30 Eylül 2022 Cuma

Issız Ada Radyosu Arşivi (Eylül 2022)

Clutch - Sunrise on Slaughter Beach
Yıl: 2022 ABD
Tür: Stoner Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Red Alert (Boss Metal Zone)"

The Black Angels - Wilderness of Mirrors
Yıl: 2022 ABD
Tür: Psychedelic Rock
 "F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Without a Trace"
Cari Cari - Welcome to Kookoo Island
Yıl: 2022 Avusturya
Tür: Psychedelic Pop, Indie Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Zdarlight 1992"
The Routes - The Twang Machine
Yıl: 2022 Japonya
Tür: Surf Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Computer Love"
The New Mastersounds & Eddie Roberts - The Deplar Effect
Yıl: 2022 İngiltere
Tür: Funk, Soul
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Gonna Get in My Way"

I Wear* Experiment - Discontent
Yıl: 2022 Estonya
Tür: Indie Pop, Electropop, Post-Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hunger"

The Soft Moon - Exister
Yıl: 2022 ABD
Tür: Post-Industrial, Darkwave
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Pit"

The Schizophonics - Land of the Living
Yıl: 2017 ABD
Tür: Garage Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Make It Last"
Gogol Bordello - Solidaritine
Yıl: 2022 ABD
Tür: Gypsy Punk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Era of the End of Eras (feat. H.R.)

Al-Qasar - Who Are We?
Yıl: 2022 Fransa
Tür: Psychedelic Rock, Stoner Rock, World
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Benzine"
Yeah Yeah Yeahs - Cool It Down
Yıl: 2022 ABD
Tür: Indie Rock, Neo-Psychedelia
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Burning"


Buddy Guy - The Blues Don't Lie
Yıl: 2022 ABD
Tür: Blues
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "I Let My Guitar Do the Talking"
GENER8ION - ATHENA
Yıl: 2022 Fransa
Tür: Electronic
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "PRINCE (Les princes de la ville)"

The Dead Daisies - Radiance
Yıl: 2022 Avustralya
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hypnotize Yourself"


Äl Jawala - I Way to Äl
Yıl: 2022 Almanya
Tür: World, Funk, Balkan
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Despaircito"

Brooke Annibale - Better by Now
Yıl: 2022 ABD
Tür: Dream Pop, Indie Folk, Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "One of Those Songs"




The Shaolin Afronauts - The Fundamental Nature of Being, Part One
Yıl: 2022 Avustralya
Tür: Afrobeat, Jazz-Funk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Abyssinian Suite, Pt. 4"

The Isley Brothers - The Essential Isley Brothers
Yıl: 2004 ABD
Tür: Funk, Soul, R&B
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "It's Your Thing"
Pictureplane - Dopamine
Yıl: 2022 ABD
Tür: Synthpop, Electropop, Darkwave
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Avalanche"

Moon Owl's Mages - Kill the Crackle
Yıl: 2022 ABD
Tür: Psychedelic Rock, Garage Rock, Funk Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Brain Bog"




22 Eylül 2022 Perşembe

The Sweet Kill - Darkness

 
The Sweet Kill, tek kişilik bir post-punk, darkwave, gothic rock projesi. O tek kişinin adı da Pete Mills... Mills o kadar çok projede bulunmuş multi-enstrumantalist bir müzisyen ki, şimdi onları saymaya kalksak kimseye bir faydası olmayacak. Belki yeni ya da kıyıda köşede kalmış eski gruplar keşfetmeye meraklı dinleyiciler için Flash Bastard, Mark Kleiner Power Trio, Sparrow gibi isimler bir fayda sağlayabilir. Kanada/L.A. karışımı köklere sahip Mills'in The Sweet Kill adı altında yine aynı adı taşıyan 2008 tarihli bir albümü bulunuyor. Şimdilik bulamadım. Zaten onu arama zahmetine giren 4 kişiden biri olduğumu düşünüyorum. Öte yandan bazı kaynaklarda ise bugün toplanma sebebimiz olan Darkness albümüne "debut" dendiğini gördüm. Kafalar biraz karışık. Benim için bunların Darkness yanında hiç önemi yok. Çünkü zaten çok sevdiğim post-punk ile yoğrulmuş cool bir albüm kendisi. Hemen hepsi post-punk hiti sayılabilecek 10 şarkı, türün meraklılarını mest edecek kalitede. Yalnız post-punk'ın deneysel olmayan, radyolarda kolayca yer bulabilecek, new wave - pop rock arasında gidip gelmeye müsait tarafında yer almakta olduğunu söyleyelim. Yani Fontains D.C.Black Country, New Road, Yard Act gibi son dönem İngiliz "art" örneklerden farklı bir gothic, hatta new romantic telden çalıyor.

Açılış şarkısı Darkness ile bariton insan Pete Mills'i Nick Cave'in evden kaçıp sıkı bir rockçı olmuş kayıp kardeşi olarak gördüğümden midir, oturduğum yere şöyle heyecanla yerleşip, içimden "galiba çok eğleneceğiz" diye geçirdim. Darkness ve arkasından gelen Closer, gotik rock'ın ferahlatıcı etkilerini sergilerken, peş peşe Satellite, Heart Attack, Love tepemize oramıza buramıza neon ışıkları yakıp, o ferahlığı kasvetle buluşturuyor, hatta beraberinde dans bile ettiriyorlar. Cold, Hurt, Die, albüm durmuyor, aksamıyor, coşuyor, coşturuyor. Şarkılar aynı zihinden çıkmış olmasına rağmen hepsi kendi ışığıyla ışıl ışıl parlıyor. Nakaratlar o kadar ustalıklı ki, özellikle Satellite, Love, Cold, Die gerçek birer nakarat harikası şarkılar. Mills müziğine gösterdiği özeni, liriklerini dillendireceği vokal bölümlerinde de gösteriyor. Lirikler ise bazı şarkı isimlerinden de anlaşılacağı gibi tek kelimelik kavramlar üzerine. Yoğunlukla aşk (tabii ki mutlu olmayan versiyonu), ölüm, yağmur, kasvet, karanlık, soğuk, kısaca insan ruhunu karartan ne kadar kavram varsa elinden geldiğince üstümüze üstümüze gelmiş. Arada hoş istihzalar, kelime oyunları, olmazsa olmaz new romantic karamsarlığından mülhem öfkeli hüzünler...

Pete Mills'in iki kişiden yardım aldığı bir grubu da var. Ama albümde onlar çalıyor mu, yoksa pek çokları gibi sadece konserlerde mi yardıma geliyorlar bilmiyoruz. Başta new wave şahikası synthler ve adeta navigasyon görevi gören kütür kütür bas gitar olmak üzere tüm enstrümanlar doğru yer ve zamanlara sahip. Bu kadar karamsarlık, kaygı, kasavet taşımasına rağmen Heart Attack, Love, Hurt, Sea Of Fate, Closer örneklerinde olduğu gibi gayet enerjik, dinç, hatta inceden sezilen bir mutluluk da söz konusu. Hatta bu enerjik olma hali albümün geneline hakim. The Cure, Joy Division, New Order ve karizmatik Pete Mills sesinden ötürü Nick Cave'in The Bad Seeds genlerinden izler taşıyan The Sweet Kill, zaten uğraşsak referansları çoğaltabileceğimiz post-punk janrıyla gönül bağı kurmuş dinleyiciyi heyecanlandırmaması çok zor bir proje. Şahsen heyecanlanmaktan öte her dinleyişte yüksel yüksel nereye kadar diye kendime sorduğum, belli anlarıyla yerçekimsiz bir ambiyansa düştüğüm, yere bastığım anlarda da coşku ve çileyi aynı anda sindirdiğim bir albüm Darkness... Basit, tahmin edilebilir, popüler olabilecek potansiyelde "pop", çarpması gayet normal potansiyelde "rock", yine de kesinlikle sözünün eri bir "post" kalma hali.

1. Darkness
2. Closer
3. Satellite
4. Heart Attack
5. Love
6. Cold
7. Hurt
8. Rain
9. Die
10. Sea of Fate

10 Eylül 2022 Cumartesi

Heather Nova - Other Shores


Şeytan Üçgeni ile meşhur Bermuda doğumlu şarkıcı/şarkı yazarı Heather Nova, 1993 yılında başladığı albüm kariyerine 11. albümü Other Shores ile devam ediyor. Bu 11 albümün isim ve kapaklarına şöyle bir baktım. Sadece Siren (1993) ve 300 Days At Sea (2011) dinlemiş olduklarım. Onlar da hayal meyal. Ama 300 Days At Sea'de Higher Ground diye bir şarkısı var ki, ne kadar playlist yaptıysam hepsine aldım. Hatta bazen aldığıma da pişman oluyorum. Zira yüreğime oturan, neşeli ve pozitif haldeysem bile hemen gönül tellerimi titreten şahane bir şarkı. İşin özü, Heather Nova geçmişim sadece Higher Ground'dan ibaret diyebiliriz. 2011'den sonra iki albüm daha yapmış ama takipte olmadığım için yeni öğrendim. Nova, cover çalmayı seven bir müzisyen. Bugüne dek yaptığı Norwegian Wood ve We Can Work It Out (The Beatles), I'm On Fire (Bruce Springsteen), Straight To Hell (The Clash), The Ship Song (Nick Cave & The Bad Seeds), Wicked Game (Chris Isaak) gibi başarılı coverlarını her yerden duyabilirsiniz. Other Shores'un o yarısı güneşli, yarısı gölgeli, siyah beyaz indie folk kapağını görünce kayıtsız kalamadım ve uzun bir aradan sonra kendisiyle buluştum. Şarkı isimlerini de görünce cover albüm olduğunu anlayıp işi gücü bıraktım.

Albümde en hoşuma giden şarkılar Stayin' Alive ve Never Gonna Give You Up oldu. Çünkü bu iki güzel dans şarkısını çıplak bir folk akustiğinde duymak büyük keyif. Bu tip zıtlıklardan bambaşka bir şarkı çıkarabilmek, iyi cover formüllerinden biridir benim için. Benzer bir keyfi bu defa Waiting For A Girl Like You ve Don’t Stop Believin’ gibi iki pop rock şarkıdan da aldım. Nova, cover tecrübesi sayesinde orada da golünü atmış. Fireproof yine etkilendiğim şarkılardan biriydi. Hatta orijinal şarkının The National efkarını Heather Nova efkarına dönüştürmeyi bilen çok olgun bir cover. Hiç duymadığım, fena olmayan bir John Lennon coverı da mevcut ama onun yerine bir The Beatles coverı olsa aşinalığından dolayı daha bir ısınabilirdim gibi geldi. Dünyanın en güzel şarkılarından biri olan Fragile'ı şayet başkası yeniden söylese bu kadar ılımlı olabilir miydim bilemiyorum. Ama orijinalin çıplaklığını, büyüsünü, ince hüznünü taşımasa da kendine has çıplaklığıyla Heather Nova da bu efsaneyi utandırmamış. Mevsimsiz, zamansız, mekansız bir şahesere hak ettiği saygıyı göstermiş.

Tamamı akustik albümdeki tek perküsyonlu parça, İngiliz punk rock / power pop grubu Buzzcocks'ın 1978 yılına ait Ever Fallen In Love şarkısı. Yine 70'lerden, Françoise Hardy'nin 1973 tarihli Message Personnel şansonunun coverını yarı İngilizce, yarı Fransızca seslendiren Nova, Fragile için söylediğimiz o çıplaklığı ve büyüyü yine kullanmasını bilmiş. Ama asıl çıplaklık, kapanışta yer alan Rod Stewart şarkısı Sailing'in enstrümansız, sadece Heather Nova'nın sesiyle yorumlanışında görülüyor. Bu haliyle nakaratını bildiğimiz bir ilahiye dönüşen Sailing, denize açılma fikrindeki o arınma duygusunu, saflığı, aidiyetsizliği (veya denize olan aidiyeti) harikulade bir sadelikle buluşturuyor. "Harikulade sadelik" bu albümün geneli için kullanabileceğimiz bir tanım aslında. Neil Young ve Michael Kiwanuka coverları bence fazla olmuş, olmasa da olurmuş. Onun haricindeki her şarkıya, Nova'nın ziyaret ettiği başka sahillerden huzur veren esintiler, kulak okşayan dalga sesleri, zeytin tadında tuzlu su kalıntıları konmuş. Kendi sabit zamanı içinde bir zaman yolculuğu tasarlamış. Gidip döndüm, oradan biliyorum.

1. Waiting for a Girl Like You (Foreigner)
2. Jealous Guy (John Lennon)
3. Stayin’ Alive (Bee Gees)
4. Fireproof (The National)
5. Never Gonna Give You Up (Rick Astley)
6. Don’t Stop Believin’ (Journey)
7. Here Comes Your Man (Pixies)
8. Fragile (Sting)
9. Like a Hurricane (Neil Young)
10. Cold Little Heart (Michael Kiwanuka)
11. Ever Fallen in Love (Buzzcocks)
12. Message Personnel (Françoise Hardy)
13. Sailing (Rod Stewart)

4 Eylül 2022 Pazar

The Schizophonics - Hoof It

 
Gitar ve vokalde Pat Beers'in, davulda eşi Lety Beers'in, bas gitarda da farklı farklı müzisyenlerin yer aldığı San Diego kökenli The Schizophonics, benim için yine geç kalmış parlak keşiflerden biri. Kurulduğu 2009'dan bu yana üç albüm çıkarmış olan grup, garage rock adına ne biliyorsam, ne seviyorsam hepsine sahip. En başta türün ihtiyacı olan enerji ve olgunluğu aynı bedende buluşturan iyi yazılmış şarkılar, tekdüze olmamak adına tür sınırları dışına çıkmadan girişilen ufak arayışlar, üzerinde garaj kiri taşıyan gitarın mutlak hakimiyeti, o gitara en çok yakışan türden Pat Beers'in çatallı ve ne yaptığını bilen çılgın vokali. Cayır cayır bir rock'n roll. Bunların hepsi 2022 albümleri Hoof It'te mevcut. Onun hatırına dinlediğim Land Of The Living (2017) ve People In The Sky (2019) da aynı ayarda zımba gibi albümler. Ama daha tazeliğinden midir, şarkıların beni daha kolay yakalayan karakterlerinden midir, minik detaylardan dolayı Hoof It bir miktar daha kulağıma stilize geliyor şimdilik. Yine de genel anlamda çok iyi çizdiği çizgisini korumuş ve hala korumakta olan bir grup The Schizophonics...

The MC5, James Brown, Iggy Pop, Jimmy Hendrix, Little Richard, The Sonics gibi kutsal isimlerden etkilendiklerini söyleyen Beers çifti, bu tip devasa isimleri ağzına alıp da bir numara gösteremeyenlerin aksine dinlediğimizde "belli zaten" dedirtiyorlar. Punk, psychedelic, rock'n roll, soul hepsinden azlı çoklu birikimlerini "revival" bir garage rock gövdesine şahane hamlelerle yediren The Schizophonics, Pat Beers'in kimi zaman basit, kimi zaman dahiyane gitar rifflerinin tekrarlarından doğan hipnotize edici atmosferiyle yolunu çiziyor. Yine onun çığlıklarla, rock'n soul hırçınlığıyla seslendirdiği sağlam nakaratlar da bu atmosferi tamamlıyor. Hani albümü taşıdıkları için bazı şarkılara "lokomotif" deriz ya, Hoof It şarkılarının alayı lokomotif gibi. Desert Girl, Underneath The MoonlightThe Alchemist Twist, CreatureDance At The End Of Time, Won Your Love şeklinde bir türlü duramadığım favorilerimi saymaktan yoruluyorum. Ama bunlardan biri kesinlikle yılın şarkıları arasına girecek ki, onu henüz bilemememin heyecanı bir başka. Yüksek enerjisi, çiğliği, stilize duruşu, her albümüyle ortamı konser salonuna çeviren o bitmeyen tutkusuyla The Schizophonics gibi bir grubu daha önce nasıl görmemişim, daha görmediğim neler var bu alemde diye düşünmenin heyecanı da bir başka.

1. Desert Girl
2. Creature
3. Hoof It
4. Won Your Love
5. Pendulum
6. The Alchemist Twist
7. Turn to Glass
8. Underneath the Moonlight
9. Rain Down
10. Ready
11. Dance at the End of Time