13 Mart 2011 Pazar

Joe Satriani - Black Swans and Wormhole Wizards


Gitar-vokal ilişkisine ya da bir forvet oyuncusu olarak sadece gitara yönelik önemli birkaç isim üzerinden girip de çıkış aradığım "Bir Gitarın İhtiyacı Olan Şeyler" konulu yazı dizisinin en uygun çıkışlarından biri Joe Satriani olacaktır sanırım. Santana, Slash ve Satriani combosundan hareketle çok daha uzun ve etkili yazılar yazılabilir tabiî. Fakat bu üç "S" olayı, aşmış gitar hakimiyetlerini olağanüstü konser atmosferlerinin dışında daha kurnaz hamlelerle ifşa ettikleri albüm ortamında nasıl değerlendiriyorlar, ben asıl işin o boyutuyla ilgiliyim. Belki de bir gitarın sadece ruh sahibi usta parmaklara ihtiyacı var. Vokale veya başka süsleyici unsurlara ihtiyacı olanlar ise şarkıların kendisi. Satriani, hemen hiçbir albümünde ortalığı karnavala çevirecek ünlü vokal kumkumasına prim vermemiş bir usta. Verse fena mı olurdu, bence evet. Çünkü o zaman enstrümantal şarkılarının progressive bilincinden, sanatını konuşturduğu öğretici kimliğinden ve birikimini akıttığı kimi zaman deli dolu, kimi zaman epik duruşlar sergileyen uzunlu kısalı şarkılarından bahsedemeyecektik. Onun yerine muhabbet dağılacak, şu şarkıda hangi vokal nasıl söylemiş, kim hangi covera kavurma olmuş onu konuşacaktık.

1956'da İtalyan kökenli bir ailenin ferdi olarak New York'ta doğan Satriani, Tony Iommi, Jimmy Page, Jeff Beck dinleyerek büyümesine rağmen, asıl kahramanı Jimi Hendrix olan bir çocuktu. Eylül 1970'te Hendrix'in ölümünden çok etkilenen Satriani, o zamana dek futbolcu olma sınırındayken birden karar değiştirip gitarist olma hedefine kitlendi. 1970’li yılların başında önemli caz ustaları Billy Bauer ve Lennie Tristano ile çalışıp dersler aldı. İyice piştikten sonra kendini o kadar geliştirmişti ki, 10 yıl sürecek gitar hocalığı başladı. Öğrencileri arasında Steve Vai, Kirk Hammett (Metallica), Larry LaLonde (Primus), Alex Skolnick (Testament), Charlie Hunter gibi isimlerin olduğunu bilmeyen kalmamıştır herhalde. Bazı yerel gruplarda çalmasına rağmen, bundan tatmin olmayıp kendi başına birşeyler kaydetmeye başladı. Kendi adını verdiği EP'sini 1985'te, Not Of This Earth adlı ilk albümünü de 1986'da çıkardı. O gün, bugün artık oturup saymaya bile üşendiğimiz sololar, konser kayıtları, toplamalar ve yan projelerle, gitar dendiğinde akla gelecek Top 3 içinde sırasını şaşırdığımız bir adam olup çıkıverdi Satriani.


Surfing With The Alien ve Flying In A Blue Dream albümlerini çekme kaset olarak edindikten, The Extremist'i bandrollü kasetten yalayıp yuttuktan sonra elime geçen her ince uzun cisimden gitar çalma hevesimin üzerinden yıllar geçti. O albümlere her geri dönüşümde artık elimde ince uzun birşey olmadan da o hevesin kırıntılarını hissediyorum. Her notasıyla efsane bir üçlemedir benim gözümde. Sonrasında Black Swans and Wormhole Wizards'ın da aralarında bulunduğu 8 stüdyo albümü ise birbiri üzerinde belirgin bir hakimiyet kurmamış, bir bütünden ziyade daha çok satır aralarında sivrilmeler yaşayan işlerdi sanki. Yine de deneyselliği, açık görüşlülüğü, yeniliklere olan merakı her albümüne sızmış bir müzisyendir. Doğuya saldığı merak, 2008 tarihli tekerleme misali Professor Satchafunkilus and The Musterion Of Rock albümündeki Aşık Veysel ve Andalusia şarkılarına ustaca yansımıştır. Coşkudan hüzne uzanan geniş repertuarını farklı gitaristlerle gerçekleştirdiği G3 turnelerinde seyircisine canlı canlı yaşatmıştır. Tamamı kendi adına üretilen Ibanez destekli JS elektro gitar, JSX marka amfi, wah efektleri ve pedallarla marka olmanın ötesine geçmiştir adeta. Yani söz Satriani'den açılırsa buraları bilgilere boğabiliriz.

Yaşayan efsane, hocaların hocası Satriani'nin son albümü Black Swans and Wormhole Wizards, yukarıda da belirttiğim gibi 90'ların başından itibaren çıkardığı soloların genel görüntüsünü bozmayan türde yine tecrübe, yine virtüözlük, yine insan sesinin girmediği o kendine has rock lezzeti barındıran bir albüm. Karizma bir giriş yapan Premonition, etnik altyapı desteğini arkasına almış The Golden Room, alışıldık buruk Satriani blueslarından olan Littlleworth Lane, atmosferiyle ılık ve tutkulu bir sci-fi blues etkisi yaratan Dream Song ve yine adına yaraşır bir karizmayla perdeyi kapatan God Is Crying albümün ağır topları sayılır. Sonradan çıkan ekstra basımlarda iki de bonus şarkı mevcut. Satriani'nin neden vokale ihtiyaç duymadığını bize anlatan o gitara şarkı söyletici melodikliğini, şık sololarını uyum içindeki bas ve davul kadar, keyboardun yarattığı derleyip toparlayıcı etki de destekliyor.

Herşey iyi güzel de, Satriani ölmeden önce kendisinden şöyle dört başı mamur bir post-rock albümü dinlemek isterdim. Çünkü albümlerinde ara ara gösterip vermediği müthiş anlar, zaten deneysel manevraları seven Satriani'nin müzisyen karakterine tam oturuyor. Ama o ölmeden önce kendisini Chickenfoot gibi saçmalıklarla uğraşırken görebiliyoruz ne yazık ki. Satriani ölmeden önce...! Satriani ölmeden önce bu albümlerin değerini tam idrak edemiyor olabiliriz. Belki torunlarımız, bizim canlıyken idrak edemediklerimizi o öldükten sonra farkederler. Ya da torunlarımızın görmesine gerek yok. Zaten o öldükten sonra şimdikinden farklı yaklaşmayacağımızı kim söylüyor? En azından o hâlâ hayattayken bu albümleri sıcağı sıcağına dinlemenin şansını hissedelim.

1. Premonition
2. Dream Song
3. Pyrrhic Victoria
4. Light Years Away
5. Solitude
6. Littlleworth Lane
7. The Golden Room
8. Two Sides to Every Story
9. Wormhole Wizards
10. Wind in the Trees
11. God Is Crying

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder