2000 yılında
Sune Rose Wagner ve
Sharin Foo'nun tanışmalarıyla kurulan Danimarkalı
The Raveonettes ile ilk karşılaşmam, 2005'te çıkardıkları
Pretty In Black albümlerindeki
Love In A Trashcan şarkısının videosuyla gerçekleşmişti.
Sune'un ve
Sharin'in o videodaki karizmaları bugün bile hala beni etkilerken, ilk gördüğüm an gerçek bir çarpılma yaşadım diyebilirim. Klibin ve şarkının retro havası, ikilinin (özellikle de bir erkeği oturduğu yere çivileyecek bakışlarıyla
Sharin'in) yüzlerine, sahne duruşlarına, soğukkanlı performanslarına yansımıştı. Bu yansıma izleyen ve dinleyene de yansımakta hiç güçlük çekmiyordu. Böylece 2005'ten itibaren grubun takipçilerinden biri haline geldim. Ne var ki grubun indie rock'tan dream pop'a uzanan, zaman zaman surf, twist, rock'n roll ve shoegaze ile flört halinde bulunan şarkılarını topladıkları dört albümlerinden hiçbir zaman %100 tatmin olmadım. Evet, milenyumdan bu yana
Love In A Trashcan'in başı çektiği pekçok güzel şarkıya imza atmışlardı. Ama benim için albüm formatında öyle aman aman bir grup olmadılar. Ta ki 2012 albümleri
Observator'a kadar...
Observator bana göre kesinlikle
The Raveonettes'un en iyi albümü. Her zamanki gibi iki, bilemedin üç şarkılarını beğenip arşive katarım diye düşünürken daha açılıştaki
Young and Cold ile müthiş bir atmosfere girdiğimi hissettim. Müzik tarihine çok mühim katkıları olmuş 90'ların çiğ tutkusunu taşıyan davulsuz
Young and Cold, özellikle
Sune'un ve
Sharin'in ortak vokaliyle sanki kayıp bir X Kuşağı marşı gibi yoğun, çamura bulanmış bir şiir kadar mağrur, fevkalade bir şarkı. Peşinden gelen
Observations, piyano ve gitarın sinematik bir gerilim yarattıkları, bunu şarkı boyunca sürdürdükleri çok güçlü bir başka beste. En önemlisi de,
The Raveonettes'u tarif ederken kullanılan dream pop ya da shoegaze tanımlarının bugüne dek hiç olmadığı kadar hakkını veren türden bence. Bu hakkını verme olayı, tek bir vasat şarkı bulunmayan albümün tamamına sirayet etmiş durumda. Akılda kalıcı nakaratlar ama bunun yanında radyolar için fazla sert kaçabilecek post-punk numaraları aynı şarkıda vücut bulabiliyor. Buna ilaveten
Sinking With The Sun,
Downtown ve
Till The End gibi tempolu şarkıları mısır ununa bulamış gibi gitara bulayarak çiğlikten pişmişliğe nasıl çevirdiklerini daha rahat gösterebilmişler kanımca. Bu durum daha önce
The Raveonettes tarihinde tadını bir türlü alamadığım bir lezzetti.
Albümün en iyilerinden
The Enemy,
Sharin'in büyüleyici sesinin ön planda olduğu, hatta "
Sharin'in sesi önceden de bu kadar büyüleyici miydi" diye düşündüren çok güzel bir şarkı. Cevabı da vermiş olduk böylece. Şarkılar güzel olursa sesler kendini daha iyi ifade ediyor. Zaten grubun soundu ya da ikilinin vokal uyumları konusunda eski albümlerinde hiç sıkıntım olmadı. Fakat yazılan ve yorumlanan şu dokuz şarkı bir süre daha demlendikten sonra (en azından benim için) indie klasiklerinden biri olma yolunda yürümekte. Önceki beş albümde eksik kalan tarifi güç şeyleri tanımlayıp tamamlamışlar gibi geldi sanki.
Observations'tan sonra ikinci single olarak çıkarılan
She Owns The Streets ve
Curse The Night, tipik single sevimliliğini sözünü ettiğimiz ciddi şarkı yapılanmasına dahil etmiş iki şarkı ki, bu mesele de çoğu grubun halledemediği sorunlardan sayılabilir. Şöyle bakınca sözünü etmediğim tek şarkı olan
You Hit Me (I'm Down) da bu halledilmişler arasına rahatlıkla konulabilir.
Observator ne sekiz, ne de on şarkı olması gereken bir albüm. Tam kıvamını bulmuş denebilir. Burası çok önemli. Mutfaktaki tüm işler bittikten sonra albüme konacak ekstra bir şarkı veya çıkarılması düşünülen bir başka şarkı şu ahengi bozabilirdi. İkinci kez dinledikten sonra
Observator'ın artık şanlı bir tarih olan
R.E.M.'in
Monster (1994) ve
New Adventures In Hi-Fi (1996) albümleri arasındaki dönemine, o dönemin ruhuna ait olduğunu hissettim. Bu iki albüm arasındaki büyük farkı bilen bilir. İşte
Observator bu iki olağanüstü albüm arasında sağlanmış etkileyici bir geçiş ruhuna sahip.
Stipe,
Buck,
Mills üçlüsünün
Young and Cold'u duyduğu anda tüylerinin diken diken olup gözlerinin dolacağı ihtimaline inanıyorum. İnandığım bir başka şey de bu albümle çıtasını daha yüksek bir noktaya koyan
The Raveonettes'un, bundan sonra pekçok dinleyenin gözünde seviye atlayacağı. En azından bir daha
Observator gibi bir albüm yapmasa bile
Observator ile kendi gerçeğini nihayet kanıtlamış olmaları harika.
1. Young and Cold
2. Observations
3. Curse the Night
4. The Enemy
5. Sinking With the Sun
6. She Owns the Streets
7. Downtown
8. You Hit Me (I'm Down)
9. Till the End
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder