24 Aralık 2012 Pazartesi
Wild Nothing - Nocturne
İlk defa 2009 yazında Wild Nothing adıyla şarkı yazmaya başlayan Jack Tatum'un bu ad altında yaptığı ikinci albüm olan Nocturne, Ağustos sonunda çıkmış olmasına rağmen içinde bulunduğumuz yılın şu son günlerinde ancak rastlayabildiğim ve beni kalbimden vuran "anlatılmaz yaşanır" bir albüm. Ne var ki onu anlatmak için buradayız. En iyi tarafından bir post-punk, dream pop albümünü artık nasıl anlatabilirsek. 2010'da iki EP, yine aynı yıl çıkan ve birçok derlemede en iyiler arasında gösterilen debut Gemini ile kendini indie alemine kabul ettiren Tatum'un dört kişilik grubu Wild Nothing, şimdi de 2012'nin en iyi albümlerinden biri olan Nocturne'e adını yazdırmakta. Albümden şimdiye dek Shadow ve Paradise şarkıları single olarak çıkmış. Ama Nocturne öyle bir albüm ki, halet-i ruhiyesini hiçbir ticari terimle ifade etmek mümkün değil. Ancak nostalji mazoşistlerinin, kafası güzel gece kuşlarının, kendini rüyasının akışına salıvermiş dream pop / synth pop / post-punk azmanı müzifillerin gönlünü hoş edecek türden sesler verip renkler boyuyor.
80'lerde kalmış bir ifade olarak "tecimsel" açıdan yaklaştığımızda iki single Shadow ve Paradise, grubun 80'lerin bize o sıralar pek de "dream" gelmeyen yanına cuk oturan kişilikte şarkılar. Zaten bu durum grubun genel karakteri aslında. Ön saflara sürülen bu iki şarkının gerisinde en az onlar kadar değerli, onlar kadar neon ışıklı dokuz şarkı daha bulunmakta. Örneğin bahsetmek için sabırsızlandığım bir Nocturne var ki, sadece bu yıl değil, uzun zamandır kulağıma çalınan en güzel şarkılardan biri. Gitarıyla, synth ritimleriyle, Jack Tatum'un ketum vokaliyle bir albümün içinde barındırabileceği en mükemmel şarkılardan biri. Bir 80'ler çağrışımı olması yanında, onu duyduğunuz ve kazandığınızı hissettiğiniz anda nostaljik efkarın yanına bonus niyetine derin huzur içeren bir organizma. Keza, basit (ama vurucu) bir gitar rifinin şarkı içinde hem gitar hem de vokal olarak algılanabileceğinin canlı ispatı Disappear Always de kıyıda köşede kalmış numarası yapan bir başka Wild Nothing harikası.
Through The Grass'in teslim olunası vokal tasarımı ve yoğun dream pop tınıları, Counting Days'in her an Cindy Lauper vokale girecekmiş gibi duran, eskinin kaset formatındaki mütevazi B4 duruşu, Only Heather'ın bu düşsel soundu biraz olsun indie pop formatıyla bütünleştirmesi tümüyle Wild Nothing'in artıları. Zaten o artılar o kadar fazla ki, bu eski telden çalma eğilimi yüksek albümü bir çırpıda dinleyip eskitesi gelmiyor insanın. İşaret parmağımı yalayıp en yakın düzlüğe yazıyorum ki şu albüm 80'lerde çıkmış olsaydı tartışmasız bir pop başyapıtı ilan edilirdi. Ha, belki Pet Shop Boys, Rick Astley veya Cindy Lauper hayranları tarafından değil de The Cure hayranları tarafından edilirdi. Müzikal şahaneliği bir yana, Nocturne'ün lirik tarafı için çeşitli kaynaklarda kullanılan referanslar zaten The Cure diyor, Morrisey diyor, Depeche Mode diyor, David Bowie diyor. Yine de henüz yeni olmalarına dayanarak duygusal bir temkinlilikle geçen yıl The New Division'ın Shadows albümüne ne övgüler dizdiysem aynısını Wild Nothing'in Nocturne güzelliği için dizme eğilimim var. "Temkinli Teslimiyet" iş görür bir tamlama. Tam da Wild Nothing'i tanımlamaya çalışan bir tamlama.
1. Shadow
2. Midnight Song
3. Nocturne
4. Through the Grass
5. Only Heather
6. This Chain Won't Break
7. Disappear Always
8. Paradise
9. Counting Days
10. The Blue Dress
11. Rheya
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder