19 Ocak 2016 Salı

Tom Petty - Full Moon Fever


1950 doğumlu Tom Petty, saygın kişiliği, müzikal tecrübesi ve iz bırakan çalışmalarıyla yıkılmaz rock abidelerinden biridir. Böyle insanların doğumundan, çocukluklarından, müziğe girişlerinden, yaşadıkları zorluklardan bahsetmeye kalkarsak çıkamayız. O, müzik tarihçilerinin ve belgeselcilerin işi. Gerçi onlar da Cobain, Winehouse gibi dünkü çocukların hayatlarıyla daha fazla ilgililer. Belgesel çekmek için illa ki bir müzisyenin ölmesi gerekmiyor. (Bkz. ölmeden önce çekilen Lemmy belgeseli.) Petty, DylanSpringsteen, Cohen gibi çınar ağaçlarının hayatı şöyle güzelce derlenip toparlansa kültürel hizmet mahiyetinde olur. Madem öyle, artık adamakıllı bir David Bowie belgeseli beklemeliyiz. Konumuza dönersek, 80'lerin sonunda tanıştığım Tom Petty'nin bazen kadim grubu The Heartbreakers ile, bazen de solo olarak yaptığı bir dolu albüm arasından benim için en anlamlı olanı seçtim. Full Moon Fever (1989). Tanışma albümüm olması, yani bu albümden önce Tom Petty diye birinden haberim olmaması çok saf bir durum. Albümün kendisi de her dinlediğimde o saflığı yeniden önüme getirmiştir.

Full Moon Fever, Petty'nin The Heartbreakers adını kullanmadan yaptığı ilk solo albüm. Gerçi sadece adı solo. Bazı The Heartbreakers üyeleri yine imece usulü yardımlarını esirgememişler. Ama en büyük destek, Petty'nin süper grup Traveling Wilburys'den arkadaşı Jeff Lynne'dan ve The Heartbreakers gitaristi Mike Campbell'dan gelmiş. Lynne - Petty ikilisi şarkıların çoğunu birlikte yazdığı gibi, Campbell ile birlikte yapımcılık yapmışlar. Free Fallin', I Won't Back Down, Runnin' Down A Dream, A Face In The Crowd gibi hitlerle çok zaman geçirdim. Hatta 91 veya 92 yazında aralarında Full Moon Fever'ın da bulunduğu birkaç kasetle tatile bile çıktım. O yüzden bu albümden ne duyarsam duyayım, bana yaz mevsimine dair acayip bir nostalji yüklemesi yapılır. Free Fallin'in karizmatik olgunluğu, şehrin gece ışıklarına doğru orta hızla araba kullanmak gibidir. George Harrison'ın akustik gitar çalıp geri vokal yaptığı A Face In The Crowd'ın bıkkın güzelliği, sokakta yürürken insanların sana baktıklarını fark etmenin umursamazlığı gibidir. Runnin' Down A Dream'in enerjisi, arı kovanından bal çaldıktan sonra tabana kuvvet koşmak gibidir.

Altyapısı Bo Diddley'ye dayanan evrenselleşmiş ritmin, üst yapısı Petty ve Lynne'a ait rock'n roll coşkusuyla birleşiminden doğan A Mind with A Heart Of Its Own ile, iki dakikaya sığdırılmış küçük bir huzur zerresi olan Alright For Now'ı yanyana getiren, farklı hız ve şekillere rağmen aynı yoğunluğu sarıp sarmalayan albüm, her daim hiç bitmesini istemediğim kırsal bir atmosfer yaratır. Kapanışta büyük usta Roy Orbison'ın geri vokal yaptığı Zombie Zoo'nun çocuk şarkılarını anımsatan sevimliliğinden sonra tekrar Free Fallin'in kollarına atlamayı isterim. Ama kendimi frenlerim. Çünkü böyle albümlerle uzunlu kısalı ayrılıklar yaşamak çok güzeldir. Full Moon Fever'dan sonra Learning To Fly, Into The Great Wide Open, Too Good To Be True, You Don't Know How It Feels gibi çok sevdiğim Tom Petty şarkıları oldu. Ne var ki yola çıkarken yanıma alacağım, albümle beraber çifte yolculuğa çıkacağım tek Petty albümü Full Moon Fever olurdu. Artık dijital hafızalar yüzlerce albümü alabiliyor, onlarla tatile çıkmak daha kolay. Ama işte bizi bu hale kasetler getirdi.

1. Free Fallin'
2. I Won't Back Down
3. Love is a Long Road
4. A Face in the Crowd
5. Runnin' Down a Dream
6. I'll Feel a Whole Lot Better
7. Yer So Bad
8. Depending on You
9. The Apartment Song
10. Alright for Now
11. A Mind with a Heart of Its Own
12. Zombie Zoo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder