31 Temmuz 2021 Cumartesi

Issız Ada Radyosu Arşivi (Temmuz 2021)

Redlight - Radius
Yıl: 2021 İngiltere
Tür: UK Funky, Deep House
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Prevail"
The Go! Team - Get Up Sequences Part One
Yıl: 2021 İngiltere
Tür: Psychedelic Pop, Indie Pop, Indietronica
"F" Rate: 3/10
I.A.R. tavsiyesi: "Pow"
White Polo - A Million Miles
Yıl: 2021 ABD
Tür: Hard Rock, Blues Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Long Gone"

Cielo Oceano - Have You Ever Stared at the Sea?
Yıl: 2021 ABD
Tür: Dream Pop, Shoegaze
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Face in the Sun"

Altın Gün - Alem
Yıl: 2021 Türkiye/Hollanda
Tür: Synthpop, Pop
"F" Rate: 4/10
I.A.R. tavsiyesi: "Yali Yali"
Winterlight - Gestural Abstractions
Yıl: 2021 İngiltere
Tür: Ambient, Dream Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Memories Are Flotsam"
Heavy Trip OST
Yıl: 2018 Finlandiya
Tür: Heavy Metal, Death Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: Mokoma - "Kuollut, kuolleempi, kuollein"

VIQ - Crystal Shores
Yıl: 2021 Fransa
Tür: Chillwave, Dream Pop, Electronic
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Illusion"
EMM - Burning in the Dark
Yıl: 2016 ABD
Tür: Pop, Indie Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Judge Me"
The Vintage Caravan - Arrival
Yıl: 2015 İzlanda
Tür: Hard Rock, Heavy Psych
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Shaken Beliefs"
Julien Bracht - Now Forever One
Yıl: 2021 ALmanya
Tür: Techno, Ambient, Electronic
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "1991"
Chris Cornell - Chris Cornell
Yıl: 2018 ABD
Tür: Grunge, Alternative Rock, Best Of
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Seasons"
The Baker Brothers - High Rez
Yıl: 2017 İngiltere
Tür: Funk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Back in the Game"
The Mergers - Monkey See, Monkey Do!
Yıl: 2013 Almanya
Tür: Garage Rock, Power Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "It's Alright"
Remember the Titans OST
Yıl: 2000 ABD
Tür: Soul, Folk Rock, Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: Buck Owens - "Act Naturally"

Anberlin - New Surrender
Yıl: 2008 ABD
Tür: Alternative Rock, Pop Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Younglife"
Funky Destination - I Do Voodoo
Yıl: 2021 Hırvatistan
Tür: Funk, Hip-Hop, Electronic
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Panama Soul Girl"
Tom Williams - Follow the Leader
Yıl: 2021 İngiltere
Tür: Indie Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Petrol Station"
Mountain Mocha Kilimanjaro - Uhuru Peak
Yıl: 2010 Japonya
Tür: Funk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "(Ain't Got Nobody) Just a Rumbling Man"
Aretha Franklin - ARETHA
Yıl: 2021 ABD
Tür: Soul, R&B, Best Of
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Chain of Fools (Alternate Version)"

29 Temmuz 2021 Perşembe

EMM - Sapphire

 
Sıcak yaz günlerinin getirilerinden biri de hafif, ana akım, nakarat olarak tatmin edici pop şarkılarıyla hissedilen serinleme duygusudur. Sadece dans ettirmeye odaklı derinliksiz hip-hop altyapılarına döşenmiş harala gürele vokaller veya birbirinin kopyası latin arabesk pop vızıltıları, "pop" kelimesinin içini o kadar boşalttılar ki, Los Angeles doğumlu EMM gibi bu işi basit ama etkili yollardan yapan, en önemlisi de pop kelimesinin 80'ler ve 90'lar duruşuna 2000'ler dokunuşları ekleyen örnekler hemen seçiliyor. EMM, gerçek adını bilmediğim, hakkında hiçbir şeyi merak etmediğim, kötü albüm kapağına rağmen kulak vermek istediğim (bu bir albüm dinlemek için kriterim değildir bu arada), pişman da olmadığım Sapphire albümüyle o serinliği hissettiren şarkıcılardan biri. Tür ayrımı yapmadan deli gibi kaset aldığım 80'lerde, 90'larda karşıma çıksa para verip alabileceğim bir albüm Sapphire... Tabii öncesinde radyolardan 1-2 iyi şarkısını duymuş olmam şartıyla.

Mesela o 1-2 şarkı The Loop ve Catch Me If You Can olabilirdi. Bu iki şarkıyı radyoda duysam, albümde başka iyi şarkılar da olabileceğini düşünüp alır, ekstradan Top Of The Mountain, End, Fall, Pt. 2 (Cage), No Gods, Adderall gibileriyle de karşılaşınca verdiğim paraya acımazdım. Benim gözümde EMM'i milyonlarca benzerinden ayıran özellikler nelerdir diye çok fazla düşünmedim. Zaten Sapphire öyle üzerine uzun uzun düşünülecek bir albüm sayılmaz. Sıkıcı Amerikan numaraları da yok değil ama özellikle End, Catch Me If You Can, Rebecca gibi şarkılardan kaliteli Avrupa pop dokunuşları sezdim. O dokunuşları spesifik olarak tarif etmem pek kolay değil. His diyelim. Sadece Top Of The Mountain gibi nefis bir şarkıdan sonra Catch Me If You Can ile albümü bitirse, kapanış olarak Top Of The Mountain 2015 demosunu koymak yerine başka bir şarkı daha koysa ya da hiç koymasa olurmuş. EMM'in Sapphire'den önce üç albümü daha varmış. Onları da serinleme niyetine sırayla elden geçirirsem, hakkında hiçbir şeyi merak etmediğim bu hoş hanımefendinin müzikal gelişimiyle ilgili fikir sahibi olabilirim. Artık merak ediyorum çünkü.

1. Adderall
2. Rebecca
3. End
4. The Loop
5. Fall, Pt. 2 (Cage)
6. Strangers
7. Vice
8. No Gods
9. Top of the Mountain
10. Catch Me If You Can
11. Top of the Mountain - Original 2015 Demo

24 Temmuz 2021 Cumartesi

Helmet - Betty

 
1989'da New York'ta kurulan Helmet ile tanışmam, 1994 tarihli The Crow Soundtrack'te yer alan Milquetoast şarkısı ile olmuştu. Bu nasıl bir müziktir, Helmet kimdir, albümü var mıdır gibi sorular etrafımızı sarmışsa, o dönemin en iyi başvuru kaynaklarından biri Ankara, Tunalı Hilmi'deki Tunalı Pasajı'nın alt katında yer alan Shades Müzik adlı dükkandır. The Crow kasetini yasal yollardan alabilirdiniz. Ama bir Helmet albümünü bandrollü olarak bulma ihtimaliniz Ankara'da denize girme ihtimaliniz kadardı. Bu yüzden soluğu Shades Müzik'te alırdınız. Yurtdışından gelen CD veya plaklardan kasete çekim yapılan bu kutsal mekana girmeden önce vitrine asılmış son çıkan rock, blues, metal albüm kapaklarında kaybolmayı çok severdim. Milquetoast şarkısının yer aldığı Betty'yi bulma ümidiyle gitmediğim bir gün, o vitrinde Betty'nin kapağını görmem, yaşadığım ilk dumurdu. 60'lı yılların easy listening ya da vokal caz albümlerine benzeyen bu kapağın altında süper bir alternative metal soundu yatıyordu.

Yaşadığım ikinci dumur ise, Betty'yi kasete çektirdikten sonra hiç beklemediğim şekilde içinde Milquetoast ayarında daha bir sürü şarkı bulmak, üstelik birkaç tuhaf denemeye de rastlamış olmaktı. Aslında Helmet demek, Page Hamilton demek. 88-89 yıllarında içinde üç adet Susan adlı müzisyenin bulunduğu alternative/noise rock grubu Band Of Susans'da gitar çalan Hamilton, üç sıkı müzisyenle Helmet'i kurduktan sonra kendi evine çıkmış oldu. Ama ev arkadaşları sürekli değişiyor, sabit bir Helmet kadrosu oluşmuyordu. Grubun üçüncü albümü olan Betty'ye kadar Henry Bogdan (bas) ve John Stanier (davul) ile birlikte gelen gitar ve vokaldeki Hamilton, diğer gitar için Peter Mengede isimli arkadaştan boşalan yere Rob Echeverria ile anlaştı. O da 96'ya kadar grupta kaldı. Yani Helmet'in değişmeyen tek elemanı, kurucu başkan Hamilton'dı. Şimdi burada "o gitti böyle oldu, şu geldi söyle oldu" kıyasları yapacak kadar Helmet donanımım yok. Her ne kadar kritik ve ticari başarı yönünden ikinci albüm Meantime en başarılı Helmet işi kabul edilse de, benim için Betty'den daha iyi bir albümleri yok.


"Milquetoast ayarında" diye başlayan bir cümle, pekala "Wilma's Rainbow veya Biscuits For Smut ayarında" diye de başlayabilirdi. Rollo'nun da dahil edileceği bu şarkılardaki kıvrak zeka, artık funky ya da groovy ne derseniz deyin, Helmet gibi hardcore ve metal ile içli dışlı gruplardaki çağdaşlığın, vizyonerliğin bir göstergesi benim için. Mesela Biscuits For Smut'ın enstrümantal halini Beastie Boys'un  yine 1994'te çıkmış Ill Communication albümüne koysanız kimsenin ruhu duymaz. Orada da bu kez "Sabotage ayarında" diye başlayan bir cümle kurmamız olası. Tempolu hali ve kıvraklığı kadar, orta ve belki bir tık altı şarkılardaki ağır karizması da yabana atılamaz. Street Crab, I Know, Clean, hele de 90'larda odamda sesini kökleyip dans etmişliğim bile olan Speechless gibi bu kategoriye örnek şarkılar da kendi groove ve funky hamlelerini ağır çekimle, ağır ve emin adımlarla dile getiriyorlar. Şarkı dağılımlarıyla sağlanan denge de kusursuz olunca Betty bütünüyle kendi ritmini bulmuş kanlı canlı bir güce dönüşüyor. Favori albüm tanımlarımdan biri de bu ritmini bulmuş olma haliyle alakalıdır. Dinleyenin gözünde o ritmi elde etmek yıllar, on yıllar sürmüştür zira.

Rollo ve The Silver Hawaiian'ı basçı Bogdan ile birlikte yazan, 1931 yılından kalma Beautiful Love'ı da coverlayan Hamilton, geri kalan tüm şarkıları tek başına yazmış. Wayne King Orchestra'nın popüler bir caz standartı olan Beautiful Love'ı iki dakikalık tuhaf bir deneyselliğe döken Helmet, yine ikişer dakikadan oluşan The Silver Hawaiian ile kozmik bir boogie rock, kapanıştaki Sam Hell ile de akustik bir dirty blues girişiminde bulunuyor. Meantime'ın başarısının ardından hayranlarının tepkisini çekme pahasına böyle girişimlerde bulunan Hamilton, kendi müzikal arzularını hayranlarının beklentilerinin önüne koyarak nasıl bir kral olduğunu göstermiş zamanında. Benim için Betty'den başka iyi bir Helmet albümü gelmedi belki ama en azından Betty diye bir albüm var hayatımda. Gitar, bas, davul üçlüsünün beni soktuğu döngüyü, ruhumu besleyen sertliğini, zamansız gücünü, hırpalayan enerjisini çok seviyorum. Betty, rock ve metal müzikteki "alternatif"  kelimesinin, hardcore önündeki "post" kelimesinin ve içine doğduğu "grunge" kelimesinin hakkını aynı anda verebilmiş özel bir albüm.

1. Wila's Rainbow
2. I Know
3. Biscuits for Smut
4. Milquetoast
5. Tic
6. Rollo
7. Street Crab
8. Clean
9. Vaccination
10. Beautiful Love
11. Speechless
12. The Silver Hawaiian
13. Overrated
14. Sam Hell

19 Temmuz 2021 Pazartesi

Weep - Worn Thin


New Yorklu dörtlü Weep, "punk sonrası" dönemin kalburüstü isimlerinin izinden gitmeyi seçmiş kendi halinde bir grup. Genel olarak üzgün bir portre çizseler de, bu üzgünlüğü The Cure temposuyla çizdikleri anlar oldukça fazla. 2008 tarihli Never Ever'dan sonra Haziran sonunda Worn Thin ile yeniden bitiyorlar. Vokal ve gitardaki Doc Hammer öncülüğünde ve sözcülüğünde, müzikleri ve hayata bakışlarıyla alakalı pekçok şey söylüyorlar. Daha doğrusu Hammer biraz fazla kişisel takılıyor. Weep öncesinde yeraldığı projelerden nefret ettiğini, Weep'in hepsinden daha derin ve kişilikli bir grup olduğunu ifade ediyor. Bir de nedense hep "ben" ile başlayan ya da içinde "ben" geçen cümleler kuruyor. Biraz ego şişkinliği yaşıyor olduğunu fazlaca belli ediyor. Yine de bakınca Worn Thin, Hammer'ın bu şişkinliğine maden suyu olabilecek olgunlukta bir albüm sayılabilir. Kendisinin önceki gruplarıyla Weep'i karşılaştırma imkânım olmadı fakat Weep'in derinliği ve kişilik sahibi oluşu ile ilgili kısımlarda Hammer'ın yanıldığı söylenemez.

Nakaratlarla arası pek iyi olmayan veya onların nakarat olduklarını çaktırmayacak kadar sade şekilde plânlayan grup, klavyelerle arasının iyi olmasının da etkisiyle tüm enstrümanları bir geceyarısı çeşnisi haline dönüştürebilecek kıvamda atmosfer oluşturma becerisine sahip. Niye geceyarısı dedim bilemiyorum. Galiba bazı şarkıların günün belli saatlerine ait oluşlarına dair kişisel inanışlarımız doğrultusunda Weep'i uygun gördüğüm yer orası oldu. Belki enstrümantal Interlude gibi ambientlerle döşenmiş bir albüm olsaydı bu "uykudan önce" dilim daha anlaşılır biçimde sıradanlaşabilirdi. Oysa şarkıların diri bünyesi ardına sızmış üzgünlük Weep'i benzerlerinden birazcık ayırıyor. Yoksa daha olgun meyveler sürmesi için zamana ihtiyacı olduğu kesin. En beğendiğim şarkıları Let Me bile fazlasıyla The Cure'un yeni olgunlaşmaya başladıkları zamanları hatırlatıyor ki, kendilerine kendi olgunlaşmalarının ürünleri gerek. Aynı zamanda o tuhaf "Maden Suyu Olgunluğu" benzetmemin ardında durarak söylüyorum bunu.

Hele de 10 şarkı ile iyi kötü o olgunluğun ümit veren sıcaklığını hissettirmelerine rağmen önce Jesus Jones şarkısı Right Here, Right Now, sonra da Rihanna eseri Shut Up and Drive coverları ile albümü bitirmeleri pek sıkı bir bitiş yaşatmıyor. Right Here, Right Now'ı çok kötü yorumladıklarını düşünmekle beraber, Shut Up and Drive'da daha sonu getirilebilir bir iş çıkardıklarını söylersem buna kendimi inandırabilirim. Ya her iki şarkı Weep'in kimyasına uymuyor, ya da Weep cover seçmede ve seslendirmede bazı sıkıntılar yaşıyor. Tam adını koyamadım. Adını koyduğum şey ise, cover sorununa rağmen Weep'in kendisi olduğu anlarda doğru sinyaller veren bir grup olduğu.

1. Snow Scenery
2. Let Me
3. When I'm Wrong
4. A Reminder
5. The Time I Thought That
6. Over Now
7. Calm Down
8. Ever Shy (Nov.Mix)
9. Worn Thin
10. Interlude
11. Right Here , Right Now
12. Shut Up and Drive

6 Temmuz 2021 Salı

Obligatory Human Destruction - Obligatory Human Destruction

 
Eternal Tears Of Sorrow ve Mors Subita gibi tanımadığım, Wolfheart gibi 2017'den beri tanıdığım ve her albümüne düştüğüm Finlandiyalı death metal gruplarında pena sallayan Mika Lammassaari'nin tek kişilik projesi olan Obligatory Human Destruction, çok fazla death metal dinlemeyen, son zamanlarda dinlediğini de anladığı ölçülerde beğenmeyen beni can evimden vurdu. Zaten Wolfheart ismi bile bir albümü dinlemem için yeterli referanstır. Lammassaari'nin ismini ve faaliyetlerini de bu albüm sonrası baktığım yerlerde gördüm. Bitmeyen bir enerji, şahane riffler, bu türe en çok yakıştırdığım vokal tonu, bir death metal albümde aradığım epik bileşenlerin hepsi beni sarıp sarmaladı. Albümü tek başına yazan, çalan, söyleyen, yapımcılığını yapan Lammassaari'nin engin tecrübesi onu bu camianın en saygın figürlerinden biri yapıyor olmalı. Hiçbir yerde böyle bir cümle görmedim ama bu kadar proje, enerji, çalışkanlık her şeyden evvel bir saygı gerektiriyor. Bence Lammassaari, bu saygının ardına sığınıp "metal tayfası ne yapsam yer" mantığından uzak zeki, özenli, detaylı ve boyutlu işler yapıyor. Obligatory Human Destruction özelinde konuşursak, yan bakılamayacak 10 şarkı, boş yok ve her yeni dinleyişte üstüne koyan, "bunu duymamıştım" dedirten usta işi hamleler.

OHD, dümdüz bir death metal albümü değil. Melodic, Technical, Progressive ön eklerinin de hakkını veriyor. Lammassaari her şarkıda kendi belirlediği serbest formülleri uygularken onların nereye, ne şekilde gideceklerini hem ince ince hesaplamış, hem de sanki oluruna bırakıp kendine sürpriz yapmış gibi iki duyguyu birden veriyor. Holy Man, Martyr, Cancer, Despicable, We Are Extinct, Whirlmind, üzerine bir şey söylenmeyecek süper parçalar. Ama isimleriyle özdeşleştirilmeleri zaman alıyor ki, en sevdiğim şeylerden biri de budur. Albüme her başladığımda hangi şarkının nasıl başladığını, ilerlediğini, bittiğini hatırlamıyorum ve bu sanki ilk kez dinliyormuşum hissi veriyor. Zaten ismini saydıklarımda da saymadıklarımda da durum aynı. Sadece zevkten dört köşe dinlemelerim esnasında bu şarkının adı neymiş diye baktığımda gördüğüm isimlerden ibaret sadece. Eğer 37,5 dakikalık bir konsept albüm diye çıkmış olsaydı bile kabulümdü. Yer aldığı diğer gruplarla, 2018 tarihli enfes metal komedisi Heavy Trip için yapmış olduğu iki şarkı ve manevi desteğiyle, bu müziği canlı tutmak için verdiği mücadelelerle Mika Lammassaari, bana metalin en bilge "badass"lerinden biri olarak görünüyor. Obligatory Human Destruction ise öyle yan proje, solo albüm vs. diyerek hafife alınmayacak kadar güçlü bir fikir.

1. Despicable
2. Cancer
3. Holy Man
4. Whirlmind
5. Martyr
6. Servant of Violence
7. Forlorn
8. Attention Whore
9. We Are Extinct
10. Scorn Son