Edgar Wright, muzip senaryoları, kendine has yönetmenlik fikirleri kadar filmlerine fon oluşturacak müzikleri ve soundtrack albümleri de çok önemseyen bir yönetmen. Bunu Shaun Of The Dead, Hot Fuzz ve The World Ends üçlemesinin ve Scott Pilgrim vs. The World uyarlamasının müzik albümlerinin Tarantino ve Ritchie seçkilerine benzemesinden anlayabiliriz. İngiliz olmasından mütevellit Queen, The Specials, The Smiths, XTC, T. Rex, The Troggs gibi 60'lar, 70'ler ve 80'lerin flaş isimlerini, Pulp, Suede, Teenage Fanclub, The Stone Roses, Primal Scream, Blur gibi britpop kurucularını bu albümlerde daha evvel gördük, duyduk. Scott Pilgrim vs. The World ile birlikte bu seçkilere Amerikan indie sesler de dahil oldu. Tabii hep olduğu gibi bu şarkıları o güzide filmlerde duymak ayrı bir keyif. Hasretle beklenen Baby Driver filminin soundtrack albümü de benim açımdan bu hasrete dahildi. Filmden pek memnun kalmasam da, tamı tamına 30 şarkıdan oluşan albüm her soundtrack severin arşivinde bulunması gereken özelliklere sahip. Öyle ki, Baby Driver'ı "müzik albümü kendinden iyi olan filmler" kategorisine dahil etmekte sakınca görmüyorum.
Müziği hayatının ayrılmaz bir parçası haline getirmiş, sürekli kulaklıkla gezen (ki bunun başka bir sebebi daha var), yaşadığı bazı anlara kendi seçtiği şarkıların eşlik etmesini isteyen "kaçış şoförü" kahramanımız
Baby sayesinde müziğin neredeyse hiç susmadığı bir aksiyon izliyoruz. Ama aslında hiç de bir
Edgar Wright filmi gibi olmayan
Baby Driver'ı bence izlenir kılan da bu aksiyon değil, çeşitli zaman dilimlerinden seçilmiş şarkılar olmuş. Hatta çatışma sahnelerinde duyduğumuz kurşunlar bile fonda çalan müziğin ritmine uygun sıkılıyor. Kara gözlükleri, beyaz kulaklıkları ve asık suratıyla gördüğümüz
Baby'nin ilk izlenimini verebilmek için
The Jon Spencer Blues Explosion'ın
Bellbottoms şarkısını gayet güzel kullanan
Wright, kapanışı da bu şarkının sample'ının kullanıldığı
Chase Me şarkısına yer vermiş. Tabii arada türlü dönemlerden rock, pop, soul şarkılar hem filmde hem de albümde cirit atıyor. Onlara geçmeden evvel, bu 30 şarkıdan 10 tanesinin farklı grup ve sanatçılara ait enstrümantal bestelerden oluştuğunu, bu tip bir derlemenin de albümde (ve filmde) bir "score" havası yarattığını belirtmek gerek.
Filmde birkaç bölüm haricinde şu sahnede bu şarkı, öbür sahnede şu şarkı gibi iz bıraktığını düşündüğüm fazla sahne yok.
Debora'nın adı üzerinden gelişen şarkı muhabbeti neticesinde peşpeşe yaşanan
T.Rex'in muhteşem
Debora ve
Beck'in acayip soul numaraları çektiği
Debra anları albümde de peşpeşe geliyor, gönülleri fethediyor. 80'lerde uzun süre
The Rolling Stones'a ait sandığım
Harlem Shuffle'ı orijinal sahipleri
Bob & Earl'den dinliyoruz. Yine uzun süre
Faith No More'un sandığım
Easy'yi de hem müzik dünyasına ilk kazandıran
Commodores'tan, hem de genç popçu
Sky Ferreira'dan duyuyoruz. (Kendisi aynı zamanda filmin kısa flashbacklerinde
Baby'nin müzisyen annesi rolünde.) Albümün çok güçlü bir soul tarafı var ki,
Harlem Shuffle,
Easy ve
Debra'nın da dahil olduğu bu kanatta genelde filmin duygusal anlarına sirayet eden
Sam & Dave,
Brenda Holloway,
Barry White parçaları kalite çıtasını "plağı çıksa alınır" seviyesine yükseltmekte. Farklı ruh hallerine göre bir sürü iPod taşıyan
Baby'nin,
Debora sayesinde haberdar olduğu, hemen plakçı dükkanına koşup aldığı
Carla Thomas şarkısı
B-A-B-Y'yi unutursak yazıklar olsun. Zaten bu şarkılar da büyük ihtimalle
Edgar Wright'ın iPod'undan derlenip soundtrack haline getirilmiştir.
Az da olsa rock açısından da nostaljik tatlar barındıran albümde, başta
Baby'nin "killer track" olarak nitelediği
Queen şarkısı
Brighton Rock olmak üzere,
Focus ve
The Damned parçaları da gaza getirir vaziyette albümde yer buluyor.
Baby'nin yaya olarak polisten kaçarken yaşlı bir kadının aracına el koyması, ama o panik anında bile radyoda kendisini havaya sokacak bir şarkı bulana dek arabayı hareket ettirmemesi ayrıntısını iyi yakalayan
Wright, hareket ediş şarkısını da
Golden Earring -
Radar Love olarak belirlemiş. Bu kadar iyi şarkı yanında gaza geliş açısından
Bongolia ve
Know How'ın da albümde bulunması benim için ekstra güzellik taşımakta. Film bitiş yazıları akmaya başladığında ise,
Baby Driver diye bir şarkıları olduğunu daha önce duymadığım
Simon & Garfunkel sevimliliği ile karşılaşıyoruz. Belki de tek hayal kırıklığım,
The Beach Boys'un daha iyi bir şarkısının albüme konmaması oldu. Onun yerine filmde
Baby babasını huzurevine bırakırken duyduğum, ama albümde yer almayan
R.E.M. şarkısı
New Orleans Instrumental No. 1 konsa daha hoş olurmuş. Zaten filmde kullanıldığı halde albüme konmayan yaklaşık 10 şarkı daha var. Yine de bu haliyle son yılların en iyi derlemelerinden biriyle karşı karşıyayız. Keşke film de albüm kadar iyi olsaydı. Bazı şarkılar daha etkileyici sahnelerle tekrar tekrar izlenecek unutulmaz sekanslar yaratabilirdi.
Wright'ın aklında devam filmi çekme fikri varmış. Filmden ziyade müzik albümünün devamı benim açımdan çok daha heyecan verici.
1. The Jon Spencer Blues Explosion - Bellbottoms
2. Bob & Earl - Harlem Shuffle
3. Jonathan Richman & The Modern Lovers - Egyptian Reggae
4. Googie Rene - Smokey Joe's La La
5. The Beach Boys - Let's Go Away for a While
6. Carla Thomas - B-A-B-Y
7. Kashmere Stage Band - Kashmere
8. The Dave Brubeck Quartet - Unsquare Dance
9. The Damned - Neat Neat Neat
10. Commodores - Easy
11. T. Rex - Debora
12. Beck - Debra
13. The Incredible Bongo Band - Bongolia
14. Detroit Emeralds - Baby Let Me Take You (In My Arms)
15. Alexis Korner's Blues Incorporated - Early in the Morning
16. David McCallum - The Edge
17. Martha and The Vandellas - Nowhere to Run
18. The Button Down Brass - Tequila
19. Sam & Dave - When Something Is Wrong With My Baby
20. Brenda Holloway - Every Little Bit Hurts
21. Blur - Intermission
22. Focus - Hocus Pocus
23. Golden Earring - Rader Love
24. Barry White - Never Never Gonna Give You Up
25. Young MC - Know How
26. Queen - Brighton Rock
27. Sky Ferreira - Easy
28. Simon & Garfunkel - Baby Driver
29. Kid Koala - "Was He Slow?"
30. Danger Mouse - Chase Me (feat. Run the Jewels & Big Boi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder