22 Kasım 2024 Cuma

Tindersticks - Curtains

 
1991'de Nottingham/İngiltere'de kurulan Tindersticks, 2024 itibariyle 14. stüdyo albümü Soft Tissues'ü sevenleriyle buluşturdu. Genel olarak sevenlerinden olmasam da saygı duyanlarından biri olarak elbette her Tindersticks albümüne yaptığım gibi filtre kahve eşliğinde 43 dakika geçirdim. Ve yine her Tindersticks albümünde olduğu gibi geri dönmek üzere birkaç şarkıyı kenara koyup yoluma devam ettim. Hemen hemen her Tindersticks albümü böyle geçti. Bir tanesi hariç. 1997 tarihli 3. albümleri Curtains... Tindersticks adını ilk defa 90'ların efsane dergisi Roll'dan duymuştum. Dergi yazarları grubun ilk iki albümü olan Tindersticks (1993) ve Tindersticks [II]'ye (1995) o kadar tutkuyla bağlıydılar ki, şahane cümlelerle onları yere göğe sığdıramıyorlardı. Ben de bir Roll tutkunu olarak ne derlerse ayet gibi kabul ediyordum. Sadece kasetlerin konuştuğu bir müzikal atmosferde bu albümlere ulaşmak kolay değildi. Gecikmeli de olsa ulaştığımda ise sanki estetik ifadelerle övüldükleri kadar olmadıkları şeklinde ukalaca düşüncelere kapıldım. Bunun sebebi de o yıllarda ortalığın grunge ateşiyle cayır cayır yanıyor olmasıydı. 90'lar ilerledikçe ve Roll dergisine iyice bağlanınca müzikal olarak genişlemeye, Massive Attack, Jeff Buckley, Radiohead, Ben Harper, Manu Chao gibi gözdelerimle takılmaya başladım. Yine de chamber pop kültürüm henüz oluşmamıştı. Ta ki Haziran 97'de çıkıp birkaç ay sonra bizim oralara düşen Curtains ile karşılaşacak kadar.

Chamber pop, art pop, caz, soul, indie folk, ambient gibi elit bir karışımdan mülhem Tindersticks müziğinin beni peyderpey içine alış sürecini unutamıyorum. Yavaş yavaş, hiç acelesi olmayan, özlenen, çağıran, hiç ummadığım bir teslim oluş yaşadım. Curtains öyle bir albüm ki, ilk dinlediğinizde bir şeyler olacağını sezdiğiniz, ona geri döndükçe hala sırrına vakıf olamamanın cazibesiyle baş döndüren, bir süre sonra o sırra hiç vakıf olamayacağınızı anlamanızla birlikte tuhaf bir aşk yaşamaya başladığınız çok yoğun bir hüzün yumağı. "Hüzün", "tutku", "melankoli", "gizem" gibi kelimeleri kaç kez kullanacağımı ve bu kelimelerin yerine başka ne koyacağımı bilemiyorum. Hepsinin karşılığı bu şarkılarda var. Belki sadece yaklaşık 2 dakika süren deneysel, kaotik, detone The Fast One'da ve kokteyller, davetler fonunda çalması kaçınılmaz uzun mu uzun Ballad of Tindersticks'te bu sıfatlara rastlanmıyor. Yaylıların sarıp sarmaladığı güçlü bir sophisti-pop ambiyansı, elit bir orkestrasyon, Stuart A. Staples'ın pop, caz, folk her yola gelen şahane sesi Tindersticks müziğinin 30 yıllık özeti. Bu yıllara sığdırılmış 15 albümden en sevdiğim Curtains olsa da, belki içlerinde yeterince nüfuz edebilseydim başka albümlerini de onun yanına koyabilirdim bilemiyorum. Curtains'in 90'lar haletiruhiyemle çok güzel örtüşen albümlerden biri oluşu kesinlikle.


Albümü çok sevmemde başrol oynayan aktörlere gelirsek, Don't Look Down ve Dancing'i ilk sıralara koyarım. Sessiz sakin başlayan, kendini bu sakinlik içinde oya gibi işleyerek yavaş yavaş yükselen, tutkusunu açığa çıkaran, onu köpürten, sonra da bizi gri gökyüzünün altında azgın dalgalara karşı bir kayalığın üstünde bırakan Don't Look Down... Yine sessiz sakin başlayan, öyle ilerleyen ve öyle biten ama bu sessizliğe ve sakinliğe dahil edilmiş teslimiyetsiz bir melankoli işlemiş olan Dancing... İlk sıralara bu iki şarkıyı koymak, diğerlerini onların arkasına değil, yanlarına koymak anlamına geliyor. Tıpkı Don't Look Down gibi yavaşlayan ve giderek genişleyen, tutku dolu yaylıların harikulade sinematik estetiğiyle coşan açılış parçası Another Night In, yaylıların nefeslilerle dans ettiği Let's Pretend, Amerikalı oyuncu ve gece kulübü performans sanatçısı Ann Magnuson'ın Staples ile düet yaptığı nostaljik bir rüya gibi akan Buried Bones, Staples'ın sadece bir müzik kutusu melodisi üzerine söylediği Bearsuit, ne zaman Curtains'i açsam beni sonuna kadar dinleten güzellikler. O güzellikler bu kadarla kalmıyor. Cümleyi virgüllerle uzatmamak için paragraf değiştirelim diye araya "perde" çektim sadece.

Albümün çok yönlülüğüne ikişer şarkıyla örnek verelim. (Tonight) Are You Trying to Fall in Love Again ve Bathtime ile şık bir dans kıyafeti ve takım elbiseyle abartısız salon dansı yapabileceğiniz gibi, I Was Your Man ve kapanışta yer alan Walking ile neo-psychedelia rüyalara dalmanız mümkün. Turistik tanıtım broşürü cümlelerine benzeyen bu tarifler, şarkılar arasındaki farklılıkları vurguluyor, her biri kendi başlangıç ve bitişlerine kendi perdelerini çekiyor görünse de aslında o perdelerin hepsi aynı haneye ait. O hanedeki müzikal çeşitlilik her yönüyle sinematik bir kolektif bilinç çatısı altında nefes alıp veriyor. Sinematik demişken, Tindersticks'in film müzikleri yaptığını da bilenler vardır mutlaka. Çalışmayı en çok sevdiği isim ise 2024 itibariyle 78 yaşında olan Fransız yönetmen Claire Denis. Grup Denis'nin Nénette et Boni (1996), Trouble Every Day (2001), 35 rhums (2008), High Life (2018), Avec amour et acharnement (2022) ve Stars at Noon (2022) filmlerinin müziklerini yaptı. Şahsen Denis filmleriyle bir dargın bir barışık olduğum için hepsini dinleyemedim. Zaten 15 Tindersticks albümünün hepsini de dinlemiş değilim. 2024 tarihli son albüm Soft Tissue da fena sayılmaz. Bir ara tam bir konsantrasyonla tekrar geri döneceğim ona. Onun da diğerleri gibi Curtains gücünde olmadığını bile bile.

1. Another Night In
2. Rented Rooms
3. Don't Look Down
4. Dick's Slow Song
5. Fast One
6. Ballad of Tindersticks
7. Dancing
8. Let's Pretend
9. Desperate Man
10. Buried Bones (with Ann Magnuson)
11. Bearsuit
12. (Tonight) Are You Trying to Fall in Love Again
13. I Was Your Man
14. Bathtime
15. Walking

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder