Musselman'i duyar duymaz "kim bu adam" deyip klavyeye saldırdığımda karşıma çıkan yegâne isim, NBA koçlarından biri olan Eric Musselman oldu. Ben de o saatten sonra aramaya son verip, kendimi bu güzel müziğin kucağına bırakıverdim. Zira son yılların en kıyak folk albümlerinden biriyle burun burunaydım. İspanyol olduğunu öğrendiğimde de ufak bir şaşkınlık yaşamadım değil. Nedense bana fazla Amerikan şekilde çınlamıştı. Gerçi Arjantin kökenli İsveçli singer/songwriter José González de başlarda aynı duyguyu yaratmıştı. González ile bir ruh bütünlüğü olduğunu da hazır yeri gelmişken belirteyim. Amerikalı folkçulardan bana fenalıklar geldiği bir sırada kulağıma çalınan Musselman, González benzeri hem Amerikalı gibi olup, hem de içime fenalıklar getirmemeyi başaran nâdir isimlerden oldu. "Amerikalı gibi" algısı da başka bir konu. Gücünü İngilizce'nin kuytu köşelerine sızmayı bilen liriklerden ve yıllar yılı Amerikalı olarak tanıyıp bildiğimiz akor formüllerini çekici bir kıvraklıkla hayata geçirmeyi başaran yabancıların müziği bu.
Fazla emek gerektirmeden, pop tınılarıyla folk şarkılarının omurgasını zenginleştirmeyi bilen bir müzik yapıyor Musselman... Kadife gibi bir ses ve akustik gitardan start aldığı belli besteler, aynı akustikliği samimi biçimde yansıtmayı bilen ustalıkta. Trompetin yârenlik ettiği açılış parçası Narrow Path, dinleyeni çok hoş biçimde karşılıyor. Elektrik gitar solosuyla kulak tırmalamadan karakterini ortaya koyan One For You ve bana göre albümün en iyi şarkısı Wicked Mind, bu hoş açılışı sadece "hoş" olmaktan çıkarıp, çok daha ciddiye alınası bir altyapıya oturtulmuş şarkılar bütünü haline getiriyor. O altyapı, tipik akustik gitarın, tipik perküsyonla buluşmasından ibaret olsa da, folk müziği folk yapanın o tipiklik değil, ona hizmet eden şarkı yazma ruhu olduğunu kanıtlar şekilde kendini sağlama alıyor. İlginç biçimde hiçbir şarkıda o altyapının altını oymamayı, tam tersi ona katlar çıkmayı çok iyi biliyor. Neden ilginç? Çünkü ortalamanın üzerinde kabul ettiğimiz herhangi bir folk albümü bile içinde mutlaka bir iki "zamana oynayan" şarkı barındırıyor. Oysa bana bu albümde hiçbiri öyleymiş gibi gelmedi. Özellikle Wicked Mind, Cold Breeze, Snake In The Floor, Freaks ve Winds dinledikçe açılan, insanın içini de açan ferahlıkta şarkılar. Birçoğu daha kalabalık enstrümanlarla ve yüksek volumlü rock versiyonlarıyla da çalınabilirdi. Ama bu halleri benim için her zaman tercih sebebidir. Hatta akustik olarak çok daha güçlüler. Piyasadaki binlerce "kendine yabancı" folk albümünden çok daha kişilikli, oturaklı ve karizmatik kesinlikle.
1. Narrow Path
2. One For You
3. Wicked Mind
4. Hide Me
5. Cold Breeze
6. Snake In The Floor
7. Torch Song
8. Flame
9. Chasing The Stars
10. Freaks
11. Winds
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder