30 Kasım 2014 Pazar

Issız Ada Radyosu Arşivi (Kasım 2014)

Pink Floyd - The Endless River
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Art Rock, Space Rock, Ambient
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Louder Than Words"
Julia Marcell - Sentiments
Yıl: 2014 Polonya
Tür: Art Pop, Singer/Songwriter
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Cincina"
Highspire - Your Everything
Yıl: 2004 ABD
Tür: Shoegaze
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Vesperbell"
 
Rammstein - Sehnsucht
Yıl: 1997 Almanya
Tür: Industrial Metal
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Du Hast"
Brokedown Palace OST
Yıl: 1999 ABD
Tür: Pop, Rock, Alternative Rock, Hip-Hop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: Audioweb - "Policeman Skank"
 
The Raveonettes - Pe'ahi
Yıl: 2014 Danimarka
Tür: Dream Pop, Shoegaze
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Kill!"
Live - Secret Samadhi
Yıl: 1997 ABD
Tür: Alternative Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Freaks"
Guy Pearce - Broken Bones
Yıl: 2014 Avustralya
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Overflow"
Athena - Altüst
Yıl: 2014 Türkiye
Tür: Pop Rock, Indie Rock, Ska
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Yamyam Zurna"
Sumer - The Animal You Are
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Progressive Metal, Post-Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Progenesis"
 
The Cambodian Space Project - Not Easy Rock & Roll
Yıl: 2012 Kamboçya
Tür: Cambodian Pop, Indie Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Kom Vea Cha Tha Snaeha Khnom"
Leighton Meester - Heartstrings
Yıl: 2014 ABD
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sweet"
Spiders - Flash Point
Yıl: 2012 İsveç
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Weekend Nights"
The Sonic Beat Explosion - Electrophonic Soul
Yıl: 2014 Almanya
Tür: Stoner Rock, Garage Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Soul Revolution"
The Brand New Heavies - Sweet Freaks
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Acid Jazz, Soul, Funk
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sledgehammer"
Slow Season - Slow Season
Yıl: 2012 ABD
Tür: Stoner Rock, Blues Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Deep Forest"
 
Billy Idol - Whiplash Smile
Yıl: 1986 ABD
Tür: Pop Rock, New Wave
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sweet Sixteen"
Javiera Mena - Otra era
Yıl: 2014 Şili
Tür: Synth Pop, Electropop, Nu-Disco
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Otra era"
 
Devin Townsend - Z²
Yıl: 2014 Kanada
Tür: Alternative Metal, Progressive Metal
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Universal Flame"
 
Baby Huey - The Baby Huey Story: The Living Legend
Yıl: 1971 ABD
Tür: Psychedelic Soul, Funk
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hard Times"

21 Kasım 2014 Cuma

Spiders - Shake Electric


2010'da Göteborg / İsveç'te kurulan Spiders, hard rock damarından beslenen bünyelere ilaç gibi gelecek yeni albümü Shake Electric ile bu türe heyecan katıyor. Günümüz hard rock'ının da böyle heyecanlara gerçekten ihtiyacı var. Zira dünyanın dört bir yanından çıkan o kadar çok hard rock grubu var ki, hepsinde klasik Amerikan hard rock özentiliği alıp başını gitmiş. O kadar tekdüze, ruhsuz ve hazırcı bir zihniyete sahipler ki, bunun köklere bağlılıkla, geleneği sürdürmekle falan ilgisi yok. Hazıra dağ dayanmaz derler ama hazır hard rock materyallerini kullana kullana bitiremediler. Enstrüman çalmayı bilen birinin en fazla 1,5 dakikada tasarlayıp yazabileceği, sonra da 1,5 milyon benzerinin arasına yollayıp sifonu çekeceği şarkılar hard rock'ın itibarına en ufak bir katkıda bulunmadıkları gibi, adamı bazen bu türden de soğutabiliyorlar. İsveç'ten çıkan grupların hard rock'a yaklaşımlarındaki ciddiyetini takdir eden biri olarak Spiders'ı duyup beğendikten sonra İsveç'ten çıktıklarına hiç şaşırmadım.

Bu ciddi yaklaşımın adını koyarsak, özellikle bu müziğin temellerinin atıldığı, kurallarının konduğu, aynı zamanda özgürlüğünü kazandığı 70'lere sıkı sıkıya bağlı, aynı zamanda o bağlılığı günümüz talepleri doğrultusunda zinde bir sertlikle bütünleştirmiş bir lezzetten söz edebiliriz. Kimileri bu lezzeti fazla retro bulup sırt çevirse de, bence adına "alternative rock" denmesi gereken gerçek müzikal tavır bu yönde alınmalıydı. Hard rock veya rock olması şart değil, Spiritual Beggars, Mårran, The Hellacopters, Dungen, Acid House Kings ve daha birçok İsveçli oluşumda fark edilecek bu geleneksel kalıplara sahip çıkış sahiden hayranlık verici boyutlarda. Bundan böyle bu kalantor İsveçlilerin arasında Spiders'ı da saymak şart. Çünkü 70'lerin klasik, occult, punk öğelerini bu denli zenginleştirerek sunabilme meziyetleri, ikinci albümleri Shake Electric'te iyice belirginleşmiş durumda.


Grubun 2012 tarihli ilk albümü Flash Point, yine aynı müzikal anlayışla inşa edilmiş olmasına rağmen benim için bir türlü akmayan bir albümdü. Bir albümün kötü olmamasını ama aynı zamanda akmıyor oluşunu açıklayabilmem pek kolay değil. En basit ifadeyle düz bir albümdü Flash Point. Oysa Shake Electric sular seller gibi akıyor. Kıvraklık, sertlik, hard olmasına rağmen belli çizgileri olan bir melodik denge ve daha neler neler! En önemlisi de bana göre tüm zamanların en iyi kadın rock vokallerinden biri olan Ann-Sofie Hoyles'ın cıva gibi sesi. Albüme adını veren Shake Electric, Bleeding Heart, Give Up The Fight gibileri kesinlikle yılın en iyi hard rock şarkılarından. Üstelik hepsi aynı albümde. Bu payın yarısı da Hoyles'a ait. O kadar kendinden emin bir ses ki, kendinden emin bir hard rock ile mükemmel uyum sergiliyor. Şarkı ismi saydığıma bakılmasın. Albümde tek bir vasat şarkı yok. Açılıştaki Mad Dog, kapanıştaki War Of The World, aralardaki Only Your Skin ve Back On The Streets, saydıkça iştahımı kabartan, albümü tekrar dinleme kaşıntısı yaratan altın rock külçeleri gibiler.

Favorim olduğu üzere, ilk dinleyişte düz bir zeminde sağlam adımlarla ilerliyor gibi görünen ama daha ikinci dinleyişte resmen uçtuğunu hissettiren albümlerden birisi olan Shake Electric, içerdiği hard rock lezzetini farklı disiplinlere uydurmayı beceren bir zekanın ürünü. Mesela Control diye kanlı canlı bir punk ile, Hard Times diye 60'ların kalbi kırık R&B ruhunu dış kulaktan iç kulağa aktaran bir soul'u aynı çatı altında buluşturabiliyor. Hard Times ile iç kulağa sızan Ann-Sofie Hoyles vokali orada üzengi, çekiç, örs, dalız, östaki, salyangoz ne varsa darma duman ediyor. Şarkı ve bu vokal, kendinden önceki enerji yüklü harika rock şarkılarındaki dört tarafı kişilikli gitar nağmeleriyle, arı gibi çalışan davuluyla, bal üreten basıyla çevrili müziğini bir anda bambaşka bir naiflikle kutsuyor. Shake Electric ile ilgili söylenecekler bu kadarla kalmıyor tabii. Albüm bittikten sonra başa her dönüldüğünde söylenecek yeni şeyler bulunabilir. Ama yine her dinleyişte sözler sussun, sadece örümcekler çalıp söylesin istiyor insan.

1. Mad Dog
2. Shake Electric
3. Bleeding Heart
4. Only Your Skin
5. Lonely Nights
6. Back on the Streets
7. Control
8. Give Up the Fight
9. Hard Times
10. War of the World

16 Kasım 2014 Pazar

Oh Land - Earth Sick


Tam adı Nanna Øland Fabricius olan Danimarkalı indie pop şarkıcısı Oh Land, güzel sesine rağmen çok bayıldığım bir isim sayılmaz. Bugüne dek yaptığı üç albümle yollarımızın bir şekilde kesişmiş olması, her seferinde ilişkimizin bir türlü oturmadığı izlenimi bıraktı üzerinde. Kendisini gerçekten sevmek istedim ama bir türlü kendisinden aynı ilgiyi görmedim. En son çıkardığı 2013 yılı albümü Wish Bone, buzları biraz eritir gibi oldu. Lakin birkaç şarkı dışında yine kapıyı suratıma kapattı adeta. Belki de sorun onda değil bendeydi. Şu "art pop" mefhumuna olan temkinli yaklaşımım yüzünden benzer türde sorunları Lykke Li ve son albümü The Golden Echo ile beni hayalkırıklığına uğratan Kimbra'da da yaşamıştım. Onunla da, onsuz da olmuyor hesabı bu kızların her albümünü dinlemek yönünde içimdeki kıpırtılara mani olamıyorum yine de. Bu düşünceler zihnimin bir kenarında uyuklarken Oh Land'in sessiz sakin beliren yeni albümü Earth Sick sayesinde tekrar uyandılar. Fakat önyargılarım da aynı anda uyanmışlardı.

Aileden müzisyen şarkıcılar kervanında seyahat eden Oh Land, önceleri dans üzerine bir kariyer planı yapmışken geçirdiği bir sakatlık sonucu bu planını değiştirmek zorunda kalmış. Rotayı müziğe kırdıktan sonra benim beğenmediğim üç albümüyle ülkesi Danimarka'nın bağımsız plak şirketlerinden Amerika'nın David Letterman'lı, Jimmy Kimmel'lı şov programlarına, Sia'lı, Katy Perry'li konser açılışlarına uzanan bir ilgiye mazhar olmuş. Hatta yeni yeni başlayan oyunculuk uğraşının izleri, en son Mads Mikkelsen, Eva Green ve Eric Cantona'lı kadrosuyla dikkat çeken merakla beklediğim Danimarka westerni The Salvation'da görülebilirmiş. Önyargılarıma geri dönersek, 10 Kasım 2014'te çıkan son albüm Earth Sick, açılış şarkısı Machine ile "yine mi" duygusu yaratsa da, dinledikçe açılan, kendine bağlayan, bitince yıktığı önyargı duvarlarının ötesine geçip burada neler varmış diye merak ettirerek tekrar dinlemeye teşvik eden bir albüm. Daha iyi olabilir miydi? Evet! Ama üç beğenmediğim Oh Land albümü, bir beğendiğim Oh Land albümünü götüremedi.

Earth Sick'in diğerlerinden ne farkı vardı diye düşününce uzlaşması emeğe ve zamana bağlı art pop ile, uzlaşması popüler pop zekasına bağlı indie pop arasında bir yakınlık kurulabilmiş olması diye özetledim kendi kendime. Mesela önceki albümde yer alan Renaissance Girls de bana bu yakınlığın kurulabildiğini hissettirmişti. Ama sanki direk çok satmak için kör göze tavizler içeren bir şarkıydı ve hatta biraz sahteydi. Oysa bu albümün ilk single yıldızı konumundaki Head Up High, dinleyenin üzerine daha gerçek bir pop kokusu sindiriyor. İster liste, ister radyo şarkısı densin, en azından son derece samimi. Bunun yanında Favor Friends, Hot 'n' Bothered, Flags, Daylight şarkıları ilk etapta sözünü ettiğim sanat ve popüler pop arasında kurulan yakınlığın şık örnekleri olarak görülüyorlar. Bu sayede Oh Land, kişiyi kendine yakınlaştırdıktan sonra, önceki art pop alışkanlıklarını da benimsetme fırsatı yakalamış oluyor ki bu fırsatı da Half Hero, Earth Sick, hatta açılışını beğenmediğim Machine şarkılarıyla iyi değerlendiriyor. Fakat bakış açısına göre vasat veya kaçırılmış fırsatlar olarak görülebilecek başka şarkılar da mevcut. Toplamda bunların hiçbiri Earth Sick'in iyi bir albüm olduğu gerçeğini etkilemiyor. Dördüncü albümle de olsa Oh Land'i kazanabildiğim için derin olmayan bir oh çekiyor gibi hissediyorum.

1. Machine
2. Favor Friends
3. Head Up High
4. Earth Sick
5. Nothing is Over
6. Doubt My Legs
7. Half Hero
8. Daylight
9. Hot 'n' Bothered
10. Little Things
11. Flags
12. No Particular Order
13. Trailblazer

12 Kasım 2014 Çarşamba

Live - The Turn


Aslında hikâyeden ara ara bahsetmiştik. 1988'de kurulan Amerikalı grup Live, aralarında bence gelmiş geçmiş en iyi rock albümlerinden biri olan 1994 tarihli Throwing Copper'ın da bulunduğu 7 albüm yapıyorlar. Sessiz sedasız kazanılan mühim başarılar, kemikleşmiş bir hayran kitlesi, müthiş konserler, harika şarkılarla dolu parlak bir kariyer geçiriyorlar. Bu kariyerin sonlarına doğru yaptıkları albümlerinde peyderpey bir düşüş gözleniyor. Live'ın alternative rock, grunge ve pop rock karması dinamik duruşu, kimlik sahibi şarkılara yansıyor. Ama bu şarkılara en büyük ayrıcalığı sağlayan unsur, çok özel sesiyle solist Ed Kowalczyk'ti. Şarkı sözlerinin de sahibi olan Kowalczyk, grubun geri kalan üç üyesinden habersiz çetrefilli bir kontrat hadisesine bulaşıp onlarla mahkemelik olunca ayrılık vakti geldi. Tabii kendisi olayların öyle gelişmediğini söylese de geri dönüş mümkün olmadı. Kowalczyk biri vasat, biri de vasatın altı iki solo albüm yaptı. Chad Gracey, Patrick Dahlheim, Chad Taylor üçlüsü de eskinin Candlebox grubundan arkadaşlarıyla The Gracious Few adıyla 2010'da bir albüm yaptılar.

Tüm bunlar olurken bir gün Live'in yeni bir albüm yapacağı kimsenin aklına gelmezdi. Ed Kowalczyk, "Live ruhu benim solo albümlerimde yaşayacak" diye konuşurken, Gracey, Dahlheim, Taylor üçlüsü de "biz 20 yıldır bu gruba herşeyimizi verdik, o zat (Kowalczyk) olmasa da yolumuza kaldığımız yerden devam ederiz" demeçleriyle kötü ayrılmış bir çift görüntüsü çizdiler. 2011'de Live'ı tekrar canlandırmak için harekete geçen üçlü, Unified Theory adlı Seattle'lı bir grubun solisti olan Chris Shinn ile anlaştılar. Bu durum, grubun 1994-2000 arası tarihine hala tutkuyla bağlı benim gibi biri için Bruce Dickinson'sız Iron Maiden, hatta bir tık daha abartarak Robert Plant'siz Led Zeppelin (neyse ki öyle bir felaket yaşanmadı!) sahteliğindeydi. Olsundu. Neticede benim için hatırı olan gruplardan birini tabii ki alıcı kulakla dinleyecektim. Daha Chris Shinn kardeşimizin sesini duymadan böyle negatif duygulara kapıldıysam, dinleyince ne düşünürüm merakı içinde 2014 Ekim sonunda çıkan The Turn için play tuşuna bastım.


Bir kere müzikal açıdan Live cephesinde yeni hiçbir şey yok. The Turn, grubun kaldığı yerden, yani grubun adım adım eski ateşinden uzaklaşıp sıradanlaştığı V (2001), Birds Of Prey (2003), Songs From Black Mountain (2006) albümlerinin bıraktığı yerden devam ettiğini gösteriyor. Kowalczyk varken de ne yazık ki bu böyleydi. Ama Ed Kowalczyk, gruba karakterini veren çok özel bir sesti. Sırf müzik yönünden The Turn albümünün bir Live albümü olduğunu anlamak çok zor. Yeni nesil alternatifçiler bile pekala bu ayarda (hatta daha yüksek ayarlarda) şarkılar yazabiliyor. Yani şu albüm notası notasına Kowalczyk'in sesiyle çıksaydı pek kimse şaşırmaz, benim gibi grupta belli bir düşüş görenler "Live vasat albümlerine devam ediyor" diyecekti. Ama nerede duysa bu grubun Live olduğunu anlayacaktı. Şimdi Kowalczyk olmayınca bu iş kısmen zorlaştı. Kısmen kısmı da çok ilginç. "20 yıldır bu grup için kıçımızdan ter akıtıyoruz arkadaş" diyen üç eski Live üyesi, Kowalczyk'in ses rengine oldukça yakın bir vokalle anlaşarak alışkanlıklarından kurtulamayacakları ironisine teslim olmuşlar sanki.

Chris Shinn kötü bir vokalist sayılmaz. Ama onun bir Alex olmadığını bilen grup arkadaşları ya onu bu ses yakınlığından dolayı özellikle seçmişler, ya da bazı şarkılarda çok fark edildiği üzere ondan daimi bir Ed Kowalczyk verimi almak için birtakım teknik taktik ikna yöntemlerine başvurmuşlar gibi geldi. Albümün adının neden "The Return" değil de "The Turn" olduğu da sadece lafta kalmış böylece. Kowalczyk ile geri dönmeyip, Shinn ile dönmek Live'e hiçbir şey katmamış. Biraz Don't Run To Wait, biraz We Open The Door, biraz da Natural Born Killers göze batar gibi olmuş. Ama hep biraz olarak kalmışlar ve dediğimiz üzere ses değişiminden ötürü ortaya bir Live karakteri koyamamış, dildo kalmışlar adeta. Keşke tekrar I Alone, Selling The Drama, Shit Towne, Lightning Crashes, Lakini's Juice, The Distance, Simple Creed, Heaven gibi şarkılar yazabilseler de tek onları yine Chris Shinn söylese diyeceğim ama bu örümcek kafayla "dönüş"ü olmayan bir yola girmişler belli ki. Şu 90'lar nasıl bir eşikti ki, Live gibi bazı gruplar kendilerini bile aşamadılar.

1. Siren's Call
2. Don't Run to Wait
3. Natural Born Killers
4. 6310 Rodgerton Dr.
5. By Design
6. The Way Around is Through
7. Need Tonight
8. The Strength to Hold On
9. We Open the Door
10. He Could Teach the Devil Tricks
11. Till You Came Around

7 Kasım 2014 Cuma

The Sonic Beat Explosion - Sister Psychosis


The Sonic Beat Explosion, Almanya'nın garajlarından yetişmiş dört kişilik, üç albümlük kaya gibi bir grup. Kendilerinin farkına varmam, 2014 tarihli albümleri Electrophonic Soul albümleri sayesinde oldu. Garage rock'ın o yan bakılmayan acarlığını stoner rock'ın ağırbaşlı sertliğiyle buluşturan Martinez (Van Boogie), Zeze, Marius ve Tino dörtlüsü, bu albüm sayesinde kendini sevdirdikten sonra gelmişini geçmişini de merak ettirdi. Orada da henüz erişemediğim kendi adını taşıyan ilk albüm (2009) ve Sister Psychosis (2011) ile karşılaştım. Son zamanlarda dinlediğim bu tip 3-4 albümlük kariyerdeki grupların en çok son albümlerini beğenirdim. Ama bu kez ikinci albüm Sister Psychosis burun farkıyla biraz daha hoşuma gitti. Gerçi o burunun şeklini tam tasvir edemiyorum. Zira grubun her iki albümündeki şarkılarda bariz oynamalar yok. Ama Sister Psychosis daha bir aktı sanki. Grup bu albümde işlerini bitirip teslim ettikten sonra garajda gayet sıkı biçimde eğlenirken, Electrophonic Soul albümlerinde ise ellerindeki işi bitirmek için uğraşıyorlar havası yaratmışlar gibi geldi.

En belirgin özelliği enerjisi olan The Sonic Beat Explosion, nasıl ki albümleri arasında bariz oynamalar gerçekleştirmiyorsa, albüm içindeki şarkılarında da bu tarzlarını sürdürüyorlar. Bazen bizim de "şarkılar hep birbirine benziyor" yorumunda bulunduğumuz, ama dinledikçe ince detaylar ya da sözünü ettiğim akıcılık faktörü sayesinde bağrımıza bastığımız türde bir rock albümü Sister Psychosis. Favori şarkılarım şimdilik Don't Look Back, Feed Your Demons, Sister Psychosis, Cold As Stone, State Of Shock şeklinde. Belki birkaç gün sonra bunlara başkalarını da eklerim. Neden favorim olduklarını gerçekten bilmiyorum. Böyle durumlar için cankurtaran niteliğindeki kelime de zaten "akıcı" oluyor. Tabii bu akıcılığın farkındalığı, güzellik kıstaslarımız gibi değişken. Yoksa bu Alman arkadaşlar, bazı dinleyiciler tarafından rahatlıkla fazla Amerikan olmakla veya migren azdırmakla suçlanabilirler. Dinlerken bir ara keşke demedim değil. Keşke İsveçli The Hellacopters gibi garaj raconlarını melodik hard rock yönünde biraz esnetselermiş. Fazla değil, biraz! Çünkü şahsen bu tip Amerikan menşeli müzik icra eden Avrupalı şahsiyetlerde o Avrupa havasını solumak isteyebiliyorum. Ama Sister Psychosis albümünün soluttuğu havaya da itirazım olmaz. Hele de grup böyle bir enerjiye sahipken.

1. New Dawn Boogie
2. Too Little (and Too Fast)
3. Don't Look Back
4. Feed Your Demons
5. Song To Somebody Else
6. Whatever It Takes
7. Sister Psychosis
8. Cold As Stone
9. Good Times Gone Bad
10. Strikes Me Down
11. State of Shock
12. Get Ready (To Testify)

31 Ekim 2014 Cuma

Issız Ada Radyosu Arşivi (Ekim 2014)

The Marvelettes - The Ultimate Collection
Yıl: 1994 ABD
Tür: Pop Soul, Rhythm & Blues
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Please Mr. Postman"
Johnny Marr - Playland
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Indie Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Easy Money"
 
The History of Apple Pie - Out of View
Yıl: 2013 İngiltere
Tür: Indie Pop, Shoegaze, Dream Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "See You"
Pompeii - Loom
Yıl: 2014 ABD
Tür: Post-Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Rescue"
 
Guns n' Roses - Use Your Illusion I
Yıl: 1991 ABD
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Live and Let Die"
 
Guns n' Roses - Use Your Illusion II
Yıl: 1991 ABD
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Pretty Tied Up"
 
Meiko - Dear You
Yıl: 2014 ABD
Tür: Indie Pop, Singer/Songwriter
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sweeter"
The Tea Party - The Ocean at the End
Yıl: 2014 Kanada
Tür: Progressive Rock, Hard Rock, Alternative Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Submission"
Beggar's Blues Diary - Back to Basics...
Yıl: 2011 Yunanistan
Tür: Blues Rock, Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "The River"
 
Lisa Smith's Powerhaus - Maze of Souls
Yıl: 2008 Kanada
Tür: Blues Rock, Hard Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Needle"
 
The Vines - Wicked Nature
Yıl: 2014 Avustralya
Tür: Alternative Rock, Garage Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Rave It"
 
The Chemical Brothers - Surrender
Yıl: 1999 İngiltere
Tür: Big Beat, Neo-Psychedelia
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Music: Response"
Betty Who - Take Me When You Go
Yıl: 2014 Avustralya
Tür: Synth Pop, Dance-Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Somebody Loves You"
 
Vaudou Game - Apiafo
Yıl: 2014 Fransa / Togo
Tür: Funk, Rock, World
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Lazy Train"
Russell Crowe & 30 Odd Foot of Grunts - Other Ways of Speaking
Yıl: 2003 Avustralya
Tür: Blues Rock, Pop Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mission Beat"
Andersons - Stephen & Emily
Yıl: 2014 Japonya
Tür: Indie Pop, Dream Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Liberty"
 
Smooth Hound Smith - Smooth Hound Smith
Yıl: 2014 ABD
Tür: Folk Rock, Americana
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Crazy Over You"
 
Shantanu Moitra - 3 Idiots OST
Yıl: 2009 Hindistan
Tür: Pop, Hindi
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: Sonu Nigam, Swanand Kirkire & Shaan - "Aal Izz Well"
Kill It Kid - You Owe Nothing
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Alternative Rock, Blues Rock, Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Black It Out"
 
Rage Against The Machine - Rage Against The Machine
Yıl: 1992 ABD
Tür: Alternative Rock, Funk Metal, Rap Rock
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Take the Power Back"
 

28 Ekim 2014 Salı

Beggar's Blues Diary - Desperate Rock 'N' Roll


Yannis Passas (vokal, gitar), Nikos "Chili" Savvidis (bas), Aggelos Tanis (davul) gibi ad ve soyadlardan anlaşılacağı üzere komşu Yunanistan'dan gelen blues / hard rock üçlüsü Beggar's Blues Diary ile üçüncü albümleri Desperate Rock 'N' Roll sayesinde tanıştım. 2008'de kurulan grubun Back To Basics (2011) ve The Truth (2013) albümlerini bir şekilde ıskalamış olmamı sorun etmeden üçüncü sıçrayışlarında yakaladığım bu çekirgelerin Atina'dan çıktıklarını tahmin etmezdim doğrusu. Bizim buralarda blues tabanlı hard ve stoner rock yönünden en ufak bir örnek ve çaba görmemişken burnumuzun dibinde bu kadar güçlü bir müzik duymak sevinç ile kıskançlık arasında salıncak kuran duygulara sebep olabiliyor. (Gerçi birkaç tane örnek görmüştüm ama kusura bakmasınlar, çekilir eziyet değillerdi doğrusu.)

Yine tanışma sonrası hoşlaştığım gruplarda yaşadığım üzere önceki albümlerine döndüğümde grubun güçlü rock tarzını hiç bozmadığını, tam aksine her albümde üzerine birşeyler koyduğunu hissettim. Grubun doğaçlamaya müsait, uyumlu, sert ama yıldırmayan müziği, köklere olan bağlılıklarını iyi analiz ettiklerini gösterir nitelikte. Tabii burada kökler derken rebetiko, entexno, sirtaki gibi algılar oluşmasın. Grubun bugüne kadarki bütün söz ve müziklerini yazan Yannis Passas'ın yer yer Lemmy Kilmister'in ilk zamanlarını hatırlatan vokali de bu kalifiye blues rock'a güç verince Beggar's Blues Diary'ye kayıtsız kalınmıyor. Biz de kaydımızı yaptırıp kendimizi Mart sonunda çıkan üçüncü albüm Desperate Rock 'N' Roll'un akışına geç de olsa bırakıyoruz. Geç oluyor belki ama sözünü ettiğimiz rock türevlerinin buluşmasından alınan keyif, dinleyicisine hiç güçlük çıkarmıyor, rifflerle, köprülerle, sololarla perçinleniyor. Bazen bir piyano, bazen bir saksafon ortaya çıkıp bu sıkı rock notaları arasında kendilerine yer açıyorlar.

Enstrümantal Gotta Mova'nın açılışta hemen motoru çalıştırmasının ardından Lunatic, The Motorchrist, Downtown Train, Desperate Rock 'n' Roll, Renegade Son başta olmak üzere Passas'ın tüm besteleri sıradanlıktan uzak bir rock kardeşliği sergiliyorlar adeta. Araya Jesse James gibi tutkulu bir country rock baladı da koyarak kendi sınırları içindeki yelpazesini ortaya koyan grup, gereksiz hızdan ve bayıltan yavaşlıktan uzak, hızını ve yavaşlığını yerine göre çok iyi ayarlayan ölçülü bir tavırla müziğine serbest hava kanalları açıyor adeta. Yaptığım benzetme çok kişisel. Öyle ki bu hava kanallarına sahip olmayan bazı gruplar ne kadar dirayetli bir müzik ortaya koysalar da bir süre sonra gitar, bas, davul üçlemesinin yoğun taarruzu, kapalı bir yerde duman altı olmuş moduna sokuyor adamı. Tabii şarkıların da iyi yazılmış olmaları gerek ki, "iyi müzik ayrıdır, iyi şarkı ayrıdır" diye düşündürtmesin o aynı adama. Mesela birkaç saat önce dinlediğim Crobot ismindeki Amerikalı stoner rock grubunun taş gibi müziğine rağmen aklımda tek bir şarkısı kalmadı. Tekrar dinlemek isteyecek birşey bulamadım. Tekrar dinlemek isteyecek birşeyler bulabildiğim Beggar's Blues Diary benzeri grupları bu yüzden seviyorum.

1. Gotta Mova
2. Lunatic
3. The Motorchrist
4. These Days
5. Jesse James
6. Renegade Son
7. That Road
8. Lizard
9. Downtown Train
10. Gun in My Hand
11. Desperate Rock 'N' Roll

20 Ekim 2014 Pazartesi

Lisa Smith's Powerhaus - 612


Lisa Smith ve Chuck Page tarafından 2006 yılında Toronto'da kurulan Lisa Smith's Powerhaus, blues kökenli hard rock alanında çok iyi işler yaptığı halde henüz dünya çapında popüler olamamış onlarca gruptan biri. Ama aynı durum ülkesi Kanada için söz konusu değil doğal olarak. Smith ve Page'in iki stüdyo müzisyeni arkadaşlarını da aralarına almalarıyla dörtlü haline gelen grup, 2008 yılında çıkardıkları ilk albüm Maze Of Souls ile çok olumlu eleştirilere mazhar olup çeşitli ödül ve adaylıklar elde etmiş. Daha çok konser performanslarıyla uğraştıklarından, yeni albüm çalışmalarına başlamaları 2011'i bulmuş. Materyal toplayalım, turları bitirelim, arada stüdyoya girip kayıt yapalım derken sene 2014 olmuş ve Ekim ayında yeni albüm 612 çıkmış. İyi de olmuş çünkü aksi taktirde ne gruptan, ne de Lisa Smith gibi harika bir sesten haberimiz olmayabilirdi. Tesadüfen Maze Of Souls ile karşılaşmak gerekiyordu önce.

Maze Of Souls ile karşılaşmak da şahsen bana pek güven aşılamayabilirdi. Zira klasik hard rock havasında ilerleyen ilk albüm, grubu sevdirecek niteliklere sahip değildi bana göre. Grubu sevdirecek niteliklere sahip numaramız 612'den oluşuyor. Klasik hard rock havasında problem yok. Lakin o havayı daha kaliteli şarkılarla, blues ve soul incelikleriyle doldurunca, en önemlisi de Lisa Smith'in haklı olarak yere göğe sığdırılamayan karizmatik sesiyle bezeyince aradaki fark barizleşiyor. Smith'in sesi bile daha bir güzel çıkıyor bu albümde. Jeff Beck, Jimmy Page, Eric Clapton hayranı olan gitarist Chuck Page'in akustikten elektriğe uzanan yetkin gitar kompozisyonları kendini hard rock ile sınırlandırmayıp blues, pop rock ve soul gitarına da gönlünü açık tutmuş bir görüntü çiziyor. İlk albümde duyup duymadığımı bile hatırlamadığım klavye desteğini de unutmamak lazım. Silkeleyince ortaya Loves Blind Eye, Free, No Skin, Zombie Man misali canavar gibi rock şarkıları, I Am ve Pill-O misali taş gibi power baladlar saçılıyor.

Rock alışkanlıklarının bir bölümü 80'ler hard rock'ıyla alakalı, bir bölümü de hard tarafından blues ve soul sempatisiyle içli dışlı dinleyici kitlesi için "daha yok mu" kıvamına gelmek kuvvetle mümkün. Ama müzik ne kadar dirayetli olursa olsun, Lisa Smith gibi, mikrofonu yaz güneşinde kalmış dondurmaya çevirebilecek "kadının dibi" bir ses pek çok şeye farklı bir gözle bakmaya sebep olabiliyor. Ama bu demek değil ki Lisa Smith's Powerhaus tüm başarısını Smith'e borçlu. O dediğiniz Evanescence gibi yavan projeler için geçerli. Smith, sahip olduğu o sesi kişilikli grubuyla birlikte daha da olgunlaştıran, daha da yükseğe taşıyan kolektif bir zenginliğin parçası. Gerçek bir parça olmanın, sahte bir bütün olmaktan daha yeğ tutuluşunu simgeler adeta.

1. Loves Blind Eye
2. Rebel Red Star
3. Distortional Romance
4. I Am
5. Free
6. No Skin
7. Zombie Man
8. Pill-O
9. Slave
10. Siren / 612
11. Pill-O (Extended)

10 Ekim 2014 Cuma

The History Of Apple Pie - Feel Something


İki kız, üç erkekten kurulu Londralı The History Of Apple Pie, indie rock, dream pop, shoegaze odaklı müzikleriyle büyük dalgalar yaratmayan, orta karar bulduğum 2013 tarihli ilk albüm Out Of View ile yüzdüğü çok fazla derin olmayan sularda da boğulmayan bir grup. Orta karar ilk albümden bir sene sonra, bu kez daha kararlı sayılabilecek yeni albüm Feel Something ile debut olarak kalmış yüzlerce indie gruptan farklı bir konuma gelen beşlinin temelleri, birlikte müzik yapan şarkıcı Stephanie Min ile gitarist Jerome Watson'ın faaliyetlerini internette paylaşmalarıyla atılmış. Bu sayede bazı yapımcılardan ve firmalardan teklif almaları suretiyle bir grup olmaya karar vermişler. Stephanie ve Jerome, düzenledikleri seçmelerle gitarist Aslam, bas gitarist Kelly ve davulcu James ile anlaşarak The History Of Apple Pie'ı oluşturmuşlar. Bu enteresan ismi de Google'dan rastgele derledikleri isimler listesi arasından seçip kendilerine layık görmüşler.

Sound yönünden çok fazla farkı olmasa da Out Of View'dan daha iyi bulduğum Feel Something, bu "iyi bulma" meselesinin bazen sadece basit bir "his"ten ibaret olabileceğini gösteren albümlerden. Mesafeyi daha rahat görebilmek için iki albümü peşpeşe dinlediğimde Out Of View'ün kendi türü içinde sivrilmeyen, kaş kaldırtmayan, iz bırakmayan, See You dışında bana göre çok düz ilerleyen yapısı Feel Something ile artık birşeyler hissettiren bir yöne dönmüş gibi sanki. Bir albüm dinliyorsanız, o bütünlük dahilinde aklınızda kalanlar bazen o bütünün kendisi olur, bazen de o bütünü değerli hale getiren belli parçalar olur. Feel Something gibi albümler genelde ikinci sınıfa dahil edilebilir. Come Undone, Tame, Don't You Wanna Be Mine?, Snowball, hele de Jamais Vu, bana göre Feel Something'i değeri kılan parçalar. İlk albümden See You dışında aklımda kalan şarkı olmadığını düşününce iyi bir ikinciyle karşılaştığımı söyleyebilirim.

1. Come Undone
2. Tame
3. Keep Wondering
4. Special Girl
5. Jamais Vu
6. Puzzles
7. Don't You Wanna Be Mine?
8. Ordinary Boy
9. Snowball
10. Just Like This

30 Eylül 2014 Salı

Issız Ada Radyosu Arşivi (Eylül 2014)

Annett Louisan - Zu viel Information
Yıl: 2014 Almanya
Tür: Pop, Folk
"F" Rate: 6/10
 I.A.R. tavsiyesi: "Zu viel Information

Imogen Heap - Sparks
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Art Pop, Electronic
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mind Without Fear" (feat. Vishal-Shekhar)
Mr. Big - Lean Into It
Yıl: 1991 ABD
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Green-Tinted Sixties Mind"
 
Ryan Adams - Love is Hell
Yıl: 2004 ABD
Tür: Alt-Country, Indie Rock, Singer/Songwriter
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Wonderwall"
 
Leonard Cohen - Popular Problems
Yıl: 2014 ABD / Kanada
Tür: Folk, Singer/Songwriter, Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Slow"
 
The Pierces - Creation
Yıl: 2014 ABD
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Creation"
 
The Wanderers OST
Yıl: 1979 ABD
Tür: Pop, Rock & Roll, Rhythm & Blues
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: Dion - "Runaround Sue"
 
Black Swan Lane - A Moment of Happiness
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Dream Pop, Post-Punk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Time"
 
The Black Crowes - Amorica
Yıl: 1994 ABD
Tür: Hard Rock, Blues Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Gone"
 
Kurtalan Ekspres - Göğe Selam
Yıl: 2011 Türkiye
Tür: Progressive Rock, Pop Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Unutamadım" (Bülent Ortaçgil & Erkan Oğur)
Kurtalan Ekspres - Göğe Selam 2
Yıl: 2014 Türkiye
Tür: Progressive Rock, Pop Rock
 "F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Nem Kaldı" (Haluk Bilginer)
 
Sophie-Tith - J'aime ça
Yıl: 2014 Fransa
Tür: Chanson, Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Enfant d'ailleurs"
 
The Smashing Pumpkins - Adore
Yıl: 1998 ABD
Tür: Alternative Rock, Dream Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Ava Adore"
 
Nouvelle Vague - 3
Yıl: 2009 Fransa
Tür: Pop, Lounge, Cover
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Master & Servant"
 
Tyler Jakes - Evil
Yıl: 2013 ABD
Tür: Blues Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "This is a Robbery"
Bungalow Bums - Lawless Days in Reservation
Yıl: 2014 Rusya
Tür: Psychedelic Rock, Stoner Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mother River"
 
The Asteroids Galaxy Tour - Bring Us Together
Yıl: 2014 Danimarka
Tür: Indie Pop, Dance Pop, Pop Soul
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Rock the Ride"
 
Public Enemy - Greatest Misses
Yıl: 1992 ABD
Tür: Hip Hop, Rap
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "You're Gonna Get Yours"
 
Undogmatic - Velvet Textures Vol. 3
Yıl: 2014 Portekiz
Tür: Dark Ambient, Downtempo, Dub
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Atmosphere of Seduction"
Robert Plant - Lullaby and... the Ceaseless Roar
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Folk Rock, Blues Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Little Maggie"