2012'nin en hoş armağanlarından biri Güney Afrikalı genç şarkıcı / besteci
Lucy Kruger'in ilk albümü
Cut Those Strings idi. Ailesinde müzikle ilgilenenler olmasından dolayı küçük yaşta içine düşen ateşi üniversitede drama ve müzik okuyarak canlı tutan
Lucy, altı yıl boyunca kendi şarkılarını yazıp yerel festival ve etkinliklerde dinleyicilerle paylaşmış. Böylece alttan alta kariyerine sağlam tuğlalar ördükçe daha geniş kitlelere hitap eden festivallerin, saygın müzik yayınlarının ve nihayet plak şirketlerinin dikkatini çekmeyi başarmış. Bunun sonucu olarak da ta elin Güney Afrika'sından parlayan bu kıvılcım tüm dünyaya yayılmaya başlamış. Şarkılarını yazarken
Joni Mitchell,
Kate Bush,
Alanis Morissette ve
Tori Amos gibi isimlerin tekniklerini özümseyip kendi çıkarımlarını yapması, bu isimleri kullanarak reklam yapma sahtekarlığından çok uzak, gerçekçi bir zemin üzerinde yükselmekte. Bunun en canlı ispatları da
Cut Those Strings'in içinde.
Gitarla çalmayı öğrendiği ilk şarkı olan
Joni Mitchell’ın
A Case Of You’sundan bu yana 23 yaşına rağmen çok yol kateden,
Joan Baez,
Bob Dylan coverları yanında kendi yazdığı şarkıları da sahnelerde çalıp söyleyen
Lucy Kruger,
Cut Those Strings şarkılarını da ilk başta singer / songwriter formatında tasarlamış. Bu da demek oluyor ki, şayet bu şarkıları o ham halleriyle bıraksaydı muhtemelen binlerce folk tutkunu müzisyen gibi beş mumla aydınlatılan bir sahnede 30-40 kişiye sade bir geceden, akustik yoğunluklu bir albümden başka birşey vaad etmeyen seviyede kalacaktı. Belki uzun vadede kendi coğrafyasının
Tracy Chapman'ı,
Souad Massi'si veya
Alela Diane'i olurdu. Ama ilk albümündeki akustik tasarımdan yola çıkarak sağlam bir prodüksyonla işlenmiş şarkıların aldığı son şekle bakınca onun sahne algısının farklı olduğu anlaşılıyor.
Dört kişilik grubuyla kaydettiği
Cut Those Strings, gerek o kaymak gibi prodüksyonun neticesinde ortaya çıkan dengeli pop rock soundu, gerekse olgun lirik anlayışıyla
Lucy Kruger'in hoşgelişini müjdeliyor. Fakat en önemli özellik elbette ki
Lucy'nin her yönüyle hakim olduğunu hissettirdiği güzelim sesi. Hepsini kendi yazdığı şarkıları yine kendisinin seslendirmiş olmasının rahatlığı her an seziliyor.
Little Puppet,
Hey Dreamer,
Shudder gibi duru pop rock bestelerin yanında
Heart Of Stone gibi zaten
Lucy'nin sesinde genel olarak fazlasıyla hissedilen keltik vokal renginin yoğun şekilde yansıdığı akustik-epik bir folk da dikkat çekiyor.
Fire Up'ta
Alanis Morissette'in ritmik vokal tarzının izlerine rastlamak mümkün.
Heaven'ın sevimli bünyesindeki pop caz ve soul duygusunu tatmak da bir zevk. Albümün en iyilerinden olan
I'll Sing For You'nun teslimiyetle kontrollü olmak arası salınışına
Inge Beckmann adındaki bir sesin geriden destek veren ve sanki yaylı bir enstrümanı andıran sıradışı vokali mutlak duyulmalı. Böyle bir albümün altına 23 yaşında birinin imza atması sık rastlanan bir durum mudur diye düşünürken
Joni Mitchell'ın
25,
Tracy Chapman'ın 24,
Beth Orton'un 23,
Sinéad O'Connor'ın 21,
Kate Bush ve
Sarah McLachlan'ın 20,
Alanis Morissette'in 17 yaşında olgun ilk albümlerini çıkardıkları gerçeğini akıllara getirmek gerek. Zira büyük değişimler yaşamazsa gelecekte
Lucy'nin kalemi bu isimler olacak.
1. Little Puppet
2. Right Now
3. Muse
4. I'll Sing For You
5. Fire Up
6. Hey Dreamer
7. Heaven
8. Four White Walls
9. Heart of Stone
10. Let's Just Be
11. Shudder
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder