Sonunda "metal" olmak üzere gothic, symphonic, black, death ne buldularsa onun metalini yapan Atinalı grup Rotting Christ, 1987'den beri camianın en saygın isimlerinden biri. Hatta sık sık "efsanevi" kelimesi de kullanılır. En son 2019'da The Heretics adlı 13. albümleriyle görüldüler. Takipçileri olmamakla beraber 2016 yılına ait Rituals albümlerini pek severim. Başka da bildiğim yok zaten. Grubun kurucusu, vokalisti, gitar ve keyboard çaları Σάκης Τόλης, yani Sakis Tolis ise metal tutkusunu sadece Rotting Christ ile sınırlı tutmayıp ara ara Black Church, Desolation, NEKPΩN IAXEΣ, Thou Art Lord gibi başka projelerle beslemiş bir çınar adeta. 50 yaşındaki Tolis, pandemi dönemindeki kapanmalar esnasında yazdığı ve düzenlediği bestelerini 2021'den beri bir albüm haline getirme çalışmalarında sona gelmiş, böylelikle Among The Fires Of Hell adını verdiği ilk solo albümünü Mart sonlarında beğenilere sunmuş. Biri cover, diğerleri Sakis Tolis bestesi 9 şarkıdan oluşan albüm, gotik metal ağırlıklı olup daha ilk dinleyişte çarpan, savuran, tekrar güçlü biçimde ayağa kaldıran olağanüstü bir yapım. "Yapım" deyince kulağa film gibi gelmesi de boşuna değil. Among The Fires Of Hell, 1.5-2 saatlik çok iyi bir epik gerilim izleme duygusunu 40 dakikada tattıran müthiş bir tecrübe.
Her ne kadar solo da olsa insan alışkanlıklarından, zevklerinden, rifflerinden kurtulamıyor tabii. Sakis Tolis de görkemli Rotting Christ geçmişinden kopup başka yollara sapmamış. Davul hariç duyduğumuz her şeyi kendisi çalmış, black ve death arasında gidip gelen vokallerle şarkıların gizemine gizem, karizmasına karizma katmış. Davulu ise başta Nightrage, Septicflesh gibi nispeten daha tanınmış isimler olmak üzere bir sürü grupta baget sallamış Selanikli Fotis Benardo çalıyor. Bazı şarkı girişlerinde ve aralarda anlatıcı edasıyla replikler söyleyen Andrew Liles ve Stratis Steele'in davudi sesleri, zaten atmosferi çok kuvvetli olan albüme sinematik bir hava estiriyor. Rotting Christ'e nazaran biraz daha melodik, bazı gitar melodilerinde daha oryantal biçimler tercih eden Tolis, özellikle arka arkaya gelen The Dawn Of The New Age, We The Fallen Angels ve Ad Astra şarkılarındaki muhteşem ritim ve lead gitar rifflerinde yabancılık çekmeyeceğimiz köprüler inşa ediyor. Keyboardların kattığı power metal duygusunun fenalıklar getirmesine izin vermeden (ki power metal bünyesinde o fenalıklara çok maruz kalmışımdır), o duyguyu black metal vokallerle, kıvrak gitar müdahaleleriyle, bazen de power abartısını sağaltan gotik güçlendirmelerle dengeliyor. Bir çok şarkıda bunu duymak mümkün. Benim için bu dengeden emin olmamı sağlayan son nokta da Live with Passion (Die with Honour) diyebilirim.
Sondan bir önceki şarkı The Silence, gotik ve karanlık bir koro ambiyansıyla büyülü bir sabit nakaratı yücelterek Sakis Tolis'in yarattığı bu evrenin önemli parçalarından biri haline geliyor. Ama koro ve büyü demişken kapanışta yer bulan ve albümün tek cover parçası olan Nocturnal Hecate'den de bahsetmek gerek. Şarkının orijinali 1994'te Atina'da kurulan, müzik hayatını Londra'da sürdüren, antik Yunan ve Neo-Pagan folk müzik türünde biri remiks olmak üzere 8 albüm yapmış, aynı zamanda Sakis Tolis'in arkadaşları olan Daemonia Nymphe grubuna ait. Grup şarkıyı Tolis'e vermekle kalmamış, kadınlı erkekli altı üyesiyle de tam kadro koroya geçmiş. Daemonia Nymphe'nin 2007 tarihli Krataia Asterope albümünde bulunan şarkı Tolis'in ellerinde albümün karakterine bire bir uyan şahane bir gotik gerilim kısa metrajına dönüşmüş adeta. Nocturnal Hecate ile albüm bitiyor ama döngüye aldıysanız My Salvation ile o enfes yolculuk tekrar başlıyor. Hazır havaya girmişken devam edersiniz veya durdurup kendinizi yeniden ona hazırladığınız başka bir anda tekrar dinlersiniz. Among The Fires Of Hell öyle çerez niyetine tüketilecek albümlerden değil. Başka işlerle uğraşırken fonda çaldığında bile ziyan olacak diye korktuğum albümlerden.
Pandemi dönemi pek çok sanat dalını farklı şekillerde etkilediği gibi müzisyenler üzerinde de yoğun baskı ve buna bağlı olarak ilham yarattı. Zaten öncesinde de şarkıların liriklerine nüfuz eden ölüm, kurtuluş, melekler, cehennem gibi imalı mistik ve uhrevi temalar üzerinden oluşturulan karanlık ve nihilist okumalar Rotting Christ tarzından çok farklı değil. Bunların karantina döneminde iyice birikip Tolis'e ilham olarak dönmesi sonucu Among The Fires Of Hell gibi bir albümün çıkması son derece anlaşılır. Aslında albüm koyuluğu yanında tanımlanması tuhaf bir coşkuyu da beraberinde getiriyor. Hakkında bu kadar çok isim ve bilgi verebilmiş olmamda, Tolis'i veya Rotting Christ'ı çok iyi bildiğim sanılmasın. Albümden o kadar etkilendim ki, hakkında bulabildiğim her şeye baktım. Tolis'i o köklü geçmişiyle değil de ilk solosuyla tanıdığıma da çok memnun oldum. Hatta fırsat bulunca Rotting Christ külliyatına da girmeyi ciddi ciddi düşünüyorum. Grubunun dağıldığına dair bir bilgi yok ama böyle olacaksa bundan sonraki her Sakis Tolis solosuna kapılarım ardına kadar açık.
1. My Salvation
2. Among the Fires of Hell
3. The Dawn of a New Age
4. We the Fallen Angels
5. Ad Astra
6. Live with Passion (Die with Honour)
7. I Name You Under Our Cult
8. The Silence
9. Nocturnal Hecate (feat. Daemonia Nymphe)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder