Adını 2004 tarihli bir Nick Cave & The Bad Seeds şarkısından alan Londra kökenli O Children, dört kişiden kurulu bir post-punk, new wave grubu. Çeşitli müzik yazarları kendilerini tanımlamak için Joy Division, Bauhaus, Echo & The Bunnymen, Sisters Of Mercy gibi türün temellerinde emeği geçen isimleri zikrediyorlar. Eğri oturup, eğri konuşmak gerekirse bu isimlerin hiçbirini çekici bulmamama rağmen, kendi isimlerini verdikleri debut albümleri sayesinde O Children'i bir saniye bile düşünmeden bu yılın en heyecan verici gruplarından biri olarak gördüğümü söyleyebilirim. Bu isimlerin yanında unutulmuş bir diğer isim ise, gruba isim babalığı eden şarkının sahibi Nick Cave ile O Children solisti Tobias O'Kandi arasında kurulması muhtemel vokal destekli ruhânî bağ. Evet O Children'ın adı geçen demirbaşlardan çokça beslendiği kesin. Ama grubun kendi soundunu yerleştirebilmek adına popülist şarkılara sırtını dayamayı reddetmiş bir özgünlüğü olduğunu da söylemezsek ayıp ederiz. Henüz ilk şarkı Malo'yu duyar duymaz albümde birşeyler olacağını hissetmiş olmam, öteki 9 şarkının önemini arttırsa da, her harika açılış şarkısının attığı oltaya takılmamak gibi de bir tecrübe sahibiyiz çoğumuz.
Nitekim Malo'nun ardından gelen Dead Disco Dancer, ortada bir olta olduğunu doğruluyor. Fakat bu olta, post-punk, new wave, Nick Cave ve 80'lerin goth kesitlerine belli yakınlıklar duyan birinin gönüllü olarak takılmak isteyeceği tipte bir olta. Bu iki lezzetli şarkı dışında bana göre onlar gibi dinleyiciyi hemen avucunun içine alacak besteler pek yok. Ama geç olsun da güç olmasın diyenler için dinledikçe kabak çiçeği gibi açmayı vaadeden şarkılardan geçilmiyor. Çünkü gothic rock diye kolayca kestirlip atılacak, bu türe antipatisi olanları bir çırpıda soğutacak yaftacılık yüzünden grubun zengin soundundan mahrum kalmak mümkün. O’Kandi’nin bariton sesiyle karizma kattığı, shoegaze gitarların neon klavye ile paslaştığı, kulak yormayan, ama emek verildiği sapına kadar hissedilen 10 şarkı O Children albümünü yılın en iyilerinden biri yapıyor benim için.
Sözlerime son verirken grup hakkında okuduğum bazı yazılarda en fazla hoşuma giden ifadenin "art-fun" olduğunu da belirteyim, anlayan anlasın. Söz konusu post-punk, new wave, Sisters Of Mercy, Division, Bauhaus falan olunca, işin benim açımdan son derece sıkıcı olan "art" tarafını "fun" ile dengeleyebildiğini düşündüğüm O Children'ın, kayışı koparmış yalapşap bir "fun" değil, bu isimlerin zor hazmedilir oluşlarına daha alternatif bir pratiklik sağlayan, kısaca "şarkı" yazmayı bilen tarafına bayıldım. Üstelik bunu yapan dört kişinin 19-21 yaş aralığında olmaları mesleyi daha da ilginçleştiriyor.
1. Malo
2. Dead Disco Dancer
3. Heels
4. Fault Line
5. Smile
6. Ezekiel's Son
7. Ruins
8. Radio Waves
9. Pray The Soul Away
10. Don't Dig
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder