27 Ekim 2023 Cuma

Guardians Of The Galaxy Vol. 3: Awesome Mix Vol. 3 (OST)

 
Üçüncü filme ulaşan Guardians Of The Galaxy serisi MCU bünyesinde kendi evrenini yaratmayı başarmış belki de tek Marvel ürünü. Mizahla bezeli, romantik komediyle ve dramla da yakın temas halinde bir tarzı var. Hem kendine has bir karizmaya, hem de sürekli bu karizmayı çizmeye oynayan hınzır bir mekanizmaya sahip. Bu tarzın belirlenmesi ve oturtulmasının altında yönetmen/senarist/yapımcı James Gunn'ın imzası var. Gunn, 60'lar, 70'ler ve 80'lere müzikal yönden tutkuyla bağlı bir yönetmen. Peter Quill'in walkmenini ve müzik zevkini bir aracı olarak kullanıp Guardians serisini kendi seçtiği şahane şarkılarla kuşattı. Vol.1, 2 ve şimdi de Vol. 3 ile filmiyle olduğu kadar müzikleriyle de nefis bir üçleme sahibi oldu. Bu filmin hemen öncesinde Marvel'in güçsüz rakibi DC için Peacemaker dizisini omuzlayan Gunn, burada da yapacağını yaptı ve bu bol kanlı, esprili, küfürlü ve absürt diziyi 70 ve 80'lere ait kimsenin bilmediği ya da az kişinin bildiği (Mötley Crüe hariç) hard rock şarkılarıyla doldurdu. Tabii o dönemlerin hard rock ve "hair" metal şarkıları aynı tornadan çıkmış gibi olduklarından retro hard rock melodilerinin coşkun nostaljisi dizinin duruşuyla iyi bir kimya yakalamıştı. (Bu arada bir Peacemaker OST çıkmamış olması da tuhaf.) Gunn'ın üzerinde çalıştığı Superman: Legacy'nin müziklerinde de aynı tarzda takılmasını ne kadar isterdim. Mizahtan yoksun Superman ciddiyetine ve ezberlenmişliğine biraz olsun renk ve tat gelirdi böylelikle.

17 şarkılık dolu dolu Awesome Mix Vol. 3 bu kez diğer iki derlemeden farklı olarak 90'lardan ve 2000'lerden seçilen şarkılar da barındırıyor. Mesela Florence + The Machine'nin Dog Days Are Over'ı 2018 yılına ait. İlk iki albümün biraz altında kalması bende bir parça hayal kırıklığı yaratmadı değil. Soul ve rock bandında seçilen eskilerin aurası bu albümlerde ve filme yansımalarında başka bir görünürlükteydi. Yine de Vol. 3 geneli o nostaljik havaya sahip çıkıyor. Filmin başlarında kahramanlarımızın memleketi Knowhere'deki rutinlerinin, bunalmışlıklarının fonuna yerleştirilmiş akustik Creep, bu depresifliğin kurulmasına yardımcı olan bir seçim. Rocket'in flashbacklerinin büyük önem kazandığı filmde, The High Evolutionary tarafından denekler olarak kullanılan Rocket ve hücre arkadaşlarının kapatıldıkları yerde dans ederlerken çalan Since You Been Gone, 1979'un önemli rock hitlerinden biriydi. Aynı zamanda Rock tarihine adeta bir hard rock ve heavy metal okulu gibi hizmet vermiş Rainbow'un kendi tarihinin de en iyi şarkılarından biriydi. Belki başka bir sahnede daha iyi giderdi ama yine de yıllar sonra tekrar duymak hoştu. Ekibin Teletubbies'i andıran renkli uzay kıyafetleriyle OrgosCorp karargahına doğru uzay boşluğuna çıktıkları matrak sahnede çalan In The Meantime, Amerikalı alternative rock grubu Spacehog'un 1995 tarihli ilk albümünün açılışında yer alıyor. Filmin en hoş sahnelerinden birinin fonuna nokta atışı bir şarkı kendisi. 


Bir başka sıkı sahne, belki de filmin en iyi aksiyon sahnesi de Guardians'ın The High Evolutionary'nin adamlarını ve yaratıklarını hacamat ettikleri, James Gunn'ın plan sekansmış gibi çektiği bölüm. Bu bölümün fonuna da Beastie Boys'dan No Sleep Till Brooklyn konmuş. İyi de durmuş. Sahnenin coşkusuna binaen bana kalsa bir Sabotage patlatılabilirdi. Konu Beastie Boys olunca bir sürü alternatif var. Ama o sahnenin sesini kısıp grubun Futterman's Rule şarkısını açtığımda zaten iyi çekilmiş olan bu sekans başka bir seviyeye geldi sanki. Yine de Gunn'ın zevkine saygılıyız. Knowhere ahalisinin yeni gelen çocuk ve hayvanlarla kaynaştığı toplanma sahnesinin ustalıkla yavaş yavaş dans sekansına dönüşmesini sağlayan Dog Days Are Over da şarkı/sahne uyumu nedeniyle çok bilinçli bir seçim gibi duruyor. Hatta öyle bir bilgiye sahip değilim ama belki bu sahne sırf şarkıya uyum sağlasın diye bile bu şekilde tasarlanmış olabilir. Tüyleri diken diken eden harika bir birliktelik. Öte yandan girişinden birkaç saniye koklatılan Crazy On You'yu, post credits'e konan Badlands'i, nerede çaldığını tam duyamadığım Meksika doğumlu Japon (!) EHAMIC'in eklektik pop parçası Koinu no Carnival (From "Minute Waltz")'ı albüme koymuşsunuz ama filmde de iyi kullansaydınız dedim kendi kendime. Yine kendi kendime Earth, Wind & Fire'ın ilk kez duyduğum Reasons şarkısı yerine başka bir eserini koysaydınız, paranız mı yetmedi dedim. Bu keşkeleri hemen her soundtrack sonrası yaşıyoruz. Bu toplamaları da kendi orijinallikleriyle değerlendirmeye alışacağız.

Albümle ilgili son rötuşları yaparsak, Faith No More, The Flaming Lips ve The The parçaları da yer aldıkları sahnelere uyum ve katkı sağlayan seçimler diyebiliriz. Daha tek bir iyi şarkısına rastlamadığım Alice Cooper şarkısı I'm Always Chasing Rainbows da bu geleneği bozmuyor benim açımdan. Gamora'nın gemide tek başınayken iPod'dan açtığı şarkı, devamında Karşıt Dünya'nın bizim şu an yaşadığımız dünyanın sefil hallerine benzer yanlarının gösterildiği sekansın fonuna milyonlarca şarkıdan daha az yakışıyor. Neticede dolgu malzemesi 1-2 şarkıyı da eklersek elimizde yine nefis bir soundtrack kalıyor. Credits arasındaki ek sahnelerden birinde galaksinin koruyucu ekibinin son hali, bir kurtarma aksiyonu öncesi, 1 saat sürse bile izlemekten bıkmayacağım bir müzik muhabbetine giriyor. En sevdikleri müzisyenleri sayarken adları geçen Britney Spears, KornGarth BrooksCarpentersAdrian Belew (hem solo hem King Crimson ile çalışmaları) acaba Vol. 4'te bu isimlerin şarkılarını mı göreceğiz diye de düşündürmedi değil. Rocket'in favori şarkısı ilk filmde ve albümde de yer alan Redbone şarkısı Come and Get Your Love yine karşımıza -iyi ki- çıkıyor. Şarkı hem filmin, hem de albümün son şarkısı olarak ilk filme de selam gönderiyor. Muadillerinden farklı yanlara sahip bir Marvel üçlemesi olan Guardians Of The Galaxy, film ve soundtrack olarak özel, yıllar geçtikçe daha da değerlenecek birer üçleme. 

1. Radiohead - Creep (Acoustic)
2. Heart - Crazy on You
3. Rainbow - Since You Been Gone
4. Spacehog - In the Meantime
5. Earth, Wind & Fire - Reasons
6. The Flaming Lips - Do You Realize??
7. Faith No More - We Care a Lot
8. EHAMIC - Koinu no Carnival (From "Minute Waltz")
9. Alice Cooper - I'm Always Chasing Rainbows
10. The Mowgli's - San Francisco
11. X - Poor Girl
12. The The - This Is the Day
13. Beastie Boys - No Sleep Till Brooklyn
14. Florence + The Machine - Dog Days Are Over
15. Bruce Springsteen - Badlands
16. The Replacements - I Will Dare
17. Redbone - Come and Get Your Love

11 Ekim 2023 Çarşamba

The Asteroid No. 4 - These Flowers Of Ours: A Treasury of Witchcraft and Devilry


Psychedelic Rock meşakkatli iştir. LSD ile tütsülenmiş kafaların, nakaratsız emprovize pasajların, uzun soloların ve post-orgazmik huzurun zirve yaptığı, özellikle 70’lerden kalma hatırı sayılır hemen her rockçının çemberinden geçtiği bir neon rüyâdır. Şimdilerde doğrudan psychedelic takılan isimlere o zamanlar olduğu gibi rağbet olmasa da, shoegaze ve dream pop gibi türlerle yeni nesile de ucundan benimsetilmiş deneysel öğeler mevcut. İşte pek fazla müzikseverin bilmediği Philedelphia’lı The Asteroid No. 4, uzun süredir bu müziğin savunucularından biri konumunda. CIA Took My Dog Away adlı EP ile çıkış yaptığı 1995’ten bu yana kariyerine 5 albüm sığdırmış olan grup, Psychedelic Rock’ın taşlı tozlu yollarını 90’lar sonundan günümüz sularına başarıyla yürümüş çok sıkı bir beşli. Şimdiye dek sadece These Flowers Of Ours: A Treasury Of Witchcraft and Devilry adlı 2008 tarihli son albümlerini dinlemiş olsam da, sanki kendilerini yıllardır tanıyor gibiyim. Bu albümde üç gitarlı bir grup olarak müthiş bir üçgene sığdırdıkları rock tınıları, o üçgene sığmayıp öyle bir taşıyor ki, rüyâlar âleminin kafası dumanlı silüetlerinin bile kayıtsız kalamayacağı şahane bir (paralel) evrene buyur ediliyorsunuz adeta.

Elbette psychedelic müziğin ince ayrıntılar içeren belli bir şablonu yok. Varsa eğer, olmamalıydı kanımca. Dinlediğim The Asteroid No. 4 şarkılarının, bu türün saygı duyulası temsilcilerinin sahip oldukları sınırsız görüşleri yanında gençliğin verdiği birtakım eksiklikleri olabilir. Ama bunlara eksiklik yerine tercih denmesi daha doğru. Çünkü albümdeki bazı örneklerin sanki bir indie pop parçasının o varolduğu düşünülen psychedelic şablona ustaca monte edilmiş görünümü, değişen şartların getirdiği farklı tercihlerin ürünü gibi duruyor. Belki The Verve - Urban Hymns albümünün biraz daha uçmuş bir versiyonu. Bu onu ne kadar psychedelic yapar veya yapmaz orada değilim. Bu müziğe konan etiket de hiç umurumda değil. Tıpkı çok sevdiğim başka başka albümlere konan etiketlerin umurumda olmadığı gibi. Şurası psychedelic, ama burası olmamış deme snobluğuna gerek yok. Sadece She's All I Need’in, Hei Nah Lah’ın, Let It Go’nun, My Love’ın, Hold On’un, Flowers Of Ours’un tadına varmak önemli. Bol vokalli ve bol gitarlı The Asteroid No. 4 yörüngesine girmiş olmak, o yörüngeye girmiş olmaktan memnun olmak, o yörüngeden bir süre çıkmayı hiç istememek önemli.

1. My Love
2. Let It Go
3. Hold On
4. I Look Around
5. She's All I Need
6. War
7. Flowers of Ours
8. Hei Nah Lah
9. She Touched the Sky
10. All Fall Down
11. Empty Like a Little Child

30 Eylül 2023 Cumartesi

Issız Ada Radyosu Arşivi (Eylül 2023)

Lena Deluxe - Santaï
Yıl: 2023 Fransa
Tür: Folk Pop, Indie Folk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "En haut des cimes"


Bombino - Sahel
Yıl: 2023 Nijerya
Tür: Tishoumaren, Blues Rock, World
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Si chilan"
Markus Krunegård - Nokia & Ericsson
Yıl: 2023 İsveç
Tür: Indie Rock, Indie Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Nokia & Ericsson"


Guards - In Guards We Trust
Yıl: 2013 ABD
Tür: Indie Pop, Power Pop, Indie Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Nightmare"

Baroness - STONE
Yıl: 2023 ABD
Tür: Stoner Metal, Progressive Metal
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Last Word"

Tears For Fears - The Collection
Yıl: 2003 İngiltere
Tür: Pop Rock, Compilation
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Advice for the Young at Heart"

DAIISTAR - Good Time
Yıl: 2023 ABD
Tür: Neo-Psychedelia, Noise Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Star Starter"
RRRags - Mundi
Yıl: 2023 ABD
Tür: Stoner Rock, Psychedelic Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Walkers"
Dua Lipa - Future Nostalgia
Yıl: 2020 İngiltere
Tür: Pop, Dance-Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Break My Heart"

Kylie Minogue - Tension
Yıl: 2023 Avustralya
Tür: Pop, Electropop, Nu-Disco
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Tension"
The National - Laugh Tracks
Yıl: 2023 ABD
Tür: Chamber Pop, Indie Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Dreaming"
Meltt - Eternal Embers
Yıl: 2023 Kanada
Tür: Neo-Psychedelia, Indie Rock, Dreaö Pop
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Only in Your Eyes"
George Lynch - Guitars at the End of the World
Yıl: 2023 ABD
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Ritual"

Ghost of Vroom - Ghost of Vroom 1
Yıl: 2021 ABD
Tür: Jazz-Rock, NeoPsychedelia, Hip-Hop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Memphis Woofer Rock"
Ghost of Vroom - Ghost of Vroom 3
Yıl: 2023 ABD
Tür: Jazz-Rock, Neo-Psychedelia, Hip-Hop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Pay the Man"
Albany Down - Born in the Ashes
Yıl: 2023 İngiltere
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Born in the Ashes"


Haïdouti Orkestar - Yuh Yuh
Yıl: 2023 Fransa
Tür: World, Balkan, Fusion
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Yuh Yuh"
Prince & The New Power Generation - Diamonds and Pearls
Yıl: 1991 ABD
Tür: Pop, R&B, Soul, Funk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Cream"
Uppermost - P2P
Yıl: 2023 Fransa
Tür: Electronic, French House
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "POWER TO PEOPLE"


Das Koolies - DK.01
Yıl: 2023 İngiltere
Tür: Neo-Psychedelia, Krautrock, Psychedelic Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sorry I'm Not Sorry"


27 Eylül 2023 Çarşamba

Agouti - Nodes

 
Kişisel çalma listelerimizin rastgele şarkıları önümüze getirmesine bayılırız. Algoritmanın bazen nokta atışı yapıp o anki ruh halimize uygun şarkıyı çalması büyülü anlardan biridir. Temizlik yaparken açtığım 100 şarkılık kendi "Best of 2019" listemi dinlerken sahne alan Dragons adlı şarkı beni bir anda öyle bir yakaladı ki hemen kime ait diye baktım. Evet, zamanında en iyiler olarak seçtiğimiz yüzlerce şarkı/albüm aklımızda kalmayabiliyor maalesef. Ama duyunca hatırlıyoruz tabii. Neyse, Dragons şarkısının Agouti adlı gruba ait olduğunu görünce hafızada bir şeyler şekillenmeye başladı. Hemen albüme döndüm ve yolculuk başladı. Grubun ilk ve şu ana kadar tek albümü olan Nodes'in ne harika bir albüm olduğunu unutmuş olmanın utancı kapladı her yanımı. Ama biz de insanız, o kadar albümü de aklımızda tutamayız. 2019'da Nodes'i albüm, Dragons'u da şarkı listemde ilk 30 arasına koymuşum. O senenin seçkilerinde neredeyse hiç görülmemiş olması onu süper underrated bir albüm yapıyor. Bununla tuhaf bir şekilde gurur duyuyorum. Dragons'un benim için çok özel şarkılardan biri olduğunu artık daha diri biçimde hissediyorum. Albüm ise zihnimde çok iyi yaşlanmış bunu anladım. 10 şarkı şarap gibi yıl aldıkça lezzetlenmiş. Kendi internet siteleri dahil, haklarında doğru dürüst bilgi olmadığı için hala faaller mi, yeni albüm yapacaklar mı öğrenemiyoruz.

2019'dan bu yana nadiren de olsa Dragons karşıma çıkıyordu. Ama albümün o zamanki kalitesini teslim etmiş olmama rağmen aradan geçen sürede detayları unutmuşum. Böylece çok iyi olduğunu bildiğim bir albüme sanki ilk kez dinleyecekmiş gibi heyecanla başladım. Dragons'dan sonra az da olsa hatırladığım tek şarkı Times Of Clouds and Sun oldu. Onun da çok iyi bir nakaratı ve sıkı bir psychedelic rock tasarımı olduğunu hatırlıyor, sadece nasıl olduğunu anımsayamıyordum. Ama mesela The Point'in ilk iki dakikası enstrümantal, sonrası vokalli iki ayrı şarkıymış gibi heybetli duruşunu, NaysayersThe Comeback ve The Hangup'in her seferinde hafıza silen ve kendini o hafızaya tekrar yerleştiren yapılarını, Chameleon'un çakırkeyif güzelliğini hepten unutmuşum. Ve Dragons... Sadece onu dinlediğinizde bile Agouti'nin çok iyi bir grup, Nodes'in çok iyi bir albüm olduğunu anlayabilirsiniz. Agouti müziği 70'ler neo-psychedeliası, psychedelic rock estetiği ve rock görünümlü pop dokunuşlarıyla vücut bulmuş bir müzik. Retro bir sound var ve evet Nodes aslında bir rock albümü. Ama rock ve popun birbirini hayranlık veren şekilde dengeleyişi psychedelic pop da diyebileceğimiz alanlar açıyor. Tabii bunda neo-psychedelia'nın kendine özgü synth numaralarının da payı büyük. Artık kaçıncı kez başkalarının albümlerinde adını kullanmak ihtiyacı hissettiğim Dungen ile bir şarkı yapmalarını isterdim. Agouti, Dungen kadar eklektik bir grup mu, pek sayılmaz. Yine de var bir hayalimiz.

Agouti'yi Agouti yapan, bütün şarkıların söz ve müziklerini yazan, yazdığı şarkıları söyleyen, bas gitar çalan, bazı şarkılarda da synthesizer ve organ çalan, yapımcılığını yapan, evinin bodrumunda kaydeden Carmen Caruso... Bu inanılmaz kadının 2019'dan beri müzik namına hiçbir şey yapmıyor gözükmesi de inanılmaz. Elimizin altında internet var, açtık baktık. Yok! Carmen Caruso adında 2015-20 arası sadece üç single çıkarmış sıkıcı bir folk rock erkek, bir de 2014 tarihli Bubble Fins Soundtrack Volume 1 adlı sıkıcı animasyon film müziği yapmış, enstrümantal olduğu için artık kadın mı erkek mi bilemediğim bir şahıs buldum. Yeni bir albüm yaparlarsa ancak tekrar karşılaşacağız sanırım. Caruso'nun her şeyi organize eden multi bir insan olması yanında, gitarist Dakota Salazar ve davulcu David Rabkin de albümün parlayan yıldızları. Bazı şarkılarda keyboard ve perküsyon çalan, geri vokal yapan Leanne Kelly de gruba eklenince dört kişilik şahane bir kimya ortaya çıkıyor. Şimdi Nodes bana "acaba geçmişte başka hangi güzel albümleri unuttuk" duygusu yarattı. Düşündüm de, bende Dragons gibi kalıcı etkiler bırakmış daha bir dünya şarkı var. Onların da içinde bulunduğu albümlere yeterince kıymet verdim mi acaba?

1. Summertime
2. State of Blue (S.O.B.)
3. Naysayers
4. Times of Clouds and Sun
5. Chameleon
6. The Point
7. Swimming in a Sea of Infinite Realities
8. Dragons
9. The Comeback
10. The Hangup

20 Eylül 2023 Çarşamba

Elisapie - Inuktitut

 
Kanadalı Inuk (ya da Inuit) müzisyeni, belgesel yapımcısı, radyo yayıncısı, aktivist Elisapie Isaac, dördüncü albümü olan Inuktitut ile tanıdığım bir insan. Bu arada Inuit, Kanada'nın Kuzey Kanada denen bölümünde yaşayan İnuit kolundan Eskimo halklarının ortak adı. Alaska ve Grönland'da da başka kolları da bulunmaktaymış. Genel olarak eskimolar olarak bildiğimiz, farklı oluşumlardan mütevellit böyle bir halktan haberdar olmamıza vesile olan şey müziğin gücü değil de nedir. World Music kategorisinde önüme düşen ne varsa dinlemeye çalışıyorum. Inuktitut da önüme düşünce hemen köşeye çektim. Inuit dilindeki şarkı isimlerinin yanında parantez içinde The Unforgiven, Wish You Were Here, Heart Of Glass, I Want To Break Free gibi isimler görünce bunun bir cover albüm olduğunu anlayıp köşeye çektiğim albümle flörtleşmeye başladım. Daha hiçbir şarkı dinlemeden, ilk kez duyduğum bir halkın orijinal dilinden, dünyaya mal olmuş şarkıların yorumlarını duyacak olmanın ön heyecanını yaşadım. Bu efsane isimlerin ikonik şarkılarını Inuit müziğiyle paketleyip sunmanın ticari çıkar gözetmediği de aşikardı. Elisapie gibi aktivist bir insanın meşhur olup köşeyi dönme gibi ihtirasları olduğunu hiç sanmıyorum. Zaten albüme bakarsak ortada milyonlarla oynamayacak kadar mütevazi bir müzik olduğunu da görürüz. Cover çalmayı ihtiyacını vefalı müzisyenler ve sadık cover severlerden başka anlayan pek yoktur sanırım.

Açıkçası bu Inuit dili şarkı dili olarak pek de kullanışlı sayılmaz. Hatta bazen kulağa kaba bile gelebiliyor. Keza Elisapie'nin sesi de öyle çok ayrıksı, insanı çarpan bir ses değil. Sadece işini yapıyor o kadar. Ama öteden beri bildiğimiz, evde, yolda, düşte, duşta söylediğimiz bazı şarkıları başka bir dilde de duysak onları dışlayamıyoruz bir şekilde. Kaldı ki albümde yer alan bazı coverlar gayet iyi tasarlanıp daha sakin, huzurlu, hüzünlü, pastoral diyarlara taşınmış. The Unforgiven, Heart Of Glass, Wish You Were Here, Hey That's No Way To Say Goodbye ilk etapta çok tuttuğum coverlar oldu. Daha sonra bunlara Time After Time, I Want To Break Free, Going To California, Born To Be Alive eklendi. Dil dezavantajı özellikle nakarat kısımlarında hissedilse de ben Inuktitut'u sevdim. Pink Floydlar, Zeppelinler, Queenler, Stoneslar arasında Fransız diskocu Patrick Hernandez'in ne alaka dediğim 1979 hiti Born To Be Alive'ı görmek hem şaşırttı, hem mutlu etti. Birkaç tane daha böyle sürprize müsait bir albümmüş kendisi. Bir cover şarkının iyiliği, onu coverlayan müzisyenin şarkıyı nereye götürdüğüne bakar. Yerinde saydırmışsa iyi bir cover değil, sıkıcı bir yeniden çalım (yorum bile değil) olmuştur. Buna da kimsenin ihtiyacı yok. İşte Elisapie, 10 şarkının hepsini alıp kendi coğrafyasına ya da onları görmeye alışık olduğumuz yerlerden farklı kırlara, bayırlara, İglo ya da İglu denen eskimo evlerine götürmüş. Havanın soğukluğunu hissetmemize de izin vermemiş.

1. Isumagijunnaitaungituq (The Unforgiven) - (Metallica)
2. Sinnatuumait (Dreams) - (Fleetwood Mac)
3. Taimangalimaaq (Time After Time) - (Cindy Lauper)
4. Qimatsilunga (I Want to Break Free) - (Queen)
5. Qaisimalaurittuq (Wish You Were Here) - (Pink Floyd)
6. Californiamut (Going to California) - (Led Zeppelin)
7. Uummati Attanarsimat (Heart of Glass) - (Blondie)
8. Inuuniaravit (Born to Be Alive) - (Patrick Hernandez)
9. Taimaa Qimatsiniungimat (Hey, That's No Way to Say Goodbye) - (Leonard Cohen)
10. Qimmijuat (Wild Horses) - (The Rolling Stones

11 Eylül 2023 Pazartesi

The Groovy Nobody - Solarium

 
Reflections Of A Lost Year, benim için 2022 yılının en iyi 10 albümünden biriydi. Hatta 10. sıradaydı. Hala keşiflere açık nefis bir psychedelic rock ve neo-psychedelia güzelliği olarak doymuş sayılmam. The Groovy Nobody'nin grup görünümlü tek kişilik bir proje olduğundan, bu tek kişinin Sam Larson adlı bir Seattle vatandaşı olduğundan bahsetmiştim. Kendisi ve albümüyle daha çok vakit geçireceğimi düşünüyordum ki 18 Ağustos itibariyle sessiz sedasız yeni albüm Solarium düştü. Sürpriz gibi sürpriz! Kıtlıktan çıkmış mütareke dulu gibi saldırdığım Solarium, tıpkı Reflections Of A Lost Year'ı ilk dinlediğimde yaşadığıma benzer şekilde içindeki cevherleri hemen ortaya sermeyecek, dinledikçe çiçekler gibi açacak bir albüm olduğunu gösterdi. Hatta öncekine göre bu cevherleri biraz daha iyi saklamış gibi bile göründü gözüme. Açıkçası ilk dinlediğimde küçük bir hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü Reflections'ın çıtasının altında kaldığını düşünmüştüm. Neyse ki, Reflections tecrübesi erken hüküm vermemek gerektiğini öğretmişti. Yine şırıl şırıl akan pırıl pırıl bir müzik, gitarın yaz güneşi gibi sarıp sarmaladığı, huzur veren, dinlendiren tam bir yaz albümü Solarium. Aslında yazın düştüğü için belki böyle hissettiriyordur. Ama her mevsime yakışacak, özellikle de gecelerine yakışacak harika anlarla dolu 9 şarkı, hem tek başına sakin bir tatil beldesine yapılan yolculuk, hem de o yolculuk sonunda yine tek başına doğanın, denizin, güneşin tadını çıkaracağınız varış noktanızda karşılaşacaklarınız gibi bir ruh haline sahip.

Reflections Of A Lost Year'ın açılış şarkısı Elevated, 2022'de sevdiğim en iyi 100 şarkıdan biriydi. Solarium'un açılış şarkısı Sunsick de 2023'ün en sevdiğim 100 şarkısından biri olacak. Onu diğer şarkılardan nasıl ayırdım hiç bilmiyorum. Zaten The Groovy Nobody'nin herhangi bir şarkısını diğerlerinden ayırt etmek için ne gibi kriterler aradığımı da tam tarif edemem. Eski bir radyo müptelası olduğum için, nispeten bana radyo dostu gibi görünmesi yeterli oluyor sanırım. 12 dakikaya yaklaşan enstrümantal ikinci şarkı Solarium, solaryumdan ziyade şezlong gölgesinde hasır güneşliğin arasından sızan gerçek güneş ışınlarının tatlı tatlı terlettiği tembelliğimizi betimliyor adeta. Reunited With The Day tam bir yaz gecesi huzuru. Dance In The Sun sanki Reflections'a konacakmış da bu albüme kalmış gibi. Gerçi Sam Larson bu albümdeki şarkıların 2019-2023 arasında yazıldığını not düşmüş. When We Get There, Swimming, Fall Into The Rhythm hepsinde ince nüanslar, yaz çağrışımlı sade melodiler, psychedelic estetikler, sadece yaza değil, sonbahara da yakışacak serinlikler bulabilirsiniz. Çoğu şarkı isminden anlaşılacağı üzere yaz, güneş, deniz temalarıyla bezeli Solarium, Larson'ın özellikle Reflections ile birlikte girdiği yolun ne kadar doğru olduğunu, şarkı teori ve pratiğini ne kadar geliştirdiğini gösteren kaliteli bir albüm. Seneye de yeni bir The Groovy Nobody albümü bekleyebilir miyiz sorusunun cevabını merak etmiyorum. Gelse tabii ki çok güzel olur. Ama son iki albüm doya doya sindirilmeyi bekliyor. 

1. Sunsick
2. Solarium
3. Invisible
4. Reunited With the Day
5. When We Get There
6. Dance in the Sun
7. Swimming
8. Endless Stream
9. Fall Into the Rhythm

31 Ağustos 2023 Perşembe

Issız Ada Radyosu Arşivi (Ağustos 2023)

Osees - Intercepted Message
Yıl: 2023 ABD
Tür: Psychedelic Rock, Synth Punk, Garage Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sleazoid Psycho"

Tia Gostelow - Head Noise
Yıl: 2023 Avustralya
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Early Twenties"
Fotokiller - Eerie Nostalgia
Yıl: 2023 Almanya
Tür: Post-Punk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Asleep"
VA - CSI: Crime Scene Investigation - The Soundtrack
Yıl: 2002 ABD
Tür: Electronic, Trip-Hop, Breakbeat, Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: New Order - "Crystal"
The Wans - Magical Touch
Yıl: 2023 ABD
Tür: Alternative Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Let It Out"
Shamir - Homo Anxietatem
Yıl: 2023 ABD
Tür: Alternative Pop
"F" Rate: 4/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Beginning"
The Hives - The Death of Randy Fitzsimmons
Yıl: 2023 İsveç
Tür: Garage Rock, Punk Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Countdown to Shutdown"
VA - A Tribute to Rammstein
Yıl: 2023
Tür: Industrial Rock, Neue Deutsche Härrte
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: Burton C. Bell, Paul Ferguson & MGT - "Du Hast"
Des Rocs - Dream Machine
Yıl: 2023 ABD
Tür: Alternative Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Dream Machine"
Erkin Koray - Best of... The Best
Yıl: 2020 Türkiye
Tür: Anadolu Rock
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Arap Saçı"
Cirrus - Counterfeit
Yıl: 2002 ABD
Tür: Breakbeat, Big Beat
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hit the Decks"
Donnie Brasco (OST)
Yıl: 1997 ABD
Tür: Soul, Jazz, Rock, Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: Electric Light Orchestra - "Don't Bring Me Down"
Them Vibes - Sonic Chameleonic
Yıl: 2023 ABD
Tür: Rock, Funk, Soul
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "You Got Me Baby"
Phil Collins - No Jacket Required
Yıl: 1985 İngiltere
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Inside Out"


Public Animal - Sun Won't Wait
Yıl: 2023 Kanada
Tür: Alternative Rock, Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Don't Steal the Light"




Frankie and The Witch Fingers - Data Doom
Yıl: 2023 ABD
Tür: Garage Rock, Psychedelic Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Doom Boom"
Jamiroquai - Party Songs
Yıl: 2023 İngiltere
Tür: Funk, Acid-Jazz, Nu-Disco, Compilation
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Feels Just Like It Should"
Kataklysm - Goliath
Yıl: 2023 Kanada
Tür: Death Metal
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Combustion"
Elton John - Greatest Hits - 1970-2002
Yıl: 2002 İngiltere
Tür: Pop, Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Rocket Man"
UNKLE - Psyence Fiction
Yıl: 1998 İngiltere
Tür: Trip-Hop, Alternative Hip-Hop, Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Be There (feat. Ian Brown)





27 Ağustos 2023 Pazar

Sue Ellen - Sunday Hangover


80’li yıllarda belki de ABD’den çok bizim toplumumuzda derin izler bırakmış Dallas dizisinde kadın-erkek-yaşlı-genç herkesin acıdığı ve bu acımadan filizlenen sempati sayesinde empati kurabildiği bir kadın vardı. (Çünkü bizim 80 sonramız başkasınınkine benzemiyordu.) Bu kadın, beyazcam sayesinde okyanusları aşıp, en ücra beldelerimize kadar girip, oralarda bile kendi kaderini başka biçimlerde paylaştığı kadınlara ayna tutabiliyordu. Aşkı uğruna başkalarının parmağında oynatılabilecek kadar saftı. Ama kimseden çekmedi JR’dan çektiği kadar. Adeta bir uzvu olmuş içki kadehi ve her dâim sulu gözleri ile hüznün kadın bedeninde cisimleşmiş hâli olan Sue Ellen Ewing’den söz ediyorum. Zamanında öyle bir isim koymuşlar ki kadına, bunca yıl sonra bu ismi İsveçli kendi halinde bir kızın albümü üzerinde görünce isim hafızam tek bir adrese yöneldi.

İsveçli Sue Ellen hakkında pek fazla bilgiye ulaşamadım. Yine de bir tesadüf sonrası Sunday Hangover albümüne rastlayınca fazla bilgiye de gerek kalmadığını anladım. Üstelik Dallaslı Sue Ellen ile sadece isim benzerliği olmadığını da… Tamamı akustik ve haliyle Sue Ellen hüznüyle kaplı Sunday Hangover, 80’lerin (Dallas’ın hâlâ ekranlarda olduğu 80’lerin) bazı unutulmaz hitlerinin yeniden yorumlarından oluşmakta. Öyle ki şarkı isimleri yerine önce sahiplerini söylesek, hangi şarkıların coverlandığını tahmin ederken yanılma payınız oldukça düşük olacaktır. Albümü dinlerken aklıma Hellsongs ve Sofia geldi. Tıpkı onların yorumları gibi orijinal şarkıları bambaşka hallere sokmuş çıkarmış bir nefâset var. Hellsongs nasıl 80’lerin hard rock ve heavy metal örneklerini kendi zevkine göre giydirdiyse, Sue Ellen da 80’ler partilerinin demirbaş pop şarkılarından bir tutam alıp onları 2000’ler akustiğine kuşatmış.


Hani Shattered Dreams, Do You Really Want To Hurt Me, Enjoy The Silence gibilerinin bu folk atmosferinde nasıl kalp kırıcı olabileceğini az çok tahmin edebilirdim de, şu Wake Me Up Before You Go-Go’nun bu kadar acımasız bir balada dönüşebileceği aklımın köşesinden geçmezdi. Meğer George Michael’ın karaokelerin gözdesi o zıpır pop şarkısı, duru bir ses ve bir gitarla çok farklı bir iklim yaratabiliyormuş. “Gitmeden önce beni uyandır” dizesini Wham!’den her duyuşumda nasıl gülümseme hissi beliriyorsa, Sue Ellen söylediğinde o kadar üzülüyorum. İçime bir keder doluyor, pişmanlıklarım üşüşüyor, hayata sonbahardan bakıyorum. Ama öte yandan da mutluyum. Çünkü alternatif bir 80’ler partisinde ortamı loş hale getirip mum ışıkları altında harika bir 80’ler dinletisi içindeyiz sanki. The Model haricinde albümde boş yok. The Model da boş değil. Sadece daha önce orijinalini hiç duymadığım, bu yüzden diğer şarkılarla kurduğum paralel hissiyatları yaşayamadığım bir şarkı olmasından ötürü oluşmuş bir boşluktan bahsetmekteyim. Benim için çok mühim bir grubun, çok mühim bir parçası olan Everybody Wants To Rule The World ile albüm sona erdiğinde, o alternatif partinin ertesi sabahının kara bulutlu hüznü altında huzur içinde yapılacak kahvaltının hayalleri süslüyor zihnimi. Bir sonraki Sue Ellen sarhoşluğuna kadar…

1. Shattered Dreams (Johnny Hates Jazz)
2. Maneater (Hall & Oates)
3. I Was Made for Loving You (Kiss)
4. Wake Me Up Before You Go-Go (Wham!)
5. I Surrender (Rainbow)
6. Being Boring (Pet Shop Boys)
7. Blue Monday (New Order)
8. Enjoy the Silence (Depeche Mode)
9. Do You Really Want to Hurt Me (Culture Club)
10. The Model (Kraftwerk)
11. Everybody Wants to Rule the World (Tears For Fears)

14 Ağustos 2023 Pazartesi

George Lynch & Jeff Pilson - Heavy Hitters II

 
Hard rock'ın güzide isimlerinden Dokken emeklisi George Lynch ve Jeff Pilson'ın 2020 tarihli cover albümleri Heavy Hitters'ın son paragrafında "George Lynch ve Jeff Pilson birkaç sene sonra yine 80'ler, 90'lar karışımı başka pop ve rock hitlerini bu enerjiyle albümleştirsin istiyorum" demiştim. İkili hiç haber vermeden Heavy Hitters II ile tekrar sahada. Evvela playliste baktım ama bu defa Sledgehammer, Shout, Jumpin' Jack Flash ve New Sensation dışında tanıdık isim göremedim. Hiç fark etmez. Ben bu adamların anam babam hard rock tarzını seviyorum. Eminim tanıdık tanımadık her şarkıya hakkını vermişlerdir diye düşündüm. Albüm bitiminden geliyorum ve zaten emin olduğum şeyle karşılaşmaktan çok memnunum. Hadi illa karşılaştır dersen, Heavy Hitters 2020 1-2 adım daha önde diyebilirim. Bunda müzikal hiç bir farklılık etkili değil. Sadece daha tanıdık ve hard rock yorumunu duymak istediğim coverların ilk albüme göre azlığı yüzünden böyle. Fakat yine kütür kütür bir rock, yine yılların tecrübesi vokal, gitar, bas, davul profesyonelliği ve yine orijinal şarkılaın sahip oldukları tutkulara kendi tutkularıyla cevap vermiş 11 enfes şarkı bizi bekliyor.

Gerçekten SledgehammerShout ve New SensationLynch ve Pilson'dan duymak büyük keyif. Orijinallerine de hasta olduğum için hepsini tüylerim diken diken dinledim. Imagine Dragons ve Sam Smith ne alaka, coverını çalacak başka adam bulamadınız mı diye hayıflanırken, özellikle The Voice yarışmasının gözde seçkilerinden biri olan Stay With Me'nin bu kadar güzel coverlanabileceğini düşünmemiştim. 90'lardan kopmuş altın değerinde bir hard rock baladı gibi kalbimi çaldı. Orijinallerini daha önce duymadığım, haliyle sıfırdan Lynch & Pilson şarkısı gibi dinlediğim lezzetlere gelirsek, burada başı soul ikilisi Sam & Dave'in orijinali 1966'ya ait Hold On (I'm Coming) ve Sly and The Family Stone'un 1969'da çıkan Thank You (Falettinme Be Mice Elf Agin) adlı şarkıları çekiyor. Bu iki şarkının soul ve funky ruhunu kendi hard/blues rock tarzlarıyla yoğuruşları, şekillendirişleri, pişirip sofraya koyuşları harikulade. Crosby, Stills, Nash & Young'dan seçtikleri efsanevi Déjà vu (1970) albümünün açılış şarkısı Carry On'un vokal yoğunluğunu göz ardı etmemelerini de sevdim. Ama bana sorsalar, grubun gönülden bağlı olduğum tek albümü American Dream'den (1988) bir şarkı duymayı daha çok isterdim. Hatta isim de vereyim, Drivin' Thunder acayip yakışırdı. Howlin' Wolf şarkısı Smokestack Lightning'in bizzat kendisi zaten karizmaymış ki, Lynch ve Pilson kendi karizmalarını da katarak şarkıyı tekrar onurlandırmışlar.

Albümde sadece The Stroke, Radioactive ve kapanışa konan anonim Christmas şarkısı It's A Wonderful Life'ı gereksiz buldum. Gerçi üçü de fena değil. Ama sanki bunlara gelene kadar milyonlarca şarkı sayarız ki Lynch & Pilson vizyonundan duymak istediğimiz. Keşke adamlar şu iki Heavy Hitters albümünün yapılış sürecinin belgeselini çekselermiş. Ayıla bayıla izlerdim. İkinci Heavy Hitters'dan sonra George Lynch (69) ve Jeff Pilson (65) şeklinde olan durum, bu adamların sadece kağıt üzerinde yaş aldıklarını gösteriyor. Zira hazır şarkılarla dahi olsa şu albümün enerjisi, yoğunluğu, tutkusu çok çok az hard rock grubunda var. Biraz da o yüzden hem geçmişi, hem de şimdiyi kucaklayan böyle şahane rock albümleri bulunca kaybetmemek, onlara sarılmak, yenilerini de istemek çok doğal. Heavy Hitters 2020'den sonra tuttuğum dileğin gerçekleşmesiyle bu defa yine son paragrafta Heavy Hitters III albümüne de randevu verelim bence. Amcalarımız uzun ömürlü olsunlar, ayaklarına taş değmesin. Ama bu serinin devamı da gelsin ne olur.

1. Sledgehammer (Peter Gabriel)
2. Carry On (Crosby, Stills, Nash & Young)
3. The Stroke (Billy Squier)
4. Radioactive (Imagine Dragons)
5. Smokestack Lightning (Howlin' Wolf)
6. Hold On (I'm Coming) (Sam & Dave)
7. Stay With Me (Sam Smith)
8. Shout (Tears For Fears)
9. New Sensation (INXS)
10. Jumpin' Jack Flash (The Rolling Stones)
11. Thank You (Falettinme Be Mice Elf Agin) (Sly and The Family Stone)
12. It's a Wonderful Life

12 Ağustos 2023 Cumartesi

King Tree & The Earthmothers - Modern Tense

 
Gitarist/şarkıcı Henry James ve basçı Adam Ditt lisede tanışmış, farklı gruplarla performans sergilemiş ve bu gruplarla turneye çıkmış iki müzisyen. Okul sonrası doğaçlama seanslarıyla birbirlerinden kopmayan ikili, artık bu seanslarda davulcu olarak kimi bulurlarsa çağırıyorlardı. Yıllar geçtikçe Henry James psychedelic ve progressive rock'tan etkilenen yatak odası demoları üzerinde çalışmaya kendini adamıştı. Bu demolardan bazıları, tamamen Henry James tarafından gerçekleştirilen, yapımcılığı üstlenilen ve kaydedilen bir çalışma olan 2020 tarihli King Tree & The Earthmothers'da duyulabilir. Takvimler 2021'e geçtiğinde davulcu Derek Eglit'in katılımıyla kıvamını bulan grup, artık bir üçlü olarak canlı performanslarıyla Güney California'yı etkilemeye başladılar. 2022'de bir miktar şarkıyla girdikleri stüdyodan da yaklaşık bir yıl sonra Modern Tense adlı ilk gerçek debut albümleriyle çıktılar. Ekim ve Kasım aylarında da Avrupa'nın önemli sahnelerine çıkmaya hazırlanıyorlar.

Sadece bir saniye içinde albümün kapağını, üzerindeki King Tree & The Earthmothers yazısını ve künyesindeki psychedelic rock ifadesini görünce, ne zaman albüm çıkaracağı belli olmayan King Gizzard & The Lizard Wizard yeni albüm yapmış sandım. Bir saniye sonra olayın öyle olmadığını anladıktan ve play tuşuna bastıktan sonra dönmeye başlayan ilk şarkı Be Free ile King Gizzard'ın en sevdiğim albümü Flying Microtonal Banana evrenine giriyoruz galiba diye heyecanlandım. Oryantal gitar rifflerinin yarattığı Anadolu rock havası, doğu - batı dengesinden peydah olan eklektik groove, gitar-bas-davul üçlüsünün zeki uyumu özellikle Be Free, All You Are, Dark Ideals üçlüsünde parıl parıl parlıyor ve o evrene ait olduğunu gösteriyor. Henry James bu Anadolu baharatlı gitar melodilerini nerden edindi bilinmez. Keşke daha çok şarkı yazarı/gitarist bunu edinse. Bu 3 şarkıdan birini yılın en iyi 100 şarkısı arasına koymam gerek. Hangisini seçeceğimi şimdilik ben de bilmiyorum ve albümle temaslarım sürüyor. 9 şarkılık albümde sadece 3 tanesinin bu ayrıcalığa sahip olmasına biraz burkulmadım değil. Ama kalan 6 şarkıdan da razıyım. 

"Progressive hard blues rock" şeklinde tanımlamaktan başka çare bulamadığım Great Beyond, neo-psychedelia ile flört halindeki Modern Tense ve Falling Apart, ayrıca kenarlarıyla, köşeleriyle, yolları ve köprüleriyle What You Feel, Chasing Clouds, Light Keeper çok güçlü şarkılar. Henry James'in virtüözlük düzeyindeki gitar stili, psychedlic rock camiasında bu aralar öyle sık rastlanmayan bir yaratıcılıkla birlikte paket halinde geliyor önümüze. King Tree & The Earthmothers gibi gruplar, Modern Tense gibi albümler bana iyi geliyor. O groove duygusuna kapılıp gitmek, o kaliteli gitar soloların altında ıslanmak, kökü halk müziğimizde bulunan Anadolu rock gitar melodilerinin coşku yüklü uyarlamalarını mayamızda hissetmek muhteşem şeyler. Saç ve giyim tarzlarıyla 70'lerin rock evreninden fırlamış gibi duran James, Ditt, Eglit üçlüsü hiç de özenti gibi durmayıp o evrene çok yakışıyorlar. Görüntü ile birlikte sese verdikleri önem bir araya gelince, "tense" kelimesini fiil zamanı olarak ele aldığımızda geçmişle kurulan bu elit bağın modernize edilişindeki inceliğe hayran kalıyoruz. Hem geçmiş zamanlara, hem de modern zamanlara kip olabilmek olağanüstü bir durum zira.

1. Be Free
2. Great Beyond
3. All You Are
4. Modern Tense
5. Light Keeper
6. Chasing Clouds
7. Dark Ideals
8. Falling Apart
9. What You Feel,