16 Mart 2017 Perşembe
Myrath - Legacy
2005 yılında X-Tazy adıyla Double Face adında bir EP yapan, 2006'da ise önemli değişikliklerle Myrath adı altında daha derli toplu şekilde şaha kalkan Tunuslu beşli, adım adım hep yükselen bir kariyerin örnek gruplarından biri. Tunus - Fransa ortak yapımı diyebileceğimiz Myrath, ilk yıllarında death metal coverları, "düşük profilli" konserler falan derken 2006'nın ilk yıllarında yakaladığı çok hayati bir fırsatla kariyerinde sıçrama şansı elde etti. Robert Plant ve saygın Fransız progressive rock grubu Adagio'nun katıldığı bir konserin açılışını yapmaları onlar için itici güç halini aldı. Adagio’nun keyboard sorumlusu Kevin Codfert'in onları çok beğenip yapımcıları olmasına kadar giden yolun ucu, 2007 tarihli debut Hope'a çıktı. Çok iyi eleştiriler alsa da bence gerçek Myrath'ı yansıtmayan, standart ölçülerde bir progressive ve power metal albümü olan Hope, gruba debut prestiji sağlayarak arka sıralardan biraz daha ortalara doğru gelmesini sağladı. Ama önce Desert Call (2010), sonra da Tales Of The Sands (2011) albümleriyle standart ölçülerden sıyrılan, hatta kendi standartlarını kurma yolunda önemli adımlar atan grup, sürekli yükseliş halinde bir grafik çizdi.
Bu yükselişin en önemli nedenini, progressive ve power metal öğelerini geleneksel Tunus müziğiyle, daha geniş bir ifadeyle Kuzey Afrika unsurlarıyla giderek artan bir ustalıkla şarkılara ekleyen, zamanla o şarkıların vazgeçilmez özelliği haline getiren güçlü bir kaynaştırma becerisi olarak görebiliriz. 90'larda Avrupa'da ortaya çıkan ve hızla yükselen folk metal türünden farklı olarak daha çok doğu kültüründen beslenen oryantal ve arabesk öğelere ev sahipliği yapan bir geleneksellik durumu söz konusu. Metal ve oryantal müzik, biraraya geldiği zaman çok eğreti duran, turistik bir kombinasyon olarak karşımıza çıkar çoğu zaman. Eskilerden Orphaned Land, yenilerden de yine Tunuslu Nawather bu türün benim bildiğim en iyi örneklerinden ikisi. Şimdi Myrath sayesinde bu zümreye çok güçlü bir halka daha eklemiş olduk. İlk üç albümüyle sürekli yükselen bir yol tutan grup, Dream Theater, HIM, W.A.S.P., Tarja Turunen gibi isimlerin artık daha "yüksek profilli" açılış organizasyonlarında boy gösteriyor. (W.A.S.P.'a saygısızlık etmek istemem ama Myrath diğerlerine Tunus çöllerinin tozunu yutturur o ayrı.)
Myrath (Arapça "miras") dördüncü albümü olan Legacy (İngilizce "miras") ile bana göre yükselişteki kariyerinin zirvesine ulaşmış bulunuyor. Zaten dolaylı yoldan da olsa kendi adını taşıyan albüm tam da böyle olmalı. Artık bundan sonra grubun yapacağı albümleri derecelendirmek için Legacy ile kıyaslayacağız. Çıta orası. Jasmin adındaki kısa intronun ardından, bu türden süper bir hit çıkar mı diyenlere Believer ile tokat gibi bir cevap veren Myrath, bu şarkının yüksek coşkusuyla hem albümde bizi nelerin beklediğinin önemli detaylarını veriyor, hem de bir konser gibi geçecek yaklaşık bir saatin muhteşem açılışını yapıyor. Sonrasında Nobody's Lives, The Needle, The Unburnt, Storm Of Lies, Other Side vs. diye albüm öyle bir akıyor ki, anlatılması yerine yaşanması gereken tarihi bir tecrübe yaşadığımı hissediyorum. Neden tarihi? Çünkü Legacy'yi birkaç kez dinledikten sonra kenarlarını, köşelerini, kıvrımlarını, mağaralarını, gizli patikalarını, saklı bahçelerini birer birer keşfetmeye başladım. Hala da keşfediyorum. Bu hissi en son hangi albümde yaşadığımı değil de, eskilerden hangi albümde yaşadığımı buldum. Oraya birazdan geleceğiz.
Progressive / power metal altyapısına eklenen olağanüstü doğu yaylılarıyla, ayrıca solist Zaher Zorgati'nin çok yönlü vokaliyle yakalanan mükemmel uyum, Arapça - İngilizce karışık sözler, Myrath ve müziğini otantik bir zeminde tutuyor. Ama bir süre sonra bunun geçici bir turistik özellik değil, grubun oturmuş tarzı olarak kabul ediyoruz. Yaylıların mı gitarları, gitarların mı yaylıları yönlendirdiği belli olmayan, bu haliyle ayrı bir çekicilik taşıyan her bir Legacy şarkısı, kendi süreleri boyunca kendi dünyalarını itinayla inşa ediyorlar. Mesela Nobody's Lives, yaylı destekli harikulade bir giriş yaptıktan sonra İngilizce sözlerle ilerliyor. Ama olağanüstü nakaratının Arapça olması şarkının karakterini etkilemediği gibi daha da yükseltiyor. (Hatta Zorgati'nin "aman aman" diye uzun hava çektiği, sıkı bir groove metal bölüme bağlanacak kısa bölümü de atlamayalım.) Senfonik metalden yine groove metale evrilen müthiş bir girişle başlayan The Needle, yine muhteşem bir nakaratla (bu defa İngilizce) kendine bağlıyor. Bu kadarla yetinmeyip kemanların gitarlarla raks ettiği oryantal bölümle tadına tat katıyor. Zorgati'nin istisnasız senfonik, groove, heavy, progressive her şarkıya uyumlu mükemmel sesinin düzeni hiç bozmadan nağmeli oryantal geçişler yapması hayranlık verici. Adam şu şarkıda devleşiyor demek mümkün değil. Çünkü adam her şarkıda öyle.
Grubun Zaher Zorgati, süper nakaratlar, yaylı - gitar uyumu ekseninde birbirinden güçlü şarkıları artık sonlara doğru gittikçe özellikle Duat ve kapanışı yapan Other Side ile efsanevi boyutlara ulaşıyor. Hele bir I Want To Die var ki, her dinleyişimde gözümde birkaç metalcinin günbatımına karşı bir kıyı meyhanesinde rakı balık eşliğinde içerlerken dinledikleri bir şarkı manzarası canlandırıyor. İçinde taşıdığı tutku, acı ve aynı zamanda güç, bizim genlerimizde de saklı olan nağmeli söyleyişe, yaylı çalgılar efkarına, metal ve arabesk alakasızlığından ortaya çıkan cazibeye hiç yabancı değil. Bu cümleyi sadece I Want To Die için değil, albüm geneli için de kumamız gerek. Dinledikçe açılan, açıldıkça içindeki detayları ortaya çıkaran, hatta bir sonrakinde ortaya çıkardığını da ustaca gizleyebilen, böylelikle her seferinde kendini özletebilen şarkılar bunlar. 15-20 defa dinlediğim Legacy'de örneğin The Needle, Duat veya Nobody's Lives'daki hepsi birbirinden özel nakaratlarından ya da gitar rifflerinden hangisinin hangisine ait olduğunu daha tam olarak ezberleyememiş olmayı seviyorum. Çünkü neyin ne zaman karşıma çıkacağının belirsizliği beni heyecanlandırıyor. Bu duyguyu hala hissettiğim albümlerden biri de Iron Maiden'ın Somewhere In Time'ıdır. İşte bu yüzden Legacy benim için tarihi bir albüm.
1. Jasmin
2. Believer
3. Get Your Freedom Back
4. Nobody's Lives
5. The Needle
6. Through Your Eyes
7. The Unburnt
8. I Want to Die
9. Duat
10. Endure the Silence
11. Storm of Lies
12. Other Side
Etiketler:
* Fransa,
* Tunus,
2016,
Power Metal,
Progressive Metal
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder