Karen Elson, 1979 doğumlu bir İngiliz model. Yves Saint Laurent, Gaultier, Vuitton, Versace, Dior, Chanel vs. çalışmadığı marka kalmamış neredeyse. Vogue, Marie Claire, Elle ve daha nice dergiye kapak olmuş. Reklamlar, Best Model ödülleri yani anlayacağınız tam bir kağıt bebek. Müzikle de inceden flört eden güzeller güzeli Elson'ın New York'lu kabare topluluğu The Citizens Band ile pekçok kez sahne almışlığı da var. Hatta bu performanslar çeşitli ciddi eleştirmenlerce çok beğenilmiş. Grupta The Velvet Underground, Kurt Weill, Elvis Presley, Leonard Cohen, Neil Young, Marlene Dietrich coverları seslendirmiş olması, bir şarkısında efsane Robert Plant'e geri vokal yapması (ki o şarkının da yer aldığı Plant albümünün tanıtımını da fırsat bulduğumda yapacağım), bir başka efsane Serge Gainsbourg için düzenlenen tribute albümde Cat Power ile beraber Je t'aime... moi non plus klâsiğinin İngilizce versiyonunu söylemesi de müzik CV'sinde bulunan bazı bilgiler. Dergilere cover olmaktan başka, müzikal platformlarda da adını sürekli coverlarla duyurması kesmemiş olacak ki, 25 Mayıs'ta piyasaya sürülen The Ghost Who Walks albümünün sıfır şarkılarıyla kendini bu alanda da kanıtlamayı kafasına koymuş.
Bu noktada kendisinin özel hayatına da girmek icap ediyor. Hayır, model olduğu için değil, başarılı bir yorumcunun ilk albümünü daha sağlıklı tanıtabilmek için. Zira Mayıs 2005'te evlendiği The White Stripes insanı Jack White'ın yapımcılığına ve daha birçok şeyine katkı sağladığı The Ghost Who Walks, yılın önemli albümlerinden biri. Burada The White Stripes, The Raconteurs, The Dead Weather karpuzlarını koltuğunda ustaca taşıyan Jack White gibi bir müzik manyağının, evlenip kendisinden iki çocuk sahibi olduğu eski model karısını meşhur etme çabası aranmasın kesinlikle. Karen Elson, Jack White'dan önce de müzikle içli dışlıydı. Üstelik şu sese bakınca bu albüm neden bu kadar gecikmiş diye düşünüyor insan. Mankenden şarkıcı olur mu tartışmalarına malzeme olmaya çok ama çok uzak bir yorumdan ve samimi, karizmatik, içselleşmiş rock parçalarının getirdiği yoğunluktan söz etmek gerek.
The Ghost Who Walks'a bakınca, Elson-White çiftinin tencere-kapak uyumu çok fazla seziliyor. Yaptığı her işte fark yaratan Jack White'ın alışıldık kalıpların dışında seyreden, birçok beslenme kaynağından şekil bulan rock anlayışı, Elson'ın kabare ve folk geçmişiyle birleştiğinde ortaya "Kabare Country" veya "Barok Country" gibi enteresan bileşimler çıkıyor. Bu tip naif alternatif country öğelerinin kabare elitliğiyle yanyana gelmesi, ne burnu havada bir eklektiklik, ne de acemi şansı popülaritesi meydana getiriyor. Moda kariyeri onu Beverly Hills'te üç beş tur atan Lady Gaga gibi bir "fashion freak" haline dönüştürmüyor. Tam tersi, ben Elson'da duruş olarak bir Janis Joplin, bir Marianne Faithfull, bir Jane Birkin asaleti gördüm. Işıltılı moda âlemini, flaşların patladığı kırmızı halıları ardında bırakmış 31 yaşında iki çocuk annesi bir kadının tutku yüklü dinginliğini hissettim. Yüzü, sesi, şarkıları güzel bir kadının akustik ve slide gitarlar, organ ve piyano, güçlü bir davul ve bas ortasında yolunu bulmuş şantöz ruhuna hayran kaldım.
Albümün isim şarkısı The Ghost Who Walks, bu yıl duyduğum en iyi şarkılardan biri. Cruel Summer, The Truth Is In The Dirt, Mouths To Feed, Pretty Babies gibileri de albümün önemini kat be kat arttıran müthiş besteler. Elson'ın kabare günlerinden en yoğun izleri taşıyan 100 Years From Now, 70'lerin Eagles, Jefferson Airplane pop rock'ından izler taşıyan The Birds They Circle, folk ve country standartlarıyla çok güzel kaynaşmış Stolen Roses ile Garden da cabası. Müzikte "art", "barok", "kabare" kelimelerine karşı benim gibi çekinceleriniz varsa dahi şans verin derim. Verirsiniz, vermezsiniz. Seversiniz, sevmezsiniz. Ama bana göre Jack White'ın gölgesi altında bir ses ve onun albümü bence bu şansı her daim hakediyordur o ayrı.
1. The Ghost Who Walks
2. The Truth Is In The Dirt
3. Pretty Babies
4. Lunasa
5. 100 Years From Now
6. Stolen Roses
7. Cruel Summer
8. Garden
9. The Birds They Circle
10. A Thief at My Door
11. The Last Laugh
12. Mouths to Feed
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder