The White Stripes ile tanıdığımız (ya da benim onunla tanıdığım) müzisyen, yapımcı, tasarımcı, (kısmen) oyuncu ve multi enstrumantalist Jack White grup kurmaya doymuyor! En son icadı The Reconteurs’ün tadı hala damağımdayken şimdi de The Dead Weather ile sahnelerde kendisi. Goober and The Peas, The Go, The Upholsterers gibi başka bilinmeyen oluşumlarda da parmağı var. Kendisini bir gruba ait hissetme dürtüsü ve paylaşımcılığı takdire şayan bu multi insanın, Yap-İşlet-Devret usülü gruplar yanında sayısız imeceye de el vermiş bir müzik adamı olması, Alicia Keys ile ucube bir James Bond düeti gibi yersiz oburluklara da yol açmıyor değil. Tek atımlık da olsa, uzun soluklu da olsa White’ın kurduğu gruplarda yoğun şekilde hissedilen The White Stripes etkilerinin üzerine hep başka alternatif özgünlükler ekleme gayretini de seviyorum. Garajdan son model bir stüdyoya uzanan müzikal yolculukta her iki tarafı da inkar etmeyen, her iki tarafın nimetlerinden de faydalanan açık yürekli bir rock’ın izleri görülmekte.
Jack White hep yaptığı üzere geri vokal yanında bu kez davulun başına geçmiş. Yanına da The Reconteurs basçısı Jack Lawrence’ı, Queens Of The Stone Age gitaristi Dean Fertita'yı ve vokale de 2008’de çıkan Midnight Boom albümüyle çok güzel işler çeviren The Kills grubunun sesi Alison Mosshart’ı almış. Zaten The Dead Weather'ın temelleri de The Reconteurs ve The Kills'in turne fingirdeşmelerinde atılmış. Ortaya çıkan kimyanın The White Stripes’ın veya The Reconteurs’ün çetrefil rock anlayışından fazla bir farkı yok. Pek piyasa olmayan, deneyselliğe kapıları açık, öte yandan rock kitlesinden hepten kopuk durmayan, uzlaşmacı karaktere sahip parçalar da yazmışlar. Single olarak çıksın, listeleri, radyoları kasıp kavursun dediğiniz bir şarkı seçin deseler, belki sadece Treat Me Like Your Mother’ı önerebilirsiniz. Ama o bile içinde 2-3 ayrı şarkı barındırır gibi alıp götüren dinamiğiyle albümün en özellerinden birisi. Geride de fevkalade özgün numaralar var. Zaten herhangi bir The Reconteurs şarkısını alıp bu albüme koysanız, veya buradan bir şarkıyı alıp bir The Reconteurs albümüne bonus olarak ekleseniz, tüm bu duraklara bir süre uğramış hiç kimse ilk etapta vaziyeti çakmaz kanaatindeyim. Benim açımdan hiç de şikayet edilecek bir durum değil bu. Çünkü temelde The White Stripes’ın ve The Reconteurs’ün posasını çıkarmış bir bünye, pekala The Dead Weather’daki ufak detayların farkını fark edip, posası çıkarılacak yeni ve iyi bir grup kazanmanın sevincini de içinde taşıyacaktır.
Treat Me Like Your Mother, Bone House, 3 Birds, Rocking Horse, I Cut Like A Buffalo, New Pony gibi sadece albüm akışında değil, sahnede canlı olarak da izlenesi şarkılar ifşa eden The Dead Weather dörtlüsü umarım bir başka “JW Side Project” olarak kalmaz, yoluna daha ciddi hamlelerle devam eder. Çünkü Jack White’ın bir şekilde dokunduğu bu oluşumların yan proje olmaktan çıkıp kendi kendini bulmuş bir tarafları mutlaka oluyor. Yani tüm benzerliklerine rağmen “yeni” bir şey yaratmayı beceriyorlar bana göre. Hendrix’e, Zeppelin’e, Purple’a olan sadakatları yanında, uyduruk isimler altında birleşen bir grup arkadaşın yarattığı kendi halinde enerjinin tadı inanılmaz boyutlara varabiliyor. Hani “teoriyi almışsın ama pratiğin eksik” klişesi vardır ya, işte bu gruplar için o pratiğin adı “teorimi aldım ama beni pratiğimle başbaşa bırak” diye gidiyor. Horehound bir debut olabilir. Ama dinledikçe ve anladıkça hiç de öyle durmuyor. Evet aslında Horehound bir debut değil. Bir müjde!
1. 60 Feet Tall
2. Hang You From the Heavens
3. I Cut Like a Buffalo
4. So Far From Your Weapon
5. Treat Me Like Your Mother
6. Rocking Horse
7. New Pony
8. Bone House
9. 3 Birds
10. No Hassle Night
11. Will There Be Enough Water?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder