Gianluca Galli (gitar), Andrea Castelli (bas), Matteo "Bona" Bonini (davul) gibi isimler bütününden İtalyan olduklarını anlamak için özel bir çaba sarfetmeyeceğimiz yepyeni bir grup olan Silver Horses'ın vokalinde ise İngiliz Tony Martin yer alıyor. O Martin, 1987-91 ve 1993-96 yılları arasında Black Sabbath efsanesine vokal yapmış full tecrübe bir adam. Bu İtalyan arkadaşların kendisini nasıl kafaladıkları şeklinde bir geyiğe girmeye lüzum yok. Zira 1992 ve 2005 yıllarında iki solo albüm çıkarmış olan Martin, Alman heavy metal/hard rock grubu Empire ile dört, Amerikan Rondinelli adlı grupla iki, İngiliz M3 oluşumuyla iki, Dario Mollo & Tony Martin projesiyle üç ve yine İtalyan Giuntini Project grubuyla da üç albüm yapmış arayış içindeki bir adam. Spagetti düşkünü mü, Como Gölü sevdalısı mı yoksa Serie A meraklısı mı olduğu bilinmeyen, ama uzun süredir İtalya ile yakın temaslarda bulunan bu rock işçisinin son durağı olan Silver Horses, kendi adını taşıyan ilk meyvesiyle yılın en dirayetli hard rock albümlerinden birinin üzerine bu adı iki kere yazdırmış.
Southern ve stoner özelliklerin yoğunlukla hissedildiği bir hard rock albümün tadına doyum olmayacağının en yakın örneklerinden Black Country Communion ile birtakım benzerlikler taşıması, Silver Horses'ı nazarımda maça bir değil iki sıfır önde başlatıyor. Hani İtalya'dan nerdeyse hiç rock grubu dinlemedim ya da dinledim de İtalyan olduklarının farkında değildim. Ama Galli, Castelli, Bonini üçlüsü sanki Amerika'nın güneyinin bağrından kopup gelmiş birer Led Zeppelin, Deep Purple hayranı olduklarını çok belli ediyorlar. Bu enfes Amerikan-İngiliz karışımının İtalya'dan çıkması ayrı bir başarı. İtalyan üçlü enstrümanlarını ve onlarla yapabileceklerini çok iyi kavramış bir olgunluğa sahipler. Bundan önce üç grupta çalmış, aynı zamanda üç solo albümü bulunan gitarist Gianluca Galli'nin kendine has olmasa da, büyük isimlere has giriş çıkışları müthiş. Bas gitarda Andrea Castelli tam bir görev adamı. Davulcu Matteo Bonini desen aşmış bir adam. Zevk alarak çaldığı, zevk vermesinden belli.
Rub It On Me, Secret Service, Me, You, You're Breaking My Heart (Don't Do It) ve Silver Horses adlı parçalar, standartlara bağlı fakat yine de kimi zaman kendi kıvraklığını, kendi içini ve kabuğunu yaratmaya çalışan karakterdeler. O nasıl oluyor denirse, Led Zeppelin bağlılığı sezilen Me, Black Sabbath titreşimleri yayan Run veya en iyi tarafından herhangi bir southern rock grubuna aitmiş duygusu veren Silver Horses şarkıları, yılların getirdiği tecrübelerin ufak tefek farklılık arayışlarını da satır aralarında okutuyorlar sevgili dinleyenlerine. Çekirdek enstrüman/vokal üzerine zaman zaman armonika, piyano ve yaylılar serpiştirerek, bu standartlarda zaten var olan o biçim serpiştirmelere sadık kalıp zinde tutabiliyorlar insanı. Böylelikle geçmiş ile gelecek arasında koruyup kolladıkları bir köprünün üzerinden taş gibi bir klasik rock güzellemesi sunuyorlar. Eğer bir grup kendini hard rock olarak etiketliyorsa, bari Silver Horses gibi bir müzik yapsın ki böylece hard rock'a her daim açık kulaklar sıradan bir giriş, ıkınma bir nakarat, aynı sıradan gidiş, araya sıkıştırılmış çapsız bir gitar solo ve aynı ıkınma nakaratla final yapan ezbere şarkılar dinlemek zorunda bırakılmasın. Güneyin o bluesy havasıyla stoner katmerini birarada yaşasın.
1. Rub It On Me
2. Run
3. Life and Soul
4. Diamond Sky
5. Secret Service
6. Suddenly Lost
7. Me
8. Silver Horses
9. You're Breaking My Heart (Don't Do It)
10. You
11. Who's Holding On to You
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder