31 Mayıs 2020 Pazar

Issız Ada Radyosu Arşivi (Mayıs 2020)

Absinthe House - Absinthe House
Yıl: 2020 Yunanistan
Tür: Electronica, Krautrock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Expansion"
Melt Yourself Down - Last Evenings on Earth
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Afrobeat, Art-Punk, Funk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Dot To Dot"
FM - Synchronized
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: AOR, Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Superstar"
White Denim - World as a Waiting Room
Yıl: 2020 ABD
Tür: Indie Rock, Neo-Psychedelia
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "I Don't Understand Rock and Roll"
 
Beretta76 - Black Beauty
Yıl: 2006 ABD
Tür: Indie Rock, Garage Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Paper Doll"
 
Awolnation - Angel Miners & The Lightning Riders
Yıl: 2020 ABD
Tür: Pop Rock, Alternative Dance
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mayday!!! Fiesta Fever (feat. Alexander Ebert)"
VA - Knebworth: The Album
Yıl: 1990 İngiltere
Tür: Pop Rock, Progressive Rock
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: Pink Floyd - "Comfortably Numb"
Lucern Raze - Stockholm One
Yıl: 2015 İsveç
Tür: Garage Rock, Punk
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Stockholm Syndrome"
 
Fatboy Slim - Halfway Between the Gutter and the Stars
Yıl: 2000 İngiltere
Tür: Big Beat, Funk, Electronic
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sunset (Bird of Prey)"
Sting - Ten Summoner's Tales
Yıl: 1993 İngiltere
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Fields of Gold"
Lowburn - Phantasma
Yıl: 2019 Finlandiya
Tür: Stoner Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Freaks"
Bobby Cole - Cool Funk
Yıl: 2020 ABD
Tür: Funk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Urban Organ"
HorseThieves - Pretty Heavy
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Blues Rock, Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Pay the Rent"
Theodor Bastard - Oikoumene
Yıl: 2012 Rusya
Tür: Trip Hop, Darkwave
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Oikoumene"
Chris Joss - Hyperacusis
Yıl: 2020 Fransa
Tür: Funk, Acid-Jazz
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Floating Points"
In Mourning - The Weight of Oceans
Yıl: 2012 İsveç
Tür: Melodic Death Metal, Progressive Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "From a Tidal Sleep"
Beastie Boys - Paul's Boutique
Yıl: 1989 ABD
Tür: Hip-Hop, Rap
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Looking Down the Barrel of a Gun"
Hazy Sea - Coast of the Immortals
Yıl: 2020 Yunanistan
Tür: Hard Rock, Stoner Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Atlantis"
Jungle Fire - Jambu
Yıl: 2017 ABD
Tür: Afrobeat, Latin Funk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Bele Bele"
Junip - Fields
Yıl: 2010 İsveç
Tür: Indie Folk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Howl"

24 Mayıs 2020 Pazar

Lucern Raze - International Breakdown


Luke Reilly'nin öncülük ettiği Stockholm/İsveçli grup Lucern Raze, ikinci albümü International Breakdown'ı dijital 20 Mayıs 2020'de ortamlara sunarak pandemi dönemini ne kadar verimli geçirdiğini gösteriyor. 2015'te çıkan ilk albüm Stockholm One, düz ve sıkıcı bir garage rock örneğiyken, International Breakdown ile elektronik, hip-hop, big beat gibi türleri bu defa garage pop dönüşümüyle renklendiren bir sound benimsemişler. Bence ilk albümden fersah fersah iyi bir müziğe imza atmışlar. Karantina dönemindeki son 6 haftasını grubun müziğini canlandırmaya harcayan Luke Reilly, konuk müzisyenlerle uzaktan etkileşimli kayıtlarını tamamlayıp adeta yepyeni bir Lucern Raze tasarlamış. Black Mekon (Birmingham), Bryson The Alien (Portland), Chemtrails (Manchester), Cherry Pickles (Birmingham), Lou King (Manchester), ShitKid (Stockholm), Sudakistan (Stockholm) ve Swampmeat (Birmingham) gibi daha çok indie ahalisinin tanıdığı bu konuk listesiyle birbirinden eğlenceli ve aynı zamanda tür sınırları içinde kendi ciddiyetini taşıyan şarkılar ortaya çıkarıp 2020'nin en iyi albümlerinden birini dünyaya getirmiş.

Lucern Raze'in bu yeni yüzü, yine Stockholm'üm 90'lardaki renkli gruplardan Whale'i ve bazen de İngiliz The Go! Team'i anımsatıyor. Bir buçuk dakikalık  önce surf/western olarak başlayıp hip-hop'a dönen intronun ardından The Go! Team enerjisi yüklenmiş Super Fun Apocalypse albümün kıvılcımını çakıyor. Big beat ritimlerin üstüne şahane gitar melodileri ve dişi vokalleriyle aynı coşkuyu taşıyan Stockholm Syndrome 2 ve Trädgården, hele de kozmik bir 70'ler space pop modifiyesi gibi duran Trädgården şahane şarkılar. Fatboy Slim hınzırlığındaki Hindsight 2020 ve Ain't No Time For That, disko punk lezzeti Cabin Fever, 90'ların efsane bağımsız şirketi Ninja Tune ruhuna sahip Silver Ghosts We Ride At Dawn ve Return Of The Scarecrow, kapanışa western, Henry Manchini ve underground hip-hop karması bir aura katan Metaphysical Sacrifice ve diğerleri International Breakdown'ı capcanlı, eğlenceli, aynı zamanda kaliteli bir albüm yapan unsurlar. Bir süre sonra plak olarak da piyasaya sürüleceği duyurulmuş ki, özellikle Super Fun Apocalypse ve Trädgården'ı o kanaldan dinlemek müthiş olurdu. Karantina sürecini böyle verimli kullandığı için Luke Reilly ve ekibinin örnek teşkil etmesini diliyorum.

1. Intro / Nothing To See Here, Officer
2. Super Fun Apocalypse (feat. Bryson The Alien)
3. Let's Be Badder (feat. Cherry Pickles)
4. Hindsight 2020 (feat. Lou King)
5. Ain't No Time For That (feat. Bryson The Alien)
6. Stockholm Syndrome 2 (feat. Chemtrails)
7. Cabin Fever (feat. Black Mekon)
8. Trädgården (feat. Shitkid)
9. Elvis Ronaldo (feat. Sudakistan)
10. Silver Ghosts, We Ride At Dawn
11. Honey
12. Return Of The Scarecrow (feat. Bryson The Alien)
13. Metaphysical Sacrifice (feat. Swampmeat Family Band)

12 Mayıs 2020 Salı

IST IST - Architecture


2014'te Greater Manchester/İngiltere'de kurulan post-punk dörtlüsü IST IST, yaptığı çalışmaları ilk olarak 2018'de gün yüzüne çıkarmaya başlamış bir grup. Biri konser olmak üzere dört EP çıkardıktan ve kendi çekirdek hayran kitlesini oluşturduktan sonra yavaştan ilk albümüne materyal hazırlamaya başlamış. Architecture ismini verdikleri debut, 1 Mayıs 2020 itibariyle malum ortamlardaki yerini aldı. Bir post-punk sever olarak albümde farklı bir şeyler bulamamakla birlikte öyle bir arayışta olmamanın rahatlığıyla albümün keyfini çıkardım. Keyfi çıkarılacak bir albüm olması, post-punk sevmekle doğrudan ilgili. Zira ortalığı inletecek bir albüm olduğu söylenemez. Her şeyin olması gerektiği gibi olması, olgun şarkılarla bu olasılıkların notalara dökülmesi yeter. Bir de Adam Houghton gibi karizmatik post-punk vokaliniz bu şarkılara ses verdiyse o gotik atmosferde dönüp duran rock şarkılarındaki ince nüansları, klas dokunuşları fark etmenin mütevazi mutluluğunu yaşıyorsunuz.

Aslında albüme kulak vermemi sağlayan, grubun albümden çıkardığı ilk teklisi You're Mine oldu. Şarkının tipik ve karizmatik post-punk revival karakteri, bunun geldiği yerde daha çok olduğuna dair bir düşünce uyandırdı. Bu düşünceyle başladığım Architecture, ilk 1:20 dakikası minimal gotik synth notaları eşliğinde Adam Houghton'ın vokaliyle geçtikten sonra geri kalan yaklaşık 2 dakikalık süresinde güçlü bir enstrümantal rock şarkısına evrilen Wolves ile başlıyor. Peşinden You're Mine, onun peşinden de Black gelince oturduğum yerden şöyle bir doğrulup daha bir dikkat kesildim. İlk iki şarkının puslu havasının arasından az da olsa ışık hüzmeleri sızdıran Black, buna rağmen o kasvet konseptini koruyan bir şarkı. Silence, Discipline, Night`s Arm ve diğer şarkılardan farklı olarak sadece synth altyapısı ve Houghton vokaliyle kaydedilmiş Drowning In The Shallow End yine albümün kalite çıtasını yukarı taşıyan şarkılar. Yarısı başka, diğer yarısı başka telden çalan, bu sayede bir post-punk anıtı gibi duran Slowly We Escape, Wolves'un yaptığı has açılışa, has bir kapanışla karşılık veriyor. Albümdeki A New Love Song ve Under Your Skin'e ise kanım hala ısınmış değil. 8 şarkıda bırakabilirlermiş. Ama bu haliyle bile tadında bırakılmış Architecture, türünün inceliklerini yansıtan bir albüm, IST IST de bundan sonrası takip edilecek bir grup olarak kazanımlara ekleniyor.

1. Wolves
2. You're Mine
3. Black
4. Discipline
5. A New Love Song
6. Silence
7. Drowning in the Shallow End
8. Night's Arm
9. Under Your Skin
10. Slowly We Escape

7 Mayıs 2020 Perşembe

Hazel English - Wake UP!


1990 Sydney/Avustralya doğumlu Eleisha Caripis ya da kendisine layık gördüğü müzisyen ismiyle Hazel English, 2016 ve 17'de çıkardığı iki EP sonrası önemli miktarda beğeni kazanmış, hatta Lord Huron ve Death Cab For Cutie gibi indie camianın önemli isimleriyle birlikte tura bile çıkmış bir indie pop/ dream pop müzisyeni. Tabii bir yandan kendi konserlerini de vererek ortama iyice ısınmış. Öyle ki, iki EP sonrası yine 2017'de beş şarkılık mini bir konser albümü bile çıkarmış. Artık kendisinden uzun metraj bekleyen hayranlarıyla kavuşması ise 2020 Nisan sonunu bulmuş. Bu ön bilgilerden bihaber olarak hoş albüm kapağı neticesinde düştüğüm debut Wake UP!, korona günlerinin evde geçirilen sıkıntılarını bir nebze hafifleten, renklendiren uğraşlardan biri oldu. Albüme gelene kadarki  ev yapımı "bedroom pop" tipi sound ile ufaktan vedalaşıp, stüdyo müzisyenleriyle canlı kayıtlar yapan English, çok isabetli bir karar verdiğini kanıtlıyor. Bu kayıtların yarısını Los Angeles'ta yapımcı Justin Raisen ile (Sky Ferreira, Charli XCX, Angel Olsen), yarısını da Atlanta'da yapımcı Ben H. Allen (Deerhunter, M.I.A, Animal Collective) ile yapmış olmasının payı da büyüktür. Zira parantez içindeki isimlerle çalışmış bu iki yapımcının iş ehli oldukları su götürmez.

Sound olarak bazı kaynaklarda The Mamas & The Papas, The Zombies, Jefferson Airplane gibi dev isimlere yakın olarak gösterilmesi aldatmasın. Bu isimlere düzinelercesini de ekleyerek günümüzde onlara yakın müzik yapan yine düzinelerce grup/şarkıcı ekleyebiliriz. Yani bu sound benzerliği Hazel English'e özgü bir durum değil. Geçmiş hep ilham verir. Ama onun da kendine özgü tarafları yok değil. Öncelikle lirik olarak çok güçlü. Konsept ve vizyon olarak albüm isminden de anlaşılacağı üzere genel bir uyanış felsefesine sıkı sıkı sarılmış durumda. Çeşitli kaynaklara demeç vermeyi seven, verdiği demeçlerle ne kadar zeki ve olgun bir müzisyen kafasına sahip olduğunu gösteren English, Melbourne'da yaratıcı yazarlık okumuş ve bir dönem kendini şiir yazımına vermiş. Laf olsun, kafiye uysun diye söz yazmıyor. Kişisel mantrasını, herkes için farklı anlamlara gelmeye müsait "uyanış" kavramı çerçevesinde kelimelere döküyor. Romantik, ruhani, öznel olabildiği kadar, gerçekçi ve nesnel de olabiliyor. Özellikle 60'lar dengeleri ile günümüz sosyal medya çılgınlığı arasında paralellikler kurarak sanki harika bir hayat yaşıyormuşuz yanılgısına kapılmamızı eleştiriyor. Güç dinamiklerinin dengesizliğinin romantik ya da ekonomik olsun, hayatımızı ne kadar değiştirdiğinin, en önemlisi de bu değişime izin verişimizin muhasebesini yapıyor.


Tabii işin müzikal kısmına vurulduktan sonra bu lirik zenginliğini keşfetmek daha da hoş oldu. O kısım da 60'lardan beslendiğini belli eden, ama ruh olarak günümüz indie pop/dream pop standartlarının üstüne çıkan nitelikte. Açılıştaki Born Like o leziz pop tadını hemen damağımıza yerleştiriyor. Albümün yıldızı sayılan Shaking, böyle sayılmasını haklı çıkaracak çok güçlü bir indie pop hissiyatına sahip. Ama ne yazık ki "çok güzel şarkıların çok kötü klipleri olur" önermesine bir tuğla daha koyan saçma videosu önünüze düşerse hemen kapatın ki şarkının temizliği lekelenmesin. Bunu en son Blaue Blume'un benzersiz Vanilla şarkısının berbat klibinde yaşamıştım. Shaking de görerek değil, dinleyerek tadına varılacak şarkılardan. Born Like ve Shaking ile birlikte 10 şarkılık albümün bana göre A sınıfı diğer şarkıları, geçmiş ve şimdi arasında tutkulu bir köprü kurmuş Like A Drug, nakaratına binip uçulası Off My Mind, tatlı bir gün batımı hüznü sırtlanmış Combat, yine kalp kıran 60'lar soslu, efkar saçan nakaratlı kapanış güzelliği Work It Out şeklinde. Wake Up!, Five and Dime, Waiting ve Milk and Honey şarkıları da albümün genel bir kimlik edinmesine katkı sağlayan, o 60'lar ve günümüz arasındaki köprünün inşasında önemli rolleri olan şarkılar.

Sürekli pop kelimesi kullanıldığı yanıltmasın. Gitar destekli, bu sayede tene daha bir işleyen pop parçaları bunlar. Herhangi birinin arkasına birkaç soul vokalist ablamızı koysak, onlardan "doo wop, doo wop, ye, ye" istesek hiç sırıtmaz. Eski filmlere ve vintage kıyafetlere takıntılı olan English'in bunu müziğine de yansıtması kaçınılmaz. Ama bu kaçınılmazı o kadar cazip hale getiriyor ki, o şarkılardan da kaçılamıyor. 15 yaşından beri ilgi duyduğu sürrealizm, dadaizm, Philip K. Dick romanları vs. için artık kendi süzgecinden geçirerek şarkı formatına sokma zamanının geldiğini hissetmesi ortaya Wake UP! gibi şahane bir albüm çıkarmış. Yine de bunların hiçbirini bilmeden bile sevilebilecek, indie/alternative pop seven güzel insanları mest edebilecek 10 şarkı keşfedilmeyi bekliyor. "Umarım kendi iç gerçekliklerini arama, kendi iç güçlerini bulma konusunda başkalarına ilham verebilirim" şeklinde bildik demeçler veren Hazel English, klişe de olsa kulağa güzel gelen sözlerine "gerçekten dinamik bir şey yaratmak istedim, biraz da vahşi" diye son vererek, az da olsa kafasındaki o tatlı vahşiliğin tanımını yine şarkılarına saklıyor.

1. Born Like
2. Shaking
3. Wake Up!
4. Off My Mind
5. Combat
6. Five and Dime
7. Like a Drug
8. Waiting
9. Milk and Honey
10. Work It Out