12 Eylül 2025 Cuma

The Bronx Teleport Company - The Uprising

 
Lionel Cohen isimli Fransız asıllı dostumuz biosunda kendini müzik yapımcısı, film müziği bestecisi, David Bowie müridi olarak tanıtmış. Biraz araştırıldığında kimsenin duymadığı oyuncuların oynadığı, kimsenin duymadığı filmlerin (bazıları oyun, hatta bazıları sahte film bile olabilir) müziklerini yapmış olduğu görülebilir. Bu müzikler araştırıldığında standart, eli yüzü düzgün, bir süre sonra sıkan score parçaları şeklindeydi. 2007'den itibaren bitmek bilmeyen bir diskografisi var. Biraz daha araştırıldığında kendisinin sosyal medyasında bir sürü A sınıfı oyuncu ve müzisyenle fotoğrafına rastlanabilir. Peki bu ismi bu kadar araştırmaya iten sebep nedir? O sebep The Bronx Teleport Company adlı bir oluşumun The Uprising adlı albümü. Bu oluşum Lionel Cohen'in bizzat kendisi. Bir fütüristik bilim kurgu filminin soundtrack albümü havası veren kapağın karizmasıyla dinlemeye başlayıp, en uzunu 3 dakikayı bile bulmayan enstrümantal elektronik, funk, rock, breakbeat, big beat, broken beat parçacıklardan oluşan, toplamda 20 parça 45 dakikalık sinematik bir yolculuk diyebileceğim The Uprising, son zamanlarda duyduğum en iyi enstrümantal işlerden. Sanki The Uprising diye bir film çekilmiş, albüm de onun müziklerinden oluşuyormuş havası çok ikna edici. Bir aşamada albümü İtalyan üçlü Whatitdo Archive Group'un The Black Stone Affair adlı kayıp filmin 2021 tarihli soundtrack albümünün konseptinde sandım. Oysa The Bronx Teleport Company, Lionel Cohen'in takma adı ve müzikal cosplayi gibi.

Cohen'in diğer işlerinden farklı olarak The Uprising, her ne kadar baştan sona bir stüdyo işi olduğunu belli etse de, hip-hop ve türlü beat kökenli müzikten feyz almış sağlam ritimler, üzeri funk ve rock ile kaplanmış riffler, toplamda her biri kısa döngüler oluşturan ve farklı sahneler için yapılmış gibi duran soundtrack temaları ile göz dolduruyor. İsim, kapak, müzikler derken konsept olarak sci-fi ile spy theme arası gidip gelen, çoğu zaman hiç çekilmemiş bir filmin oluşturduğu evrenden çıkmış hissiyatı uyandıran Cohen müziği, bu karışımı sevenler için şahane anlar vaat ediyor. Yalnız burada Lalo Schifrin tarzı sofistike bir jazz-funk'tan ziyade, 90'larda ivme kazanan breakbeat/big beat türüne daha yakın bir işleyiş var. Günümüz teknolojisiyle bu müziği yapmak oldukça kolay. Hatta yapay zeka ürünü olduğu düşünülebilir. Cohen o mecralara da girmiş olabilir bilemeyiz. AI her şeye olduğu gibi müziğe de girdi, daha da girecek. Yine de günün sonunda elimizdeki müziğin kalitesi veya kişisel tercihlerimize ve aldığımız tatlara hitap edişi önemli olacak. Breaking the Chains of Order, Cities in Revolt, Beast of Brooklyn, Rise in the Shadows, Wars in the Streets of Steel parçalarını ilk dinleyişte bir kenara yazdım. Albümün tamamından da keyif aldım. Diğerlerinden olmasa da The Uprising'den razıyım. Organik müzikle doğduk büyüdük. Ama muazzam örneklerle elektronik müziği de kucakladık. The Bronx Teleport Company o muazzam örneklerden biri olmasa da kulağa hiç de rahatsızlık vermiyor.

1. A Reckoning with Every Step
2. Breaking the Chains of Order
3. We Ride into the Storm
4. Rush of the Reckless
5. Cities in Revolt
6. Freedom in the Frenzy
7. The Fight Starts Now
8. Stop Me, Kill Me
9. When the World Shatters
10. Break Everything
11. Beast of Brooklyn
12. The Truth is the Only Truth
13. Rise in the Shadows
14. Fires that Ignite the Heart
15. The Rhythm of Resistance
16. Revolt on the Horizon
17. The Beat that Keeps Us Alive
18. Rage Against the Status Quo
19. Pulse for the People
20. Wars in the Streets of Steel

7 Eylül 2025 Pazar

Sababa 5 - Nadir

 
Tel Avivli dörtlü Sababa 5'ı kendi adlarını taşıyan 2022 tarihli ilk albümlerinden beri takip ediyorum. Nadir ile dördüncü albümlerine ulaştılar. Dördü de birbirinden güzel, klas, olgun ve güçlü. Grubun kuruluş tarihi 2016 görünüyor. Belki albüm yapmadan önce kulüplerde, etkinliklerde çalmışlardır. Zira tam da o tadı veren şahane bir müzik yapıyorlar. Psychedelic soul/rock/pop, neo-psychedelia, jazz-funk, space rock ve Orta Doğu rock'ının sofistike, etnik ve sinematik bir karışımı olarak, sadece okurken değil yazarken bile heyecanlandığım bir füzyonunun neferleri onlar. Coğrafya gereği Anadolu dokunuşları da hissedildiğinden, hele bir de funk seviyorsanız benim gibi daha albümden tek nota duymadan bile 1-0 önde başlayabilirsiniz. Albüm bitince de farka gittiğinizi görüp oynun bir sonraki tekrarını iple çekmeye başlayabilirsiniz.

Albümün adı olan Nadir, gök kürede zirvenin tam karşısında bulunan noktayı ifade eden astronomik bir terimmiş. Mecazi olarak en düşük noktayı veya bir zorluk anını ifade ediyor. Bu ikilik, grubun zıt müzikal temaları keşfetmesine bir açıklama da sayılabilir: Kozmik ve dünyevi olanın, uhrevi ve gerçek olanın harmanlanması. Nadir hem uhrevi hem de dünyevi ritimlere dayanan derin, içe dönük ses manzaraları şeklinde bir yolculuğu yansıtıyor. 36 dakika süren bu enfes yolculuğun kağıt üstündeki kodları böyle. Tabii dinlediğimiz müziği bu kodlara göre yorumlamak için kasmaya gerek yok. Herkesin alacağı tat farklı olabilir. Mesela bana en başta kaliteli zaman geçirdiğimi, tatlı bir hüzün ve yaşama sevincini bir arada verdiğini hissettirdi. Coğrafi yakınlığıyla olduğu kadar karizmatik evrenselliğiyle de içine çekti. Beni çektiği yerde kalmaktan aldığım keyfi tarif etmek için yine coğrafyadan örnekler verebileceğimin genişliğini fark ettim.

Nadir, yaklaşık dört dakikalık gizemli, karanlık ve baştan çıkarıcı VU ile açılıyor. Ilan Smilan ve Gilad Levin'in gitarları, Amir Sadot'un doğu kökenli elektrikli orgu, dumanlı bir Kahire barının pusunu çağrıştırırken, parça hınzır ve ustalıklı enerjisiyle yine Tel Avivli yakın müzikal akrabaları VuVuVu'ya gönderme yapıyor. Amir Sadot ve müzikal akrabalar demişken, kendisi Sababa 5 bünyesinde organ ve synthesizer çalarken, hepsi Tel Avivli olan VuVuVu, TigrisHoodna Orchestra gibi gruplarda da bas çalmakta. Hepsi de neo-psychedelia, funk, afrobeat karışımlı aynı evrende yaşıyorlar. Bana göre Sababa 5 içlerinden en derin, en olgun, en güçlü olanı. Sadot'un olağanüstü tuşlu hakimiyeti, bir yandan sanki şarkı söyler gibi, bir yandan şarkıların gideceği yönleri tayin eden bir orkestra şefi gibi enstrümantal parçaları dizayn ediyor.


Albüme adını veren parça Nadir, Akdeniz gecelerinin sıcak/serin atmosferini çağrıştırarak dinleyicileri sinematik bir dünyaya sürüklüyor. İtalyan motifleri ve Orta Doğu tonlarıyla kol kola giden melodi ortaya çıkmadan önce, derin bir bas çizgisi gerilim dolu bir ton oluşturuyor. Bu da efsane İtalyan film müziklerinin sinematik havasını hatırlatıyor. İnce wah-wah gitar vurguları, klasik asit rock'a da, psychedelic funk genlerine de sahip. 2025, aynı mantığın daha efkarlı bir versiyonu olarak başka bir şahane şarkı. Albümün en iyilerinden olan Tell, hem melodik hem de melankolik moduyla ve albümün karanlık ruh hallerine ferahlatıcı bir denge sağlayan karşı konulmaz bir ritme, hoş bir nefese, soundtrack kıvamında bir karizmaya haiz. O mod, o nefes, o karizma Zenith'de, Sab'da, Atom'da, enfes bir kapanış yapan Into Orbit'te de mevcut. Nadir, Sababa 5'in bugüne kadarki en etkileyici ve diri albümü. Aspan (2023) ve özellikle Kokoro (2024) albümlerini de çok seviyorum. Hipnotik ritimlerin, sinematik düzenlemelerin ve çağrışımlı Orta Doğu gamlarının canlı imgeler yarattığı, hayalgücünü zorladığı ve ruha dokunduğu kıtalararası, kültürlerarası bir yolculuk.

Geleceğin müziği Ouzo Bazooka, BALTHVS, Şatellites, Khruangbin, Sababa 5, henüz tek albümleri olmasına rağmen Arc de Soleil ve VuVuVu gibi köprü görevi gören isimlerden oluşmalı. Onların eski ve yeniyi sentezleme, müziğin bir kültür sanat formu olduğunu hatırlatma, coğrafyalar arasında nefes alma alanları yaratan mikro iklimler oluşturma misyonları çok kıymetli. İçinde bulunduğumuz gergin Orta Doğu ikliminden çıkan buna benzer grupların doğru tarafta duruşları da aynı kıymetin içine dahil. Zaten müzikteki bu olgunluk ve güzellik, şaşmaz bir şekilde o doğruluğa, vicdana, hoşgörüye de kapılarını açık tutuyor. Müziğin evrenselliğindeki zerafetin sentezlerle daha çok kendini göstermesi boşuna değil. Yeniliklere açık olmak, eskiyi unutmadan o yeniliklerle kendi sentezlerini oluşturmak, bu sayede özgürleşmek, faşizmin altında ezilmeyi reddederek o özgürlüğü en azından müziğindeki bileşenlerden yeşertmek sanatın gücünü tescilleyen unsurlardan biri. Sosyal medyalarında "İsrail hükümetinin Gazze'de devam eden işgal, şiddet ve zulmünü tamamen reddediyoruz. Tüm şiddete bir an önce son verilmesini, tüm rehinelerin serbest bırakılmasını, Gazze'ye giriş için sınırsız insani yardımı, tüm tarafların çektiği acıların tanınmasını istiyor, herkese saygı duyan adil bir barışın peşinde koşuyoruz." demeleri, Sababa 5'ın güzelliğinin sadece müziklerinden ibaret olmadığının da kanıtı.

1. VU
2. Zenith
3. Descent
4. Nadir
5. 2025
6. Tell
7. Atom
8. Ignition
9. Sab
10. Timor
11. Into Orbit

31 Ağustos 2025 Pazar

Issız Ada Radyosu Arşivi (Ağustos 2025)

Tinsley - Tinsley
Yıl: 2025 ABD
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Just Three Words"

Myagi - The World of Tomorrow
Yıl: 2025 Kanada
Tür: Big Beat, Breakbeat, Electronica
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Framerate"


The Budos Band - VII
Yıl: 2025 ABD
Tür: Funk, Jazz-Funk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Overlander"
Ozzy Osbourne - Under Cover
Yıl: 2005 İngiltere
Tür: Hard Rock, Heavy Metal, Cover
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sympathy For the Devil"
Highasakite - Testament
Yıl: 2025 Norveç
Tür: Alt-Pop, Art Pop, Electropop
"F" Rate: 3/10
I.A.R. tavsiyesi: "So cool"
Wolf Alice - The Clearing
Yıl: 2025 İngiltere
Tür: Indie Rock, Indie Pop, Pop Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Bloom Baby Bloom"
Wizards of Osgoode - Make Do Breathe Mind
Yıl: 2025 Kanada
Tür: Psychedelic Rock, Garage Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Violet"

Telli Davul - Ne âlâ
Yıl: 2023 Türkiye
Tür: Folk Pop, Cover
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sur La Mer"
Secret Attraction - Evening Blue
Yıl: 2025 ABD
Tür: Post-Punk, Dream Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Echo"
In Mourning - The Immortal
Yıl: 2025 İsveç
Tür: Melodic Death Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Song of the Cranes"
The Primitives - Let's Go Round Again • Second Wave Singles & Rarities 2011-2025
Yıl: 2025 İngiltere
Tür: Indie Rock, Indie Pop, Power Pop
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "I'll Trust the Wind"
Nova Twins - Parasites & Butterflies
Yıl: 2025 İngiltere
Tür: Rap Rock, Alternative Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Soprano"
Minuit - The 88
Yıl: 2003 Yeni Zelanda
Tür: Electronica, Trip-Hop, Breakbeat
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Except You"
SNAKES SNAKES SNAKES - Syk
Yıl: 2025 Polonya
Tür: Alternative Rock, Industrial Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Stupid Men"
Lethe of Heaven - Aurora
Yıl: 2025 ABD
Tür: Post-Punk, New Wave
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Exodus"
Kombynat Robotron - AANK
Yıl: 2025 Almanya
Tür: Psychedelic Rock, Space Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Staub"
Daniel Pemberton - The Bad Guys 2
Yıl: 2025 İngiltere
Tür: Score, Funk, Electronic
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "Lucha Lucha"
The Dare - What's Wrong With New York?
Yıl: 2025 ABD
Tür: New Rave, Electroclash, Alt-Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Cheeky"
Sun Cult - Sun Language
Yıl: 2025 ABD
Tür: Neo-Psychedelia, Chillwave
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "In the Clouds"
The Hives - The Hives Forever Forever The Hives
Yıl: 2025 İsveç
Tür: Garage Rock, Punk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Enough Is Enough"



18 Ağustos 2025 Pazartesi

Arc de Soleil - Lumin Rain

 
Sri Lanka doğumlu Daniel Kadawatha, Daniel Anura Gunnarsson ya da en son takma adıyla Arc de Soleil, henüz 6 aylıkken İsveçli bir aile tarafından evlat edinilmiş. Kendi ev yapımı amfilerini yapan ve enstrümantal rock grupları Spotnicks ve Shadows'a olan sevgisini oğluna aktaran elektro gitarist babasının etkisiyle büyüdü. Birçok farklı isimle, akustikten synthwave'e kadar çok çeşitli stillerde kayıtlar yapmaya ve bunları çevrimiçi olarak üretken bir şekilde yayınlamaya başladı. 2008 yılında dört müzisyeni yanına alarak kurduğu Kadawatha adlı bir grup var ve 2014'te The World of Hypocrisy diye bir albüm yapmışlar. Son derece Amerikan, ucuz mu ucuz bir alternative rock. Daniel Kadawatha bu albümle ilgili ne düşünüyor bilmiyorum ama ben olsam bunu kariyerimin her yerinden çıkarıp atmak isterdim. Neyseki devamı gelmemiş. Bu tecrübe sonrasında tek tabanca takılmayı tercih eden Kadawatha, Arc de Soleil adını alarak yepyeni bir başlangıca yelken açmış.

Sadece ismini değil, müzikal perspektifini de değiştiren Daniel Kadawatha, 2019'da start verdiği Arc de Soleil projesi kapsamında 30 civarı single, 6 adet EP ile eski hayranlarına yenilerini katmak suretiyle yeni bir başlangıç yapmış. Tabii bu materyalleri çeşitli etkinlik ve konserlerle insanların ayağına kadar götürmüş. Halen de turnede kendisi. Sosyal medyayı aktif ve etkili biçimde kullanıyor. Onlardan edindiğimiz görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla çok iyi geçen konserler veriyor. Bakınca orada olma isteği uyandıracak kadar etkileyici. Zaten müziğini duyunca sebebi de biraz anlaşılıyor. O zaman önce bu müziği tarif etmeye çalışalım. Funk rock, psychedelic rock, neo-psychedelia, biraz daha zorlasak alternatif pop, hatta Anadolu rock çağrışımı bile yapan şahane bir müzik. Casino Funk EP'sinde disko müziği bile denemiş. Khruangbin referansı çok kullanılıyor. Görüyor ve BALTHVS eklemesiyle arttırıyorum. Kadawatha'nın sahnedeki duruşu, gitar hakimiyeti, kimi zaman eksantrik görünen imajı vesilesiyle Prince'e ve Lenny Kravitz'e benzetildiği de oluyor. Bunlar gayet şık benzetmeler. Fakat onda çok farklı başka şeyler var.


Arc de Soleil, müzikal tasarımı tamamen Kadawatha'nın kendisine ait, söz ve müzikleri yazan, tüm enstrümanları çalan, tüm vokalleri yapan, prodüksyon ve mikslemeleri de kimselere bırakmayan full paket, tek kişilik bir orkestra. Konserlerinde ona eşlik eden çok iyi de bir grubu var. Artık iş gelip albüm yapmaya dayanınca önümüze koyduğu Lumin Rain'in büyüleyici atmosferinde öyle bir kayboldum ve kendimi buldum ki, yeni çıkmış işlere "başyapıt" dememe ilkemi onun uğruna askıya aldım. Evet, 36 dakika 46 saniyelik Lumin Rain olağanüstü bir yolculuk, muhteşem bir deneyim. Dinledikçe serpiliyor, katmanlanıyor, çözülüyor ve sanki kendini sürekli yeniliyor. Arc de Soleil olalı beri Kadawatha'nın müziğinin dönüştüğü sanat formu, kendisinin Mısır'a yaptığı dönüştürücü yolculuğun izlerini de taşıyor. Şarkıların tasarımındaki ve gitar çalma tekniğindeki oryantal dokunuşların kaynağına inerken Sri Lanka'dan, Mısır'dan, Orta Doğu'dan geçiyor olabiliriz. Enstrümantal görünümlü şarkıların arasında birdenbire meleksi, rüyamsı, kozmik vokalleriyle çıkagelen Kadawatha, aslında bu vokal dokunuşlarını birer enstrüman gibi o tasarımlarının çok güçlü bir parçası haline getiriyor. Zira aslında şarkıları söyleyen gitarın kendisi. Bu yüzden biri çıkıp "Lumin Rain bir gitar albümüdür" dese işkembeden salladığını düşünmem, haklı olduğu tarafları gönül rahatlığıyla teslim ederim.

İsim şarkısı Lumin Rain ile başlayan, Riders of the Moon ile biten albüm, bu iki muhteşem şarkıdan hangisini yılın en iyileri arasına koyacağım meselesiyle beni yıl sonuna kadar epey uğraştıracaklar. Başyapıt dememe ilkemi askıya aldığım gibi, bir albümden iki şarkıyı yılın en iyileri arasına koymama ilkemi de aynı askıya alsam diye düşünüyorum. Onu yapmam sanırım. Başka bir şarkıya da yer açılsın. 30 single, 6 EP'den önce Arc de Soleil'i ilk kez duyduğum Lumin Rain'in ilk şarkısı Lumin Rain, gelmekte olanın ilamıydı. Müthiş bir açılış, saykodelik, sinematik, karizmatik bir atmosfer. Cıva gibi akan, her istediği yere girip çıkan, kişilik sahibi, ruh sahibi bir gitar. Hem retro, hem modern bir sound. Aslında Lumin Rain şarkısı ile ilgili bu söylediklerim albüm geneli için de geçerli. Hatta albüm için daha da fazlasını söyleyeceğim. Lumin Rain'in peşi sıra Bina Tifa, Chimera, Sunchaser hem harikulade bir bütünün parçaları, hem de melodi ve tasarım yönünden kendilerini diğerlerinden ayrıştıran çok güçlü şarkılar. Bu müzik deneyimini yaşarken arada Sunchaser ve Dunes Of Djoser gibi güzelliklerle kendinizi ışık ve renk cümbüşü içindeki bir pistte dans ederken hayal edebiliyorsunuz.


Dünya seyahatlerinden kaynaklanan müzikal ve liriksel ruh, Kadawatha'nın gitar çalış stiline, saykodelik ve doğa referanslı sözlerine çok fazla yansımış. Midnight in Saqqara, "gitara şarkı söyletmek" esprisinin ete kemiğe bürünmüş hali ve kesinlikle albümün en derinlikli şarkılarından biri. O muhteşem gitarın sağladığı manzara etkisinin de çok fazla hissedildiği, "genç çifti piste davet ediyoruz" çağrışımı yapan Echo's Ballad ile birlikte albümün dingin, derin, hüzünlü yüzünü temsil ediyor. Zaten o konuşan gitar, dans ettirdiği, hüzünlendirdiği, kıvrımlarına köşelerine hayran bıraktığı kadar, genç yaşta bir nostalji duygusunun bu denli diri kalışını kutsayan nağmelerle duygudan duyguya da sürüklüyor. Buradan kapanıştaki Riders Of The Moon'a bağlarsam, belki basit gibi görünecek bileşenlerden mükemmeli yakalamayı başaran bir evrende olduğumu anladığımı belirtmek isterim. Gitarın o inanılmaz melodisi, ruhani ve kozmik vokalle öyle uyumlu ki, söz konusu bileşenlerin epik bir uçuşa geçmesi neredeyse kaçınılmaz. Riders Of The Moon hem tanıdık, hem de çok acayip bir trip. İnsanın üzerine üzerine yağan yaklaşık üç buçuk dakikalık bir şaheser. Dediğim gibi, Lumin Rain veya Riders Of The Moon'dan biri 2025'in en iyi şarkıları arasına girecek. Lumin Rain albümü ise, yılın geri kalanında şayet daha iyisi gelmezse benim için çoktan 2025'in en iyisi oldu bile.

1. Lumin Rain
2. Bina Tifa
3. Chimera
4. Sunchaser
5. Midnight in Saqqara
6. Hirudava
7. Hypno Sun
8. Dunes of Djoser
9. Echo's Ballad
10. Museqa My Love
11. Riders of the Moon

9 Ağustos 2025 Cumartesi

Chitra - You Can See It When It's Dark

 
Melbourne'dan çıkan Chitra Ridwan, sadece adını kullanarak ilk albümü You Can See It When It's Dark'ı indie pop/indie rock severlere sunuyor. Avustralyalı müzisyenlerin pop ve rock müziğe diğer kıtadakilerden biraz daha tutkulu yaklaşımlarını beğeniyorum. Kanadalıları da buna dahil edebilirim. Albümü dinledikten sonra Chitra'nın Avustralyalı olmasına şaşırmadım. Muadillerinden kağıt üstünde çok farklı bir müzik yaptığı, çok farklı bir sese sahip olduğu söylenemez. Zaten tutkulu 10 şarkı yapmış olması yetiyor. Üstelik bu tutku sadece müziğe değil, sözlere de fazla fazla yansımış. Önce müziği irdeleyecek olursak, indie şemsiyesi altında pop, rock, pop rock, az miktarda folk şeklinde basit bir reçete mevcut. Bu basitlikten ortalıkta çok fazla olduğu da muhakkak. Ama Chitra'nın şarkılarındaki tutku, etkili nakarat tasarımlarından, bıktırmayan melodik ve melankolik dengesinden, liriklerine de yansıyan diri olduğu kadar kırılgan müzikal karakterinden geliyor.

Post-punk titreşimli Big Shot ile başlayan albüm, kadın düşmanlığına karşı sesini çıkarmayla ilgili nefis bir giriş. Ah ne güzel bir giriş derken önce In My Opinion, arkasından Sold o kadar sağlam bir üçlü oluşturuyorlar ki, bu gibi durumlarda pek fazla yanılmadığım üzere albümün bundan sonra kötü çıkma ihtimali olmadığını anlıyorum. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Tabii arada ufak çaplı inişler olmuyor değil. Ama hiçbiri sıkılıp atlanacak parçalar değiller. Chitra'nın sözünü ettiğimiz nakarat gücünün göstergelerinden Go Easy, dinledikçe sevilen Close Proximity ve Motor Mouth, yine Melbourne'dan gelme Grand Pine adlı grupla birlikte seslendirdiği Counting, hepsi çok iyi bir paketin parçaları. Orta tempolu, indie soslu pop rock seviyoruz. Chitra'nın liriklerinde ise kırılganlık, çelişkiler, arınma ihtiyacı, tükenmişlik, başkalarının değil, kendi arzularının peşinden gitmek gibi pek çok konu yer bulmuş. Mesela albümün isim şarkısı You Can See It When It's Dark, bir zamanlar sevdiğiniz biriyle karşılaşmanın deneyimini ve ardından gelen geçici duygu akışını olgun ve iç gözlemle anlatıyor. Yani "creepy" coldwave albümlerini andıran kötü kapağına aldanmayıp, Chitra'nın şiirselden gerçekliğe uzanan, kişiselden evrensele ulaşan şarkı yazarlığının tadını çıkarmak gerek.

1. Big Shot
2. In My Opinion
3. Sold
4. No Blame to Take
5. Autumn
6. Close Proximity
7. Go Easy
8. Counting (feat. Grand Pine)
9. You Can See It When It's Dark
10. Motor Mouth

3 Ağustos 2025 Pazar

Floating - Hesitating Lights

 
2025 benim için death metal açısından şimdiye dek oldukça sönük. Her death metal albüm okumalarımda vurguladığım üzere bu müziğe gönül veren, detaylarına hakim, alt türlerini analiz edip farklarını ortaya koyan dinleyicileri gizli gizli kıskanırım. Sevdiğim bir death metal albümünü yıl sonu seçkilerinde görünce veya eleştirilerindeki övgüleri okuyunca demek ki ağzımın tadını biliyormuşum diye sevinirim. 2025 içinde dinlediğim yaklaşık 15-20 death albümde aradığımı bulamadım. Aradığın tam olarak neydi derseniz ona şimdi girsem çıkamam gibi geliyor. En başta orijinallik sanırım. Şimdi bu benim aradığımı bulamadığım dediğim albümlerin çoğu eminim yıl sonunda en iyiler arasında gösterilecektir. Hakkında hiç bir yorum okumadığım, sadece künyesinde death metal ve post-punk ifadelerini görüp mal bulmuş mağribi gibi üzerine atıldığım Hesitating Lights ismindeki albümün de bunlardan biri olacağına neredeyse kesin gözüyle bakıyorum. Yan yana geleceğine pek ihtimal vermediğim iki türün flörtü, sevişmesi, evliliği artık ne dersek diyelim, daha kağıt üstünde bende acayip duygular uyandırdı.

Her ne kadar yan yana geleceğine pek ihtimal vermemiş olsam da, death-post-punk kombinasyonunu uygulayan başka gruplar da olmuş bu zamana kadar. Hatta black metal ile bile aynı sofraya konmuşluğu vardır. Arvid Sjödin (gitar, vokal, synthesizer) ve Andreas Hörmark (bass, synthesizer, davul programming) şeklinde iki parçadan oluşan İsveçli Floating benim için yılın death metal sürprizi oldu. Post-punk altyapının yoğunluğu, death/black metal yoğunluğuyla atmosferde karşılaşınca ne ondan, ne bundan, hem ondan, hem bundan bir avangartlıkla uçuyoruz. Her iki tür, bu buluşma esnasında dengeli, ferahlatıcı, cesur, işinin ehli ellerde yükseliyor. Arvid Sjödin, post-punk'ın kadife gitar tonunun altına yıldırmayan death/black gitarını, bazen de tersini uygulayarak her iki türün karanlık, gotik, uhrevi ambiyansını eksiksiz inşa ediyor. Üstüne bir de karizmatik death vokalinin şarkılara kattığı ruh eklenince kendisinin Floating'in %80'i olduğunu söylemek kolaylaşıyor. Öte yandan Andreas Hörmark'ın synth ve davul programlama tasarımlarının hakkını yemiyoruz kesinlikle.

2022 tarihli 6 şarkılık ilk albüm The Waves Have Teeth'e geri döndüğümde gördüğüm şeyden pek mutlu olmadım açıkçası. Hatta Floating ile bu albüm sayesinde tanışmış olsam Hesitating Lights'a şans verir miydim bilemedim. İki farklı türü bu kadar iyi kaynaştırıp, yine de bir death metal alt türü şeklinde sunabilen çok fazla grup bilmediğim için mi yükseldim diye düşündüm. Sanırım böyle başka gruplar tanımış olsam dahi Floating'i şu haliyle yine bağrıma basardım. Şarkı ismi vermekte veya şu şarkıda şöyle bir farklılık var şeklinde yorum yapmakta zorlanıyorum. Zaten daha nasıl farklı olsun. Özellikle I Reached The Mew, Exit Bag Song, Hesitating Lights / Harmless Fires, The Waking ilk duyduğum andan itibaren grubun, albümün kalitesini kılçıksız biçimde ispatlamıştı. Dinledikçe de güzelleşiyorlar. Artık hepsi öyle. Birisi çıkıp "bu bir konsept albümdür, konsepti de kapkara bulutlar arasından süzülen ışık hüzmeleridir" dese alır kabul ederim. The Waves Have Teeth'deki ne istediği belli olmayan, hantal grubun artık yere daha sağlam basan, yeni albümlerini sabırsızlıkla bekletecek başka bir gruba dönüşmesi şahane olmuş. Death metal'e arada böyle ayarlar çekmek lazım.

1. I Reached the Mew
2. Grave Dog
3. Cough Choir
4. Exit Bag Song
5. Hesitating Lights / Harmless Fires
6. Still Dark Enough
7. The Wrong Body
8. The Waking

31 Temmuz 2025 Perşembe

Issız Ada Radyosu Arşivi (Temmuz 2025)

Galinha Di Angola - Rotas Sator
Yıl: 2025 Brezilya
Tür: Blues Rock, Garage Rock, World
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Serverlindo"
The Saint OST
Yıl: 1997 ABD
Tür: Electronic, Trip Hop, Big Beat
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: Orbital - "The Saint Theme"
M83 - A Necessary Escape
Yıl: 2025 Fransa
Tür: Ambient, Post-Rock, Dream Pop, Soundtrack
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Strike Machine"
Yashlik - Yashlik
Yıl: 1978 Kazakistan
Tür: Psychedelic Rock, Folk, Funk, World
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Alti Kaptar"

Joe Bonamassa - Breakthrough
Yıl: 2025 ABD
Tür: Blues Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Shake This Ground"
Lord Huron - The Cosmic Selector Vol. 1
Yıl: 2025 ABD
Tür: Indie Folk, Indie Rock, Americana
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Who Laughs Last (feat. Kristen Stewart)"
Lowswimmer - Glasshouse 1
Yıl: 2022 İngiltere
Tür: Indie Folk, Dream Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Greenlit (feat. Novo Amor)

Lowswimmer - Glasshouse 2
Yıl: 2022 İngilizce
Tür: Indie Folk, Dream Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Call Sign"
Turnstile - Never Enough
Yıl: 2025 ABD
Tür: Alternative Rock, Punk, New Wave
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Look Out for Me"
VA - Going Out of My Head: Adventures on the Indie Dancefloor 1995-1999
Yıl: 2025 İngiltere
Tür: Big Beat, Britpop
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: Cornershop - "Brimful of Asha (Norman Cook Remix)"
Bonham - Mad Hatter
Yıl: 1992 İngiltere
Tür: Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Storrm"

La Chiva Gantia - Ego
Yıl: 2025 Belçika
Tür: Electro Cumbia, Rock, World
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mugre"
Fusion Funk Foundation - When You Feel This Funk
Yıl: 2025 İtalya
Tür: Funk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "In the Morning"
Madalitso Band - Ma Gitala
Yıl: 2025 Malawi
Tür: Folk, African, World
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Princess Wanga"
The Other Timelines - Heathen's Hymnal
Yıl: 2025 Kanada
Tür: Surf Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Musique Malefique"
Юля Юріна [Yulia Yurana] - Краля
Yıl: 2025 Ukrayna
Tür: Ukranian Folk Music, Synthpop, World
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Русалочки"
WITCH - SOGOLO
Yıl: 2025 Zambia
Tür: Zamrock, Psychedelic Rock, Funk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Kamusale"
Emperor Niño - Sedimentary Blues
Yıl: 2025 Singapur
Tür: Psychedelic Rock, Blues Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Pagan Princess"
De'Wayne - june
Yıl: 2025 ABD
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "sundays"
Ozzy Osbourne - The Essential Ozzy Osboune
Yıl: 2003 İngiltere
Tür: Heavy Metal, Hard Rock, Compilation
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "Paranoid (Live With Randy Rhoads)"

21 Temmuz 2025 Pazartesi

Velvet Moon - Endless War In The Summer

 
Sandra Bjurman (vokal), Stefan Örn (prodüksyon) şeklinde iki İsveçliden oluşan Velvet Moon, tahmin edilebileceği üzere Sandra Bjurman'ın vokalleri, Stefan Örn'ün de geri kalan her şeyi üstlendiği tatlı bir indie pop grubu. İyi bir indie pop grubu olmanın ön şartlarından biri sayılabilecek tatlı olma mevzusunu en çok da nostalji gücüyle halleden ikili, nostalji kelimesinin ön şartlarından biri olan 80'ler popuna göz kırpmış. Hatta bazen göz kırpmaktan fazlasını bile yapmış. Albüm su gibi akıp gidince Velvet Moon kimdir nedir diye bakınca Endless War In The Summer'ın 4. albümleri olduğunu gördüm. Sıcağı sıcağına onları da dinlemek istedim. İlk iki albüm mıymıy akustik folk şarkılarıyla o kadar sıkıcıydı ki, 3. albüm Catch the Wave'e hiç elim gitmedi. Adet yerini bulsun diye ona da baktım. Orada da adece 1-2 şarkı bu son albümün pop tadının habercisi gibi göündü. Endless War In The Summer ile indie pop'a dümen kırmaları çok isabetli olmuş. İyi yazıldıkları sürece akustik folk şarkılarıyla bir problemim yok. Ama geç de olsa o tekdüzelikten çıkmaları hem mütevazi, hem nostaljik pop yönlerinin daha kuvvetli olduğunu göstermiş.

Açılış şarkısı This Time (It's Forever), hemen o nostaljik patikaya sokuyor insanı. Şarkı 80'ler ve 90'lar arası bir araftan sesleniyor sanki. O patkada yürürken karşımıza A Love SongEndless War In The Summer, The Hour Of King Kong, Daylight, Garden gibi başka güzellikler çıkıyor. Kiminde 80'ler, kiminde 90'lar bir gıdım baskın geliyor. Aslında belli bir şablon var. O yılların binlerce karakteristik özelliğinden sadece birkaçı alınıp şarkılara zerk edilmiş. Bunu çok kötü uygulayanlar da var. Ama Velvet Moon onlardan biri değil kesinlikle. Woundland ve Surrender gibi iki modern pop şarkısı bu patikanın dışında seyrettikleri için biraz gölgede kalmışlar. Rahatsızlık vermiyorlar belki ama neden diğer altı şarkı gibi o basit ve içli şablonun dışına çıkmışlar ki diye de sitem ettiriyorlar. Bazı anlar çok sevdiğim Amerikalı Pure Bathing Culture ikilisini aklıma getirdiler. Onların o incelikli nostaljik sophisti-pop ve chillwave dokularına belki ilerleyen yıllarda kavuşurlar. Velvet Moon için 4. albümde kendilerini bulmuşlar dedik ya, işte gidikleri bu yolda daha çok keşfedilecek patikalar var.

1. This Time (It's Forever)
2. Woundland
3. The Hour of King Kong
4. Endless War in the Summer
5. A Love Song
6. Garden
7. Daylight
8. Surrender

16 Temmuz 2025 Çarşamba

Lowswimmer - Godspeed, Fantasy

 
2017'nin en iyi albümlerinden biri İngiliz ikili Novo Amor ve Ed Tullett'a ait Heiress albümüydü. Yer yer post-rock'a kayan sakin, dingin, yürek yakan, kalp kıran olağanüstü şarkılarla bezeli bir folk, pop, indietronica çeşnisiydi. Heiress'i yine bu sayfalarda anlata anlata bitirememiş olsam da, anlatarak değil yaşayarak tadı çıkarılacak bir güzellikti. Sadece Heiress için bir araya gelen Amor ve Tullett için de unutulmaz bir anı olsa gerek. Heiress sonrası ayrılan ikiliden Novo Amor solo olarak 4 albüm yaptı, yapmaya da devam ediyor. Ed Tullett'in ise öncesinde 2 solo albümü vardı. Heiress'in ardından adını Lowswimmer olarak değiştirerek Heiress soundunu sürdürdüğü an itibariyle 6 albüm daha yaptı. Bu isim değişikliği nedeniyle 2024'e kadar yaptığı tüm albümleri pas geçtiğimi, ancak 2024'te yaptığı Interpretations'ı duyunca fark ettim. Ben bu sesi, bu dokunaklılığı, bu ipeksiliği bir yerden hatırlıyorum dedim. Interpretations'ı duymak istememin sebebi de bir cover albüm olmasıydı.

İsmini değiştirmiş olsa da müzikal kimliği yerinde duran Tullett bir albüm yapacak, üstelik bu bir cover albüm olacak. Havada kapmış olsam, When You're Gone, I'm with You, Find the River gibi çok iyi yeniden yorumlamalar duymuş olsam da albüm geneli pek tatminkar olmadı benim için. Yine de Interpretations'ın üzerinden daha bir yıl bile geçmemişken yeni bir albümle gelmek, söz konusu Tullett ise hiç rahatsız edici değil. Altı ayda bir albüm yapsın razıyız. Kendisinden sadece Heiress ve Interpretations'ı dinlediğim ve onların melankolik, hüzünlü, ambient/folk/slowcore/dream pop atmosferine aşina olduğum için Godspeed, Fantasy az da olsa ilginç geldi. Gerçi Easydoes, Pleasures, kapanışta yer alan, kapanış görevini de çok iyi yapan Sojourn gibi şarkılar o atmosferi koruyorlar. İlginç gelen kısım Sleeper (Hit), Off-Centre, IRL, Oh Completely gibi bu atmosferi ritmik indie pop, hatta art pop ile gayet kıvamında pişirip servis eden çok iyi şarkılar olması. Özellikle Oh, Completely ile bu aralar biraz fazla flörtleşiyor gibiyiz. Godspeed, Fantasy sayesinde Ed Tullett'ın Heiress sonrası albümlerine dönme ihtiyacı hissettim. Onunla ilgili kaçırdığım bir şeyler olmasını istemiyorum çünkü.

1. Off-Centre
2. Pleasures
3. Sleeper (Hit)
4. IRL
5. Godspeed
6. Easydoes
7. Open Season
8. Oh, Completely
9. I'm Spirals
10. Nosebleeds
11. Sojourn