22 Mayıs 2022 Pazar

King Gizzard & The Lizard Wizard - Omnium Gatherum

 
Avustralyalı süper üretken psychedelic rock çetesi King Gizzard & The Lizard Wizard ile bir dargın, bir barışık sürdürdüğümüz ilişkimizde takvimler 2022'yi gösterirken daha yılın ilk yarısında iki albüm çıkarmış olmalarından yine etkilendik. Kurulduğu 2010'dan bu yana grup tarihinde benim için milat olan 2017 albümü Flying Microtonal Banana'ya olan aşkımı her fırsatta hatırlatır ve pekiştiririm. Peki 2017'den sonra neler oldu bir hatırlayalım. Bu arada 2017 grubun şimdiye kadar en fazla albüm yaptığı yıl. 2017 Şubat sonlarında çıkan Flying Microtonal Banana'nın tadına doymamışken Haziran'da Murder Of The Universe, Ağustosta da Sketches Of Brunswick East ile tepemizden inmediler. Her iki albümü de saykodelik ve deneysel dengesizlikleri nedeniyle sevemedim. Kasım'da çıkan Polygondwanaland nispeten bu iki albüme göre daha iyi geldi. Ama en iyiyi sona saklayıp 29 Aralık'ta Gumboot Soup dediler ve 2017'yi tam beş albümle kapattılar. 2018'i nasıl olduysa boş geçen grup, 2019'a iki albüm sığdırdı. Vasat Fishing For Fishies ile baydıktan sonra Infest The Rats' Nest ile trash metal, heavy psych sınırlarında gezerek heyecan yaratan bir albümü daha demlenmeye bıraktılar. 2020'nin sonunda önce K.G., 2021 Şubat'ta da L.W. adlı iki albümle kalite çıtalarını düşürmediler. Ama bu kez de Butterfly 3000 diye yine göz devirmeme yol açan bir albümle 2021'i kapattılar. Aslında benim için bunun adı istikrarsızlık da değil. Çünkü King Gizzard ne zaman ne yapacağı hiç belli olmayan bir grup ve birinin beğenmediği bir albümlerini başkaları başucu yapabilir. Yani estağfurullah, o benim istikrarsızlığım!

Geldik 2022'ye... Ocak'ta Butterfly 3001 adını verdikleri, zaten orijinali bile çok iyi olmayan 3000 albümündeki şarkılardan oluşan bir remiks albüm çıkardılar. Deneysel elektronik, tekno, house türlerinin tekdüze taraflarıyla oluşturulmuş, bitmek bilmeyen bu albüm, grubun 2022'ye kötü bir başlangıç yaptığını düşündürerek üzdü. Derken Mart ayında Made In Timeland albümlerinin çıkacağı haberiyle o üzüntü ümide dönüştü. Ama ne var ki 15'er dakikalık iki şarkıdan oluşan, üstelik ikisi de birbirinden ruhsuz bu şarkılar o ümidi de söndürüverdi. İşte King Gizzard & The Lizard Wizard kah sevindiren, kah üzen ama her albümünü o belirsizliğin çekiciliğiyle dinleten böyle bir grup. Daha motor soğumadan (gerçi doğru düzgün ısınmamıştı ya neyse) bir sonraki albüm olan Omnium Gatherum'un duyurusu yapıldı. Yaklaşık bir buçuk ay sonra çıkacak bu albüm hakkında en ufak bir heyecan yoktu içimde. Beklentiyi düşük tutmanın totemiyle beklediğim Omnium Gatherum, bu totemin tutması sonucu en sevdiğim ikinci KGLW albümü oldu. Psychedelic rock yine grubun imzası olarak durmakla birlikte psychedelic pop, jazz rock, hip-hop, soul, heavy metal gibi kafa güzelken doldurulan karışık kasetlere veya oluşturulan Spotify listelerine benzeyen türlerle bezeli bir albüm çıkaran kahramanlarımız rap bile yapmışlar daha ne olsun.

Önümüzde 16 şarkı var ve ilk şarkı The Dripping Tap tam 18 dakika 17 saniye uzunluğunda. Yani bu albüm ya bir eziyete dönecek ya da tadından yenmeyecek. Neyse ki The Dripping Tap, psychedelic ve garage rock karması bitmek bilmeyen enerjisiyle uzunluğunu hiç hissettirmeyen, içinde bir sürü mevzu dönen şarkılardan biri. Böyle bir albüm için ya açılışa ya da kapanışa konacak türden çılgın bir iş. Albüme çok iyi bir başlangıç yaptık derken ikinci sırada karşımıza çıkan ve The Dripping Tap ile hiç alakası olmayan Magenta Mountain ile şahsen dumura uğruyorum. Bugüne kadar KGLW adı altında duyduğum en iyi şarkılardan biri olması yanında, psychedelic ve dream pop namına insanı pamuk gibi yumuşatan ama bunun yanında grubun o karman çorman aranjmanlarından uzakta, basitliğiyle büyüleyen gerçek bir hit kendisi. Uzakdoğu ezgilerini andıran melodisi, yumuşak ana ve geri vokalleri, drum machine kullanımı ve iddiasız nakaratıyla 2022'nin en iyi şarkılarından biri bana göre. Bu arada drum machine kullanımı albümde birkaç şarkıda daha tercih edilmiş. İki davulcusu olup da (gerçi bu albümde tek davulcu olarak sadece Michael Cavanagh görünüyor) drum machine kullanmak da, aynı akşam yemekte hem kuru fasülye, hem de patlıcan musakka varken dışarıdan hamburger söylemeye benziyor. Tabii bu tercihin sebeplerini grubun her albümde ortaya koyduğu kestirilemez tavrı ve tarzında aramak, niye böyle, niye şöyle diye sormamak gerek. KGLW'i biraz tanıdıysak bu sorgu sual işlerini bırakmamız lazım.


The Dripping Tap ile birlikte Gaia ve Predator X üçlüsü albümün garage, psychedelic ve trash metale kayan rock kanadında yer alırken, Presumptions ve Candles gibi 60 ve 70'lere ait easy listening esintiler taşıyan şarkılar da Omnium Gatherum coğrafyasını paylaşıyorlar. Hatta Ambergris adında jazz-funk ya da lounge-funk ya da acid soul (artık hangisini beğenirseniz) bir şarkı bile var. Bitmedi! Sadie Sorceres ve The Grim Reaper bildiğin hip-hop/rap besteleri. Bu ikisini al, konuk vokalistli örneklerden biri olarak 90'lar Beastie Boys albümlerinden birinin "deluxe edition"ına koy kimse bu nedir diye sormaz. Albümün geri kalanının çoğu da neo-psychedelia, psychedelic pop, progressive pop, yani popun zaman içinde zenginleşerek alternatif alt türlerinden doğmuş versiyonları, varyasyonları, kreasyonlarından oluşuyor. Vibrafon, klavinet, vokoder, wurlitzer, melotron, turntable, perküsyon ne ararsanız Google'dan bulabileceğiniz enstrümanları doğru yer ve zamanlarda devreye sokmaları, hangi yer ve zamanlarda ne yapacaklarını kestirmemizi istememeleri, her yer ve zamanda dinlenebilecek denli ucu açık olabilmeleri hayranlık verici.

Uzun süre grubun Stu Mackenzie üzerinden yürüdüğünü sanmıştım. Enstrüman paylaşımı, şarkı yazımı, stüdyo işçiliği yönlerinden onun kadar olmasa da Ambrose Kenny-Smith'in de katkısı çok büyük. Bazı müzik yazarları grubun 20. ve en uzun albümü olan Omnium Gatherum'u 20 albümün en iyisi ilan ederken, bir kısım yazarlar da "kesin bir çizgiden yoksun" bularak bu farklı tarzları eleştirmişler. Sanki KGLW evreninin kesin bir çizgisi varmış gibi. Stu Mackenzie ise Omnium Gatherum'u kariyerlerinin bir dönüm noktası olduğunu söylemiş. Zira grubun bir "jammy period"a girdiğini (tam olarak ne demekse), bu vesileyle bir süreliğine müzik yazma ve kaydetme şeklini değiştireceklerini söylemiş. Şimdi bu değişim "jammy" olacaksa ki hali hazırda zaten öyle, daha nasıl "jammy" olacaklar merakla bekliyoruz. Bir de Omnium Gatherum bir dönüm noktasıysa ve bu değişim böyle sürecekse zerre kadar itirazımız olmaz. 2022'nin ilk 5 ayında biri remiks olmak üzere 3 albüm ve deneysel rock grubu Tropical Fuck Storm ile Satanic Slumber Party adında bir EP yaptılar. Yıl bitmeden daha başımıza ne gibi çoraplar örecekler bilmiyoruz. Söz konusu değişimi merakla beklemekle birlikte, bu yıl başka bir şey yapmasalar da olur hani. Benim biriciğim Flying Microtonal Banana'dan sonra en iyi King Gizzard & The Lizard Wizard albümü olan Omnium Gatherum daha uzun süre götürür bizi istediğimiz yere.

1. The Dripping Tap
2. Magenta Mountain
3. Kepler-22b
4. Gaia
5. Ambergris
6. Sadie Sorceress
7. Evilest Man
8. The Garden Goblin
9. Blame It on the Weather
10. Persistence
11. The Grim Reaper
12. Presumptuous
13. Predator X
14. Red Smoke
15. Candles
16. The Funeral

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder