23 Eylül 2014 Salı

The Loves - Technicolour



Kızlı erkekli bir 60’lı yıllar çetesi gibi kimilerinin “twee-pop” dediği, benim “garaj-pop” tanımını uygun gördüğüm, bir yanıyla da “pop’n roll” türü kelime oyunlarına açık, “rock’n roll” kıvamlı The Loves, 2004’te başladığı müzikal yolculuğuna şimdiye dek üç albüm sığdırmış leziz bir topluluk. Love (2004), Technicolour (2007) ve Three (2009) albümlerinden son ikisini dinlemiş biri olarak kendimi mutlu ve mesut hissediyorum. Bu hissi bana veren ise henüz dinleme şansına ulaşmadığım Love ve dinleyip pek hoşlanmadığım Three albümleri değil, ortanca evlat Technicolour şirinliğidir. Gerçi bu tür müziğin icra edildiği albümlerin pek birbirinden farkı yoktur diye yaygın bir kanı bulunur. Ama bana göre The Loves çocukları bu farkı Technicolour ile görünür kılmışlar ya da bana öyle gelmiş. Zaten bu farkı algılama biçimimizi açıklamaya çalışmak da kimi zaman fevkalade gerzeklikten ibaret. Dinledin, beğendin işte. Daha ne demeye önceki albüm, sonraki albüm karşılaştırması yaparsın ki? Yine de yapılan güzel müzik sizi dolduruşa getirdiğinde oluyor bu tip kıyaslamalar. Müziği dinlemek kadar konuşmanın da keyfini tattıran gruplardan biri The Loves

Technicolour'a gelirsek, 60’lar, twee-pop, şirinlik falan derken daha ilk şarkı Je T'aime, Baby’nin yedi dakikalık karamsar, hüzünlü ve yoğun rock dokusuyla karşılanıyorsunuz. “Je T'aime, Baby”den başka söz bulunmayan bu parça, grup elemanlarının enstruman hakimiyetlerini de daha baştan kanıtlayıp hafife alınmamaları gerektiğinin altını çiziyor. Je T'aime, Baby’nin kasvetli havasından sıyrılınca da 1, 2, 3 dakikalık türe dönüşler başlıyor. Fakat o kısacık sürelerde bile müziklerine gösterdikleri özen hayranlık verici. I My She Love You, Honey, Summertime gibi bol paça pantolon giyip dansedilesi kıyaklıktaki şarkılar yanında daha düşük tempolu ve akustik 60’lar esintisi bulmak mümkün. She'll Break Your Heart...Again şarkısının daha girişinde Mickey & Sylvia’dan Love Is Strange çalacak sanıyorsunuz mesela. Kolayca hafife alınma riski taşıyan bildik bir sound. Ama dibinde alternatif bir ruh da taşıyor. Fazla söze gerek yok. Technicolour albümünü dinledikten sonra Three’yi dinler, biraz da 2009 etiketli olduğu için ondan bahsederim diye düşünüyordum. Ama Technicolour beni Three’den çok daha memnun etti.

1. Je T'aime, Baby
2. I My She Love You
3. She'll Break Your Heart...Again
4. The Rainbow Connection
5. Xs and Os
6. Honey
7. Jazz My Bads (for JT)
8. So Sad
9. Summertime
10. How Does It Feel To Be Loved?
11. The Good Times (Gimme Gimme)
12. Goodbye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder