T Bone Burnett yeni keşfini sunar! Hem de öyle bir sunar ki, yere göğe sığdıramaz. Burnett'i tanımayanlar için kendisinin Amerika'nın country ve blues ağırlıklı albüm ve sanatçılarıyla ilgilenen en ünlü yapımcısı olduğunu söylesek yeter. Aslında yetmez. En son Crazy Heart müzik albümünün ve haliyle içindeki The Weary Kind şarkısının yapımcılığıyla Oscar da kazanmış, adı buralara dar gelecek bir sürü isimle hem müzisyen, hem de prodüktör olarak çalışmış Grammysever bir çınar ağacı desek belki şimdilik yeter. Yapımcı olunca, sadece ismi bile satan müzisyenlerin albümüne maddi manevi el vermek suretiyle yan gelip yatmayan, yeni sesler keşfetmek için de yanıp tutuşan bir bünyeye sahip. İşte bunun son getirisi de Alabama'lı Laura ve Lydia Rogers kardeşlerden oluşan The Secret Sisters olmuş. Burnett bu iki güzel kıza o kadar güveniyor ki, sadece ikilinin kendi adlarını taşıyan debut albümlerini çıkartmak için Beladroit Records diye mini bir şirket bile kuruyor. Ne gerek varsa demeyin, zira bu minilerin meraklısı ve alıcısı çok olduğu için işin ticari yönü de ayrıca alengirli.
Burnett bununla kalmıyor, "The Secret Sisters'da kırsal Amerika'nın 1920'lerden gelen tarihini duyabilirsiniz, onları dünyaya tanıtmaktan gurur duyuyorum" gibi gelip bana söylese mahcubiyetimden oturup ağlayacağım bir sürü cümle kuruyor. Amerika'nın 1920'lerini fazla bilmem de, yörüngesindeki country ve folk uydularının her dönümünden haberdar bir adamın bu kadar övdüğü bir albümü dinlememek olur muydu? (Normalde bu cümlenin bitimi "olmazdı" olmalıydı, değil mi?) Burnett'in o derece "Yaşayan Efsane" duruşuna rağmen, zaman içinde rastladığım bazı prodüksyonlarındaki, hatta bizzat kendisinin bir iki albümündeki country müziğini dinlemekten beynimin jelibona dönüştüğünü hatırlıyorum. O yüzden, bir de şu bebek görmeye gitmiş iki eltinin çektirdiği fotoğrafa benzeyen albüm kapağı yüzünden The Secret Sisters'a karşı temkinli olmalıydım. Ama yaptığı işi pazarlamasını bilen T Bone Burnett yapacağını yapmıştı bir kere. Evet, The Secret Sisters'ı dinlememek olmazdı.
Vokalleri zaten bir içim su. Şarkılar öyle çığır açacak, satış rekorları kıracak, uzun yıllar unutulmayacak türden değil. Müzik, bildiğiniz akustik ve slide gitarlı, süpürge davullu, şen piyano nağmeli, kırılgan country. The One I Love Is Gone hariç hepsi iki küsür dakikalık besteler üzerine bazen espirili, çoğunlukla üzgün, edebî iddiası bulunmayan, ama kendi değeri olan melodili şiirler okumuşlar sanki. Kayıt kalitesi üzerine de fazla birşey söylenemez. Tüm profesyonelliğine rağmen orada da Burnett'in genel olarak yaptığı işlerde country müziğin farklı duygularını tevazu ile dinleyene aktaran sadeliği seziliyor. Bazen sanki ilk kez kayıt yapıyor ve yaptırıyorcasına amatör ruhu o profesyonelliğe hiç uzak tutmuyor. Elindeki grup, bu müziğe gönül verdiğini her nefesiyle hissettirdiği için Burnett'in işi de hiç zor olmamıştır. Albüm bir çırpıda bitiyor, sonra yeniden başlıyor ve daha ne olduğunu anlamadan tekrar bitiyor. Bitmese iyi ama siz müdahale etmediğiniz sürece yeniden başlayacak olması kaçınılmaz.
1. Tennessee Me
2. Why Baby Why
3. The One I Love Is Gone
4. My Heart Skips A Beat
5. Somethin' Stupid
6. I've Gotta Feeling
7. Do You Love An Apple?
8. All About You
9. Waste The Day
10. Why Don't You Love Me?
11. House Of Gold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder