5 Mart 2022 Cumartesi

Disorientations - Memory Lanes

 
2018'de Antwerp/Belçika'da dünyaya gelen post-punk üçlüsü Disorientations, 2021'de dört şarkılık Close To Disappearing EP'sini çıkarıp olumlu eleştiriler alınca debut albüm çalışmalarını hızlandırdı ve 4 Şubat itibariyle Memory Lanes post-punk severlerin beğenisine sunuldu. Onlardan biri olarak 10 şarkılık albümü ilk dinleyişimde bağrıma bastım. Her dinleyici gibi kendi farklı bağrıma basma kriterleri doğrultusunda post-punk türünün Avrupa kanadına dair işleri bir nebze daha iyi bulmuşumdur. Gotik, enerjik, gizemli, yani bu türün gereklerine sahip bir grup olan Disorientations, Avrupa ya da Amerika menşeli olup olmadığını kafaya takmadan keyfi çıkarılacak örneklerden. Hani ilk duyduğumda İngiliz veya Alman olduklarını düşünmedim değil. Bu önemsiz detay haricinde Disorientations, sürprizsiz ve yılların tecrübesine sahipmişçesine olgun, aynı zamanda gençlik enerjisini müziğine kanalize etmiş sıkı bir üçlü. Memory Lanes ise her şarkının kendi ufak dekorasyonunu yaptığı gri bulutlar altındaki bir tepede yükselen 10 odalı bir eve benziyor. Dekorasyonlar birbirini andırsa da, girip çıktıkça başka detayların farkına varıyor, bir süre sonra iyice alışıp o karanlık ve tekinsiz coşkunun cazibesiyle odaları, evi sahipleniyoruz.

Açılış şarkısı Wandering ile gayet olağan (kötü manada değil) bir görüntü çizen grup, hemen ardından gelen Words ile tepeden tırnağa bir güç ortaya koyarak olağan post-punk görüntüsünün ötesinde bir şeylere sahip olduğunu beyan ediyor. Başta Words ve Watching You Go olmak üzere davulcu Tomas Serrien'in post-punk gruplarında pek de rastlamadığımız türden groovy performansı albüm geneline derinlik katıyor. Öte yandan basçı Lukas Van Camp ise başta Allied olmak üzere bu derinliğe tüm şarkılarda ortak oluyor. Üçgeni tamamlayan Niels Elsermans ise gitarı ve post-punk ketumluğuna saplanıp kalmayan coşkun vokaliyle şarkılara balans ayarı çekiyor. Bu nefis üçlü, Don't, Waiting For, Leftover, Head gibi daha nice taş gibi şarkıyla türün geleceğinin emin ellerde olduğunu hissettiriyor. Tembel, uyuşuk veya sırf yer tutsun diye konmuş tek bir şarkı yok. Belki şöyle melankolik bir balad yapsalardı nasıl olurdu diye merak ettirmedi değil. Gerçi post-punk raconunda olmazsa olmaz o melankoli duygusu, bir balad formunda olmasa da şarkıların sert ve gizemli satır aralarında zaten dolaşımda. Her sene 1-2 çok iyi post-punk grubu mutlaka çıkar. Keşke daha çok çıksa. Ama Disorientations gibi doyurucu olanlar çıktıkça az ama öz tatmini yaşıyor insan.

1. Wandering
2. Words
3. Don't
4. Watching You Go
5. Allied
6. Waiting For
7. Head
8. Leftover
9. Close to Disappearing
10. Zinfandel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder