6 Haziran 2012 Çarşamba
The Primitives - Echoes and Rhymes
1985'te kurulan, 1991'de dağılan, 2009'da tekrar biraraya gelen İngiliz grup The Primitives, ilk önemli çıkışını 1988 yılı hiti Crash ile yapmış bir dörtlü. Zaten kendisini tanıyanların genelde en iyi şarkısı dedikleri de bu. Benim gibi kendisiyle tanışma fırsatını henüz bulamamışlar için ise 2012 albümleri Echoes and Rhymes, gayet güzel bir tanışma albümü. 88'den itibaren albüm yapmaya başlayan, o zamandan bu zamana sadece 5 albüm çıkaran grup, az ve öz takıldıkları müzik dünyasında belki de bu yüzden el üstünde tutulan bir underground karizmaya sahip. Indie pop, power pop, jangle pop, indie rock ve kimi otoritelerce indie pop'un başlangıcı olarak kabul edilen, İngiltere kaynaklı müzik akımı C86 türünde ürünler veren The Primitives'i dinlemek, sadece 80'lerde değil, daha evvelinde de dipten, derinden alıp başını gitmiş, günümüze kadar ulaşmış bu keyif verici pop karışımının en yetkin örneklerinden birine tanıklık etmek demek.
Kurulduğu, albüm yapmaya başladığı, en önemli liste başarısı sayılan Crash'in UK Singles Chart'ta 5 numaraya kadar çıktığı dönemden bugüne yeri göğü inleten bir şöhrete sahip olmamalarına karşın, sadık hayranları tarafından kült mertebesinde anılmasının birtakın nedenleri var elbette. Efsane The Smiths'in bile bazen sahneye The Primitives tişörtleriyle çıkması, Morrisey'in en sevdiği grupları sayarken onları hiç unutmaması, geçmişte kimselere çaktırmadan, duyuru, reklâm vs. yapmadan kafalarına göre İngiltere'nin küçük barlarında pat diye sahneye çıkmaları gibi örnekler onları celebrity yapmadan her daim gayet klas bir konumda tuttu. Belki bunun da etkisiyle 80'ler kuşağının yeraltına tutulmayan spotlarından uzak bir yerdeydiler. Zaten ikisi 80'lerde, ikisi 90'larda olmak üzere dört albüm, çok verimli bir grup olmadıklarına işaret sayılsa da, yaptıkları müziğin çok albümle bıktırabileceği gerçeğinin de farkında bir tavır seziliyor kendilerinde. Henüz dinlemediğim fakat Echoes and Rhymes'dan sonra can attığım bu tavra bakınca, her 10 yılın iki dönemine böyle bir albüm düşürdülerse canları yenilesi insanlar oldukları çok açık.
80'lerin Blondie ve Buzzcocks döneminden kopup fazla ortalık malı olmamış kıymetli soundlarının 2000'lere düşen payı Echoes and Rhymes, dinlerken yormayan, dans ederken muhtemelen yorduğunu hissettirmeyecek 14 adet kaliteli şarkıdan oluşuyor. İlk şarkı Panic'te olduğu gibi kısa bir girişin ardından direk catchy nakaratlarına başvuruyorlar. Ama şarkıların kısa süreleri boyunca sadece o nakaratın cazibesine bel bağlamayıp yine minik ve etkili geçişler, şıp diye bitişler tasarlıyorlar. Turn Off the Moon gibi baştan sona aynı giden ritmin üzerine söz döşeyip çekici olabiliyorlar. Sıkı rock'n roll Move It On Over ve albümün en olgun rock bestelerinden Sunshine In My Rainy Day Mind grubun karakterine hem uyan, hem de uymadığı için memnun eden düzeyde. Dört dakikayla albümün en uzun şarkısı olan The Witch olağanüstü. I Surrender desen yine The Witch'te duyduğumuz, genelde farklı grupların uzun psychedelic sololarından kulak aşinalığımız olan şahane gitar tonunu daha çok şarkılara 70'ler rock atmosferinin havasını solutmak için kullanıyor.
Albüm kısa süreli şarkılarına rağmen sanki bitmiyor ve beni bu yüzden ziyadesiyle mutlu ediyor. Şarkıları nasıl öveceğimi şaşırıyorum. Mesela Who Are You Trying to Fool? son yıllarda dinlediğim en stylish (siz nasıl diyor!) pop şarkısı. Daha önce duyulmamış bir yanı yok belki ama biraz Tarantino gibi, çoktan duyulmuş/görülmüş olanı engin pop kültüründen tırnaklarıyla bulup çıkarmış, ona yeniden şekil vermiş bir hali var. Ayrıca Time Slips Away gibi indie rock'ın pop rock ile köşeyi dönerken çarpıştıkları bir tutku var. Hatta tamamı Fransızca Amoureux D’une Affiche adlı bir chanson/sunshine pop bile var. En önemlisi hâlâ 20'li yaşlarında seyreden şahane sesiyle şu an 45 yaşında olan bir Tracy Tracy var. Uzun lafın kısası, gruba ait son albümün 1998'de çıktığı düşünülünce Echoes and Rhymes belki de son yılların en görkemli geri dönüşlerinden biri. Sound itibariyle "Oldies But Günümüze Uydurulan Bileşenleri Sayesinde Yakaladığı Çağdaşlıkla En Kısa Sürede Kendisine Geri Döneceğiz" bir albüm bu.
Grupta 85-88 arasında bas ve gitar çalmış Steve Dullaghan'ın Şubat 2009'da ölümünün ardından cenazede biraraya gelen grup üyelerinin aldığı karar sonunda gerçekleşen bu harika geri dönüş, aynı zamanda bizim de önceki dört albüme yapacağımız farklı bir dönüşle karşılık bulacak muhakkak. Lâkin oradan alınacak tat konusunda biraz endişeler de olacaktır. Sadece Sunshine In My Rainy Day Mind, The Witch, Who Are You Trying to Fool?, Time Slips Away ve Panic'ten oluşan 5 şarkılık bir albüm olsaydı bile benim için yılın en iyilerinden biri olmaya yeterdi. Ama onların arkasında bir dolu güzel şarkı daha saklıyor The Primitives. Daha da geride henüz kulak değmemiş albümler içinde başkaları var. Yaz geldi. Ben de The Primitives tişörtü istiyorum!
1. Panic
2. Turn Off the Moon
3. Move It On Over
4. Sunshine in My Rainy Day Mind
5. Till You Say You’ll Be Mine
6. I'm Not Sayin’
7. The Witch
8. I Surrender
9. Amoureux d’une affiche
10. Where Will You Be?
11. Single Girl
12. Who Are You Trying to Fool?
13. Time Slips Away
14. Wild Flower
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder