6 Mart 2014 Perşembe

Kansas - In The Spirit Of Things


AOR duayenlerinden Kansas, kuruluş tarihi olan 1972'den beri yaklaşık 20 albüm yapmış bir grup. Biri hariç hiçbirini bilmem. Şarkı olarak da sadece Sevgililer Günü'nün resmi şarkısı ve video klibi ilan edilesi All I Wanted'ı dinlemişliğim vardır. Bu şanlı olduğunu varsaydığım geçmişten işte o bildiğim tek albüm olan 1988 yapımı In The Spirit Of Things'i de bir bilirim, pir bilirim. 90'ların eşiğindeyken duyduğum bu albümün kaset şekline bürünmüş bir rock harikası olduğunu anlamam için ise aradan fazla bir süre geçmesi gerekmemişti. Başlarda harçlıktan artırarak aldığınız bir kasetin kötü çıkmamasını ümit eder biçimde onu beğenmeye programlamış gibi dinlemeye başlasam da (harçlıktan artırmak suretiyle neden bu albümü almış olduğumu da hiç mi hiç hatırlayamamaktayım bu arada), albümü içtikçe açıldığını / açıldığımı gördüm. Olay bir süre sonra harçlıktan mini bütçe ayırdığınız dönemde sadece Kansas - In The Spirit Of Things albümünün elinizin altında olmasından doğan mecburiyetin çok ötesine geçmişti. Bir ihtiyaç halini almıştı.

Kansas'ı yakından takip ettiklerini sandığım birkaç otorite görünümlü şahinin en iyi Kansas albümlerinin 74-79 arası çıkan 6-7 albüm olduğunu yazdıklarını okudum. In The Spirit Of Things, Kansas tarihinde muhtemelen orta sıralara oynayan bir albüm konumunda görülüyor. Kimin nerede gördüğü umurumda değil. Hani vardır ya, bin tane albüm sahibi bir grup/şarkıcı yaşar şehrin birinde. Birgün onun bir albümüne rastlar, çarpılırsınız. Sonra dalarsınız gelmişine geçmişine ama o tat yoktur hiçbir zaman. İşte In The Spirit Of Things benim için tam da bu duygunun adamı albümlerden biridir. Biridir çünkü o duygunun albümü saydığım daha çok örnek vardır hayatımda. Birçok albüm için söylediğim bir şeyi tekrar edeyim böylelikle: In The Spirit Of Things en iyi Kansas albümü değil belki. Ama benim için rock tarihinin en iyilerinden biri.

Gelelim sebeplerine. Aslında 12 sebebi var deyip kestirmeden gitsek de olur. Ama böyle bir albüm için kestirmeden gitmek içime sinmez. Herşeyden önce yaşayan en iyi gitaristlerden biri olan Steve Morse'un bir Kansas üyesi olduğu 86-88 arasında çıkmış bir albüm olması bile yeter. Grubun ikinci Steve'i olan vokaldeki Steve Walsh'ı da diğer önemli etken. Rock âleminde nice ulu vokaller duyduk, dinledik, mest olduk. Ama belki çok az bir kısmı için şöyle düşündük: "Bir rock vokali olsam onun gibi bir sesim olmasını isterdim!" İşte Steve Walsh o efsanelerden biridir benim için. Ayrıca Walsh'un In The Spirit Of Things'i en sevdiği Kansas albümü olarak gösterdiğini okumam çocuklar gibi sevinmeme vesile olmuştur. Phil Earth (davul), Rich Williams (gitar) ve Billy Greer (bas) da Kansas'ın 88 ruhunu ortaya çıkaran efsane kadrosunun diğer isimleri olarak enstrümanlarının hakkını veren usta müzisyenler.


In The Spirit Of Things, 1951 yılında Kansas eyaletinin Neosho Falls adındaki şehrinde meydana gelen büyük sel felaketini tema olarak işleyen bir konsept albüm. Güçlü liriklere yansımış türlü duyguların ifade ediliş şekillerinde pek konsept albüm durumu hissedilmese de, bu bilgi edinildikten sonra şarkılara bakış bir miktar farklılaşabiliyor. Ama o liriklerden daha güçlü olan müziklerin yarattığı etki öyle konsept falan dinlemiyor. Açılıştaki balad Ghost, sözkonusu felaketin ardından Walsh'un etkileyici sesiyle kırık dökük kentin bazı detaylarını tasvir ediyor. Yitip gidenlerin hayaletlerini etrafında hissettiğini, onlardan yarım kalan hayallerini gerçekleştirmek üzere birgün tekrar evlerine döneceklerini duyduğunu söylüyor. Böylece daha ilk şarkıdan insanları bu gerçek ve gerçeküstü karışımı dünyaya sokuyor. Bu havayı dağıtıp taş gibi rock ile sevenlerini kucakladığı One Big Sky ve Inside Of Me, derinliklerini söz ve müzik olarak sürdürmeye devam eden şarkılar.

Güçlü bir pop rock olan ve bir miktar ticari olduğunu hissettiren (single olarak çıkmış olmasından da anlaşılabilir) One Man, One Heart'ın peşinden öyle bir House On Fire geliyor ki, hayranı olduğunuz bir filme ait defalarca izlemek istediğiniz 4:42 dakikalık bir sahneye benziyor. Yine de çoğul konuşmayayım, benim için benziyor. Steve Walsh'un mükemmel vokali ve keyboard dokunuşları, Steve Morse'un kısa ama bana bir anlamda aşık atışmalarını andıran gitar solosu, girişten nakarata, oradan tekrar ana gövdeye ve tekrar nakarata giden alışıldık düzeneği en iyi şekilde kullanan tasarımı müthiş. Şahsen ölmeden evvel karaokesi yapılacak şarkılar listemdeki yerini hiçbir zaman yitirmemiştir. Once In A Lifetime, House On Fire'ın alevlenmiş etkisini bir parça düşürebilmek için tempoyu düşüren güzel bir balad. Stand Beside Me yine elit bir pop rock ve Kansas'ın güçlü nakarat yazmadaki kuvvetini gösteren onlarca şarkısından biri.

Once In A Lifetime ve Stand Beside Me'nin devamında I Counted On Love'ın gelmesi, albüme alışma evremde beni epey zorlamıştı. Çünkü arka arkaya üç benzer nizamda şarkıyı dinlemek, özellikle House On Fire'dan sonra tavana vuran beklentilerimi bir müddet cevapsız bırakmıştı. Fakat zaman içinde onlara da alıştım, satır ve nota aralarındaki detayları keşfettim. The Preacher ise beni daha ilk görüşte avlamıştı. Steve'ler yine formlarının zirvesindeydiler. Benim için dünyanın en iyi gitar sololarından biri The Preacher'da saklıdır. Her dinlediğimde o soloya da karaoke yapmak isterim. Zaten bu soloya sadece o yapılır. Bu kayıttaki haliyle bir kez daha çalınmış mıdır bilmem ama sahibinin sesi bir solo olduğu su götürmez.


Rainmaker albümün progressive rock kanadını güçlendiren destansı bir parça. Ateş yakıp, etrafında dans ederek yağmur duasına çıkmanın sel felaketiyle sonuçlanması ironisi üzerinde durmasıyla lirik gücünü, Walsh - Morse ikilisinin keyboard - gitar atışmalı epik solosuyla da müzikal gücünü katlayan özel bir şarkı. Steve Morse'un bir arkadaşına adadığı 1:40 dakikalık akustik enstrümantal T.O. Witcher ve bu görkemli albüme yakışan görkemli kapanış şarkısı Bells Of Saint James ile sonlanan In The Spirit Of Things, bir sonraki buluşmama kadar hep kendisiyle ilgili bazı şeyleri aklıma kazımış, her buluşmamda da onların üzerine birşeyler eklemiş albümlerden birisidir. Yaşlandıkça şarap gibi lezzet alır diyeceğim ama yaşlandığını kabul edemiyorum bir türlü. Elimden sadece teşekkür etmek geliyor.

O teşekkür sadece bu albüme emek veren beş sıkı adama değil. Pink Floyd, Alice Cooper, Kiss, Peter Gabriel, Lou Reed gibi tarihi insanlara prodüktörlük yapmış efsane yapımcı Bob Ezrin'e, ayrıca Rainmaker, The Preacher ve One Big Sky şarkılarına coşkulu vokalleriyle eşlik etmiş Rahip James Cleveland ve The Southern California Community Korosu'na da teşekkür ediyorum. In The Spirit Of Things kasetim şu anda nerede hiç bilmiyorum. Sırf hatıra olsun diye onu saklamak isterdim. Ama içi rahat olsun. O şarkılara hala gözüm gibi bakıyorum.

1. Ghosts
2. One Big Sky
3. Inside Of Me
4. One Man, One Heart
5. House On Fire
6. Once In A Lifetime
7. Stand Beside Me
8. I Counted On Love
9. The Preacher
10. Rainmaker
11. T.O. Witcher
12. Bells Of Saint James

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder