2010’un ilk bombası patladı bana göre. Shoegaze ve dream pop dörtlüsü Alman topluluk Malory’nin 4. albümleri Pearl Diver… Malory’ye geçmeden önce yine bence bu yılın patlayan ilk balonuna değinmek istiyorum. Üzerinde koskoca “Massive Attack” yazan Heligoland balonuna... Geçen yıldan kalma hayalkırıklıklarımdan ötürü biraz hazırlıklı sayılırdım. Üstelik Perşembe’nin gelişi, uyuzun önde gideni olarak seçilen ilk single Splitting The Atom’dan belliydi sanki. Biraz spor gazetesi köşe yazısı gibi olacak ama ben bile kendi kendime doğaçlama bir şeyler mırıldanmak suretiyle bundan çok daha güzel bir trip hop single’ı bestelerdim. Yine Horace Andy var, Martina Topley-Bird var ama ruh yok bu kez! Ben dinlerken utandım, adamlar kayda geçerken utanmamışlar. Daha buralara kar yağmadı diye düşünürken güvendiğim ilk dağa henüz Ocak ayında yılın ilk karının düşmesi çok fena oldu. Pearl Diver’dan hemen önce dinledim Heligoland’i.
Neyse güzel şeylerden bahsedelim ve asıl konumuz Malory’ye kesin dönüş yapalım. Shoegaze ve dream pop adına ne bekleniyorsa Malory’de o mevcut. Hatta tüm bunlara ambient ve trip hop sosu da eklenmişse kelimeler üçüncü kişi gibi kalıyor. Zaten bu öyle bir tür ki, rüyada rüya görmek kadar derin uykuya dalmış tuhaf bir uyanıklık hâli adeta. Bir boyut değiştirme, bir anlam arayışı. Gitarı, klavyeleri, bası, davulu ve meleksi vokalleri duyuyor ve bu dünyaya ait enstrumanların nasıl böyle bir kimya yaratabildiklerine şaşıyorsunuz. İşte Malory’de de bu dünyaya ait her şey, başka bir dünyaya ait bir stüdyoda kaydedilmiş gibi duyuluyor. Ve ilk şarkı Floating ile birlikte sıkıcı rutini bertaraf etmek için zihinde süzülmeye başlıyor. Tekrar edip duran basit melodisiyle inanılmaz bir gücü ve hüznü aynı anda dolaşıma sokmayı beceren Water In My Hands, single apoletini gururla taşıyan Secret Love, düpedüz bir trip hop olan isim şarkısı Pearl Diver, electro rock karizması tavana vurmuş Tornado ve The Third Face albümlerindeki dream pop epiği Ajar Door’un canlı versiyonu, albümün ilk parlayan yıldızları.
Pearl Diver’ın en önemli özelliği (çoğu dream kökenli müzikte olduğu gibi) yaratılan atmosfer. Ana enstrumanları rüyâlar âleminden işitiyor olmamızın yanında türlü ses, sample, deney, beat ve Jörg Köhler (gitar, bas, vokal) ile Daniela Neuhäuser (vokal, gitar) katkılı vokal armonisinden beslenen derinlikli müziğin yarattığı kara bulutlarla kaplı bir cennetin kapısına dayandırıyor sevenlerini. Heligoland benzeri albümler, Pearl Diver gibilerinin tırnağı olamaz. Ama üzerinizdeki marka, sizi olmadığınız her şeye çevirmeye kânidir. Ben Water In My Hands’i hiç el değmemiş şu haliyle Heligoland öncesi bir Massive Attack albümünde duysaydım hiç mi hiç yadırgamaz, hatta “derinliklerine derinlik katmış adamlar” diye düşünür, yeniden aşık olurdum. Malory adını neden daha önce duymadık? Önceki dört albümü iyi midir, kötü mü? Evet Malory bir marka olmayabilir. Marka olarak ortada dolananların şu anki hallerini görünce hiç olmasa da olur.
1. Floating
2. The Signs
3. Caché
4. Water In My Hands
5. Pearl Diver
6. Back To The Point (I've Started From)
7. Dragon In You
8. Secret Love
9. Tornado
10. Ajar Door (Live Version)
11. Sarah
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder