2014'ün ilk bombası
Too True adıyla ortamlara düşmüş bulunuyor. Sahibi de en son 2011'de
Only In Dreams ile gönlümüzde ağırladığımız, "olgunlaşmış, gelişmiş, güzelleşmiş" nidalarıyla bağrımıza bastığımız
Dum Dum Girls...
Only In Dreams'i hala büyük bir keyifle dinlediğimden, hiç de aradan iki sene geçmiş gibi gelmedi. Hatta
Too True'yu görünce merak edip
Only In Dreams'in tarihine baktığımda çok şaşırdım. Yılların su gibi akıp geçtiği gibi, grubun 3. albümü
Too True da su gibi akıyor adeta.
I Will Be ile bende bir süre sonra silinip gidecekmiş izlenimi uyandıran, ama
Only In Dreams ile müthiş bir geri dönüş yaparak tam tersi biçimde kalıcı olacağını haykıran
Dum Dum Girls, bir sonraki albümün durumuna göre nerede duracağının anlaşılacağı bir dönemde çıkardığı
Too True ile yerini iyice sağlamlaştırıyor.
Albümün müjdecisi ilk single
Lost Boys & Girls Club'ı duyduğumda yeni albümün bir öncekine göre daha ağır takılacağını, öyle sörf oturup rock'n roll kalkacak bir albüm olmayacağını düşünmüştüm. Hatta çok beğendiğim nice albümün peşinden gelen vasat işleri hatırladıkça "acaba" demedim değil. Bu
Lost Boys & Girls Club kötü veya vasat demek olmuyor.
Too True'da bir tane bile kötü şarkı yok zaten. Sadece
Rimbaud Eyes,
Evil Blooms,
Are You Okay,
Under These Hands,
In The Wake Of You gibi flaş şarkılardan önce
Lost Boys & Girls Club'ın seçilmiş olması ilginç geldi. Bu tavır bile
Dum Dum Girls'ün genel geçer single stratejilerini çok fazla kafaya takmadığının ifadesi bana göre. İçi single kaynayan böyle bir albüm yapınca hafif geri planda kalmış gibi duran şarkıları öne çıkarmak da bir strateji ne de olsa.
Yeni albüm
Cult Of Love isimli leziz bir surf pop ile başlıyor. Dinledikçe eski surf rock üsluplarının yerini zaman zaman mainstream pop'a kayan zengin bir indie pop'a, hatta gitarlı synth pop'a bıraktığını görüyoruz. Hani olgunluk bunun neresinde diye sorulabilir. Albüm hakkında okuduğum bazı yazılarda bu durum çokça eleştirilmiş. Kafadan radyolara, müzik kanallarına oynamışlar denmiş. Bunun bence hiç sakıncası olmadığı gibi, radyo ve müzik kanallarına oynayan binlerce ebleh şarkıyı bir
Rimbaud Eyes'a, bir
Evil Blooms'a, bir
Are You Okay'e asla değişmem. Oynayacaksan böyle şarkılarla oyna. Ana akıma kayacaksan da böyle şarkılarla kay. Bu eleştirileri yapanlar kapanıştaki şahane
Trouble Is My Name'i dinlemeyi unutmuş olabilirler. Kaldı ki, en radyoluk şarkılarına bile güçlü bir pop ruhu aşılamışlar.
Dinledikçe dinleyesimin geldiği
Too True,
Only In Dreams ile benzerlikleri olduğu kadar farklılıkları da olan bir albüm ki, olayın cazip kısmı burada. Daha önce kirli gitar rifflerinin, sonra biraz daha derlenip toparlanmış surf rock standartlarının diplerine gizledikleri (ya da gizliyormuş gibi yaptıkları) pop kimliklerini iyice öne çıkarmışlar. Bu da
Dee Dee ve arkadaşlarına sahip olduklarıyla beraber ekstra bir karakter katmış. Indie ve surf rock'tan, indie ve synth pop'a yaptıkları yumuşak geçiş esnasında ortaya çıkan bu karakter, kendini anlaşılmaz veya sıkıcı olmak yerine anlaşılır ve tutkulu olarak ifade etme gereği duymuş. Orda burda
"Dum Dum Girls'ten yeni bir surf rock albümü" cümlesi görmek istememişler belli ki. Harika bir iş yapmışlar. Şayet başımıza bir iş gelmezse iki yıl sonra çıkan yeni
Dum Dum Girls albümünü de sanki birkaç ay önce çıkmış gibi hissedeceğiz. Çünkü
Too True, onu
Only In Dreams reçetesiyle dinlediğim vakit beni iki yıl götürür.
1. Cult of Love
2. Evil Blooms
3. Rimbaud Eyes
4. Are You Okay
5. Too True to Be Good
6. In the Wake of You
7. Lost Boys & Girls Club
8. Little Minx
9. Under These Hands
10. Trouble Is My Name
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder