9 albüm, 5 EP, 123 single sahibi L. A. doğumlu Kina Kasuya Grannis, 39. yaşına All My Life ile giren bir indie pop, folk pop şarkıcısı. Kapağını görünce hatırladığım, ama içeriğine dair hiç bir şey hatırlamadığım 2010 yılı albümü Stairwells dışında yolumuz kesişmemişti. Çoğu albümde olduğu gibi tesadüfen gözüme çarpan playlist sayesinde bir cover albüm olduğunu görünce benim için bomboş olan o eski defteri açmak istedim. O listede özellikle gönül bağım bulunan 90'lara ait çeşitli hitleri fark eder etmez kahvemi koyup gezintiye başladım. Akustik gitar, piyano ya da her ikisi birden eşliğinde Grannis'in duru sesini öne çıkaracak cover tasarımlarıyla dolu albüm, belli ki kendisinin gönül bağı kurduğu hitlerden oluşuyor. Yine belli ki bu bağ 90'larla ilintili. Coverların yarıdan çoğu 90'lara, kalanları da 2000'lerin başlarına ait. Cover, 90'lar gibi anahtar kelimeler bir albüme vakit ayırmam için yeterli. Grannis, nostalji sömürüsü yapmadan, gençliğine damga vurmuş bazı şarkılara bir şekilde vefa borcunu ödemek istediğini hissettirdi bana. Şarkıları çıplak ve savunmasız bırakarak bunu yapması da samimiyetini arttırıyor.
Böyle durumlarda albüme başlamadan önce kabaca şarkı listesine bakıp ne kadarını merak ediyorum diye kısa bir evreden geçerim. O evrede 7-8 şarkıdan çok ümitliydim. Albüm tamamlanınca en beğendiklerim. White Flag, Smells Like Teen Spirit, Jumper, Yellow ve Cannonball oldu. Zaten Cannonball haricinde bu şarkıların orijinal halleriyle olan gönül bağımın geniş yelpazesi sayesinde ısınmam hiç de zor olmadı. Cannonball'un orijinalini de hiç duymadım, Damien Rice'ı da hiç tanımam. Ama Kina Grannis'ten duyduğum hali o kadar güçlü ki, orijinaline bile ihtiyaç duymuyorum. Özellikle White Flag ve Jumper, 90'lardaki radyo alışkanlıklarımdan dolayı içime adeta kök salmış devasa nostalji ağacının sağlam dallarından ikisini oluşturduğu için, Grannis yorumunu en çok merak ettiğim, aynı zamanda korktuğum şarkılardı. Neyse ki onun bir indie pop/folk sesinde bulunması gereken unsurlara fazlasıyla sahip olması ve hem şarkının özünün, hem de coverının ihtiyacı olan ruhu verebilmesi neticesinde gayet memnun kaldım.
Creep'in 90'lar marşlarından biri olmasını anlamakla birlikte, çok da hayranı olduğum bir Radiohead şarkısı değildir. Ona gelene kadar nice Radiohead şarkısının coverı nasıl olur diye de merak etmişimdir. Colorblind'ın da çok popüler olduğu dönemi hatırlarım. Yitip giden gruplar kervanından Counting Crows'u sadece Mr. Jones şarkısıyla hatırladığım için keşke Grannis onu seslendirseymiş dedim. Depeche Mode, The Cure gibi başka duayenlerin şarkılarına pek takılmadığını veya coverlamayı tercih etmediğini varsaydım. Mesela bir Texas coverı da çok yakışırdı kendisine. Sağlık olsun. Bir de albümün son üç şarkısı hiç konmasa, Jumper ile kapanış yapılsa diye düşündüm. Geri kalanıyla bir sıkıntım yok. Dinledikçe 90'ların tutkulu radyo günlerini, hüzünlü gecelerini, efkarlı yazlarını anımsıyor, kafama eserse orijinallerine dönüyorum. Kina Grannis'in bu döneme olan hassasiyetini takdir ettiğimi yinelemek istiyorum. Şarkıların mayasında var olan hüzünlerin üzerinden mütevazi biçimde bir de kendisi geçmiş, nispeten neşeli sayılabilecekleri de o hüzne uydurrmuş üzgün bir albüm All My Life...
1. Complicated (Avril Lavigne)
2. All My Life (K-Ci & JoJo)
3. Iris (Goo Goo Dolls)
4. Creep (Radiohead)
5. Smells Like Teen Spirit (Nirvana)
6. The Middle (Jimmy Eat World)
7. Yellow (Coldplay)
8. Gangsta's Paradise (Coolio)
9. Colorblind (Counting Crows)
10. Oops!... I Did It Again (Britney Spears)
11. Kiss Me (Sixpence Non The Richer)
12. White Flag (Dido)
13. Cannonball (Damien Rice)
14. Someday (Sugar Ray)
15. Jumper (Third Eye Blind)
16. Butterfly (Weezer)
17. New Slang (The Shins)
18. Somebody Loved (The Weepies)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder