Endonezya doğumlu Dougy Mandagi'nin, Melbourne'da sokak şarkıcılığı yaptığı 1999 yılında gitar çalmak isteyen Jonathon Aherne ile tanışmasıyla The Temper Trap'in temelleri atılmaya başlıyor. 2005 yılında Mandagi'nin bu kez bir giyim mağazasında beraber çalıştığı Toby Dundas'ı kafalaması, Dundas'ın da okuldan arkadaşı Lorenzo Sillitto'yu gitarist olarak önermesiyle grup son şeklini alıyor. 2006 ve 2008 yılarında çıkan iki EP'nin ardından ilk albüm Conditions çıkıyor. Tanıyan tanıyor, tanımayan tanımıyor. Fakat tanımayanların büyük bir çoğunluğu (500) Days Of Summer filminin soundtrack albümünde yer alan hitleri Sweet Disposition ile tanımaya başlıyor. Conditions Remixed ara sıcağından sonra artık grubun edindiği büyük hayran kitlesinin merakla beklediği yeni albüm The Temper Trap, Haziran 2012'nin ilk haftası dolaşıma giriyor.
Sweet Disposition'ın gücü tartışılmaz. Hele de filmde kullanıldığı kısa bölümün güzelliği düşünüldüğünde daha bir tartışılmaz. Ne var ki Conditions albümünün benim en sevdiğim parçası Fools, single olarak bile çıkarılma zahmetine girilmemiş bir güzelliktir. (Aslında böylesi, albüme single popülaritesinden bağımsız bir ilgiye ortam hazırlaması açısından iyi bir fikirdir.) Dougy Mandagi'nin her yola olmasa da birçok yola girebilen renkli vokali bu parçada 60'lar soul disiplininden çok sağlam dersler çıkarmış bir güzellikte havada salınmaktadır. Hatta siyah bir kadın soul şarkıcısının ruh hali bile sezilebilir Fools bünyesinde. Mandagi'nin etkilendiği isimleri Radiohead, Prince, Massive Attack, U2 şeklinde zikretmesinin bazı şarkılar çerçevesinde boşuna olmadığı da anlaşılıyor. Conditions bu açıdan tertiplerinden oldukça farklı bir ruh taşıyan indie pop ve indie rock soundu içeriyordu. Mandagi vokalinin Prince'ten, The Temper Trap müziğinin de Radiohead'in şarkı gibi şarkı yaptığı dönemlerden feyz aldığı dikkatli kulaklardan kaçmıyor.
Kendi adını taşıyan ikinci albüm ise, sadece kendi adını değil, Conditions'ın başlattığı o naif ama kararlı müziği bir üst seviyeye taşıyor. Pop rock, indie rock, indie pop ve dream pop arasındaki keskin çizgileri korumak suretiyle tutturduğu tarza sadık kalarak hanesine başka güzel şarkılar ekliyor. Need Your Love, Trembling Hands, The Sea Is Calling, Dreams diye akıp giden bir tavsiye çeşitlemesiyle başlanabilir. Ayrıca bir Fools kadar olmasa da, onun sakinliğini Mandagi'nin o çok özel vokaliyle grubun o naif tarafını çok yerinde yansıttığından ötürü Miracle'ı, Conditions'ın bile yakalayamadığı bir renge sahip indie pop harikası olan Where Do We Go From Here'ı, yarısı ormanın sakinliğinde, diğer yarısı tavşan deliğine düşerkenki tünelde geçen Rabbit Hole'u saymakla olay bitirilebilir. Albümün bazı sürümlerinde Want, The Trouble With Pain ve Everybody Leaves In The End adında üç adet de ekstra şarkı olduğu hatırlatılarak parantez açılabilir. Gelecekte birkaç albüm sonra Mandagi'nin yukarıda adı geçen ilham kaynaklarının ayarına (Massive Attack'i müzikal farklılığından dolayı hariç tutarak) yavaş yavaş ulaşabileceği öngörülerek, onların son zamanlarına benzememesi gönülden dilenebilir. İlk iki albümü de çok iyi olan, üstelik bir solistin karakter katabildiği gruplardan biri olarak tanınmaya başlanan The Temper Trap'in büyümeyi hak ettiği göz önünde bulundurulursa bu dilek yeterince adildir.
1. Need Your Love
2. London’s Burning
3. Trembling Hands
4. The Sea
5. Miracle
6. This Isn’t Happiness
7. Where Do We Go From Here
8. Never Again
9. Dreams
10. Rabbit Hole
11. I’m Gonna Wait
12. Leaving Heartbreak Hotel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder