12 Şubat 2015 Perşembe
Desperate Journalist - Desperate Journalist
Post-punk'ın birçok özelliğinden biri, piyasa kaygısı gütmeden tasarlanan şarkıların yarattığı özgürlük ambiyansıdır. Gerçi bunu her post-punk grubu için söyleyemeyiz. Bunu söyleyebileceğimiz gruplardan biri olan İngiliz dörtlü Desperate Journalist, kendi adlarını koydukları ilk albümleriyle türünün gereklerine bağlı biçimde özgür, macera aramayan (biraz arasalar fena da olmazdı) ve yeni olmalarına karşın oturmuş bir sound ile karşımızdalar. Aynı gitar, bas, davul tonları bir süre tekdüze bir hal alıyor görünse de, hatta catchy nakaratlarla radyoları yakabilecek iken böyle bir tercihte bulunmasalar da, zamanın akışında kendini bulacak taptaze bir grubun taptaze şarkıları bunlar. Albümün açılış şarkısı Control ve Cristina, grubun erkenden hayranlar edinmesini sağlayan çok sağlam iki single. (Haber yayına hazırlandığı sırada Happening'in de videosunu gördüm.) Birbirine oldukça benzeyen bu iki şarkı, çok ince bir nakarat farkıyla ayrılıyor diye düşündükten birkaç dinleme sonrasında o ince farkın gitgide kalınlaştığını gördüm. Aslında grubun çoğu şarkısı arasında yaşanan bu sonradan fark etme durumu, cazibeyi arttıran en önemli özelliklerinden biri.
Doğup büyüdükleri Londra gibi puslu, yağmurlu, telaşlı, yoğun, içten içe de mutlu yüzünü yansıtan bir müzik yapan grup, single olmanın videolu ayrıcalığına sahip Control ve Cristina haricinde Hesitate, O, Eulogy, Heartbeats, Remainder, Nothing, Distance şarkılarıyla da aynı ayrıcalığı hak ettiklerini her dinleyişte, artan bir inanışla tekrar hissettiriyorlar. Mesela kendilerini fark ettiğim günden bu yana belli aralıklarla toplam 7-8 defa, hiçbir şarkıyı atlamadan veya ileri sarmadan dinlemişimdir. Her seferinde 1-2 şarkıyı yeniden keşfettim. Hatta Heartbeats ve Remainder ikilisi, bu 7-8 dinlemenin ardından "albümde böyle iyi şarkılar da varmış" dedirtecek kadar kendini benden ustalıkla saklamış, ortaya çıkacak uygun anı kollayan şarkılarmış meğer. İşte bu duyguyu bana en fazla yaşatan müzik türü olan post-punk'ı sadece 80'lerle günümüz arasına kurduğu köprülerden dolayı değil, bu kendini eskitmeme becerisinden ötürü de çok seviyorum. Bu bağlamda Desperate Journalist'i de çok sevdim.
Dinledikçe kapağındaki çiçekler gibi açılan bu güzel şarkıları dile getiren, kısa sarı saçlarıyla ayrı bir çekiciliğe ve şekerliğe sahip solist Jo Bevan'ın, daha şimdiden haksız yere paranın, şöhretin gözüne vurmuş akranlarından eksiği yok, fazlası çok. Zaten özellikle tip olarak sevimli iki kız ve iki erkekten kurulu Desperate Journalist, öyle solistini öne çıkarıp prim yapmaya çalışacak yapıda bir grup da değil. Sert, hüzünlü, coşkulu ve kara bulutlardan umut parçacıkları çıkarabilen bu dörtlünün asıl gücü, yukarıda neredeyse tamamını saydığım (sadece kapanıştaki Cement'i biryerlere eklemeyi unutmuşum) şarkılarının yakaladığı geniş zaman ruhu. O ruh sayesinde hangi dönem ve mod içinde dinlenirse dinlensin, size sanki hiç eskimeyeceğinin müjdesini verir. "Birbirine benziyor" diye burun kıvırma eşiğine geldiğimiz şarkıların bazen aslında ne kadar bağımsız, kendi çapında özel ve birbirini tamamlayan şık nitelikler taşıdıklarını anlamamıza yarayan böyle albümler, ticari gün ve haftalarda alınan yapay hediyelerden farklı olarak birinin size durup dururken, gönülden verdiği hediyelere benziyor. Desperate Journalist, 2015'in gönlünden kopan ilk hediyelerden birisi.
1. Control
2. O
3. Cristina
4. Hesitate
5. Remainder
6. Distance
7. Nothing
8. Happening
9. Eulogy
10. Heartbeats
11. Cement
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder