. Such A Hard Time
9. Let's Do Some Damage
10. Don't Believe You
11. I Know My Way
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder