Soyadları
Findlay olan
Amy,
Hannah,
Sarah ve
Holly kardeşlerden oluşan Avustralyalı rock grubu
Stonefield, 2006'da kendi aralarında ilk başlarda
Iotah ismiyle kurup geliştirdikleri bir müzikal yolculuk olarak kariyerine başladı. 2010 yılında Avustralya'nın radyo çapındaki yetenek avcısı yarışmasını
Foreign Lover isimli şarkılarıyla kazanan grup, o saatten sonra başka şarkıları ve coverlarıyla o festival senin, bu festival benim dolaşmaya başladı. Orta karar sayılabilecek
Stonefield (2013) ve bana göre direk kötü
As Above, So Below (2016) albümlerinin ardından kendileri hakkında büyük beklentiler içinde değildim. Öyle ki, 13 Nisan 2018'de çıkan
Far From Earth'ü dinleyip çok beğendikten sonra geçmişlerine baktığımda, bu iki albümü önceden dinlemiş (ve unutmuş) olduğumu fark ettim. Adında "stone" kelimesi bulunan zibilyon tane grup arasından onları hatırlayabilmem için
Far From Earth gibi bir albüm yapmaları yeterliydi. Geç oldu, güç olmadı. Demek ki yapılabiliyormuş. Önceki albümlerde sound olarak 70'ler hard rock / heavy metal etkileri gösteren, ancak bunu iyi şarkılarla temsil edemediklerini düşündüğüm
Stonefield, tembel işi bestelerden kendini kurtarıp çok sıkı bir albümle olgunlaştıklarını göstermişler.
Sahip oldukları potansiyeli göstermek kimine daha ilk albümde, kimine de üçüncüde kısmet olur. Kimi de bu potansiyeli her albümde azar azar yükselterek, üzerine koyarak gösterir.
Far From Earth, uyuşuk, ruhsuz, çapsız bir albümden iki yıl sonra azar azar değil, birden çok acayip bir yükselişle adeta küllerinden doğmuş bir albüm. İlk dinlediğimde şarkılar bana oldukça düz geldi. Ama albüm bittiğinde 70'ler psychedelic atmosferinin modern hard rock dokunuşlarıyla ustaca buluşturulmuş olmasından kaynaklı harikulade bir tat bıraktı. Bu demek oluyordu ki, o düzlük aslında kendi içinde türlü engebeler, virajlar, inişler, yokuşlar barındıran çok boyutluluğun kendini çok iyi gizleyen (yani daha ilk elden kendini teslim etmeyen) yanlarını keşfetmişler. Aslında ilk dinleyişte bile anlaşılabilir, fakat derinliğini ancak birkaç dinleme ile dinleyene hissettirebilir bu bir garip üslup, sound kalitesinden ziyade, çok iyi yazılmış şarkılar sayesinde gücünü ortaya koyuyor. Gerçek rock tutkunlarının gönlünde 70'ler rock müziğinin modası hiç geçmez. Ama bu moda hantal şarkılarla fazla uzağa da gidemez. Bir kere en baştan bunun bilincine ulaşmış bir albüm
Far From Earth.
Açılışı yapan
Delusion,
Far From Earth,
In The Eve,
Together ve
Sleepyhead beşlisi için ne kadar konuşsam az. Ortak bir açıklama olarak, 70'lerin psychedelic uçarılığına hepten kendini kaptırmamış, bir ayağı her zaman yerde olan, köprüleri, kıvrımları, nakaratları çok iyi tasarlanmış karizmatik rock şarkıları desem de yetmeyecek. En önemli unsurlardan biri de, davulcu / vokalist
Amy'nin vokal dizaynları. Bu beş şarkının herhangi birinin herhangi bir yerinde yaşadıkları yükselişin son noktasında o vokalin iz bırakıcı bir etkisi mevcut. Ses rengi olarak olağanüstü bir durumdan bahsetmiyoruz. Ama o sesin şarkı içinde kendini konumlandırış biçimi, bu beş şarkının beşinde de değişik suretlerde o zirveyi yakalıyor. Bu vokal geleneğinin karşılığında
Black Sabbath geleneğinden yetişmiş
Ozzy tarzı az çok hissedilse de, kadın eli değmiş bir ustalığın kendi kendini var ettiğini,
Amy'nin de her şarkı için olabilecek en iyi söyleyiş şeklini keşfettiğini söylemek gerek.
Sürekli beş şarkı dediğime bakılmasın. Diğer şarkılar bana göre bu beşliden bazı ufak detaylarla ayrıldığı için ve her birine aynı methiyeleri düzmemek adına böyle bir gruplaşma yaptım. Mesela
Visions'ın tüm bu olanlara bir de pop rengi ilave edişini,
Broken Stone'un tüm bu olanlara daha psychedelic progressive bir yoğunlukta müdahil oluşunu,
Through The Storm'un tüm bu olanlara
Black Sabbath veya
Deep Purple duruşunu biraz daha belirginleştirerek yanıt verişini duymak ayrıca keyif verici. Peki neden ilk zamanlar böyle güçlü albüm yapamadılar diye düşünmenin artık anlamı yok.
Stonefield, bir grubun en temel kuruluş amacı olan iyi şarkılarla iyi müzik yapma misyonunu
Far From Earth ile tamamlamış bulunuyor. Hatta iyiden daha fazlası olarak. İşin kolayına kaçıp bir dakikalık hızlı ve ruhsuz punk şarkıları, uyuşuk indie rock besteleri veya enstrümanlara abanıp tüm kusurlarını kaosla örtebileceklerini düşündükleri heavy metal yavanlıkları yapmıyorlar. Nerede gerekli gördülerse orada sert, yumuşak, ayrıntılı, basit, coşkulu, gizemli, ama hep dengeli oluyorlar. Her müzisyen veya grup kötü şarkılar veya albümler yapsın. Şayet sonunda
Far From Earth gibi albümlere ulaşacaklarsa...
1. Delusion
2. Far From Earth
3. In the Eye
4. Visions
5. Together
6. Broken Stone
7. Through the Storm
8. In My Head
9. Sleepyhead
10. Celestial Spaces
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder