Kaldı ki Big Generator, pek çok gruba ilham vermiş o geniş progressive rock dokusunu pop rock ve AOR ile mükemmel biçimde dengelemiş bir albüm. Hiç de öyle geçmişine ihanet, sahip olduğu erdemleri hiçe sayma durumu yok. Hatta hayranlarına farklı kulvarlardan başkalarını bile eklemiştir muhakkak. Önceki 11 Yes albümünü de dinledim. Saygılarımla birlikte birkaç şarkı dışında Big Generator'dan aldığım keyfi almadım. Ama 11 albümün yapamadığını o yaptı ve beni de hayranları arasına kattı. Aslında Big Generator'ın habercisi biraz da 1983 yılına ait 90125 albümüdür ki, gelmiş geçmiş en güzel Yes şarkılarından biri olan Owner Of A Lonely Heart buradadır. Bu şarkının ticari başarısı üzerine Big Generator gibi bir albüm mü yapılmıştır, yoksa grup konserlerde daha fazla eğlenmek mi istemiştir (bu "yoksa"ları daha da çoğaltabilirim), sebep ne olursa olsun üzerinden yıllar geçmesine rağmen "Big Generator'a laf söyleyen karşısında beni bulur" seviyesinden hiç düşmedim. A ve B yüzlerindeki dörder şarkıdan oluşan kaset, walkmenimde her dönüşünde bana sürekli yeni kapılar açmıştır.
Jon Anderson (vokal), Trevor Rabin (gitar, keyboard, geri vokal), Chris Squire (bas gitar, geri vokal), Tony Kaye (keyboard), Alan White (davul, perküsyon) beşlisi Big Generator'ın kadrosunu oluşturuyor. Her biri işinin ehli bu beş adam, müthiş bir enerji ve ruhla sekiz şarkıya hayat veriyor. A yüzü, taş gibi bir 80'ler rock şarkısı olan Rhythm Of Love ile açılıyor. Aynı zamanda sound olarak albümün de özetini çıkarıyor. Big Generator'ı o kadar çok dinlemişim ki, Rhythm Of Love'ın ilk saniyelerini duymaya başladığımda beni bekleyen 42 dakikalık yolculuk için kemerlerimi bağlama ihtiyacı duyuyorum. Sonra albüme adını veren Big Generator geliyor ve adeta bir tank gibi ortalığı dümdüz ediyor. Ama bunu yapma sebebi, ilerleyen dakikalarda o düzlüğe kolayca fidanlar dikilebilmesi, ufkun rahatça görülebilmesi. Zira Shoot High Aim Low, epik bir tavırla çıkagelip o düzlüğe hüzün tohumları ile birlikte ümit tomurcukları ekiyor. A yüzünün kapanışını ise nefeslilerin destek verdiği, yerinde duramayan Almost Like Love yapıyor ki, başta davulcu Alan White olmak üzere grubun enerjisine hayran kalmamak benim için her seferinde zorlaşıyor. Sadece dört şarkı olmasına rağmen dolu dolu bir A yüzü yaşamanın keyfine doyamıyorum.
Albümün B yüzünün açılışını Love Will Find Away yapıyor. Karizması, coşkusu, tutkusu beni hiç terk etmediğinden benim için dünyanın en güzel şarkılarından biri olmuştur. Ne zaman dinlesem (ki eskitmemek için sık dinlemem) enerjisi, temposu, tüylerimi diken diken eden o çift vokali, kısa mızıka solosuyla kendimden geçerim. Holy Lamb dışında tüm şarkılarda imzası olan, pek çok filmde score çalışmalarını gördüğümüz Trevor Rabin'in tek başına yazdığı Love Will Find Away ile vedalaşınca peşpeşe Final Eyes ve I'm Running gibi iki güçlü progressive rock şarkı pusudadır. Kendilerini hemen ele vermeyen, katmanlı, ruhu olan (progressive rock şarkılarının ruhsuz olanları hiç çekilmez) bu iki şarkıyla beraber Shoot High Aim Low, "Yes bu albümde progressive rock'ın içini boşaltıyor" şeklindeki yorumlara tekme tokat gibi cevaplardır. Kapanış gibi kapanış olan Holy Lamb ile nihayetlenen albüm, tekrar baştan dinlenmeye hazırdır. Tabii suyunu çıkarmamak için, sıkılmamak, özlemek için bunu yapmayız. Zaten böyle albümlerle kurduğunuz kişisel bağlar sayesinde onlar ne zaman dinlemeniz gerektiğini size hissettirirler. Big Generator devasa bir albüm sayılmaz. Ama bende bıraktığı etkiler ona koşulsuz bir bağlılık sağlamıştır. Ona ayırdığım 42'şer dakikalar beni hiç yarı yolda bırakmaz. Tıpkı ondan dört yıl sonra çıkacak Union'ın 68 dakikası gibi.
1. Rhythm of Love
2. Big Generator
3. Shoot High Aim Low
4. Almost Like Love
5. Love Will Find Away
6. Final Eyes
7. I'm Running
8. Holy Lamb
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder