1983 Nevada doğumlu
Alela Diane Menig, müzisyen aileden yetişme, okul korosundan gelişme artık o bildik müzikal geçmişini, soyadını atıp göbek adıyla yoluna devam etme kararı aldığı andan itibaren parlak bir geleceğe ilerletme yolunda kararlı adımlarla ilerleyen müthiş bir folk müzik kadını. Lakin benim için onun bu müthişliği şimdiye dek çıkardığı
Forest Parade (2003),
The Pirate's Gospel (2004),
To Be Still (2009) albümlerindeki şarkılardan değil, bu şarkılara ruh katan ve bu camiada nadir bulunan olağanüstü ses rengi. Aslında renkleri desek daha doğru. Kendi kendine gitar çalmayı öğrenen ve aile kavramından, doğadan, kurmaca kısa hikayelerden bahseden şarkılar yazan
Alela, yerel konserlerle piştikten sonra birer yıl arayla çıkardığı ilk iki albümünde son derece içine kapanık, kişisel olduğu kadar geleneksel ve bu sayede duruma vakıf olmayan benim gibi sarsaklar tarafından tanımlandırılacağı üzere "sıkıcı" bir tablo çiziyor aslında. Yere göğe sığdıramayacağım bir kadın için daha ilk paragrafta "sıkıcı" sıfatını kullanmamdan dolayı kendime teessüf etmiyor da değilim. Ne var ki henüz sadede gelmedik.
Forest Parade ve
The Pirate's Gospel kolay kolay içine girilebilen albümlerden değil. Amerikan folk kültürünün kaynağından direk damacanaya doldurulmuş bu albümlerin, Amerika'nın bu kaynağına yabancı bizler tarafından doğru algılanmaması gayet normal. Gerçi
Alela,
The Pirate's Gospel'i Avrupa gezisi sırasında yazıp sonrasında kaydetmiş. Ama orada da bu folk özünden bir damla bile taviz vermemiş. Avrupa'da depreşen vatan hasretiyle bu öze sarılış daha da kuvvetlenmiştir onun için. Bilemeyiz. Bu iki albüm sonrasındaki süreçte
Eddie Bezalel'in Myspace'te keşfedip,
Headless Heroes projesi için en uygun isim olduğuna kanaat getirdiği
Alela'yı yine folk disiplini dahilinde, fakat daha özgür ve yeteneklerini daha rahat sergileyebildiği (hatta bence kendini bulduğu) başka bir konsept içinde gördük, duyduk, aşık olduk. Zaten
Headless Heroes olmasa benim de onun farkına varacağım yoktu. Bu olağanüstü proje grup keşfi sonrasında geri döndüğüm
Alela Diane albümleriyle ilişkilerim ne yazık ki pek istenilen düzeyde olmadı.
Headless Heroes sonrası çıkan 2009 tarihli
To Be Still ise benim açımdan ilk iki albüme nazaran daha ısınılabilen bir işti. Hani yine buraya kendisini övmeye değil de dövmeye gelmişim gibi olacak ama en azından "şarkı" gibi şarkılar vardı bu albümde. Buna rağmen benim o sarsak tarafımdan bakınca eksik şeyler de yok değildi. Bu durumu aklımın hala
Headless Heroes'ta olmasına mı yorsam acaba diye düşündüm. Hiç ilgisi yoktu.
Leaves Of Life isimli bir toplama albüme, beraber Amerika turuna çıktığı country rock grubu
Blitzen Trapper'ın
Destroyer Of The Void uzunçalarına ve
Townes Van Zandt tribute çalışmasına konuk oldu.
Alina Hardin adındaki genç bir folk müzisyeniyle altı şarkılık
Alela & Alina EP'sini çıkardı. Belki arada atladığım başka ekstralara da çıkmıştır. Ne var ki o efsane sesini bir kenara koyarsak bunların hiçbiri
Headless Heroes'ta tanıma şerefine eriştiğim
Alela Diane'in başucuma koymayı beklediğim işleri olamadılar.
Nisan 2011'de çıkan
Alela Diane & Wild Divine albümü ise nihayet nefes alan bir folk rock albümü olarak huzurlara çıktı. Genel kanı, ilk üç
Diane albümüne göre o sözünü ettiğim koyu Amerikan folk özünden tavizler vermiş ama belki de bu sebepten daha benimsenebilir bir albüm olduğu yönündeydi. Benimsenebilir olmak için bazı tavizler verilmesi burada işe yaramıştı bana göre.
Wild Divine üyeleri arasında
Alela'nın babası
Tom Menig'in ve kocası
Tom Bevitori'nin de bulunduğunu söylersek olayın bir nebze aile albümü formatına büründüğünü, bu yüzden karşımızda dümdüz ve baygın folk şarkılarındansa, daha içine girilebilir bir country rock, indie folk, hatta biraz daha zorlasak indie pop sıcakkanlılığıyla tutanaklara geçecek şık bir albüm durduğunu söyleyebiliriz. Nakaratı dilime dolanan
Elijah, uzaktan bir parça
Fleetwood Mac şarkılarını andıran
To Begin, sakinliğiyle boğmayan bir kır ninnisi olan
The Wind ve albümün şahsiyetli folk bestelerinden
Suzanne ile tereddütsüz bir ilk beş çıkarabilirim ki, benim için önceki
Alela Diane albümlerinden bu kadarının bile çıkmasının güçlüğünü düşününce şimdilik en iyi albümünün bu olduğunu söylesem içim rahatlar. Ne var ki ilkler unutulmaz. Bir
Headless Heroes üyesi olarak
Alela Diane'i hepsine tercih ederim. Tek seferlik olmasının, devamının gelmeyeceğinin, o imkansızlığın çekiciliğine kapılıp gitmeyi seviyorum çünkü.
1. To Begin
2. Elijah
3. Long Way Down
4. Suzanne
5. The Wind
6. Of Many Colors
7. Desire
8. Heartless Highway
9. White Horse
10. Rising Greatness
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder