31 Mart 2021 Çarşamba
Issız Ada Radyosu Arşivi (Mart 2021)
27 Mart 2021 Cumartesi
Girlfriends and Boyfriends - Fallacy Of Fairness
Vancouver, Kanada doğumlu bir post-punk grubu olan Girlfriends and Boyfriends, ilk albümünü 2010'da, ikincisi olan Our Garden'ı 2015'te, üçüncüyü ise 2021'de çıkardı. Kapağını görünce ilk başta new wave bir albüm sanarak sevindiğim ama dinlemeye başlayınca post-punk olduğuna yine sevindiğim Fallacy Of Fairness, nostaljik bir modernlik taşıyor. O nasıl oluyor? Tıpkı new wave gibi post-punk da 80'lerde altın çağını yaşamış bir tür. Hatta aynı anda ikisini birden yapan bir sürü grup vardı. Girlfriends and Boyfriends, bir post-punk grubunda aradığım tüm özelliklere sahip. Tutkulu, coşkulu, biraz kasvetli (ki o kasveti az da olsa hissettiremeyen bir post-punk grubu iyi değildir bana göre) ve 80'lerin ruhunu 2020'lere modifiye etmiş ya da en azından başarıyla denemiş bir müzik. The Cure'un ilk zamanlarını ve The Smiths'in müzik/lirik uyumunu referans olarak göstermek mümkün. Tempolu, yer yer catchy şarkılar, çok sevdiğim gitar tonu ve tam olması gerektiği gibi güçlü bas tarzıyla vücuda gelmiş, o vücut da kendini özenilesi bir serbestlikle akıntıya bırakmış adeta. Tabii ipini koparmış bir özgürlükten ziyade, ipsiz biçimde kendini kontrolde tutan sade bir özgürlükten söz ediyoruz daha çok.
16 Mart 2021 Salı
Eisbrecher - Liebe Macht Monster
2003 yılında Bayern/Almanya'da kurulan beş kişilik Eisbrecher, 2008 tarihli Sünde albümüyle tanıdığım, fena bulmadığım, bolca Rammstein referansı kullandığım bir gruptu. O zamanlar Neue Deutsche Härte (New German Hardness) diye bir müzik türü olduğundan, Rammstein'in de bu türün ağası sayıldığından haberim yoktu. Sünde'yi ilk duyduğumda birilerini taklit ediyorlar demek istememiştim. Zaten iyi şarkılar yaptıkları sürece kime benzedikleri de umurumda değildi. Neue Deutsche Härte'yi tanımlamak için elektronik altyapıya gotik rock, punk, endüstriyel metal gömmek suretiyle kendini ifade eden bir müzik türü demek yerine direkt Rammstein demek yetiyor. Öyle ahım şagım bir albüm olmayan Sünde'nin etkisiyle Eisbrecher'ın yaptığı her albüme kulak verdim. Ama ne yazık ki iyi şarkı yapmayınca "Rammstein'e benzeyen grup"tan öteye gitmiyorsunuz. Her şeye rağmen grubun müzik tutkusu ve üretkenliği devam ediyor. 2020'de çıkan Schicksalsmelodien, daha iyi mi kötü mü anlayamadan 2021'de Liebe Macht Monster'ı çıkardılar. Neyse ki henüz ilk dinlememde bunun gayet iyi olduğunu anladım. Elektronik, gotik, endüstriyel ne varsa, çoğunluğu güçlü şarkılardan oluşan bu albümde işini bilen bir bütünlükle karşımıza geliyor.
Sanırım 9. albümleri olan Liebe Macht Monster, grubun sound olarak istikrarını gözler önüne sererken, önceki albümlerini de düşününce tecrübelerini de belirginleştiren bir iş olmuş. Es lohnt sich nicht ein Mensch zu sein ile takır takır bir açılış, Es lebe der Tod ile de kütür kütür bir kapanış yapan albüm, 15 şarkı ve 56 dakika boyunca metalin endüstriyel ve elektronik yanından zevk alanlar için parlak anlar vadediyor, aynı zamanda hımını hımını Almacaya doyuruyor. Başta Systemsprenger ve Leiserdrehen olmak üzere Frommer Mann, FAKK, Nein Danke bu parlak anları oluşturuyor bana göre. Dagegen şarkısında yine Almanya'nın Neue Deutsche Härte camiasından Oomph! grubunun solist ve davulcusu Dero Goi'nin konuk olduğunu da notlarımıza ekleyelim. Şimdiye dek 10 albüm yapmış bu gruba da bir ara bu notlar gözümüze ilişirse bakarız. Rammstein'in ikonik ve karizmatik solisti Till Lindemann kadar olmasa da Alexx Wesselsky'nin industrial metal kaidelerine cuk oturan vokali de Eisbrecher'ın pozitifliklerinden biri. 2003'ten beri endüstriye hizmet veren Eisbrecher, bence en iyi albümleri olan Liebe Macht Monster ile elektro metalin Avrupa kanadını güçlendiriyor, NDH ateşini harlıyor.