Gün geçmiyor ki müzik aleminde heyecan verici yeni isimler keşfetmeyelim. Yine gün geçmiyor ki bu keşfettiklerimizin aslında yeni olmadıklarını, bizim onlardan yeni haberimiz olduğunu anlamayalım. Tirol/Avusturya dolaylarından gelen, taa 2008'de kurulmuş, 3 albüm sahibi Mother's Cake de onlardan biri. Yves Krismer (vokal, gitar), Benedikt Trenkwalder (bas), Jan Haußels (davul) üçlüsünden oluşan grubu 4. albümleri olan Cyberfunk! vesilesiyle keşfetmiş olmak, acaba daha kaç tane böyle keşfetmediğimiz grup var heyecanını da beraberinde getiriyor. Progressive, funk, psychedelic, hard gibi sonu rock ile biten türleri harmanlayan, harmanladıklarından kendine has bir yenilik ortaya koymasa bile bu karışımdan çok iyi faydalanan Mother's Cake, kendilerini tanımamı sağlayan son albüm Cyberfunk! bünyesinde bu türleri dengeli ve coşkulu ruh halleriyle bütünleştirmiş. Her beğendiğim albümde olduğu gibi geçmişe dönüp baktığımda bulduğum 3 albümü Cyberfunk! kadar tutmadığımı da belirteyim. Bana göre Cyberfunk! grubun en iyi ve olgun işi olabilir.
Tyrolean Alplerinde yer alan Arzl im Pitztal adlı küçük bir köyde kurulan Mother's Cake, birkaç yerel müzik yarışmasında adını duyurduktan sonra beklenmedik bir yerden daha adını duyurmayı başarmış. Michael Haneke'nin öğrencilerinden biri olan Henning Backhaus'un yazıp yönettiği 2013 tarihli Local Heroes adlı bir filmde bazı şarkıları kullanılmış. 62. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde prömiyeri yapılan ve IMDB'de şimdiye kadar 11 kişinin oy kullanıp 5.5/10 verdiği film bir grubun yükselişini anlatıyormuş. Artık filmle adlarını nasıl duyurabildilerse bu süreç bir yıl önce çıkardıkları ilk albümleri Creation’s Finest'ın fark edilmesini sağlamış. Yine 2013'te "Austrian Newcomer″ olarak ödüllendirildikten sonra Iggy and The Stooges, Living Colour, Omar Rodriguez Lopez Group, Deftones, Tito & Tarantula gruplarının kapalı gişe konserlerinde ortamı ısındırma göreviyle kendilerine yer bulabilmişler. Sonraki yıllarda bu gruplara Anathema, Wolfmother, Limp Bizkit gibi yenileri eklenmiş. "Bizim konserden önce ortalığı ısıtsın" diye akla gelen ilk isimlerden biri olmuşlar neredeyse. Bu tip gruplar ya silinip gider ya da pek kimsenin bilmediği ama mütevazi ve kaliteli biçimde yoluna devam eden oluşumlara dönüşür. Mother's Cake ikinci gruba dahil olanlardan.
Grubun hayran olduğu ve etkilendiği isimler The Mars Volta, Red Hot Chili Peppers, Led Zeppelin, Bootsy Collins falan olunca neden kalantor rockçıların konserlerini ısıtmak amaçlı seçildikleri anlaşılıyor. Bu isimlerin ve daha fazlasının etkilemesiyle ortaya zeki, çevik ve olgun bir rock ortaya koyan Mother's Cake üçlüsü, Cyberfunk!'ın kontrollü enerjisini 11 şarkıya farklı suretlerde yansıtmışlar. 20 saniyelik intro Tapedeck'in ardından gelen Toxic Brother ve Crystals In The Sky grubun deli dolu, sert, aynı zamanda math rock kıvamlı funky özelliklerini yansıtan parçalar. Math rock çok sıkıcıdır bana göre. Ama bu örneği grubun groove zekasını matematik sıkıcılığından farklı olarak güçlü bir rock dengesine oturtmasına istinaden verdim. İçine kolay girilen şarkılardan ziyade, keyif veren uğraşılar sonucu girilebilen yolları tercih ediyorlar. Mesela Anthony Kiedis'i vokale koysak süper bir Red Hot Chili Peppers şarkısı (üstelik tam da Blood Sugar Sex Magik efsanesine layık) olabilecek I'm Your President'i benimsemek için çaba göstermeye hiç gerek kalmıyor. Yine mesela Lonely Rider, Love Your Smell ve Hit On Your Girl her dinleyişte keyif veren keşif yolculuklarına dönüşüyorlar.
Hit On Your Girl demişken, 6 dakikalık bu şarkının ilk 3 dakikası şahane bir funk pop lezzeti sunarken, diğer yarısı birden duruluyor ve enstrümantal bir space rock hüviyetine bürünüyor. Aslında Mother's Cake bazı şarkılarının sonunda bu yöntemi değişik şekillerde deniyor. Bu dinginleşme ve uzay boşluğunda rock icra etme şekliyle şarkıların deneysel yanlarını güçlendirdiği gibi, grubu sabit kalıpların dışında konumlandırıyor. Örneğin Cybernova gibi bir şarkıyı nerede konumlandıracağımızı tam kestiremeyebiliyoruz. Neo-Psychedelia ile krautrock arasında salınan, bazı deneysel ambient pop dokunuşları içeren yapısıyla funk rock kimliği birbirini tutmayan bir es verme şekli adeta. Ama tüm bunlar olurken bir yandan da The Beetle ve The Operator şarkılarında Rage Against The Machine evreninden selam göndermeyi de ihmal etmiyorlar. Solist Yves Krismer'in yer yer Zack de la Rocha hırçınlığı ve gitar-bas-davul üçlüsünün birbirine alışmışlığının gücüyle Cyberfunk! dinledikçe çiçek gibi açılan bir albüm haline geliyor. Hantallaştığı anlar da yok değil ama önceki albümlerinden farklı olarak parlak anların yoğunluğunda o hantallığı bertaraf etmeyi biliyorlar. Funk rock'ın uzanabileceği başka mecralara navigasyon görevi görüyorlar.
1. Tapedeck
2. Toxic Brother
3. Crystals in the Sky
4. I'm Your President
5. Love Your Smell
6. The Operator
7. Cybernova
8. Hit on Your Girl
9. Lonely Rider
10. Gloria
11. The Beetle
12. Desire
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder