Üzerinde The Vintage Caravan yazan bir albümü, klasik bir hard rock beklentisi ile ama hakkında hiçbir şey bilmeden dinlemeye başladığınızda ilk şarkı Whispers size "evet bu klasik bir hard rock" duygusunu veriyor. Crystallized, o hard rock'ın üzerine blues rock katkılı progressive rock koyunca olayın "klasik" tarafı biraz geri çekiliyor. Hemen ardından gelen Can't Get You Off My Mind olaya biraz daha kıvraklık katarak bu Amerikalı arkadaşların aslında hiç de öyle klasik mlasik diye yabana atılır olmadıklarını gösteriyor. Dördüncü şarkı Dark Times'a geldiğimizde ise aslında bu arkadaşların Amerikalı olmadıklarına dair şüpheler beliriyor. Gerçi albümün bu noktasına kadar bazı aksan kaymaları hafif işkillendirmedi değil. Ama olay aksanda değil, şarkı atmosferinin yarattığı İskandinav aşinalığında. Hard, progressive, blues farketmez, rock namına en güzel nostaljik duyguları günümüze başarıyla uyarlayan milletler çoğunlukla İsveç, Norveç, Danimarka gibi kardeşlerimiz olmuştur. The Vintage Caravan ile ilgili araştırma safhasına geçtiğimizde kendilerinin Reykjavík/İzlanda'da bulunan Höfuðborgarsvæði bölgesinden gelme bir grup oldukları bilgisine ulaşıyoruz ki, aynı ülkedeki meşhur yanardağ Eyjafjallajökull'u tuhaf bulanların bir de bunu denemelerini tavsiye ederiz.
Dark Times, dinleyici tecrübesiyle açıklanabilecek veya sadece bir his diye işin içinden çıkıp açıklanamayabilecek şekilde İskandinav/Nordik retro tutkunu gruplara ait bir şarkı. Zaten bu yüklemeden sonra ne çalsalar o İskandinavlığa ve Nordikliğe havale edilerek keyfi çıkarılan Monuments adlı beşinci The Vintage Caravan albümü, artık klişe olduğu üzere dinledikçe serpilen, kodlarını ortaya koyan tecrübe yüklü bir rock güzelliği. Tabii önceki dört albümü de dinlettiren bu tecrübe, 2006'da kurulan grubun müzik yolculuğu hakkında her şeyi öğrenmemizi sağlıyor. Özellikle Arrival (2015) ve Gateways (2018) albümleri grubun hard, progressive, blues karması rock olgunluğunu gözler önüne seren kalitede. Bu karmaya bir isim de bulmuş olan otoriteler, "heavy psych" demeyi uygun görmüşler. The Vintage Caravan, bu türe ait dinlediklerime nazaran geçmişe biraz daha bağlı kalmış gruplardan. Dark Times kadar, Forgotten ve Clarity gibi 8'er dakikalık katmanlı şarkılarla zaten yılın en iyi rock albümlerinden biri olduğunu ilan eden Monuments, adı gibi vintage olması yanında çağdaşlığıyla da kulak dolduruyor. Grup Can't Get You Off My Mind ve Sharp Teeth'te ara ara Red Hot Chili Peppers numaraları çekiyor. Forgotten ve Said & Done'da yakaladığı modern riffleri yeni yetme gruplara ilham verecek çeşitlilikte işliyor.
Aynı zamanda grubun vokalisti olan Óskar Logi Ágústsson'un gitarıyla attığı güçlü temeller, üzerine özgürce çıkılacak katlar yaratıyor. Heavy psych olmanın getirdiği özelliklerden biri olarak doğru yer ve zamanda devreye giren harikulade gitar soloları kimi zaman şarkının suyuna giderken, kimi zaman sürpriz bir şekilde yan yollara sapabiliyor. Bu da o vintage duygusunu hissettiren özelliklerden biri. This One's For You ve kapanışta yer alan Clarity'nin yumuşaklığı, bu bas, davul, gitar yoğunluğunda hiç sakil durmadığı gibi, albümün karakter gelişimine önemli katkılar sağlıyor. İlk başlarda kıyıda köşede kaldığını düşündüğüm Hell bile dinledikçe o kadar güzelleşti ki, zaten iyi albümlerin hepsi böyledir. Filmlerde gördüğümüz İzlanda'nın o soğuk ama etkileyici atmosferinden o güzel filmlerin nasıl çıktığını biliyoruz. Onları modernlikleriyle, pastorallikleriyle sevdik. Monuments gibi güzel albümlerin de oradan çıktığını bilmek, beni o filmlere götürdü bazen. Şehir ışıklarıyla donatılmış gecelerine, doğayla iç içe yaşayan gündüzlerine gittim. The Vintage Caravan'ın İzlandalı olduğunu bilmesem yine gider miydim emin değilim. Ama boş boş dinlemeyip o bilgilere sahip olunca şarkıların sizi oralara götürmesi daha kolay ve anlamlı oluyor.
1. Whispers
2. Crystallized
3. Can't Get You off My Mind
4. Dark Times
5. This One's for You
6. Forgotten
7. Sharp Teeth
8. Hell
9. Torn in Two
10. Said & Done
11. Clarity
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder