Önce Şatellites diye bir grup ismi görüp şaşırırsınız. Sonra 70'li yılların 45'liklerinden esinlenilmiş albüm kapağını görünce o yıllara ait bir Türk grup olduğunu sanıp maden bulmuş gibi sevinirsiniz. Zaten şarkı isimleri de Hüdayda, Yekte, Zühtü falan olunca yüksek ihtimalle bu Türk Halk Müziği şarkıları funk, psychedelic pop, elektro saz dokunuşlarıyla yeniden yorumlanmıştır ki, çok severiz. Her ne kadar kendileri hakkında artık yeter seviyesine gelmeye başladığımızı hisseder gibi olduysak da Altın Gün sayesinde bu cover hoşluklarına aşinayız. Neyse, sandığımızın aksine Şatellites, Tel Avivli altı müzisyenden oluşuyor ve albüm 70'lere değil 2022'nin 1 Nisan'ına ait. Tel Aviv ve Türk müziği denince aklıma direkt Ouzo Bazooka ile, daha çok da grubun Türk müziği aşığı lideri Uri Brauner Kinrot ile bir bağlantıları olabileceği geldi. Öyle bir bilgiye rastlamadım. Şatellites'ın lideri ise albümdeki elektrik ve akustik bağlamaları, aynı zamanda buzukileri çalan Itamar Kluger... Kendisi Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan Kaçkar Dağlarında gezerken sazı keşfetmiş, birkaç yıl sonra da bu projeyi hayata geçirmeye karar vermiş. Yafa/Tel Aviv kırsalıyla Türkiye'nin bağrında bir anıt misali duran iki müzik kültürünün buluşması sonucu ortaya 10 şarkılık kendi adını taşıyan ilk albüm Şatellites çıkmış.
1930'larda elektriklenen gitarın yarattığı devrime benzer şekilde, 1960'lardaki sazın elektrifikasyonu Ortadoğu'nun içinde yanıp tutuşan ama malum sebeplerden dolayı (en belirgini satanist bir günah olarak yaftalanması) bir türlü ortaya çıkamayan rock müziğin etnik kanadında patlama yarattı. Geleneksel Anadolu halk müziğinin stilini, ritmini, gamını daha önce gidilmemiş yerlere götüren bu harman, özellikle Anadolu Rock adıyla bu geniş coğrafyada kabul gördü. 70'lerin Türk Halk Müziği ile saykodelik disko kültürünün harmanlanışı da inanılmazdır. Dünyada bu türün bir benzeri daha olmadı. Buradan ilham alan güncel grupların çoğu Avrupa'dan ya da Ortadoğu'dan çıktı. Farklı milletlerden müzisyenlerin oluşturduğu gruplar kadar, tek bir coğrafyadan çıkan ve başka kültürlere ait şarkılara el atan cesur gruplar da oldu. İkinci gruba dahil ettiğimiz Şatellites aslında coğrafya itibariyle Türk kültürüne çok da uzak sayılmaz. Ancak özellikle Itamar Kluger bu müziği o kadar güzel etüt etmiş ki, enstrümantal ya da vokalli, halk müziği veya pop fark etmeksizin o altın yılların ruhuyla oluşturduğu grubunun ilk albümündeki 10 adet yorum bunun kanıtı.
Hüdayda, Zühtü, Yekte gibi söz konusu doğu-batı sentezini kendi açısından güncellemeye yeltenen müzisyenlerin başvurduğu önemli kaynakları bu albümde de görmekteyiz. Zira bu tarz grupların sahip olduğu, funk, rock, groove, disko, sayko ne varsa göstermeye çok müsait bir alt ve üst yapı bu türkülerin mayasında var olan bir şey. Şatellites bu hazineleri boşa harcamamış hatta onlara kendi doğaçlama kapasitesinden de bir şeyler katmış. Mesela Disco Arabesque tam da adı gibi bir şarkı. Ne oraya ne buraya, hem oraya hem buraya ait bir yorum. Kamuran Akkor'un 1992 yılında çıkan Tatlıdır Tatlı albümünde meşhur ettiği Olurmu Dersin (normalde "mu" eki ayrı yazılır ama şakının orijinal ve yeniden yorumları hep bitişik yazılmış), Kluger'in buzukisi, solist Yuli Shafriri'nin yeni Türkçe öğrenen yabancı aksanı eşliğinde enfes bir yorum olmuş. Shafriri'nin şarkılardaki bu aksan meselesi sevimliliği sayesinde itici olmaktan sıyrılıyor. Zafer Dilek ve Alpay'dan olağanüstü versiyonlarını duyduğumuz, hatta Altın Gün'ün Yol albümünde çok hoş bir yorumunu gördüğümüz Yekte'yi enstrümantal yapma fikri de çok tutmuş bana kalırsa.
Açılıştaki Big Baglama ve Seni Sen Olduğun İçin Sevdim adlı şarkıların normalde kime ait olduklarını merak ettim ve orijinallerini dinlemek isterim. Albümün son iki şarkısı daha yavaş yorumlardan seçilmiş. Yağmur Yağar Taş Üstüne nefis bir psychedelic zerafet, hele de kapanışta yer alan, sadece Kluger'in elektro bağlaması ile Shafriri'nin ninni tonundaki sesiyle Cecom ise 3 dakikalık bir büyü adeta. Onların da orijinallerini radara almak lazım. İşte bu gruplar bu işe de yarıyorlar bir bakıma. Şatellites, tanıtım yazılarında müziklerinin özünde Türk müziği olmadığını, tam tersine mümkün olduğu kadar türe yakın olmaya çalıştıklarını vurgulamışlar. Tek amaçlarının bu muhteşem kültürü onurlandırmak, dünyaya daha erişilebilir ve ulaşılabilir bir şekilde sunmak olduğunu belirtmişler. İçinde olduğumuz halde bizim bile ıskaladığımız nice sıkı şarkıyı bulup gün yüzüne çıkarıyor, onlara kendi yorumlarını katıyor, dünyaya sunuyorlar. Altın Gün şimdilik bunu yapan en tanınmış oluşum. Kendi adıma hiç şikayetçi değilim. Ama isterim ki, Ouzo Bazooka gibi veya Avustralyalı King Gizzard & The Lizard Wizard'ın Flying Microtonal Banana albümünde yaptığı gibi bu şahane karışım sırf bir nostalji olmaktan çıksın, kendi yazdıkları özgün bestelerde kendini göstersin. Belki ileride Şatellites da bu yola girer. (Lütfen girsin!) Diğer türlü Türk müziğinde malzeme kullan kullan bitmez. Bu malzemeden üretecekleri kendilerine has materyaller daha ilginç olmaz mı?
1. Big Baglama
2. Hudayda
3. Disco Arabesque
4. Olurmu Dersin
5. Zuhtu
6. Seni Sen Olduğun İçin Sevdim
7. Yar Oi
8. Yekte
9. Yağmur Yağar Taş Üstüne
10. Cecom
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder