27 Ağustos 2014 Çarşamba

Larkin Poe - Kin


Jessica, Rebecca ve Megan Lovell'dan oluşan The Lovell Sisters, 2004'te kurulup, iki albüm çıkarıp, 2010'da da dağılan orta karar bir bluegrass / country grubuydu. Bu dağılmayı farklı bir şekilde yeniden doğuşa çevirmek isteyen kardeşlerden 89 doğumlu Megan ve 91 doğumlu Rebecca, ablaları Jessica'nın yer almadığı yeni bir grubu 2010 yılında hayata geçirdiler. Grubun adını ise ikilinin Edgar Allan Poe'nun uzaktan kuzeni olan büyük büyük büyükbabalarının adı olan Larkin Poe koymuşlar. İlk albümleri Kin öncesinde beş EP ve çeşitli etkinliklerle geçen bir süreç yaşamışlar. Müzik olarak The Lovell Sisters'ın kısır Amerikan köklere sahip sıradanlığını aşıp, kendi içinde katmanları bulunan daha geniş bir yelpazeyle dinleyeni serinletiyorlar. Tabii bu genişlik, o sözü edilen köklerle bağları tamamen koparmaya sebep olmuyor. Sadece o köklerin ne kadar farklı şekillerle dal budak sarabileceğine dair başarılı örnekler sunmalarına zemin hazırlıyor.

Biraz daha açarsak Larkin Poe, yerel Amerikan country geleneklerini, sahip oldukları rock dizginlerini serbest bırakarak ve bu sayede özellikle olgun bir pop birikimini içeri dahil ederek çeşitlendiriyorlar. Böylece bazı şarkılar hem o gelenekten geldiklerini, hem de gelmediklerini hissettirir telden çalıyorlar. Ama en çok da o pop pırıltılarını sergiledikleri anlarda yıldızlaşıyorlar bana göre. 12 şarkının çoğunda da bu tarzı sergileyince ortaya çok iyi bir albüm çıkıyor haliyle. Her ne kadar albümün yıldızlarından olan açılış şarkısı Jailbreak bu tanımı birebir karşılamayıp Kin'i kaliteli bir pop rock algısına yönlendirse de, özellikle Stubborn Love ve Jesse'nin sahip olduğu indie pop kalitesi, Rebecca ve Megan'ın olaya ne kadar geniş bir pencereden bakabildiklerini gösteriyor.


Yaptığımız betimlemelerden Larkin Poe'yu düz biçimde pop ve rock karışımı olarak yaftalamak da içime pek sinmiyor. İlginç biçimde düz bir müzikal tat içermelerine rağmen, bu pop, country, rock, folk başlıklarını birbirleriyle o denli iyi paslaştırıyorlar ki, isteseler kendilerinden 10 Taylor Swift çıkarabilecek kapasiteye sahipler. Ama radyolara olduğu kadar Glastonbury (müzik dünyasının en köklü ve kaliteli festivallerinden biri), The Observer (sosyal demokrat entelektüelliği ve geniş perspektifiyle dünyanın en eski Pazar gazetesi) gibi çevreler tarafından ilgi görmelerini de bu kabul görür sentezlerini ayaklar altına almayan tutumlarına bağlamak gerek. Belki T Bone Burnett ile tanışsalardı daha dingin ve koyu bir country çehresi edinebilirlerdi. Ama bu halleriyle bir zamanlar Sheryl Crow'ın ilk albümü Tuesday Night Music Club'ın etkisine sahip bir kuzenlikle ve güzellikle country, folk + pop dengesi sağlıyorlar.

Adı geçen enfes Larkin Poe şarkılarına, vokal zengini İngiliz folk bestelerini anımsatan Crown Of Fire'ı, funk görünümlü rock, pop solunumlu folk olan Banks Of Allatoona'yı, yine Lovell kardeşlerin uyumlu vokalleriyle yücelttikleri kabare havasına sahip Elephant'ı ve kapanıştaki piyano baladı Overachiever'ı ekleyebiliriz. Geri kalanlarda da mutlaka keşfedilecek birşeyler var. Kin çok değerli bir albüm. Şarkı yazma ve onları söyleme yeteneğini hissettiren bir albüm. Abartmadan sentezde bulunan bazı albümlerin düştükleri samimiyetsizlik tuzağına düşmemiş, dinlendikçe değeri artan ve kendine bağlayan bir albüm. Mesela albümü ve şu Jesse'yi tatlı bir kaşıntı gibi defalarca arka arkaya dinleyesim var. Ama kaşınan yerlerimi mümkün olduğu kadar kaşımamaya çalışıp tatsız bir hale getirmeme gibi de bir huyum vardır.

1. Jailbreak
2. Don't
3. Stubborn Love
4. Dandalion
5. Crown of Fire
6. Elephant
7. High Horse
8. Sugar High
9. Jesse
10. Banks of Allatoona
11. We Intertwine
12. Overachiever

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder