"Kaliteli pop bulmanın günden güne zorlaştığı..." diye başlayan bir cümle kurmaya başlarsanız, kalite kriterleri nelerdir, kime göre zorlaştı, hiç de zor değil gibi bir sürü cümleyle dayak yiyebilirsiniz. Herkesin kriteri kendine. Kalite dediğiniz şeyin nereden, nasıl çıkacağı hiç belli olmaz. Durduk yere iddiasız bir şarkı, bir albüm çıkar ve hedefi vurur. Veya ortada bir hedef yoktur da, zamanlaması iyidir. Kabaca Salta diamanter adındaki albümün bana hissettirdiklerini tarif etmeye çalışıyorum. Benim kriterlerime göre kaliteli ama biri çıkıp tek atımlık olduğunu ya da sevmediğini, sıkıldığını söylese suçlamam. 1988 Stockholm doğumlu Astrid Maria Josefine Jinder veya 2008'den beri kullandığı adıyla Little Jinder'in 5. stüdyo albümü olan Salta diamanter, bazen sıkabilen ama artık 5. albüme ulaşmış bir olgunluğun izlerinin sürüldüğü şarkılar taşıyor. Önceki dört albüme yaptığım hızlı seyahatin oldukça sıktığını itiraf etmeliyim. Neyse ki Little Jinder'i Salta diamanter sayesinde tanımış olmak iyi oldu. Buradaki "little" da, ünü İsveç dışına pek çıkmamış folk sanatçısı, besteci, yapımcı, yazar Åsa Jinder'in kızı olmasından geliyor.
2008'de beş şarkılık Polyhedron EP ile müzik yolculuğuna başlayan Jinder, sonra başka bir EP, Avrupa ve ABD'de ufak konserler, radyo programları, Ultra, Coachella gibi müzik festivalleri derken İngilizce şarkılardan oluşan ilk albümü Break Up'ı 2013'te raflara koyuyor. Çekilir eziyet olmayan bu albümden sonra kendi adını taşıyan ikinci albümle beraber kendi ana dilinde şarkılar söylemeye başlıyor. Albümlerinde Markus Krunegård, Mauro Scocco, Lorentz gibi tanımadığımız, First Aid Kit, Lykke Li gibi tanıdığımız İsveçli şarkıcılarla birlikte söylüyor. Ama 2018 albümü Hejdå dışında, o da bana göre 5 üzerinden 3 yıldız edebilecek başka albüm yapmamış ne yazık ki. Bu durumda Salta diamanter'e en iyi albümü diyebiliriz. Önceki albümlerindeki İskandinav ülkelerinin yarıştığı Eurovision bayıklığındaki pop şarkılarının veya coğrafi ve kültürel yakınlık itibariyle Finlandiya pop müziği "suomipop" sıradanlığının bir çıt uzağında daha derin ve melankolik şarkılar duyuyoruz. Albümün ilk iki şarkısı Sirener ve Brustna hjärtans klubb'ı dinleyince albümü ya orada bırakıp gider ya da modunuzu melankolik bir sofisti pop dengesine çekip sonuna kadar yürürsünüz. Ben yürüdüm, pişman olmadım. Zira her ikisi de birkaç seanstan sonra gerçek yüzlerini gösteren şarkılar.
Little Jinder'ın bu albümdeki İsveçli konuğu, psychedelic, progressive, folk rock devi Dungen grubu. Albümün en iyilerinden biri olan Ni som vet'i beraber çalıp söyleyen Jinder ve Dungen, keşke albümü komple beraber çalıp söyleselermiş diye bir hayal kurdurtmadı değil. Ama albümün Solnedgångar adlı bir incisi var ki, Salta diamanter'in de en iyisi olduğu kadar bence 2022'nin de en iyi şarkılarından biri. Hatta Jinder'in şimdiye dek yaptığı en iyi şarkı. Çok iddialı olmayan ama yine de "killer" dediğimiz nakarata sahip bestelerden biri. Gönül çelen, kalp kıran, burun sızlatan şahane bir şarkı kendisi. Lakin Solnedgångar bile herkeste aynı etkiyi göstermeyebilir. Geri kalan şarkılar ise adını andığımız bu dört şarkının alçısı, sıvası, tuğlası olmuşlar. Yani henüz kendi başlarına yürüyemez durumdalar diyebiliriz. Mesela en son Undergången'i de sevmeye başladım. Şu anda albümün yarısından memnunum. Kalan yarısı ile de ara ara paslaşırız. İster pop, ister death metal olsun, İsveç'ten çıkan müziklere, yaşattıkları nostalji veya tutku nedeniyle kayıp zaman gözüyle bakmıyorum. Little Jinder'e de öyle bakmadığım gibi. Ayrıca uzun süredir görüşmediğim Dungen'e en kısa sürede bir randevu ayarlamak gerektiğini hatırlattığı için kendisine teşekkür ediyorum.
1. Sirener
2. Brustna hjärtans klubb
3. Ni som vet (feat. Dungen)
4. En jättefin dag
5. Neeeeej
6. Solnedgångar
7. Jetplan
8. Fem år försent
9. Undergången
10. Jordens salt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder