1999 Leicestershire, İngiltere'de kurulan dört kişilik
Kasabian ile bir dinleyen olarak hiç istemesem de mesafeli bir ilişkim oldu. Aslında
Kasabian benim hep takip ettiğim bir grup oldu. 2004'ten beri yaptığı beş albümü de sıcağı sıcağına dinledim. Ama hepsinde başıma gelen şey hep aynıydı.
Club Foot,
Fast Fuse,
Days Are Forgotten,
Switchblade Smiles gibi çok iyi şarkılarına rağmen, hiçbir
Kasabian albümünü bir bütün olarak beğendiğim olmadı. Adını andığım ve adını unuttuğum için anamadığım bu iyi şarkılar bir türlü tek bir albümde birleşemedi bana göre. Bu yüzden
Kasabian denince aklıma sadece çıkardıkları single isimleri gelir, albüm isimleri değil. Oysa Indie Rock, Alternative Dance, Neo-Psychedelia, Alternative Rock, Indietronica, Dance-Punk şeklinde tencereye dökebileceğimiz nefis karışım çok daha güçlü albümleri tabaklara servis edip karınları doyurabilmeliydi.
Yeni heyecanlara ve umutlara gark eden beşinci albüm
48:13, Haziran başında çıktı. Lakin diyebilirim ki, benim için
Kasabian cephesinde yeni bir şey yok. Üstelik bu kez albümün habercisi olan ilk single
Eez-Eh de vasat çıkınca albüme adını veren 48 dakika 13 saniyenin eziyete dönebileceği yönünde endişelerim oldu. Ama önce
Bumblebee ve ardından
Stevie ile "galiba bu sefer olacak" diye düşünmeye başladım. Yokluğu hiç hissedilmeyecek
Doomsday o kadar acele etmemem için bir uyarıydı sanki. Ama karizmatik
Treat işleri yoluna koydu. Ne var ki 6:53'lük
Treat'in, 3:22'ye kadar çok güzel götürdüğü karizmasını bambaşka bir enstrümantal hantallığa dönüştürmesine bir anlam veremedim.
Glass,
Explodes,
Clouds albümü öylesine şişirmiş ki, o vasat dediğim
Eez-Eh bile bunların arasında pırıl pırıl parladı neredeyse. Albümün en iyilerinden
Bow, hiç olmazsa geri bloğu sağlam tutmaya çalışmış bir şarkı.
S.P.S. ise bir final için hiç de doğru bir seçim değil bana göre.
Albümün "Japanese Edition" baskısında
Beanz ve
Gelfling adında iki şarkı daha bulunuyor. Artık Japonlardan nasıl nefret ediyorlarsa, sanki "onlar da bizi sevmesin" diye konmuş bu ikili. İnsan yapılan bu son derece gereksiz "edition" emeğine ve masrafına acıyor. Netice olarak toplamda 48:13 olan süresinin bana hitap eden 16:32'lik kısmına fit olup albümü
16:32 adında bir EP olarak görmeyi tercih ediyorum. Belki de benim için "
En İyi Kasabian Albümü" diye bir şey olmayacak. Olmadı, komple
Kasabian diskografisini tekrar elden geçirip kendi "
Best Of Kasabian" toplamasını oluşturabilirim. Fakat gönül istiyor ki şöyle
Club Foot'ların,
Days Are Forgotten'ların,
Treat'lerin (en azından yarısının) fink attığı, araya grubun bir türlü hakkıyla açığa çıkaramadığını düşündüğüm soul duygusunu yansıtacak trip hop bestelerin serpiştirildiği bir
Kasabian albümü görürüz.
1. (Shiva)
2. Bumblebee
3. Stevie
4. (Mortis)
5. Doomsday
6. Treat
7. Glass
8. Explodes
9. (Levitation)
10. Clouds
11. Eez-Eh
12. Bow
13. S.P.S
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder