16 Kasım 2014 Pazar

Oh Land - Earth Sick


Tam adı Nanna Øland Fabricius olan Danimarkalı indie pop şarkıcısı Oh Land, güzel sesine rağmen çok bayıldığım bir isim sayılmaz. Bugüne dek yaptığı üç albümle yollarımızın bir şekilde kesişmiş olması, her seferinde ilişkimizin bir türlü oturmadığı izlenimi bıraktı üzerinde. Kendisini gerçekten sevmek istedim ama bir türlü kendisinden aynı ilgiyi görmedim. En son çıkardığı 2013 yılı albümü Wish Bone, buzları biraz eritir gibi oldu. Lakin birkaç şarkı dışında yine kapıyı suratıma kapattı adeta. Belki de sorun onda değil bendeydi. Şu "art pop" mefhumuna olan temkinli yaklaşımım yüzünden benzer türde sorunları Lykke Li ve son albümü The Golden Echo ile beni hayalkırıklığına uğratan Kimbra'da da yaşamıştım. Onunla da, onsuz da olmuyor hesabı bu kızların her albümünü dinlemek yönünde içimdeki kıpırtılara mani olamıyorum yine de. Bu düşünceler zihnimin bir kenarında uyuklarken Oh Land'in sessiz sakin beliren yeni albümü Earth Sick sayesinde tekrar uyandılar. Fakat önyargılarım da aynı anda uyanmışlardı.

Aileden müzisyen şarkıcılar kervanında seyahat eden Oh Land, önceleri dans üzerine bir kariyer planı yapmışken geçirdiği bir sakatlık sonucu bu planını değiştirmek zorunda kalmış. Rotayı müziğe kırdıktan sonra benim beğenmediğim üç albümüyle ülkesi Danimarka'nın bağımsız plak şirketlerinden Amerika'nın David Letterman'lı, Jimmy Kimmel'lı şov programlarına, Sia'lı, Katy Perry'li konser açılışlarına uzanan bir ilgiye mazhar olmuş. Hatta yeni yeni başlayan oyunculuk uğraşının izleri, en son Mads Mikkelsen, Eva Green ve Eric Cantona'lı kadrosuyla dikkat çeken merakla beklediğim Danimarka westerni The Salvation'da görülebilirmiş. Önyargılarıma geri dönersek, 10 Kasım 2014'te çıkan son albüm Earth Sick, açılış şarkısı Machine ile "yine mi" duygusu yaratsa da, dinledikçe açılan, kendine bağlayan, bitince yıktığı önyargı duvarlarının ötesine geçip burada neler varmış diye merak ettirerek tekrar dinlemeye teşvik eden bir albüm. Daha iyi olabilir miydi? Evet! Ama üç beğenmediğim Oh Land albümü, bir beğendiğim Oh Land albümünü götüremedi.

Earth Sick'in diğerlerinden ne farkı vardı diye düşününce uzlaşması emeğe ve zamana bağlı art pop ile, uzlaşması popüler pop zekasına bağlı indie pop arasında bir yakınlık kurulabilmiş olması diye özetledim kendi kendime. Mesela önceki albümde yer alan Renaissance Girls de bana bu yakınlığın kurulabildiğini hissettirmişti. Ama sanki direk çok satmak için kör göze tavizler içeren bir şarkıydı ve hatta biraz sahteydi. Oysa bu albümün ilk single yıldızı konumundaki Head Up High, dinleyenin üzerine daha gerçek bir pop kokusu sindiriyor. İster liste, ister radyo şarkısı densin, en azından son derece samimi. Bunun yanında Favor Friends, Hot 'n' Bothered, Flags, Daylight şarkıları ilk etapta sözünü ettiğim sanat ve popüler pop arasında kurulan yakınlığın şık örnekleri olarak görülüyorlar. Bu sayede Oh Land, kişiyi kendine yakınlaştırdıktan sonra, önceki art pop alışkanlıklarını da benimsetme fırsatı yakalamış oluyor ki bu fırsatı da Half Hero, Earth Sick, hatta açılışını beğenmediğim Machine şarkılarıyla iyi değerlendiriyor. Fakat bakış açısına göre vasat veya kaçırılmış fırsatlar olarak görülebilecek başka şarkılar da mevcut. Toplamda bunların hiçbiri Earth Sick'in iyi bir albüm olduğu gerçeğini etkilemiyor. Dördüncü albümle de olsa Oh Land'i kazanabildiğim için derin olmayan bir oh çekiyor gibi hissediyorum.

1. Machine
2. Favor Friends
3. Head Up High
4. Earth Sick
5. Nothing is Over
6. Doubt My Legs
7. Half Hero
8. Daylight
9. Hot 'n' Bothered
10. Little Things
11. Flags
12. No Particular Order
13. Trailblazer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder