Herkes mâlum
Amy'yi konuşurken, ondan çok daha fazla konuşulmayı hak ettiğini düşündüğüm, ama ne yazık ki bunun asla mümkün olmayacağını bildiğim bir başka
Amy'den, son albümü
Stranger Me'yi fırından yeni çıkarmış olan
Amy LaVere'den söz etmek isterim. Teksas sınırında küçük bir kasabada dünyaya gelmiş olan
LaVere, liseyi bitirene dek 13 farklı kentte yaşamak zorunda kalmış bir göçebe olmanın sıkıntılarını
Johnny Cash,
Dolly Parton,
Willie Nelson ve aynı zamanda punk rock dinleyerek aşmaya çalışmış. Nihayet Detroit'e yerleştikten sonra, ebeveynleri de aynı zamanda part time müzisyenler olduğundan, dinleme olayını aşıp fiilen müziğin içerisinde yer almaktan geri durmamış. Hatta
Last Minute diye bir punk grubunda davul çalıp şarkı bile söylemiş. Mezun olmasının ardından tekrar memleketine dönmüş ve orada bir country punk grubunda çalan
Gabe Kudela ile tanışmış. Tanışmakla kalmamış bir süre sonra evlenmişler. İki müzisyen evlenir de müziği bırakır mı? Onlar da "hayır" dedikleri için Nashville'in gece kulüplerinde
The Gabe & Amy Show adıyla çıkmaya başlamışlar. Bu süre zarfında
Amy LaVere kontrbas olayını fena halde geliştirmiş. Bulvar gazetelerinin şişirmelerinden farklı olarak lokal şöhret de zamanla kendilerini bulmuş.
LaVere ve
Kudela'nın evlilikleri 2003'e kadar sürmüş. Bu durum onu müzik konusunda daha da güçlü hale getirmiş ve country, blues, ve caz soundlarından oluşan bir eve ve öze dönüş ihtiyacı duymuş. Bazı müzisyen ve yapımcı dostlarının da yardımıyla solo kariyere ağırlık vermiş. Ayarlanan küçük konserler, hali vakti yerinde bir plâk şirketinin dikkatini çekmeler, anlaşmalar, iyi bir debut albüm, sonra sıkı bir prodüktörle yapılan ikinci albüm gibi tanıdık aşamaları geçmesiyle bir de bakmışız ki,
Stranger Me'ye kadar gelmişiz.
This World Is Not My Home (2006) ve
Anchors & Anvils (2007) adlı eleştirmenlerin çok beğendiği iki ılık country folk albümü yapıp ne onların üstüne, ne de rehabilitasyona yatmayan
Amy, sanki hep o bizim mahallenin harbi kızı
Amy'dir. Sahnede de, albümlerinde de, mahallede de neyse odur. Her ne kadar ilk albümü
This World Is Not My Home onun en iyi albümü sayılsa da,
Stranger Me bana göre birçok yönden en iyisidir. Ilık tabiri yerini muhafaza etmekle birlikte, biraz da karanlık western güzellemeleri, olgun folk, blues ve caz deneyişleri iyi yazılmış şarkılarla kendini göstermiştir.
İlk iki albümün bana biraz fazla gelen "klâsik" havasının üzerine, sinsi baş ağrılarını bir çırpıda yok eden soda limon etkisi gösteren
Stranger Me'nin farklı yapısı,
Amy LaVere'in daha kendi olmuş bir yola girdiğinin işareti adeta. Albüme verdiği isim de bu yüzden mânidar. İnsanın kendi içindeki yabancıyı keşfetmeye çalışmasının doğal getirilerini fazlasıyla yaşayan, sanki
Amy'yi baştan yaratan bir albüm olmuş
Stranger Me. Zaten
Let Yourself Go (Come On) şarkısıyla bitirmiştir albümünü. Hikâyeyi başa alırsak, ilk şarkı
Damn Love Song'u duyunca
"acaba ben sahiden Amy LaVere mi dinliyorum" diye düşünmedim değil. Karakter sahibi bir şarkı nasıldır sorusunun bendeki cevaplarına eklenmiş bir yenisidir
Damn Love Song. Şarkılar aktıkça, eskisini doğru dürüst kimsenin bilmediği
Amy'nin yenisinin keyfi çıkmaya başlar iyiden iyiye.
Tricky Heart,
Red Banks,
Stranger Me,
Often Happens,
You Can't Keep Me elele tutuşup etrafınızda şarkılar söylemektedirler. Bir trompet, bir organ, bir slide gitar hiç beklenmedik anlarda ortaya çıkıp coşku, sevinç ya da hüzün katarlar ruhunuza.
Walk The Line ve
Black Snake Moan filmlerinde de gözükmüşlüğü olan
Amy LaVere, içinde bulunduğumuz yılın en samimi albümlerinden birine anne olmuş bir kadın. Bir kadının şarkılarına anne olması çok önemlidir. Geçimini sağlayan, ruhunu besleyen, ninni söyleyerek, gülerek, ağlayarak, tellerine dokunarak beslediği çocuklarıdır o şarkılar. Bugün
Amy LaVere,
Imelda May,
Miranda Lee Richards,
Simone White,
Rokia Traoré,
Tina Dico gibi kadınlardan biri ölüp gitse kaç kişinin haberi olur? Onlar, varsa alkol veya uyuşturucu problemlerini şarkılarının önüne geçirmemiş, erkek arkadaş/koca yanlış seçimlerini PR yapmamış gerçek birer şarkı annesi olduklarından kendilerine, dinleyenlerine, şarkılarına verdikleri değerle yaşarlar. Bu yüzden fazla tanınmazlar. Kendilerine yabancı kalmayı severler. Bunu ne kendileri, ne de onları sevenler dert edinir. Bazı koylar asla fazla kişi tarafından keşfedilmemelidir. Oralarda deniz temiz, çevre bakımlı, ağaçlar, çiçekler, kuşlar özgürdür. Birileri bunun farkına vardığında o koy, artık eskisi gibi olmaz. İş makinaları, betonlar, dövizler, tavizler, tecavüzler kaçınılmaz. Su testisi su yolunda kırılır ya da kırılmaz. Mühim olan şarap testisini kırmamayı başarmak!
1. Damn Love Song
2. You Can’t Keep Me
3. Red Banks
4. A Great Divide
5. Often Happens
6. Lucky Boy
7. Tricky Heart
8. Stranger Me
9. Candle Mambo
10. Cry My Eyes Out
11. Let Yourself Go (Come On)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder