Keçi Çocuk (
Bryce Wearne) ve eşi
Keçi Kız (
Mahney Wearne) ikilisinin 2007'den itibaren sahnelerde başlayan
The Hillbilly Goats macerası, Avustralya'nın altını üstüne getirmesi de, kırsalın ruhunu soluyan / solutan müzikleriyle üçüncü albüme erişmiş durumda. Zaten Avustralya'nın altını üstüne getirmek o kadar kolay olmadığı gibi, biri çıkıp bunu yapsa da dünyanın geri kalanının bundan zor haberi oluyor. Bazen öyle bir film izliyor veya albüm dinliyorsunuz ki, bunu daha önce neden fark etmemişim diye düşünüyorsunuz. Cevap kimi zaman "uzak ülke" Avustralya oluyor. Avrupa ülkelerini bunun dışında tutuyorum. Çünkü ortada bir İngilizce meselesi var ve kendine ait sinemasıyla, müziğiyle, aksanıyla, kültürüyle Avustralya, hem Amerika - İngiltere güzergahına, hem de Avrupa yakasına hitap edebiliyor çoğu zaman.
Konuyu fazla dağıtmadan sadede, yani grubun 2016'nın ilk günlerinde çıkan üçüncü albümleri
Down Foggy Mountain'a gelirsek, country ve bluegrass'in kaliteli örneklerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu söylemek mecburiyetindeyiz. 20 yaşında armonika ve mandolin çalmayı öğrenen, sonra gaza gelip
Bettathannachookraffle adlı bir country grubuyla kaçan
Bryce ile, yine 20'lerinde kontrbas başta olmak üzere yaylı enstrümanları öğrenmeye merak salan
Mahney'nin grup kurma, üç albüm çıkarma, yüzlerce sahne şovuna çıkma yolculuklarından bir
The Broken Circle Breakdown çıksa ne güzel olurdu. Özellikle renkli sahne kostümleri, dinamik sahne performansları (ki buna misafir müzisyenler ve ikilinin sıkıldıkça enstrüman değiştirmeleri de dahil) ve bluegrass tutkusuna sahip müziklerinin sevimli sinematik dokusu da eklenirse tadından yenmez. Ama belki daha sonra böyle bir filmi akıl ederler, biz de (geç de olsa!) izleriz kimbilir.
Konuyu iyice dağıtıp sadede gelemememin sebebi,
Down Foggy Mountain'ın bana alakalı alakasız bir sürü şey hatırlatan bir albüm olması. Üstelik bunu kendi türünün en basit, en köylü, en samimi yöntemleriyle yapmış olması. Zaten bunu bu şekilde yapamayan bir bluegrass albümü en kestirme yoldan dayaklıktır.
Cumberland Gap,
Old Joe Clarke,
Rabbit In A Log,
Ida Red,
Who Broke The Lock şarkılarındaki coşku dolu müzik, neşe dolu çığlıklar, dolu dolu kadehleri, bardakları boşaltmak ve kovboy dansı (artık nasıl birşeyse! ) yapmak için canlı canlı çalınıp söylenmiş şarkılar.
Keep It Clean ve
Mama Keep Your Yes Ma'am Clean ise madalyonun dingin yüzüne çok hoş dokunuşlarda bulunuyorlar. Geleneksel Amerikan country / bluegrass kadar, özellikle
Gypsy Davey / Jerusalem Ridge şarkısında duyulan İrlanda / İskoç folk ruhu da grubun üstünde hiç yabancı durmuyor.
Bitmedi!
Pink Floyd klasiği
Brick In The Wall'un çok tatlı coverı ise yeryüzünde bluegrass müziğe uyarlanamayacak şarkı bulunmadığını ya da
Pink Floyd şarkılarının doğru ellerde her yola gelebildiğini gösteriyor.
Bryce ve
Mahney'nin enstrüman değiştirdikleri gibi vokalleri de paylaşmalarıyla oluşan renklilik, aynı anda üç enstrüman (ayaklarıyla davul, ağzıyla armonika, elleriyle mandolin, banjo, gitar, banjitar vs.) çalan
Bryce'ın güven veren, kontrbasıyla, kemanıyla ve sıcacık sesiyle huzur veren
Mahney'nin uyumları, keçilerin inatlaşmadıkları zaman ne kadar üretken olabilecekleri mesajı veriyor sanki. Arkadaşlarıyla, konuk müzisyenlerle çalışmayı, onlarla grup fotoğrafı çektirmeyi de seviyorlar. Coşku, neşe, dans, huzur, güven bu günlerde çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şeyler. Ortalık
"dünyada bu kadar kan, gözyaşı varken..." diye başlayan cümlelerden geçilmiyor. Ama
Tony Bennett'ın
Amy belgeselinde söylediği gibi:
"Yeterince uzun yaşarsan hayat sana nasıl yaşanacağını öğretiyor."
1. Cumberland Gap
2. Old Joe Clarke
3. Brick in the Wall
4. Cornbread & Butterbeans
5. Keep it Clean
6. Rabbit in a Log
7. Ida Red
8. Mama Keep Your Yes Ma'am Clean
9. Who Broke The Lock
10. Gypsy Davey / Jerusalem Ridge
11. Before I Hit The Grave
12. Skillet Good and Greasy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder